Hava Durumu

#Zeugma

TOURISMJOURNAL - Zeugma haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Zeugma haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Hadrianopolis’te 1500 Yıllık Bronz Filtre Bulundu Haber

Hadrianopolis’te 1500 Yıllık Bronz Filtre Bulundu

KARABÜK (İHA) - Karabük’ün Eskipazar ilçesindeki Hadrianopolis Antik Kenti'nde yapılan kazılarda, içeceklerin posasını ayırmak için kullanıldığı düşünülen bin 500 yıllık bronz filtre ortaya çıkarıldı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın "Geleceğe Miras Projesi" kapsamında yürütülen kazılar, antik kentin geçmişine ışık tutmaya devam ediyor. Karabük Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ersin Çelikbaş’ın başkanlığındaki ekip, SDJ-3 olarak adlandırılan bölgede bronz bir filtre tespit etti. Antik dönemde bu filtrenin, pipet benzeri uzun bir tüpün ucuna takılarak içeceklerin posasız tüketilmesini sağladığı düşünülüyor. Kazı Başkanı Doç. Dr. Ersin Çelikbaş, çalışmalarda önemli buluntulara ulaştıklarını belirterek, "Bu buluntulardan bir tanesi de filtre olarak kullanılan bronz bir obje. Antik dönemde insanların içeceklerini içerken posasından içeceği ayırmak için kullandıkları bir obje bu. Pipetlerin ucuna takıyorlar. Bu pipet yaklaşık bir metre uzunluğunda oluyor. Ortaya koydukları bir kabın içerisinden de insanlar sohbet ederken içeceklerini içiyorlar" dedi. "OBJE DEFALARCA KULLANILMIŞ" Objenin tek kullanımlık olmadığını vurgulayan Çelikbaş, "Üzerinde taşıma halkası var. Bu filtre kullanıldıktan sonra pipetten sökülüyor ve daha sonra kullanılmak üzere tekrar sahibi tarafından koruma altına alınıyor. Defalarca kullanıldığını da söyleyebiliriz. Milattan sonra 5. yüzyıla ait. Ele geçtiği stratigrafi ışığında tahlillendiriyoruz" ifadelerini kullandı. Hadrianopolis’te tarımsal faaliyetlerin yoğun olduğuna dikkat çeken Çelikbaş, bölgede armut, elma, nar ve üzüm gibi meyveler ve buğday ve arpa gibi tahılların da üretildiğine işaret etti. Elde edilen tarım ürünlerinden yapılan içeceklerin bu filtre aracılığıyla tüketildiğini belirtti. KARADENİZ’İN ZEUGMASI ÖREN YERİ İLAN EDİLMİŞTİ Çelikbaş, bu keşfin, antik dönemde insanların içecekleri daha sağlıklı ve keyifli bir şekilde içtiğini gösterdiğini söyledi. "Karadeniz’in Zeugması" olarak anılan Hadrianopolis, geçtiğimiz günlerde Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından resmi olarak ören yeri ilan edilmişti.

Karadeniz’in Zeugması Artık Ören Yeri Haber

Karadeniz’in Zeugması Artık Ören Yeri

KARABÜK (İHA) - Karabük’ün Eskipazar ilçesinde yer alan Hadrianopolis Antik Kenti, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından ören yeri ilan edildi. Geç Kalkolitik, Roma ve Erken Bizans dönemlerinde yerleşim alanı olarak kullanılan antik kentte, 2003 yılından bu yana kazı çalışmaları sürdürülüyor. "Karadeniz’in Zeugması" olarak adlandırılan Hadrianopolis’te şimdiye kadar iki hamam, iki kilise, savunma yapıları, kaya mezarları, tiyatro, anıtsal niş, surlar, villalar ve çeşitli kült alanları gün yüzüne çıkarıldı. Ziyaretçiler için yürüyüş yolları ve cam teraslar hizmete sunulurken, karşılama merkezinin yapımı da tamamlandı. İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından yapılan ören yeri başvurusu, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından onaylanarak Safranbolu Müze Müdürlüğü’ne bağlandı. "HADRİANOPOLİS TURİZMDE MERKEZ OLACAK" Karabük Milletvekili Cem Şahin, 2023’te yapımına başlanan karşılama merkezinin inşasının tamamlandığını ve geçici kabulünün yapıldığını belirterek, "Başvurumuz, Bakanlık uzmanlarının incelemesinin ardından onaylandı. Artık Hadrianopolis, ören yeri statüsünde. İlimizin turizmi için bu büyük bir gelişme. Hadrianopolis, artık turizmin önemli bir odak noktası ve Karadeniz Bölgesi’ndeki en değerli arkeolojik merkezlerden biri. Hayırlı olsun" dedi. Milletvekili Ali Keskinkılıç da bu kararın Karabük ve Eskipazar turizmi açısından önemli bir dönüm noktası olduğunu vurguladı. "Ören yeri statüsü ile birlikte turist sayısında önemli bir artış bekliyoruz. Karşılama merkezimizle birlikte kafeterya, hediyelik eşya dükkanları, restoran, tuvalet, bebek odası ve mescidi olan modern bir birime kavuşmuş olduk. Böylelikle ziyaretçilerimiz daha konforlu bir antik kent gezisi gerçekleştirecek. Ayrıca ören yeri statüsü, turizm acentelerinin burada resmi olarak faaliyet göstermesinin de önünü açacak. Bundan sonra antik kentimizin tanıtımı sadece Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından değil, birçok kurum tarafından da desteklenecek. Hadrianopolis’in tanınırlığını artıracak bu adım, bölge turizmi için büyük önem arz ediyor" ifadelerini kullandı. Milletvekilleri, başta Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy olmak üzere, emeği geçen tüm yetkililere teşekkürlerini sundu.

