Hava Durumu

#Side

TOURISMJOURNAL - Side haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Side haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Antalya'da Yeni Ziyaretçi Rekoru Haber

Antalya'da Yeni Ziyaretçi Rekoru

Turizm merkezi Antalya, 2025 yılı Ekim ayında önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 8'lik bir artış kaydederek 2 milyon 216 bin 554 yabancı turisti ağırladı ve bu rakamla ekim aylarındaki en yüksek ziyaretçi sayısına ulaştı. Bir aylık süreçte Antalya'ya en fazla turist gönderen ülke, 639 bin 445 kişiyle Almanya oldu. Rusya Federasyonu 583 bin 4 ziyaretçiyle ikinci sırada yer alırken, İngiltere 182 bin 201 kişiyle üçüncü sıraya yerleşti. Ardından 140 bin 829 ziyaretçiyle Polonya, 65 bin 233 kişiyle Hollanda, 50 bin 920 kişiyle Litvanya, 48 bin 904 kişiyle Ukrayna, 39 bin 276 kişiyle İsviçre, 24 bin 729 kişiyle Belarus ve 24 bin 79 kişiyle Danimarka geldi. Geçen yılın aynı dönemine göre Almanya'da yüzde 8, Rusya Federasyonu'nda yüzde 12, Polonya'da yüzde 6, Litvanya'da yüzde 14, Ukrayna'da yüzde 17 ve İsviçre'de yüzde 5'lik artışlar yaşandı. Bu gelişmeler, Antalya'nın çeşitli pazarlardaki sağlam konumunu ve talep çeşitliliğini yansıttı. Antalya Havalimanı dış hatlar terminalinde 4 Ekim Cumartesi günü 93 bin 403 yabancı ziyaretçi girişi gerçekleşti ve bu, ekim aylarındaki en yüksek günlük rakam olarak tarihe geçti. Ocak-Ekim dönemi toplamında ziyaretçi sayısı aşıldı 2025'in ilk on ayında Antalya'ya gelen toplam yabancı ziyaretçi sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre 176 bin 884 artarak 16 milyon 308 bin 937'ye yükseldi. Bu dönemde 3 milyon 889 bin 889 kişiyle Rusya Federasyonu listenin zirvesinde yer aldı. Almanya 3 milyon 342 bin 550 ziyaretçiyle ikinci, İngiltere ise 1 milyon 475 bin 24 kişiyle üçüncü oldu. Sıralamada İngiltere'yi 1 milyon 248 bin 756 kişiyle Polonya, 453 bin 867 kişiyle Hollanda, 413 bin 28 kişiyle Ukrayna, 410 bin 667 kişiyle Romanya, 368 bin 255 kişiyle Kazakistan, 287 bin 381 kişiyle Çek Cumhuriyeti ve 242 bin 399 kişiyle Litvanya izledi.

