Hava Durumu

#Turizm Sektörü

TOURISMJOURNAL - Turizm Sektörü haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Turizm Sektörü haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

ETİK Başkanı Mehmet İşler, Turizm Sektöründe Yeniden Yapılanma Çağrısı Yaptı Haber

ETİK Başkanı Mehmet İşler, Turizm Sektöründe Yeniden Yapılanma Çağrısı Yaptı

ETİK Başkanı Mehmet İşler, ülkemiz ve dünyadaki güncel gelişmelerin turizme etkilerine yönelik değerlendirmelerde bulundu. Türkiye’de turizm sektörünün son yılların en zorlu dönemlerinden birini yaşadığını savunan İşler, kapsamlı bir yeniden yapılanmanın zorunlu hale geldiğini söyledi. Mehmet İşler; “Türkiye turizm sektörü son yılların en zorlu dönemlerinden birini yaşıyor. Yüksek faiz oranları, artan enerji ve personel giderleri, SGK primleri ve vergi yükleri otellerin kârlılığını ciddi biçimde zorluyor. Sektörün bu baskı altında ayakta kalabilmesi için acilen kapsamlı bir yeniden yapılanmaya gereksinimi var. Birçok bölgede doluluklar yüksek. Ancak, işletmeler maliyet baskısı altında eziliyor. Enerji, gıda, içecek, işgücü, bakım ve finansman maliyetleri son iki yılda olağanüstü arttı. Faiz oranları yatırım yapmayı neredeyse imkânsız hale getirdi. Doluluk var ama kârlılık yok. Bu sürdürülebilir bir tablo değildir. Sektörün artık verimlilik, dijitalleşme ve enerji tasarrufu temelli bir modele geçmesi gerekiyor. Her işletme kendi içinde tasarruf, planlama ve verimlilik kültürünü oluşturmalı, enerji yönetiminden personel planlamasına, satın almadan dijital pazarlamaya kadar tüm süreçleri yeniden gözden geçirmelidir. Artık ‘dolu olsun yeter’ dönemi bitmiştir. Kârlı doluluk devrine geçmemiz gerekiyor.” “TURİZM TÜRKİYE’NİN VİTRİNİDİR” “Turizm; ülkeye döviz kazandıran, cari açıkları kapatan, ekonomiye can suyu veren, stratejik bir sektördür. Yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda diplomatik bir değerdir. Dünya insanının, ülkemize bakış açısını yönlendiren, vitrinidir, yüzüdür. Bu vitrin güçlü kalmalıdır. Turizm işletmeleri bu nedenle sadece finansman değil, kamusal yükümlülükler açısından da yeniden desteklenmelidir. Bugün otellerin gelirlerinin büyük bir bölümü vergi, prim ve enerji maliyetlerine gidiyor. Eğer sektör maliyet yükü altında ezilirse, yalnızca oteller değil, tedarikçiler, taşeronlar, ulaşım sektörü ve yerel esnaf da zarar görecektir.” “SGK PRİMLERİ VERGİLER HARÇLAR EN AĞIR YÜK” “SGK primleri, vergiler ve yerel harçlar otelcinin sırtındaki en ağır yük haline gelmiştir. Devletin ve özel sektörün el ele verip gerçekleştireceği bir turizm reformuna acilen ihtiyaç vardır. Faiz yükü, SGK primleri, stopaj, KDV ve konaklama vergisinde kalıcı düzenlemeler zaman kaybetmeksizin yapılmalıdır. Bu sadece turizmci için değil, Türkiye ekonomisi için de bir zorunluluktur. Erken hareket edilmeli, 2026 sezonuna hazırlık bugünden başlamalıdır. Sektörün nefes alabilmesi için yapısal bir dönüşüm artık kaçınılmaz hale gelmiştir. Aksi halde birçok tesis önümüzdeki sezonu çıkaramayacaktır.” Dedi.