Tarihi Dokular Modaya İlham Oldu Haber

Tarihi Dokular Modaya İlham Oldu

İZMİR (İHA) - İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümü son sınıf öğrencileri, Türkiye'nin önemli kültürel miraslarından esinlenerek "Kültürel Mirasın İzinde Moda" projesi kapsamında özgün bir koleksiyon hazırladı. Ayasofya, Efes, Bergama, Troya, Göbeklitepe, Hattuşa, Kapadokya, Mardin-Mor Gabriel, Nemrut Dağı ve Zeugma gibi tarihi mekanlardan ilham alan öğrenciler, bu değerleri modayla buluşturdu. Eğitimlerine İEÜ’de devam eden İranlı öğrenciler de Persepolis ve Tepe Sialk gibi tarihi alanlardan esinlenerek tasarımlar oluşturdu. TASARIM VE TARİH BİR ARADA Genç modacılar, Stüdyo Koordinatörü Doç. Dr. Şölen Kipöz rehberliğinde geliştirdikleri koleksiyonları, özel bir sergide moda ve akademi dünyasının beğenisine sundu. Tasarımlar, tarih, arkeoloji ve sanat gibi farklı disiplinlerin araştırılmasıyla oluşturuldu. Öğrenciler, kültürel mirasın olduğu bölgelere bireysel ziyaretler yaparak gözlem ve fotoğraflarla ilham aldılar. İEÜ Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümü 4. sınıf öğrencilerinin oluşturduğu serginin açılışına Bayraklı Belediye Başkanı İrfan Önal, İzmir Ticaret Odası (İZTO) Meclis Başkan Yardımcısı Mehmet Tahir Özdemir, moda tasarımcısı Hatice Gökçe, Ege Giyim Sanayicileri Derneği üyeleri ve akademisyenler katıldı. ÖĞRENCİLERDEN BÜYÜK EMEK İEÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şölen Kipöz, öğrencilerin özverili çalışmalarını överek, "Proje sayesinde öğrencilerimiz, sahip oldukları kültürel mirası moda aracılığıyla keşfetme fırsatı buldu. Konuya büyük bir heyecanla sarılan öğrencilerimiz, kültürel varlıkların olduğu bölgelere kişisel ziyaretler yaptı. Arkeolojik araştırmanın yanı sıra kendi gözlemleri ve fotoğraf arşivleri üzerinden farklı medeniyetlerin tarihsel, kültürel, sembolik ve estetik unsurlarından aldıkları ilhamla moda konseptleri yarattılar. Bu kavramsal çerçeveyi, dört görünümlük çağdaş moda koleksiyonlarına aktardıkları kıyafetlerin yanı sıra tasarım sürecini belgeleyen tasarım kitaplarını ve moda fotoğraf çekimlerini de davetlilere sundular. Ayrıca etkinliğin davetiyesinden serginin kurulumuna ve ikramların hazırlanmasına kadar kendileri sorumluluk alıp ev sahipliği yaptılar. Biz de bu vesileyle stüdyonun yaratıcı çıktılarını ve öğrencilerin heyecanını, moda dünyasından ve akademiden profesyonellerle paylaştık" dedi.