Antalya’ya Gelen Ziyaretçi Sayısı 11,7 Milyona Ulaştı Haber

Antalya’ya Gelen Ziyaretçi Sayısı 11,7 Milyona Ulaştı

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Ağustos sonu itibariyle Antalya'ya gelen ziyaretçi sayısının 11,7'ye ulaştığını duyurdu. Bakan Ersoy, "Yakın coğrafyamızdaki bütün olumsuzluklara rağmen turizmdeki hareketliliğin devam ettiğini; kültür-sanat ve spor etkinliklerinin de etkisiyle sezonun Ekim-Kasım aylarına kadar uzadığını görüyoruz" dedi. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Manavgat ilçesi Side Antik Kenti'nde düzenlenen lansmanda, "Geleceğe Miras: Türk Arkeolojisinin Yeni Yüzyılı" projesi kapsamında Antalya'da yürütülen kazı, restorasyon ve gece müzeciliği çalışmalarını değerlendirdi. Gece Müzeciliği çalışmalarının ülke genelinde 27 müze ve ören yerinde uygulamaya aldıklarını kaydeden Bakan Ersoy, Antalya'da, tarihi dokularına uygun olarak ışıklandırılan Patara, Side ve Aspendos antik kentleri ile Alanya Müzesi ve Antalya Nekropol Müzesi'nin artık saat 22.00'ye kadar ziyaret edilebildiğini, Perge, Phaselis, Olympos, Myra ve Limyra antik kentleri ile Side Arkeoloji Müzesi'nin de yaz sezonu boyunca saat 21.00'e kadar misafirlerini ağırlamaya devam ettiğini aktardı. Side Antik Kenti'nin gece müzeciliği uygulamasının en özel örneklerinden biri olduğunu ifade eden Bakan Ersoy, "Bu muazzam kültür mirası gece ışıklandırmalarıyla adeta ikinci kez hayat bulmuştur. Agora, sütunlu cadde, hamam ve tapınaklar gün batımından sonra gördüğünüz bu büyüleyici atmosfere bürünüyor. Bu sayede misafirlerimiz sıcaktan bunalmadan, tarih ve kültürün içinde derin ve zengin bir yolculuk yapabiliyor. Apollon ve Athena Tapınakları, gece ışıkları altında ziyaretçilerin en çok ilgi gösterdiği duraklar arasında" dedi. "Geçen yıla göre yüzde 17 artarak 1,3 milyona ulaşmış durumda" Bakan Ersoy, geçen yıl gece müzeciliği kapsamında Side'yi 34 bin kişi ziyaret ettiğini belirterek, şunları söyledi: "Türkiye genelinde 484 binden fazla ziyaretçi ağırladığımızı da bu vesileyle belirtmek isterim. İnşallah bu yıl ve gelecek yıllarda bu rakamlar daha da artacak; kültür turizminde ülkemizi yeni bir seviyeye taşımamıza ciddi katkı sunacaktır. Antalya genelinde müze ve ören yerlerimizi ziyaret edenlerin sayısı, bu yılın ilk yarısında geçen yıla göre yüzde 17 artarak 1,3 milyona ulaşmış durumda. Gece müzeciliğinin bu artışta büyük bir payı var. Gerek yerli ve yabancı misafirlerimizden gerekse seyahat acenteleri ile tur operatörlerimizden son derece olumlu geri dönüşler alıyoruz. Bu doğrultuda çalışmalarımıza hız kesmeden devam edeceğiz. Gece müzeciliği çalışmalarımız aslen Sayın Cumhurbaşkanımızın Türkiye Yüzyılı iradesine kültür-turizm sahasında en yüksek desteği sunmak için hayata geçirdiğimiz vizyonun bir parçasıdır. O vizyonun adı ise Geleceğe Miras'tır. 2023'te başlattığımız ve Türk arkeolojisinin altın çağının kapılarını açan bir millileşme, kazı, restorasyon, inşa ve ihya projesi olan Geleceğe Miras bugün ülke genelinde 251 kazı alanına yayılmış olarak devam ediyor. Bu proje ile Türk arkeolojisinde 60 yılda yapılanlara eşdeğer işi 4 yılda gerçekleştirme kararlılığımızı ortaya koyduk ve gerek maddi gerek lojistik olarak Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir desteği sahaya aktardık. Hamdolsun, aldığımız sonuçlar attığımız bu adımların doğruluğunu ortaya koymuştur." Çalışmalara hız kesmeden devam ettiklerinin altını çizen Ersoy, uzun yıllar yıkılma tehlikesi altında olan ve 'hastane binası' olarak bilinen yapıyı koruma altına alarak Arkeoloji Müzesi'ne dönüştürdüklerini ifade etti. Bakan Ersoy, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kazı ve basit onarım çalışmalarıyla tamamlanma aşamasına gelen müzemizin resmi adını Arif Müfid Mansel Arkeoloji Müzesi olarak belirledik. 1947 yılında Side'de ilk kazı başkanı olarak arkeolojik çalışmaları başlatan ve 1966'ya kadar kesintisiz şekilde sürdüren merhum Ordinaryüs Prof. Dr. Arif Müfid Mansel'in adını bu müzeyle yaşatacak olmak bizler için büyük mutluluk vesilesidir. Müzemizde 'Öte Taraf Side', ve 'Yapılar Fısıldarsa' başlıklı sergilerimizin çalışmaları da devam ediyor. İnşallah kısa zamanda ziyaretçilerimizi ağırlayacağız. Bu yıl ilk kez Piskoposluk Mahallesi olarak bilinen alanda iki ana sokak açıldı. Ziyaretçiler artık bu sokaklar üzerinden piskoposluk yapılarının merkezine ulaşabiliyorlar. Bu çalışmalar sayesinde önümüzdeki yıllarda bazilika başta olmak üzere birçok yapının araştırılması ve ziyarete açılması da mümkün hale gelecek." Ersoy, Anıtsal Çeşme'nin doğusunda yapılan kazılarda, mozaik ve fresklerle süslü mekanları açığa çıkardıklarını belirterek, "Çeşmenin hemen arkasında ve karşılama merkezinin yanında yer alan bu alanın ziyaretçiler için yeni bir cazibe noktası haline geldiğini söyleyebiliriz. Geç Antik Çağ'da çeşmenin beden duvarına bitişik olarak inşa edilen su kemerlerini de gün yüzüne çıkarıyoruz ve alanı çevreleyen özel bir ziyaretçi yolu hazırlıyoruz. Çalışmaların kasım sonuna kadar tamamlanması planlanıyor. Böylece Anıtsal Çeşme'yi, arkasındaki bu yeni alanla birlikte Side'nin görkemini gözler önüne seren özel bir gezi durağına dönüştürmüş olacağız" ifadelerine yer verdi. "Antalya'ya gelen ziyaretçi sayısı 11,7 milyona ulaşmış durumdadır" Turizmde ürün ve pazar çeşitliliğinden ulaşım, altyapı ve tesisleşmeye kadar gereken her türlü adımı attıklarını aktaran Bakan Ersoy, Antalya'nın artık yalnızca deniz, kum, güneş için tercih edilen bir destinasyon olmanın ötesine geçtiğini söyledi. Ersoy, "Tarihiyle, kültürüyle, gastronomisiyle ve spor turizmiyle bütüncül unsurları bünyesinde barındıran bir Antalya markası ulusal ve uluslararası alanda kendini göstermeye başlamıştır. Neticede bu yıl ağustos sonu itibarıyla Antalya'ya gelen ziyaretçi sayısı 11,7 milyona ulaşmış durumdadır. Yakın coğrafyamızdaki bütün olumsuzluklara rağmen turizmdeki hareketliliğin devam ettiğini, kültür-sanat ve spor etkinliklerinin de etkisiyle sezonun ekim-kasım aylarına kadar uzadığını görüyoruz" diye konuştu.