TÜRSAB Böyle Yönetilmez Haber

TÜRSAB Böyle Yönetilmez

Geçtiğimiz günlerde bir televizyon programına katılan TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya'nın Anadolu turları kapsamında "yol güzergâh belgesi" alınması gerektiğine dair yaptığı açıklamalar, turizm sektörü paydaşları arasında kafa karışıklığına yol açtı. Bu açıklamanın gerçeği yansıtmadığını ifade eden TÜRSAB Başkan Adayı Nezih Hacıalioğlu, konuyla ilgili net konuştu: "Sayın Başkan, televizyon ekranlarında İzmit’ten Bursa’ya, Ankara’dan Kayseri’ye kadar birçok büyükşehir belediyesinin güzergâh belgesi talep ettiğini dile getiriyor. Ancak mevcut Karayolu Taşıma Yönetmeliği’ne göre, düzenlenen bir kültür turu kapsamında şehirlerarası yol güzergâh belgesi alınmasına yönelik herhangi bir yasal zorunluluk bulunmamaktadır. Anlaşılan o ki, Sayın Başkan 3 yıldır aktif acentecilik yapmadığı için saha bilgileri güncel değil. Etrafındaki danışmanlar da kendisini yanlış yönlendirmiş.c Nezih Hacıalioğlu, konunun hukuki boyutuna da dikkat çekti: "Karayolu Taşıma Yönetmeliği’nin 40. maddesi son derece açıktır. Yetki belgeli seyahat acentalarının, Kültür ve Turizm Bakanlığı denetiminde gerçekleştirdiği turlar için ayrıca güzergâh belgesi alınması gerektiğine dair bir hüküm yoktur. Belediyelerin, bu tür kültür turlarında ekstra belge talep etmesi hem yasal zemine oturmaz hem de turizm faaliyetlerini sekteye uğratır. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'nın bu yönde herhangi bir uygulaması da bulunmamaktadır." “Sizi Komik Duruma Düşürürler” Başkan adaylığı sürecinde sektörün yapıcı dönüşümüne odaklanan Hacıalioğlu, sözlerini şu ifadelerle sürdürdü: "Sayın Başkan’ın, Ulaştırma Bakanlığı’na bu yönde bir başvuruda bulunma düşüncesi varsa, kendisine naçizane tavsiyem: Lütfen önce bir bilene danışsın. Zira bu tarz teknik konularda yanlış beyanlar, hem kurumumuzu hem de sektörü kamuoyu önünde komik duruma düşürebilir. Böyle yönetim olmaz. TÜRSAB böyle yönetilmez!" TÜRSAB Başkan Adayı Nezih Hacıalioğlu, sektörün gerçek ihtiyaçlarını bilen, sahadan gelen, acentacıların nabzını tutan bir anlayışla yola çıktığını vurgularken, turizm sektörünün güncel bilgi, doğru yönetişim ve yasal çerçeve doğrultusunda yönetilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Çin’in Turizm Sektörü: 2025’te Rekor Harcama Beklentisi Haber

Çin’in Turizm Sektörü: 2025’te Rekor Harcama Beklentisi

Dünya Seyahat ve Turizm Konseyi Başkanı Julia Simpson, Çin'in turizm sektöründeki olumlu gelişmeleri ve ülkenin küresel seyahat pazarına katkısının artacağını açıkladı. Yeni vize politikası ile yabancı turistlerin harcamalarının 2025'te 2,1 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. CENEVRE, 2 Mayıs (Xinhua) -- Dünya Seyahat ve Turizm Konseyi Başkanı ve CEO'su Julia Simpson, Çin'in turizm sektörünün görünümünün olumlu olduğunu, küresel seyahat ve turizm pazarına olan katkısının da artmasının beklendiğini söyledi. Simpson, kısa süre önce Xinhua'ya verdiği demeçte "Çin konusunda çok iyimser olduğunu çünkü ülkenin tüm doğru adımları attığını" belirtti. Simpson, "Çin hükümeti, yabancı turistlere daha iyi hizmet verebilmek için yeni bir vize uygulaması başlattı. Bu yeni vize politikası çok faydalı olacak. Çin, pandemiden sonra çok iyi performans sergiledi" dedi. Dünya Seyahat ve Turizm Konseyi, Çin'in yeniden toparlanmasının da etkisiyle bu yıl küresel seyahat ve turizmde güçlü büyüme öngörüyor. Konseyin 2025 Ekonomik Etki Araştırması raporuna göre yabancı turistlerin yaptıkları harcamaların 2025 yılında 2,1 trilyon ABD doları gibi rekor bir seviyeye ulaşması bekleniyor. Bu tutar, bir önceki en yüksek harcama tutarı olan 2019'yılındaki 1,9 trilyon ABD dolarına göre 164 milyar ABD doları tutarında bir artışa işaret ediyor. 2025 yılında seyahat ve turizmin, küresel ekonomiye katkısının tüm zamanların en yüksek seviyesi olan 11,7 trilyon ABD dolarına çıkarak küresel gayrisafi yurtiçi hasılanın (GSYİH) yüzde 10,3'ünü oluşturacağı tahmin ediliyor. Raporda Çin'e giden yabancı turistlerin harcamalarının geçen yıl pandemi öncesi seviyeyi aştığı da ifade edildi. Simpson, "Çin pazarının, biraz sakin geçen dönemin ardından yeniden toparlanacağına güvenim tam. 2025 rakamlarından oldukça eminim, çünkü bunlar zaten belli oldu. Çoğu insan yapacakları ana yıllık tatili çoktan planlamış, hatta ödemesini de yapmış durumda. Ayrıca birçok iş konferansı düzenleniyor. Öngörülerde bulunmak yerine bekleyip görmemiz gerekiyor" dedi. Dünya Seyahat ve Turizm Konseyi, seyahat ve turizm sektörünün 2035 yılına kadar küresel ekonomiye 16,5 trilyon ABD doları katkıda bulunacağını ve küresel GSYİH'nin yüzde 11,5'ini oluşturacağını tahmin ediyor. Bu görünümde ABD'nin gümrük vergisi önlemlerinin küresel turizm üzerindeki kısmi etkisini de dikkate aldıklarını belirten Simpson, "Bu rakamları Oxford Economics ile birlikte hazırlarken, gümrük vergilerinin etkisini de bir dereceye kadar göz önünde bulundurduk" dedi.