Karadeniz'in Efes'i Pompeiopolis Turizme Hazırlanıyor Haber

Karadeniz'in Efes'i Pompeiopolis Turizme Hazırlanıyor

KASTAMONU (İHA) - Kastamonu'nun Taşköprü ilçesindeki Zımbıllı Tepe mevkiinde yer alan Pompeiopolis Antik Kenti, 2024 yılı kazı çalışmalarıyla dikkatleri üzerine çekiyor. Roma dönemine ait Anadolu'nun en büyük kentlerinden biri olan ve Paflagonya Eyalet Merkezi olarak kurulan antik kentte kazılar Karabük Üniversitesi’nden Doç. Dr. Mevlüt Eliüşük'ün liderliğinde sürdürülüyor. Çalışmaların tamamlanmasıyla birlikte Pompeiopolis, "Karadeniz'in Efes'i" olarak anılacak. AFRODİT HEYKELLERİ BULUNDU Kazı çalışmaları sırasında Yunan mitolojisinin aşk tanrıçası Afrodit'e ait iki heykel parçası bulundu. Bölgede ilk kez rastlanan Afrodit heykelleri, kazı ekibinde büyük heyecan yarattı. Koruma altına alınan heykellerin, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Geleceğe Miras Projesi kapsamında restore edilmesi planlanıyor. TURİZM ROTASI ŞEKİLLENİYOR Pompeiopolis’te kazılar tiyatro alanında tamamlanırken, bin 800 yıllık mozaikler Roma villasının zeminine yerleştirildi. Bölge hakkında bilgi veren Doç. Dr. Eliüşük, "Pompeipolis, bir Roma İmparatorluğu kenti oluyor. Aynı zamanda bir eyalet başkenti oluyor. Bu kapsamda bir Roma İmparatorluk kentinde olması gereken tüm yapıları içerisinde barındırıyor. Biz, şu anda tiyatro salonuyla odeonunu açtık. Bunun dışında sivil yapı olarak bir villa kazdık. Bunlara ek olarak birkaç tane bazilikamız var. İki tane hamamımız var. Biz, bu yıl için kazı çalışmalarına öncelikle bazilikadan başlayacağız. Bazilikadan kastımız ise, kiliseden ziyade daha çok Roma'da bir mahkeme binası ve kapalı çarşı işlevi gören büyük bir yapı. Bazilikayı da kazdığımızda oradan gelecek buluntuların bizleri oldukça şaşırtacağını düşünüyoruz" dedi. Çalışmalar tamamlandığında antik kent, bölge turizminin en önemli duraklarından biri olacak. "POMPEİOPOLİS'İ ÖNEMLİ BİR DESTİNASYON YAPACAĞIZ" Kazı Başkanı Doç. Dr. Mevlüt Eliüşük, son üç yıldır çalışmalarda büyük ilerleme kaydettiklerini belirtti. Eliüşük, "Uygulama aşaması biraz daha zor olsa da iki yıl içerisinde bizler, Pompeipolis Antik Kentini hem Kastamonu hem de ülkemiz için önemli bir turizm destinasyonu haline getirmeye çalışacağız. 2 yıl içerisinde bunları sonuçlandırırız" sözleriyle beklentisini dile getirdi. "KARADENİZ'İN EN BÜYÜK ANTİK KENTİ" Taşköprü Belediye Başkanı Hüseyin Arslan ise antik kentin bölge turizmine katkı sağlayacağını vurgulayarak, "Pompeipolis Antik Kenti, Karadeniz'in en büyük kazısıdır. En büyük antik kentidir. Turizm rotasında da çok önemli bir yer tutacak. Taşköprü, hatta Kastamonu bölgesi önemli bir turizm alanına kavuşmuş olacak" diye konuştu. Kastamonu İl Kültür ve Turizm Müdürü Kerem Seven, bölgenin önemine dikkat çekerek, "Cumhurbaşkanlığının Geleceğe Miras Projesi kapsamında Taşköprü Pompeipolis Antik Kentinde kazı başkanımız Doç. Dr. Mevlüt Eliüşük hocamız ile ekibi, kazı çalışmalarını devam ettirmektedirler. Bunların karşılığı görüldüğü üzere alınmıştır. Bundan sonra da olumlu yönde alınmaya devam edilecektir. Yakın bir zamanda Pompeipolis Antik Kenti, Karadeniz'in Efes'i olacaktır. Bölge ekonomisine de nefes verecektir" dedi. Ödenek konusundaki destekleri nedeniyle Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'a ve projede emeği geçenlere teşekkürlerini sundu. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından desteklenen kazılar sayesinde Pompeiopolis’in tarihi ve kültürel değerleri dünya turizmine kazandırılacak.