Side’de Balık Ölümleri: Kimyasal Atık Şüphesi Haber

Side’de Balık Ölümleri: Kimyasal Atık Şüphesi

Antalya'nın Manavgat ilçesindeki Side Turizm Bölgesi Acısu mevkisinde yer alan su kanalında yüzlerce balık ölü halde bulundu. Kimyasal atık şüphesiyle inceleme başlatan yetkililer, bölgeden alınan numunelerle ölüm nedeninin araştırıldığını bildirdi. Antalya’nın Manavgat ilçesi Side Turizm Bölgesi’nde bulunan Acısu mevkisinde su kanalında meydana gelen balık ölümleri, kimyasal atık şüphesini gündeme getirdi. 5 yıldızlı 2 otelin arasından geçeren tenize dökülen kanalda yüzlerce balık ölü halde kıyıya vurdu. Durumun fark edilmesinin ardından vatandaşlar, Manavgat İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü’ne ihbarda bulundu. İhbar üzerine bölgeye gelen ekipler, balık ölümlerine ilişkin inceleme başlattı. İlk değerlendirmelere göre, ölümlerin su kanalına karıştığı değerlendirilen kimyasal atık kaynaklı olabileceği bildirildi. Aynı bölgede geçmiş yıllarda da benzer olayların yaşandığına dikkat çeken yetkililer, olayın nedeninin tespiti için kapsamlı analiz yapılacağını ifade etti. Yetkililer, kimyasal atıkların kanal yoluyla denize ulaşma ihtimaline karşı numune alınarak laboratuvar incelemelerinin başlatıldığını belirtti. Çevresel risk faktörlerinin uzun süredir takip edildiğini aktaran ekipler, elde edilecek verilerle balık ölümlerinin kesin nedeninin belirleneceğini kaydetti. Bölgedeki işletmelerin, kamu görevlilerinin ve vatandaşların çevreye karşı daha duyarlı olması gerektiğine vurgu yapan yetkililer, su kaynaklarına doğrudan veya dolaylı şekilde bırakılan atıkların ciddi ekolojik tahribata yol açabileceği uyarısında bulundu.