Turizmde Hayaller ve Gerçekler: 2025 Sezonuna Bir Bakış Haber

Turizmde Hayaller ve Gerçekler: 2025 Sezonuna Bir Bakış

Turizmciler için her yeni yıl, yeni umutlarla, büyük hedeflerle ve dikkatle hazırlanmış bütçelerle başlar. Bir çiftçi gibi, geleceğe yatırım yapılır ve başarı umuduyla hasat beklenir. 56 yıllık meslek hayatımda bu döngü hep böyle devam etti: Bazen hayaller gerçekleşti ve büyük bir sevinç yaşadık. Bazen de o beklenen “hasat” gelmedi ve hayal kırıklığıyla karşılaştık. Özellikle Türkiye’de, ne yaparsak yapalım, her 2–3 yılda bir bu tür hayal kırıklıkları yaşanıyor. 2025 sezonuna çok güzel bir rezervasyon akışıyla girdik, ancak bu süreç son günlerde duraklamaya başladı. Artık sektörde şu soru giderek daha fazla soruluyor: "Acaba beklentilerimiz gerçekleşecek mi – yoksa yanıldık mı?" Türkçede çok bilinen bir atasözümüz vardır: "Görünen köy kılavuz istemez." Gelişmeler aslında göz önündeydi. Ancak çoğu zaman gerçekler dile getirildiğinde dinlenilmiyor – boşuna dememişler: "Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar." Her yıl olduğu gibi, Kasım ve Aralık aylarında analizlerimi yapar ve basınla paylaşırım. Geriye dönüp baktığımda, öngörülerimin yaklaşık %80’inin gerçekleştiğini görüyorum – bunun tecrübeyle mi, ticari sezgiyle mi ilgili olduğunu bilemiyorum. Geçtiğimiz yıl da yazmıştım: Türkiye’yi seven misafirler tatillerini 14 gün yerine 10 gün olarak planlayacak ve erken rezervasyon indirimlerinden yararlanacaklar. Şimdi, erken rezervasyon dönemi sona eriyor ve rezervasyonlar düşmeye başladı. Erken rezervasyon süresini uzatan tesisler hala rezervasyon alıyor. Standart fiyatlardan vazgeçmeyen oteller ise beklemede. Gerçek şu: Türkiye turizmi, son dakika indirimleriyle sezonu toparlama umudunda. Tekrar ediyorum: Bu yüksek fiyatlarla kitle turizmine ulaşmak mümkün değil. Misafirlerimizin bütçeleri bu seviyeleri karşılamıyor. Denebilir ki: "O zaman insanlar 4–5 yıldızlı otel yerine 3 yıldızlı otelde kalsın." Ancak Türkiye’deki yanlış turizm politikaları nedeniyle yeterli sayıda 2–3 yıldızlı otel kalmadı. 4–5 yıldızlı otellerin sayıca fazla olması, küçük otellerin yaşamasını giderek zorlaştırıyor. Bu büyük oteller fiyatlarını aşağı çektiğinde, küçük otellerin hayatta kalması neredeyse imkânsız hale geliyor. Geçtiğimiz yılki sözleşme döneminde savunduğumuz düşünce şuydu: Fiyatlar baştan makul seviyeye çekilmeliydi. Bu doğrultuda çeşitli öneriler sunduk: – Her şey dahil sistemini gözden geçirelim. Alkol tüketen ödesin; Alman aile, Rus misafirin votkasını finanse etmesin. – İsraftan kaçınalım. Her öğünde 100 çeşit yemek sunmak yerine 25 kaliteli yemek yeterli olur. Böylece hem malzeme gideri düşer hem de personel ihtiyacı azalır. Ama bu önerilere çok az kulak verildi. Türkiye’de otellerin ortalama kâr marjı %30 civarında. İspanya ve İtalya gibi Akdeniz ülkelerinde bu oran sadece %15. Buradan da feragat edilmesi gerekebilir. Şunu da duyuyorum: "Sadece oteller mi fedakârlık yapacak? Tur operatörleri de elini taşın altına koymalı." Ama ne yazık ki, tur operatörlerinin ortalama brüt marjı %3,8 seviyesinde ve zaten ciddi kâr edemiyorlar. Bu yüzden destek vermeleri neredeyse imkânsız. Zaten marjlarını biraz daha düşüren bir operatör çok kısa sürede iflasın eşiğine gelir. Rahmetli Süleyman Demirel’in meşhur sözü aklıma geliyor: "Demokrasilerde çareler tükenmez." Bizler de bir araya gelip dertlerimizi paylaşır, hayallerimizi nasıl gerçekleştirebileceğimizi açık yüreklilikle konuşursak, mutlaka çözümler buluruz. Tüm zorluklara rağmen sektörümüz için verimli ve başarılı bir sezon diliyorum.