Zeugma’nın Hazinesi Muzalar Evi Ziyarete Açılıyor Haber

Zeugma’nın Hazinesi Muzalar Evi Ziyarete Açılıyor

GAZİANTEP (İHA) - Gaziantep’in Nizip ilçesinde bulunan Zeugma Antik Kenti’nde yürütülen arkeolojik çalışmalar aralıksız sürüyor. Zeugma’nın Doğu Konut Sektörü’nde yer alan, zengin mozaik süslemeleriyle ünlü Muzalar Evi’nin 2025 yılında ziyarete açılması bekleniyor. KÜLTÜREL MİRASI YAŞATMAK İÇİN İŞ BİRLİĞİ 2007 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı desteğiyle başlayan Muzalar Evi kazı çalışmaları, 2012 yılından itibaren Türkiye İş Bankası’nın katkılarıyla hızlandı. 2014’te ise Gaziantep Büyükşehir Belediyesi projeye destek verdi. 2019 yılında tamamlanan kazılar sonucunda 938 eser Gaziantep Arkeoloji Müzesi’ne kazandırıldı. TÜRKİYE İŞ BANKASI’NDAN BÜYÜK KATKI Türkiye İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Suat Sözen, Muzalar Evi’nin önemine değinerek, "2012 yılında Prof. Dr. Kutalmış Görkay ile birlikte Zeugma'daki Muzalar Evi kazılarına destek vermeye başladık. Bu eşsiz kültürel mirasın açığa çıkarılması ve turizme kazandırılması için çalıştık. 2019 yılında kazılar tamamlandı, ardından koruma programı başlatıldı. Şu anda Gaziantep Valiliği ile birlikte korugan yapının inşası devam ediyor. Çalışmalar 2025 yılında tamamlanacak ve Muzalar Evi ziyarete açılacak" dedi. "KÜLTÜREL MİRAS GELECEĞE TAŞINIYOR" Kazıları yürüten Prof. Dr. Kutalmış Görkay ise şu bilgileri paylaştı: "Kazılar 2007 yılında başladı. Muzalar Roma Evi'ndeki nihai restorasyon ve konservasyon çalışmaları Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın Geleceğe Miras Projesi kapsamında sürdürülmektedir. 2012'den itibaren İş Bankası, 2014'te ise Gaziantep Büyükşehir Belediyesi projeye destek verdi. İş Bankası'nın büyük katkılarıyla kazı ve koruma çalışmaları bu noktaya geldi. Şu anda korugan çatı inşaatı sürüyor. Çalışmaların tamamlanmasıyla Muzalar Evi'nin en kısa sürede ziyarete açılmasını bekliyoruz". ZEUGMA’NIN KÜLTÜREL ÖNEMİ Helenistik dönemde Seleukeia ve Apamea olarak bilinen ve MÖ 31’de Roma İmparatorluğu’na bağlanarak "Zeugma" adını alan kent, Roma döneminde altın çağını yaşadı. Mozaikleriyle tanınan Zeugma, "mozaik şehri" olarak anılıyor. Muzalar Evi ise bu kültürel zenginliği en iyi yansıtan eserlerden biri. 2025’te ziyaretçilere açılması planlanan Muzalar Evi’nin, Gaziantep ve Türkiye turizmine önemli katkılar sağlayacağı öngörülüyor.