SİNEMANIN USTALARI, SİDE’YE KÜLTÜR, SANAT VE LEZZETİN İZİNDE ROTA ÇİZDİ Haber

SİNEMANIN USTALARI, SİDE’YE KÜLTÜR, SANAT VE LEZZETİN İZİNDE ROTA ÇİZDİ

Festivalin ikinci gününde Apollon Tapınağı’nda kurulan sahnede düzenlenen “Side’nin Yeni Anlatısı” isimli söyleşide Etki Derneği kurucularından Oyuncu Güven Kıraç ve Ebru Koralı, yönetmenler Serdar Akar ve Vedat Atasoy, Manavgat Belediyesi’nin Türkiye’de az örneği bulunan “gastrodiplomatik” bir organizasyona imza attığına vurgu yaparak Akdeniz havzasındaki göçlerin, etkileşimlerin izlerini sürdü. Kimlik ve kültürel hafıza ile stratejik dönüşüm ve katılım konularını irdeleyen Etki Derneği’nin sanatçı üyeleri kültür, sanat ve gastronominin sadece ziyaretçiye sunulan birer ürün değil bir kentin ruhunu görünür kılan araçlar olduğunu vurguladı. “Side, yeni konuşulan hikâyelerin de şehri olmak istiyor” Söyleşinin moderatörlüğünü de yürüten Oyuncu Ebru Koralı, “Side, artık sadece denizin, güneşin değil, yeni konuşulan hikâyelerin de şehri olmak istiyor. Bu dönüşümün lokomotifi kesinlikle kültür ve sanat içerikli üretim olmalı. Müzik, edebiyat, yerel festivaller olmalı. Bunlar turisti sadece konuk değil, hikâyeye ortak eden araçlardır.” dedi. Kamusal sanat ve kültürel etkinliklerin Side’nin kültürel mirasıyla bütünleşmesiyle nelerin değişeceğini irdeleyen Ebru Koralı, “Kültür ve sanat alıcılarının rotası Side’ye döner. Side, küresel ölçekte daha katma değerli bir turizm destinasyonuna dönüşür. Bir kentle bağ kurmak için hikâyeye ihtiyaç vardır. Kamusal alandaki sanat eserleri, özellikle yerel dokudan beslenenler, turistin zihninde o kente dair özgün bir iz bırakır. Günümüz gezginleri deneyimlerini belgelemek istiyor. Estetik açıdan güçlü sokak sanatı, sosyal medyada paylaşılan karelerle destinasyonun görünürlüğünü artırır. Sanat, sadece bakılan değil, dâhil olunan bir şey olduğundan turistin deneyimi dönüşür. Turizm sezonu denilen dönem ortadan kalkar. Yılın 12 ayı tercih edilen bir destinasyona dönüşür. Bu pencereden baktığımızda Side artık bir tatil yöresi değil, bir anlatı alanı. Tarihiyle konuşan, sofralarıyla bağ turan, sokaklarında sanat dolaşan bir şehir.” diye konuştu. “Kültür ve sanat odaklı ajanda oluşturmak mümkün” Oyuncu Güven Kıraç ise Side’nin antik kalıntılarıyla, tiyatrolarıyla, mabetleriyle kültürün izlerini taşıyan kadim bir yerleşim olduğunu, kentin tarihini Girit’ten göçen insanların şekillendirdiğini belirtti. Side’nin geleceği için kültür ve sanatla dönüşüm zamanının geldiğini belirten Güven Kıraç, “Kültür ve sanat yatırımlarını artırarak, etkinliklerle dolu bir ajanda oluşturarak, sadece deniz, kum ve güneş değil, yılın 12 ayına yayılmış bir turizm anlayışıyla Side'nin potansiyelini sonuna kadar değerlendirebiliriz. Bu şekilde oteller dolup taşacak, yoğunluk asla düşmeyecek. Side'nin cazibesini yılın her ayında sürdürmek, bölgeyi sürekli canlı tutacak, ziyaretçilerine 12 ay boyunca buraya gelmeleri için sebepler sunacak. Eylül ayında bir jazz festivali, ağustosta başka bir etkinlik, ekim ayında farklı bir organizasyon… Topyekûn bir kültür ve sanat odaklı ajanda oluşturmak mümkün. Gastronomi, tiyatro festivalleri, sinema günleri, heykel sempozyumları, resim sergileri gibi etkinliklerle buranın zengin kültürünü ve tarihini her yönüyle tanıtabiliriz.” dedi. Güven Kıraç, Etki Derneği olarak Side’nin sanatla, kültürle tanıtımı için her türlü projede iş birliğine hazır olduklarını duyurdu. “Side’de çok ilginç ve etkileyici hikâyeler bulduk, sinema filmi çekeceğiz” Yönetmen Serdar Akar da şehirlerin tanıtımında sinemanın gücünün etkisinin büyük olduğunu, Side’de buldukları çok ilginç ve etkileyici hikâyeleri birini sinema filmi olarak çekeceklerini söyledi. Serdar Akar, “Sinema, sadece turistleri çekmekle kalmaz, aynı zamanda o şehre ait kültürleri de dünyaya tanıtır. Hepimizin bildiği gibi, Avrupa’yı görmek, Paris’te, Roma’da vakit geçirmek birçok insan için bir hayaldir. Çünkü bu şehirler tarih, kültür ve sanatla özdeşleşmiştir. Side de tam böyle bir yer. Burası, adeta bir açık hava müzesi gibi, bir platonun içinde gibiyiz. Bir sanatçı olarak, Side’nin kültür ve sanatla şahlanabileceğine inanıyorum. Çünkü zaten Apollon Tapınağı’nın hemen yanındayız; yani sanatın ve sanatçının tanrısının olduğu bu şehirde, sanat her şeyin merkezinde olmalı.” diye konuştu. “Side artık doğru yemekler, kaliteli mekânlar ve büyüleyici bir kültürel altyapıya sahip” Yönetmen Vedat Atasoy ise büyük şehirler ve popüler turizm destinasyonlarının kendi kimliklerini güçlü bir şekilde tanıttığına dikkati çekti. Sinemanın Side’nin tanıtımında etkili bir araç olacağını aktaran Vedat Atasoy, “İnsanlar bir yere geldiğinde, sadece tatil yapmak değil, o yerin kültürünü, sanatını da deneyimlemek isterler. Eğer Side’nin kültürel ve sanatsal hayatını daha da geliştirebilirsek, bu şehri çok daha cazip hale getirebiliriz.” dedi. Side’de yaşayan, Side’yi yöneten insanların vizyoner olmasının kentin en büyük şansı olduğuna dikkati çeken Vedat Atasoy, “Side artık doğru yemekler, kaliteli mekânlar ve büyüleyici bir kültürel altyapıya sahip. Fakat bunun devamlı olarak daha iyiye gitmesi lazım. Yani sadece geçen yıl yapılan bir etkinlik değil, her yıl yeni ve daha gelişmiş etkinlikler olmalı. Bu da Side’nin kalitesini sürekli yükseltecektir.” değerlendirmesini yaptı. Söyleşinin sonunda festivalin ev sahibi Manavgat Belediye Başkanı Dr. Niyazi Nefi Kara, Etki Derneği üyelerine plaket vererek teşekkürlerini sundu.