Turizm Dünyası Berlin ITB Fuarı’nda Bir Arada Haber

Turizm Dünyası Berlin ITB Fuarı’nda Bir Arada

Berlin Uluslararası Turizm Fuarı (ITB), "Değişimin gücü burada başlıyor" temasıyla ziyaretçilerini ağırlamaya başladı. Her yıl mart ayında Berlin'de düzenlenen fuar, bu yıl 6 Mart'a kadar sürecek. Alanında dünyanın en büyük organizasyonlarından biri olan ITB Berlin, 170’ten fazla ülkeden 5 bin 800’den fazla firmaya ev sahipliği yapıyor. Seyahat teknolojisi, pazarlama, konaklama ve destinasyon yönetimi gibi birçok alanda güncel trendlerin ele alınacağı etkinlikte, sektörün karşılaştığı operasyonel, teknolojik ve ekolojik zorluklar tartışılacak. Fuar kapsamında düzenlenecek 200’den fazla oturumda küresel turizmin temel sorunları, dijital dönüşüm, yapay zeka, iklim değişikliği ve sürdürülebilir turizm stratejileri gibi konular masaya yatırılacak. Türkiye, 44’ü milli katılım olmak üzere toplamda 137 firma ile fuarda yer alıyor. Türk turizmciler, başta Almanya olmak üzere uluslararası pazarlara Türkiye’nin turizm potansiyelini tanıtıyor. Otel ve seyahat acenteleri, sektördeki yenilikleri ve trendleri sergiliyor. 2025 beklentilerine göre Almanya’dan Türkiye’ye gelen turist sayısında artış öngörülüyor. Fuardaki tanıtım faaliyetlerinin, Türkiye'nin 65 milyon turist hedefini desteklemesi bekleniyor. Bu yıl fuarın konuk ülkesi Arnavutluk olurken, geçen yıl 170 ülkeden yaklaşık 100 bin kişinin ziyaret ettiği fuarın, bu yıl daha fazla ilgi görmesi bekleniyor.