Gaziantep’in Tarihi Bölgelerine Ara Tatilde Turist Akını Haber

Gaziantep’in Tarihi Bölgelerine Ara Tatilde Turist Akını

GAZİANTEP (İHA) - Gaziantep’in köklü tarihi, doğal güzellikleri ve gastronomi alanındaki ünü, kenti ara tatilde hem yerli hem de yabancı turistlerin gözde destinasyonu haline getirdi. İpekyolu üzerinde yer alan Zeugma Mozaik Müzesi ve Kültür Yolu üzerindeki tarihi Bakırcılar Çarşısı, Almacı Pazarı, Gümrük Han, Yeni Han ve Antep Kalesi gibi mekanlar, yoğun turist ilgisi ile dolup taştı. Turizm potansiyelini ortaya koyan bu hareketlilik, yerel esnafı da sevindirdi. KÜLTÜR YOLU’NDA YOĞUNLUK Hafta sonu ve ara tatilde Gaziantep’in tarihi alanları, Türkiye'nin dört bir yanından ve yurtdışından gelen ziyaretçilerin akınına uğradı. İlk ve orta öğretim ara tatilini fırsat bilen binlerce yerli turist, kentin tarihi ve kültürel mekanlarını keşfetti. Bakırcılar Çarşısı ve Almacı Pazarı, alışveriş yapmak isteyenlerin uğrak noktalarından biri olurken, birçok ziyaretçi şehrin tarihi ve kültürel dokusunu tur rehberleri eşliğinde tanıma fırsatı buldu. ESNAF YOĞUNLUKTAN MEMNUN Tarihi mekanlara olan bu ilgi, Gaziantep esnafını memnun etti. Yerel işletmelerde hareketlilik yaşanırken, özellikle kafe, restoran ve hediyelik eşya dükkanlarında yoğun ziyaretçi trafiği görüldü. Turistler, tarihi yerleri gezmenin yanı sıra, Antep fıstığı, baklava, katmer ve beyran gibi ünlü lezzetleri tatma imkanı da buldu. Almacı Pazarı esnafı Fatih Özsefil, ara tatilde yaşanan yoğunluktan memnun olduğunu belirterek, "Okullar tatil olduğu için İstanbul, Ankara ve yakın illerden Gaziantep'imize geliyorlar ve Gaziantep'imizi geziyorlar. GAP turu yapıyorlar. Hem Gaziantep'in yemeklerini tatmak için geliyorlar hem alışveriş yapıyorlar. Bizde bu durumdan memnunuz. Herkesi Gaziantep'e bekleriz" dedi. Bakırcılar Çarşısı esnafı Şeyma Yılmaz ise, "Yurt dışından ve Yurt içinden Gaziantep'e gelen ziyaretçilerimiz mutlaka Bakırcılar Çarşısı'nı gezmeye geliyorlar" şeklinde konuştu. Nevşehir’den Gaziantep’i gezmeye gelen Nihat Sinop, depremlerden etkilenen Gaziantep halkının acısını paylaşmak ve şehri tanımak istediğini belirtti. Bakırcılar Çarşısı’ndaki ürünlerin yapımını izlemenin ilgi çekici olduğunu söyleyen Sinop, şehri çok güzel bulduğunu ekledi.