ÜNLÜ ŞEFLER, SİDE’DE GİRİT LEZZETLERİYLE GASTRONOMİ ŞÖLENİ YAŞATTI Haber

ÜNLÜ ŞEFLER, SİDE’DE GİRİT LEZZETLERİYLE GASTRONOMİ ŞÖLENİ YAŞATTI

Manavgat Belediyesi’nin ev sahipliğinde gerçekleştiren Uluslararası Manavgat Girit’ten Side’ye Kültür ve Lezzet Festivali’nin ikinci düzenlenen tadım etkinliğinde lezzet sihirbazları Maria Ekmekçioğlu, Esat Özata, Dilek Yetkiner, Pasquale Lembo, Apostolos Altanis, Ioannis Koufos ve Argyrios Kontakis, Girit mutfağının efsanevi yemeklerini hazırladı. Girit, Selanik, İtalya, İstanbul ve İzmir’den Side’ye gelen duayen şefler, “Norma”, “Karides Saganaki”, “Kreto Pitaka”, “Sakız Enginarlı Kabak Çiçeği Dolması”, “Balkabaklı Otlu Köfte, “Katsikaki Me Maratho Ke Askolimbrus” isimli yemeklerin reçetelerini, püf noktalarını Girit mutfağındaki yerini detaylarıyla anlattı. Side Antik Liman’daki lezzet şöleninde Manavgat Belediye BaşkanıNiyazi Nefi Kara, dünya mutfak kültüründe doğallığın ve sağlıklı yaşamın temsilcisi olarak öne çıkan, zeytinyağlıları, yabani otlarla yapılan yemekleri, taze deniz ürünleri ve damakta iz bırakan mezeleriyle Akdeniz’in en rafine lezzetlerini sunan Girit mutfağını modern dokunuşlarla yorumlayan mutfak şeflerine teşekkür etti. “Manavgat, lezzetin, kültürün ve sürdürülebilir turizmin yıldızı olsun istiyoruz” Mübadele öncesi Manavgat’a göçen Giritlilerin köklü kültürleri, misafirperverlikleri ve eşsiz mutfak mirasıyla Side’nin tarihine lezzet kattığını, bu kadim kenti Akdeniz’in en özel buluşma noktalarından biri haline getirdiğini vurgulayan Başkan Kara, “Girit’in yemek tariflerini Side’nin tarihi atmosferiyle buluşturarak bu toprakların zenginliğini dünyayla paylaşmaktan gurur duyuyoruz. Manavgat, denizi, güneşi, doğal güzellikleri ve tarihi değerlerinin yanı sıra gastronomi zenginlikleriyle de gözde bir turizm destinasyonu olsun istiyoruz. Manavgat, lezzetin, kültürün ve sürdürülebilir turizmin yıldızı olsun istiyoruz. Çeşitliliğimizi unutmadan, unutturmadan koruyacağız ve geliştirmeye devam edeceğiz. Her bir değerimize yenilerini ekleyerek yolumuza kararlılıkla devam edeceğiz.” dedi. Tadım etkinliğini, Mersin Büyükşehir Belediyesi Halk Dansları Grubu’nun gösterisi renklendirdi. Denizin özgürlüğünü ve yüzyılların direncini aynı ezgide buluşturan bir ruhun sesi olan Girit müzikleriyle yapılan danslar, büyük alkış topladı. Önemli isimler, mutfak kültürüyle kurulan Girit-Side dostluğunu anlattılar Festivalin bir başka önemli etkinliği “Girit’ten Side’ye Lezzet Yolculuğu” isimli söyleşi oldu. Apollon Tapınağı’nın yakınındaki sahnede Saray ve Kültür Tarihçisi Çağrı Başkurt’un moderatörlüğündeki söyleşide Şef-Ege ve Mübadil Mutfağı Uzmanı Dilek Yetkiner, Uluslararası Tarım Derneği Başkanı Seda Özel, Şef-Yazar-Türkiye ve Girit Gastronomi İlişkileri Temsilcisi Maria Ekmekçioğlu’nun konuşmalarını meydanı dolduran yüzlerce kişi ilgiyle dinledi. Dilek Yetkiner, Girit ile Side arasında sofranın birleştirici gücünün çok yüksek olduğuna vurgu yaptı. Girit mutfağını “Çok duygusal, çok sağlıklı ve hikâyelerle dolu” olarak tanımlayan Dilek Yetkiner, ortaya çıkarılan lezzetlerde zeytinyağı, domates, patates ve peynirin rolünün fazla olduğunu anlattı. Seda Özel ise “Giritliler Side’ye ne getirdi, Girit’ten ne götürdü” sorusu üzerinden düşüncelerini paylaştı. Manavgat’ın bitki çeşitliliği açısından çok zengin bir bölge olduğunu belirten Seda Özel, Side’de Yörük kültürü ile Girit kültürünün sentezinin ortaya çıktığını anlattı. Anadolu şehirlerine yerleşen Giritlilerin, zeytin üretimi, zeytinyağının farklı tekniklerle lezzetinin artırılması, bağcılık, üzüm ve enginar üretiminde İzmir, Muğla, Antalya ve Mersin bölgesine büyük katkılar sağladığını anlattı. Maria Ekmekçioğlu ise “Girit'ten Side'ye, Side'den Girit'e uzanan büyük hikayenin” birleştirici bir yolculuk olduğunu söyledi. Festival için hazırlık yaparken Girit yemeklerinde kullanılan otların Türkçe isimlerini öğrenmek için çok uğraş verdiğini anlatan Maria Ekmekçioğlu, Side’ye geldiğinde özellikle otların Girit’teki isimleriyle bilinmesinin kendisini çok şaşırttığını dile getirdi. Maria Ekmekçioğlu, Side’de sofralar kurarak dostluğu, kardeşliği güçlendirdiklerini, birlikte yaşamanın güzelliklerini keşfetmeye devam edeceklerini dile getirdi. Söyleşinin finalinde Manavgat Belediye Başkanı Niyazi Nefi Kara, konuşmacılara festival anısına teşekkür plaketleri takdim etti. Chrysoula Stefanaki konserinde duygusal derinlik Festivalin akşam programında ise Apollan Tapınağı’nadaki sahnede Giritli şarkıcı Chrysoula Stefanaki, unutulmaz bir konser verdi. “Tango Notturno", "Blue Haven" ve "The Last Waltz" eserleriyle tanınan ve "The Velvet Voice" albümüyle ülkesini uluslararası alanda başarıyla temsil eden sanatçı, canlı performansında dinleyicilere hem duygusal derinlik yaşattı hem de hareketli parçalarla coşturdu. Ücretsiz konserde festivalin ev sahibi Başkan Kara ve eşi Hacer Ceyhan Kara, birlikte sahneye çıkıp Chrysoula Stefanaki’ye teşekkür plaketi ve çiçek verdi.