EMITT 2025, Turizm Dünyasını İstanbul’da Buluşturdu Haber

EMITT 2025, Turizm Dünyasını İstanbul’da Buluşturdu

İSTANBUL (İHA) - Dünyanın en büyük turizm fuarlarından biri olan Doğu Akdeniz Uluslararası Turizm ve Seyahat Fuarı (EMITT), 5-7 Şubat 2025 tarihleri arasında İstanbul TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde 28’inci kez ziyaretçilerini ağırladı. Bu yıl İş Bankası’nın ana sponsorluğunda gerçekleşen etkinlik, farklı ülkelerden sektör temsilcilerini buluşturdu. TURİZM EKONOMİSİNE İŞ BANKASI DESTEĞİ Fuarın açılışında konuşan İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Sezgin Yılmaz, turizmin ekonomik büyümedeki yerine dikkat çekerek, bankanın sektöre sunduğu finansman desteği hakkında bilgi verdi. İş Bankası’nın işletmelere özel kredi paketleri sunduğunu belirten Yılmaz, sürdürülebilir turizm projelerine sağladıkları katkıyı vurguladı. TURİZM EKOSİSTEMİNE 2 MİLYAR DOLARLIK KAYNAK Yılmaz, "Turizm sektörü doğrudan 50 dolaylı olarak ise 100’ün üzerinde sektöre hitap ediyor. Türkiye’nin gayri safi milli hasılasının yüzde 5’ini oluşturuyor. Döviz kazandıran hizmetler sektörleri arasında. Turizm sektörü ülke kalkınmasına ve ekonomisine ciddi anlamda katkı sunuyor. Bu sebeple ülke ekonomisine katkıda bulunan her sektörü önceliklendirerek destekliyoruz. İş Bankası olarak turizm sektörüne katkıda bulunmayı bir borç biliyoruz" dedi. 2024 başında turizm sektörüne 1 milyar dolarlık kaynak aktarma taahhüdü verdiklerini hatırlatan Yılmaz, bunun 654 milyon dolarının kullandırıldığını ve kredi bakiyesinin 1,5 milyar doları aştığını ifade etti. SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VE YENİ YATIRIMLAR ÖNE ÇIKIYOR Sektörün büyümesiyle birlikte ötelenmiş yatırım ve renovasyon projelerinin hızlanmasını beklediklerini dile getiren Yılmaz, 2025 yılında toplamda 2 milyar dolarlık finansman sağlamayı hedeflediklerini belirtti. "Özellikle otellerin 3 aşama ve 42 kriterden oluşan sürdürülebilirlik kriterlerini 2030 yılına kadar tamamlaması gerektiği noktada ihtiyaç duyacağı finansmanın destekçisi olacağız. Ayrıca 2025 ve 2026 yıllarında 300’ün üzerinde yeni otel ve turizm yatırımı için alınan teşvik belgeleri ile gündeme gelebilecek olan 2,6 milyar dolarlık yatırım ihtiyacının finansmanı konusunda da İş Bankası olarak sektörün yanında yer alacağız" sözleriyle konunun gündemde olduğunu vurguladı.

Haber

"2025'te Turizmde Sürdürülebilir Büyüme İçin Adım Atılmalı"