Güneydoğu Anadolu'nun gizemli antik kentleri Haber

Güneydoğu Anadolu'nun gizemli antik kentleri

Tarihin tozlu sayfalarında saklanan uygarlıkların izlerini sürmek, binlerce yıl öncesine bir yolculuğa çıkmak demektir. Güneydoğu Anadolu Bölgesi, insanlık tarihinin en eski yerleşim yerlerinden bazılarına ev sahipliği yapıyor. Kadim medeniyetlerin iz bıraktığı bu topraklar, günümüz turistleri için adeta açık hava müzesi niteliğinde.  Güneydoğu Anadolu Bölgesi, ziyaretçilerini bu büyülü yolculuğa çıkararak, adeta bir zaman makinesi işlevi görür. Bu toprakların sahip olduğu antik kentler, sadece geçmişi değil, geleceğe dair ipuçlarını da bize sunar. Bölgedeki bu tarihi hazineler, tarihe ışık tutmanın yanı sıra, medeniyetin izlerini gün yüzüne çıkarıyor. Bu antik diyarlar, yalnızca tarih kitaplarında değil, bizatihi ayaklarımızın altında, keşfedilmeyi bekliyor. Gelin, Güneydoğu Anadolu’nun en etkileyici antik kentlerine birlikte göz atalım. NEMRUT DAĞI Adıyaman’ın Kahta ilçesinde yer alan Nemrut Dağı, Kommagene Krallığı’nın en görkemli mirasıdır. Kommagene Kralı I. Antiochos’un tanrılara ve kendi soyuna ithaf ettiği dev heykellerin yer aldığı bu kutsal alan, M.Ö. 62 yılında yapılmıştır. Nemrut, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer almakta ve ziyaretçilere antik kültürlerin nasıl bir araya geldiğini gösteren mükemmel bir örnek sunmaktadır. Doğu ve Batı medeniyetlerinin sentezlendiği bu antik alan, Pers ve Helenistik kültürlerin bir arada bulunduğu, mistik ve kutsal bir mekandır. Dağın zirvesinde yer alan dev heykeller, Tanrı Zeus, Apollon, Herakles ve diğer mitolojik figürleri temsil eder. Heykellerin yanı sıra, Kral Antiochos’un dev anıt mezarı da burada yer alır ve bu mezar, antik dönemin mühendislik harikalarından biri olarak kabul edilir. Nemrut’un zirvesinde üç farklı terasa dağılmış olan bu dev heykeller ve kitabeler, Kommagene Krallığı’nın tanrılarla olan ilişkisini simgeler. Doğu terası, sabah güneşini selamlamak için, batı terası ise gün batımını izlemek için eşsiz bir noktadır. Antiochos, Nemrut Dağı’na gömüldüğüne inanılır, ancak mezarı bugüne kadar bulunamamıştır. Bu dağ, arkeologlar için hala bir gizem barındırmaktadır. ÇAYÖNÜ Diyarbakır yakınlarındaki Çayönü, medeniyetin doğuşuna tanıklık eden bir yerleşimdir. Dünyanın en eski yerleşik hayata geçen topluluklarından biri olan Çayönü, tarım ve hayvancılığın başladığı, insanların avcı-toplayıcı hayatı geride bıraktığı ilk yerlerden biri olarak bilinir. Bu yerleşim, M.Ö. 10.000’lere kadar gitmektedir. Çayönü, insanlık tarihinin en önemli evrimsel aşamalarından birine sahne olmuştur. Burada tarımın başladığı, hayvanların evcilleştirildiği ve toplumsal yaşamın şekillendiği keşfedilmiştir. Çayönü’nün kazılarında ortaya çıkan yapılar, dünyanın en eski taş temelli kerpiç binalarının örneklerini sunar. Bu yerleşim, Neolitik dönem mimarisi ve yaşam tarzı hakkında paha biçilmez veriler sağlamaktadır. HALFETİ Şanlıurfa’ya bağlı olan Halfeti, Fırat Nehri üzerinde baraj yapımı sonrası büyük bir kısmı sular altında kalan eski bir yerleşimdir. Tarihi M.Ö. 9. yüzyıla kadar uzanan Halfeti, Helenistik ve Roma dönemlerinde önemli bir ticaret merkezi olmuştur. Günümüzde, sular altında kalan yapıları ile ziyaretçilere huzurlu bir atmosfer sunar. Halfeti, sadece su altındaki yapılarıyla değil, aynı zamanda Rumkale gibi antik kaleleriyle de tanınır. Rumkale, Fırat Nehri’nin kıyısında yer alan stratejik bir kale olup Roma döneminde büyük bir dini merkez olarak kullanılmıştır. Kaleyi ziyaret edenler, hem tarihe tanıklık eder hem de Fırat’ın muhteşem manzarası eşliğinde unutulmaz anlar yaşar. ZEUGMA Gaziantep’in Nizip ilçesinde bulunan Zeugma, Roma döneminin en zengin kentlerinden biri olarak bilinir. M.Ö. 300 yılında Büyük İskender’in generallerinden Selevkos Nikator tarafından kurulan bu şehir, Fırat Nehri kıyısında stratejik bir noktada yer alırdı. Zeugma’nın adı, köprü anlamına gelen "Zeugma" kelimesinden gelir ve bu şehir, doğu ile batıyı birbirine bağlayan bir köprü vazifesi görürdü. Zeugma’nın en büyük özelliklerinden biri, muhteşem mozaikleridir. Roma villalarının zeminlerinde bulunan bu mozaikler, antik dünyanın sanatsal zirvesi olarak kabul edilir. Çingene Kızı Mozaiği, Zeugma’nın en bilinen eseri olup, bakışlarıyla herkesi büyüleyen mistik bir figürdür.   1990’lı yıllarda başlayan kazılarda, villalar, hamamlar ve tapınaklar ortaya çıkarılmıştır. Zeugma’da çıkarılan eserler, bugün Gaziantep Zeugma Mozaik Müzesi’nde sergilenmektedir. Bu müze, dünyadaki en büyük mozaik müzelerinden biri olarak kabul edilir. DARA ANTİK KENTİ Mardin’in Nusaybin ilçesine yakın bir konumda bulunan Dara, antik Mezopotamya’nın en önemli şehirlerinden biridir. Dara Güneydoğu’nun Efes’i olarak anılır. Pers İmparatorluğu döneminde stratejik bir askeri merkez olarak kullanılan Dara, Bizans döneminde surlarla çevrilmiş büyük bir metropol haline gelmiştir. Dara, devasa kaya mezarları, su sarnıçları ve yeraltı şehirleriyle dikkat çekmektedir.  Dara, antik dönemde su kaynakları açısından çok önemli bir bölgeydi. Burada yer alan devasa su sarnıçları, antik dönemin en gelişmiş su mühendisliği örneklerinden biridir. Ayrıca, kentin mezarları ve kaya oymaları, ziyaretçileri büyüleyen bir atmosfere sahiptir. HARRAN Şanlıurfa’nın güneydoğusunda yer alan Harran, antik dönemin en eski yerleşimlerinden biri olarak bilinir. M.