Avusturyalı emekliler 31 yıl sonra yeniden Marmaris’te Haber

Avusturyalı emekliler 31 yıl sonra yeniden Marmaris’te

Marmaris uzun yıllar sonra ilk kez Avusturyalı misafirlerle sezonu açıyor. 21 Nisan-21 Mayıs tarihlerinde Marmaris'e gelecek olan 3 bin Avusturyalı emeklinin ilk kafilesi Dalaman Havalimanı'na indi. Avusturya'da emeklilere seyahat düzenleyen bir seyahat acentesi geleneksel ilkbahar buluşması için 2025 yılında Marmaris'i seçti. Bundan tam 31 yıl önce 1994 yılında yine Marmaris'te buluşan Avusturyalı emekliler, uzun bir süre sonra tatillerini geçirmek için yeniden Marmaris'e gelmeye başladılar. Marmaris turizm sezonuna Avusturyalı emeklilerle başlıyor 21 Nisan-21 Mayıs tarihleri arasındaki dört hafta boyunca birer haftalık kafileler halinde Avusturya'nın Niederösterreich, Steiermarkt, Kaernten, Vorarlberg ve Tirol eyaletlerinden gelecek olan emekliler Marmaris'in çeşitli otellerinde konaklayacaklar. Özellikle bahar aylarında seyahat eden ve gittikleri yörenin doğasını, tarihini ve kültürel zenginliklerini ziyaret eden Avusturyalı emeklilerin Türkiye ile ilk tanışması 1990 yılında Side'de gerçekleşmiş ve büyük beğeni kazanmıştı. Sonraki yıllarda Kuşadası, Kapadokya, Alanya ve Marmaris'i ziyaret eden Avusturyalı emekliler aynı zamanda Türk turizminin ayağa kalktığı yılların en önemli şahitleri olmuşlardı. Gittikleri bölgenin turizmine ve şehir hayatına renk katan Avusturyalı emekliler, yaptıkları turların yanı sıra yörenin insanları ile tanışmaktan büyük mutluluk duyuyorlar. "Doğal ve kültürel zenginlikler ziyaret edilecek" Avusturyalı emeklilerin birer haftalık Marmaris programında Datça, Dalyan, Marmaris Kale, Tekne Turu, Marmaris Orman Köyleri ve Pamukkale bulunuyor. Ayrıca haftada bir kez Marmaris Fest kapsamında bölgenin folklorik zenginliğinden oluşan bir etkinlik düzenlenecek. Seyahat acentesinin kadın Genel Müdürü Gerlinde Zehetner, emeklilerin yıllar sonra yine çok sevdikleri Marmaris'te olmaktan mutlu olduklarını ve Türk misafirperverliğini özlediklerini dile getirdi. Türk turizmcisinin profesyonelliği ile emeklilere güzel bir tatil sunacaklarına emin olduğunu söyleyen Zehetner, son olarak 31 yıl önce Marmaris'e geldiklerini ve hayran kaldıklarını, o zamanki unutulmaz hatıraların bu seneki kararlarında çok etkili olduğunu söyledi. Organizasyonda profesyonel tur rehberi 25 kişi görev alacak. Ekibin önemli bir kısmının bundan 31 yıl önceki etkinlikte de görev aldıkları belirtildi. Doğal ve kültürel değerlerin ziyaretlerinin yanı sıra Avusturyalı emeklilerin yerel halk ile buluşmasına özen gösterilecek. Etkinliğe Kültür ve Turizm Bakanlığı, Marmaris Ticaret Odası ve Güney Ege Otelciler Birliğinin katkıları ile yola çıktıklarını dile getiren NBK Tours Genel Müdürü Recep Yavuz ise bu organizasyonun Türkiye'ye gelmesinde emeği geçenlere teşekkür etti.