2024 yılı, Türk turizminin hem potansiyelini hem de karşılaştığı zorlukları net bir şekilde ortaya koyduğu bir dönem oldu. Pandemi sonrası toparlanma sürecinde, sektör bir yandan artan turist sayılarıyla umut verici bir tablo çizerken, diğer yandan ekonomik ve yapısal sorunlarla mücadele etmek zorunda kaldı. Türkiye’de yüksek enflasyon, artan işletme maliyetleri ve döviz kurunun baskılanmasıyla, turizm işletmelerinin sürdürülebilir bir hizmet kalitesi sunmasını zorlaştırdı. Özellikle vize sorunları ve nitelikli insan kaynağı eksikliği, tur operatörleri ve seyahat acentalarının uluslararası pazarlardaki etkinliğini sınırlayan temel engeller arasında yer aldı. Bununla birlikte, gastronomi, kültür, sağlık ve doğa turizmi gibi tematik alanlarda yeni projelerin hayata geçirilmesi olumlu bir gelişme. Ancak bu çeşitliliğin uluslararası pazarlarda yeterince tanıtılamaması, potansiyelin tam anlamıyla değerlendirilememesine neden oldu. Aşırı turizmin etkileri, 2024 yılında hem Türkiye’de ama özellikle de dünyada tartışılan önemli konular arasında yer aldı. Kapasiteyi aşan turist yoğunluğu, popüler destinasyonlarda doğal kaynakların tükenmesine, tarihi mirasın zarar görmesine ve yerel halkın yaşam kalitesinin düşmesine neden oldu. Türkiye’de özellikle Kapadokya, Antalya ve İstanbul gibi destinasyonlarda bu durumun etkileri hissedilirken, çözüm olarak alternatif turizm türlerine yönelim ön plana çıktı. Agro turizm bu bağlamda dikkat çeken bir alternatif olarak değerlendirilmelidir. Türkiye’nin zengin tarımsal mirası, agro turizmi kırsal kalkınmayı destekleyen ve turizmin daha dengeli yayılmasını sağlayan bir araç haline getirecektir. Kapadokya’da bağcılık deneyimleri, Karadeniz’de çay ve fındık hasadı turları, Ege’de zeytin festivalleri gibi tematik etkinlikler, hem çevresel sürdürülebilirliği destekleyecek hem de turistlere özgün deneyimler sunacaktır. Dünya genelinde 2024 yılı, turizmin sürdürülebilir bir modele geçiş çabalarının hızlandığı bir yıl oldu. Karbon ayak izini azaltmaya yönelik projeler, döngüsel ekonomi uygulamaları ve yeşil turizm girişimleri, sektörün geleceğini şekillendiren temel unsurlar haline geldi. Dijitalleşme, turist davranışlarını analiz etmek, operasyonel verimliliği artırmak ve müşteri deneyimini geliştirmek adına önemli bir araç olarak kullanıldı. Ancak bu dönüşüm, gelişmiş ülkelerde daha hızlı ilerlerken, gelişmekte olan ülkeler dijitalleşme ve sürdürülebilirlik alanında adaptasyon sorunları yaşadı. Aşırı turizmin etkilerini azaltmak ve turizmi daha sürdürülebilir bir zemine oturtmak için, destinasyon yönetimi ve alternatif turizm türlerinin teşviki global ölçekte öne çıkan stratejiler oldu. 2025 yılı, turizmin bu dönüşüm sürecinde doğru adımların atılması gereken kritik bir yıl olarak karşımıza çıkıyor. Öncelikle, sürdürülebilirlik ve çevre dostu projelere daha fazla öncelik verilmesi gerekiyor. Enerji verimliliği, yenilenebilir enerji kullanımı ve atık yönetimi gibi konularda hem Türkiye’de hem de dünyada somut adımlar atılmalı. Dijital dönüşüm yatırımları hızlandırılmalı ve özellikle küçük ölçekli işletmelerin bu sürece entegrasyonu sağlanmalı. İnsan kaynağına yönelik yatırımlar artırılmalı; nitelikli iş gücünün sektörde tutulması ve gençlerin turizme teşvik edilmesi için kapsamlı programlar devreye alınmalı. Türkiye özelinde, vize kolaylıklarının sağlanması ve uluslararası tanıtım stratejilerinin yeniden yapılandırılması, ülkenin turizmdeki rekabet gücünü artıracak önemli adımlar olacaktır. 2025 yılında, turizmde kısa vadeli kazanç odaklı ve aşırı turizmi destekleyen politikalardan vazgeçilerek, daha sürdürülebilir yaklaşımlara odaklanılmalıdır. Popüler destinasyonlardaki yoğunluğu azaltmak için az bilinen bölgelerin tanıtımına ağırlık verilmesi ve alternatif turizm türlerinin teşvik edilmesi büyük önem taşımaktadır. Turizm politikaları yalnızca ekonomik kazanç sağlamayı hedeflemekle kalmamalı, aynı zamanda yerel kalkınmaya katkı sunmayı ve kültürel değerlerin korunmasını da öncelik haline getirmelidir. Bu çerçevede, az ama nitelikli turist gruplarını getiren ve/veya iç turizmde az bilinen destinasyonlara yönelik tur düzenleyen orta ölçekli seyahat acentalarının maddi ve manevi olarak desteklenmesi kritik bir strateji olacaktır. Bu destek, hem yerel ekonomilere canlılık kazandıracak hem de turizmin daha dengeli bir şekilde yayılmasını sağlayacaktır. Böyle bir yaklaşımla Türkiye, hem kendi içindeki zorlukları aşabilir hem de global turizm pazarında güçlü bir konuma ulaşabilir. 2025, turizm sektöründe sürdürülebilir büyüme ve yenilikçi çözümlerin temel taşlarının atıldığı bir yıl olmalıdır. Dileriz ki bu yıl, turizmin yerel kalkınmayı desteklediği, doğal ve kültürel zenginliklerin korunduğu, insan odaklı bir dönüşüm sürecinin başlangıcı olsun.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.