Ö. 2000'lere kadar uzanan köklü bir tarihe sahip olan Harran, aynı zamanda bilim ve inanç merkezi olarak da dikkat çeker. Harran, İslam öncesi dönemde Pagan inançlarının merkeziyken, İslam döneminde ise felsefe, astronomi ve matematik alanında önemli bir akademik merkez haline gelmiştir. Orta Çağ'da, Harran Üniversitesi, felsefe ve astronomi başta olmak üzere birçok bilim dalında önemli çalışmaların yapıldığı bir okul olarak ün kazanmıştır. Burada Aristo'nun öğretileri de okutulmuş ve ünlü bilim insanları bu bölgede yetişmiştir. Harran'da eğitim gören bilim insanları, İslam dünyasına büyük katkılar sağlamıştır. Harran, konik biçimli kerpiç evleriyle ünlüdür. Bu evler, yörenin çöl iklimine uygun şekilde tasarlanmış olup, yazın serin, kışın ise sıcak tutma özelliğine sahiptir. Bu benzersiz mimari yapılar, Harran’ın en önemli simgelerindendir. Ayrıca, Harran Kalesi ve Emeviler Dönemi’nden kalma Ulu Cami'nin kalıntıları da tarihe ışık tutar. Harran, Sümerlerden itibaren Ay Tanrısı Sin’e adanmış bir dini merkez olarak önem kazanmıştır. Bu nedenle, Pagan dönemine ait tapınak kalıntıları hala görülebilir. Ayrıca, Harran’ın İbrahim peygamberin doğduğu yer olduğuna inanılır ve bu, Harran’ın dini açıdan kutsal kabul edilmesine sebep olmuştur. RUMKALE Rumkale, Gaziantep ve Şanlıurfa sınırında, Fırat Nehri'nin kıyısında stratejik bir konumda yer alır. Eski dönemlerde askeri ve dini bir merkez olarak kullanılan Rumkale, tarih boyunca birçok medeniyetin eline geçmiştir. Asur, Pers, Roma ve Bizans dönemlerinde önemli bir askeri nokta olan bu kale, Haçlı Seferleri sırasında da kullanılmıştır. Rumkale, doğal savunma avantajlarıyla dikkat çeker. Fırat Nehri’nin ortasında yer alan yüksek kayalıklara inşa edilmiş olan kale, doğu ve batı dünyasını birbirine bağlayan önemli bir geçiş noktasıydı. Ayrıca, Bizans İmparatorluğu döneminde bir piskoposluk merkezi olarak dini açıdan da büyük önem taşımıştır. Bugün büyük bir kısmı baraj gölü altında kalan Rumkale, antik dönemin izlerini su altındaki yapılarıyla barındırmaktadır. Su altındaki manastır kalıntıları, mağaralar ve Roma dönemine ait su yolları, burada yapılan arkeolojik araştırmalarla gün yüzüne çıkmıştır. Ziyaretçiler, bu batık yapıları teknelerle gezebilir ve bölgenin mistik atmosferini keşfedebilirler. EDESSA (ŞANLIURFA) Bugünkü Şanlıurfa olarak bilinen Edessa, tarihin en eski şehirlerinden biri olup, “Peygamberler Şehri” olarak adlandırılır. Tarihi M.Ö. 4. yüzyıla kadar uzanan Edessa, Süryani, Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerinde önemli bir merkez olmuştur. İslam’ın yayılmasıyla birlikte ise Urfa, İslam coğrafyasının önemli merkezlerinden biri haline gelmiştir. Edessa’nın en bilinen simgelerinden biri olan Balıklı Göl, İslam inancına göre Hz. İbrahim’in Nemrut tarafından ateşe atıldığı yer olarak kabul edilir. Rivayete göre, ateş suya dönüşmüş ve Hz. İbrahim’in düştüğü yer bugün Balıklı Göl olarak bilinmektedir. Göl çevresindeki kutsal atmosfer, hem yerli hem de yabancı turistler için önemli bir cazibe merkezi oluşturur. Edessa, Süryani kültürü ve inanç sistemi açısından da büyük bir öneme sahiptir. Süryani Hristiyanlar için önemli bir dini merkez olan Urfa, ayrıca Ermeni ve Arap topluluklarının da tarihi boyunca yerleşim yeri olmuştur. Tarihi Urfa Kalesi, eski surlar, ve mağaralar Edessa’nın tarih boyunca sahip olduğu zengin kültürel mirası gözler önüne sermektedir. HASANKEYF Hasankeyf, Batman ilinde, Dicle Nehri kıyısında bulunan ve 12.000 yıllık tarihi ile dünyanın en eski yerleşim yerlerinden biridir. Roma, Bizans, Artuklu ve Osmanlı dönemlerinde önemli bir yerleşim alanı olan Hasankeyf, 2019 yılında tamamlanan Ilısu Barajı nedeniyle büyük oranda sular altında kalmıştır. Hasankeyf’in en belirgin özelliği, doğal kayalıklar üzerine inşa edilen kale ve mağaralarıdır. Hasankeyf Kalesi, Roma döneminde inşa edilmiş ve bölgeyi düşman saldırılarından korumak için kullanılmıştır. Mağaralar ise insanlar tarafından binlerce yıl boyunca ev, kilise ve depo olarak kullanılmıştır. Bu mağaralar, tarihi boyunca insan yaşamının nasıl şekillendiğini gösteren önemli arkeolojik verilere sahiptir. Hasankeyf, tarihi boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Özellikle Artuklular döneminde bölge, bilim ve sanatın merkezi haline gelmiştir. Tarihi köprü, El-Rızk Camii, Sultan Süleyman Camii ve Zeynel Bey Türbesi gibi yapılar, bu dönemin izlerini taşır. Bu yapılar, baraj yapımı sırasında koruma altına alınarak taşınmış ve Hasankeyf Kültürel Parkı’nda yeniden inşa edilmiştir. Baraj sularının yükselmesiyle birlikte Hasankeyf’in büyük bir kısmı sular altında kalmış olsa da, bölgedeki tarihi eserlerin birçoğu taşınarak koruma altına alınmıştır. Bu durum, hem yerel halk hem de tarihçiler arasında büyük bir tartışma yaratmış, Hasankeyf’in sular altında kalması büyük bir kültürel kayıp olarak nitelendirilmiştir. Güneydoğu Anadolu Bölgesi, insanlık tarihinin derin izlerini taşıyan ve kültürel mirasın en önemli örneklerini barındıran bir coğrafyadır. Dara’dan, Göbeklitepe’ye, Nemrut’tan Zeugma’ya, Harran’ın bilim dünyasına katkılarından Hasankeyf’in sular altındaki tarihine, Rumkale’nin stratejik konumundan Edessa’nın dini merkez olmasına kadar bu kadim şehirler, geçmişin kapılarını aralıyor ve tarih severlere eşsiz bir yolculuk sunuyor. Bu kentler, ziyaretçilerine sadece birer turistik destinasyon değil, aynı zamanda insanlık tarihinin köklerine doğru bir keşif sunuyor. Kaynak: Güneydoğu Ekspres