Yangına dayanıklı kapı krizi: Antalya’da 1600 otelden %90’ı risk altında Haber

Yangına dayanıklı kapı krizi: Antalya’da 1600 otelden %90’ı risk altında

Kartalkaya'da 78 kişinin hayatını kaybettiği otel yangınının ardından başlatılan denetimlerde, Antalya'daki bin 600 basit konaklama işletmesinin büyük kısmında yangına dayanıklı kapı olmadığı belirlendi. Antalya Otelciler Pansiyoncular Odası Başkanı Özcan Sucu, "Bu işletmelerin yüzde 90'ında kapı eksikliği var. Kapı üretimi yetersiz, süre yok, bazı yerlerde fiziki engel var. Yangına dayanıklı kapı fiyatları iki katına çıktı geçen yıl 15 bin lira olan kapı bugün 25-30 bin lira .Turizm sezonunun bitimine kadar süre talep ediyoruz" dedi. Bolu Kartalkaya'daki Grand Kartal Otel'de çıkan ve 78 kişinin hayatını kaybettiği yangının ardından, Türkiye genelinde başlatılan denetimlerle konaklama tesislerindeki yangın güvenliği uygulamaları mercek altına alındı. Bu kapsamda Antalya'da da başlatılan denetimlerde, çok sayıda otel ve pansiyonda ‘yangına 30 dakika dayanıklı kapı' bulunmadığı tespit edildi. Antalya Otelciler Pansiyoncular Odası Başkanı Özcan Sucu, mevcut şartlarda bu kapıların kısa sürede temin edilemeyeceğini belirterek, çözüm için sezon sonuna kadar süre verilmesini istedi. İki ayrı sistem, binlerce işletme Sucu, Antalya'da turizm konaklama sistemi içerisinde iki ayrı yapı olduğunu belirterek, "Biri 2021 yılında çıkan basit konaklama turizm işletmeleri, diğeri ise Turizm Bakanlığı'na bağlı işletme belgeli oteller. Kaş'tan Gazipaşa'ya kadar uzanan sahil hattı boyunca yaklaşık 1600 basit konaklama işletmesi, 1300 kadar da turizm işletme belgeli tesis var" dedi. "Yüzde 90'ında yangına dayanıklı kapı bulunmuyor" Denetimlerde ortaya çıkan eksikliklerin yeni olmadığını, ancak daha önce ruhsat süreçlerinde gündeme gelmediğini belirten Sucu,"2007'de güncellenen İtfaiye Yönetmeliği'ne göre, bu kapılar istenmesi gerekiyordu. Ancak 2014 sonuna kadar alınan itfaiye raporlarında bin 600 basit konaklama ve bin 300 turizm işletme belgeli işletmenin yüzde 90'ında yangına dayanıklı kapı yok. Bu eksiklik ya görünmemiş ya da o zamanki mevzuata göre uygun bulunmuş" ifadelerini kullandı. "Bu kapı meselesi ilk kez karşımıza çıktı" Başkan Sucu, sektör temsilcilerinin bu durumdan uzun süre haberdar olmadığını belirterek, "Biz de bilmiyorduk. Yani ben de bir oda başkanıyım veya bizim üyelerimiz de. Bizim karşımıza hiç böyle bir şey çıkmadı şu ana kadar. Çünkü neden? İnsanlar iş yerini açarken önce mevcut ilçe belediyesine başvuruyor. İlçe belediyesinden ruhsat almasına yönelik denetimler yapılıyor ve itfaiye raporu alınarak ruhsatını alıyor. O zamanki mevzuata göre itfaiye raporu ve belediye ruhsatı verilmiş" dedi. Denetimler genişletildi, raporlar belediyelere iletildi Kartalkaya'daki yangının ardından Antalya'da valilik, kaymakamlıklar ve itfaiye üzerinden eş zamanlı denetimlerin başladığını ifade eden Sucu, "İtfaiye ekipleri işletmelere giderek, yangın merdiveni, kapı, sensör gibi unsurları kontrol etti. Eksikleri olan işletmeler için raporlar hazırlandı ve ilçe belediyelerine gönderildi" dedi. Muratpaşa'da uygulama başladı Özcan Sucu, ilk uygulamanın Muratpaşa Belediyesi'nde başladığını belirtti. Sucu, "İtfaiyenin eksikleri tespit etmesi sonrası, rapor ilçe belediyesine gönderildi. Belediye de ruhsat birimi üzerinden işletmelere tebligat yaptı. Eksiklerinizi çözün, bu süreçte ticari faaliyetinizi pasife alıyoruz denildi. Çünkü belediyenin mevzuatına göre konaklamaya devam edilmemesi gerekiyor" diye konuştu. Sucu, sürecin devamını ise şöyle anlattı: "Bu tebligata istinaden belediye, Turizm Bakanlığı, Turizm İl Müdürlüğü'ne de gelen tebligatların cevabını bildirdi. İşletmelere bildirdik diye oraya bilgi gönderdi. Burada şöyle bir sorun ortaya çıktı. Pasif olan işletmelerin o sürede işletmesini çözemediği için ruhsatı iptal edildi, mühürlendi. Belediye ruhsatı iptal etmedi. Mühürleme yapıldı. Ama pasif yazısına istinaden Turizm Müdürlüğü tarafından o işletmelerin bakanlık ruhsatı iptal edilmiş oldu. Böyle bir sorun çıktı. Biz de belediye ile hukukçularla görüşmemize istinaden de yürütmeyi durdurma kararı aldırdık." "Kapı üretilmiyor, tedariği yok" Yangına dayanıklı kapıların temininde ciddi sıkıntı yaşandığını vurgulayan Sucu, "Bu kapıları üretebilen firma sayısı çok az. Antalya'da üretim yapan yok. Konya, Kayseri gibi şehirlerdeki sınırlı sayıda üretici ise taleplere yetişemiyor" dedi. Kapı fiyatlarının da iki katına çıktığını ifade eden Sucu, "Geçen yıl 15 bin liraydı, şu an 25-30 bin lira. Özel üretim yapılamıyor, sektör kilitlenmiş durumda" şeklinde konuştu. Sit alanlarında yasal engeller Kapı değişimi yapmak isteyen bazı işletmelerin ise kültürel ve mevzuat engellerle karşılaştığını belirten Sucu, "Kaleiçi, Side, Adrasan gibi yerlerdeki otellerin büyük kısmı ahşap ve sit alanı. Bu binalarda Anıtlar Kurulu izni olmadan değişiklik yapılamıyor. Zaten çoğu yerde çatıdan merdivenine kadar her yer ahşap. Bu nedenle bu tür yapılar için ayrı bir düzenleme gerekiyor" ifadelerini kullandı. 182 işletme yargıya başvurdu Sucu, Antalya'da şu ana kadar 182 işletmenin bu süreçten doğrudan etkilendiğini ve bazılarının yargıya başvurduğunu belirtti. Sucu, "Mahkemeler, belediyeler ve Anıtlar Kurulu'ndan görüş alarak karar verecek. 30-45 günlük süreçlerde yazışmalar sürüyor. Bakanlık bu sürece müdahil olursa sorun kendiliğinden çözülür. Ortada açık bir mağduriyet var" dedi. Sezon bitimine kadar süre talebi Antalya Otelciler Pansiyoncular Odası Başkanı Özcan Sucu, sürecin çözümü için net bir talepte bulundu: "Bu sezon içinde işletmelere, ‘sorumluluk sizdedir' denilerek süre verilmeli. Sezon sonunda herkes kapılarını değiştirir. Küçük otel, büyük otel fark etmeden herkes bu kurala uymalı. Ama şimdi elimiz kolumuz bağlı. Zaman yok, üretici yok, sit alanında müdahale edilemiyor." Sucu, turizm sezonunun ortasında uygulamaya giren bu sürecin şehir ekonomisini tehdit ettiğini de şu şekilde vurguladı: "1600 işletme 40 bin yatak kapasitesi demek. Bu oteller vergi veriyor, TGA'ya katkı payı ödüyor, şehir ekonomisini ayakta tutuyor. Gelen turist sabah kahvaltısını otelde yapıp sonra restorana, berbere, manava, kafeye gidiyor. Aslında biz lokomotif bir alanda kilit vurmuş oluyoruz şu an, turizm gelirlerini etkiliyor. Şehir içi otelciliğinde şu an günden güne sayı atmaya başladı ama insanlar korkuyor."

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.