Zeugma, UNESCO Dünya Miras Listesi yolunda Haber

Zeugma, UNESCO Dünya Miras Listesi yolunda

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ile Kültür ve Turizm Bakanlığı iş birliğinde Zeugma Arkeolojik Sit Alanı’nın UNESCO Dünya Miras Listesi’ne girmesi için yürütülen çalışmalar kapsamında yetki alanlarının sınırının belirlenmesi için masa başı ve saha çalışmaları yapıldı. Gazi şehrin 5 antik kentinden biri olan ve 2012 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne eklenen Zeugma Arkeolojik Sit Alanı’nın, UNESCO kalıcı listeye girmesi için çalışmalar başladı. Büyükşehir Belediyesi KUDEB Daire Başkanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü arasında yapılan iş birliği protokolü kapsamında yönetim planı ile korunacak alanın sınırlarının belirlenmesi amacıyla yapılan ilk toplantıda alanla ilgili söz hakkı olan tüm kurum kuruluşlar kamu- yerel- sivil-özel taraflar ile sahada gerekli fikir ve düşünceleri alınarak yol haritası belirlendi. Büyükşehir Belediyesi Bahriye Üçok Toplantı Salonu’nda yapılan masa başı toplantı sonrası sit alanına gidilerek saha çalışmalarında bulunuldu. UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne Zeugma Antik Kenti’nin girmesi için Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde yapılan çalışmalara Nizip Kaymakamı Osman Uğurlu, Nizip Belediye Başkan Yardımcısı Salih Uygur, Zeugma Kazı Başkanı Prof. Dr. Kutalmış Görkay, bakanlık uzmanları ile ilgili kurum ve kuruluşların temsilcileri katıldı.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
TOURISMJOURNAL En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.