Hava Durumu

#Unesco

TOURISMJOURNAL - Unesco haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Unesco haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Kastamonu'dan UNESCO'ya Jeopark Başvurusu Haber

Kastamonu'dan UNESCO'ya Jeopark Başvurusu

Kastamonu Güney Karadeniz Jeoparkı UNESCO Yolunda Önemli Adım Attı Kastamonu'nun 11 ilçesini kapsayan Güney Karadeniz Jeoparkı'nın UNESCO Küresel Jeoparklar Ağı'na katılımı için hazırlanan resmi başvuru dosyası, UNESCO Türkiye Milli Komisyonu'na sunuldu. 2021 yılında Kastamonu İl Genel Meclisi kararıyla ilan edilen ve 11 ilçeyi kapsayan Kastamonu Güney Karadeniz Jeoparkı için KASTAB koordinasyonunda sürdürülen çalışmalar kritik bir aşamaya ulaştı. Yaklaşık dört yıllık hazırlık sürecinin ardından, Ekim ayı sonunda UNESCO Türkiye Milli Komisyonu'na teslim edilen başvuru dosyası, bilimsel, kültürel ve yönetsel açıdan kapsamlı bir şekilde hazırlandı ve UNESCO'nun belirlediği tematik ile teknik kriterleri karşılayacak nitelikte. Başvurunun onaylanması durumunda Abana, Ağlı, Azdavay, Bozkurt, Cide, Çatalzeytin, Doğanyurt, İnebolu, Küre, Pınarbaşı ve Şenpazar ilçelerini içeren bölge, ilk aşamada ulusal jeopark statüsü kazanacak. Küresel jeopark ağına dahil olunması halinde ise 11 ilçede kırsal kalkınma desteklenirken, turizmde mekansal yayılma ve hareketlilik artışı bekleniyor. Zengin Jeolojik ve Kültürel Miras Kastamonu'nun kuzeyinde, Karadeniz kıyı şeridinde yaklaşık 4.400 kilometrekare alanı kapsayan bölge, jeolojik oluşumları, kanyonları, denizel ekosistemleri ve kültürel mirasıyla dikkat çekiyor. Tethys Okyanusu'nun kalıntılarından Karadeniz'in bugünkü haline uzanan jeolojik geçmişi, kültürel mimarisi ve doğal yaşam biçimleriyle ziyaretçilere eşsiz bir deneyim sunuyor. Kapsamlı Çalışmalar Tamamlandı KASTAB koordinasyonunda paydaş kurumların desteğiyle yürütülen jeopark çalışmaları disiplinli bir şekilde sürdürüldü. Bu kapsamda kurumsal kimlik, alan sınırları, harita, web sitesi ve sosyal medya hesapları oluşturuldu. Ayrıca jeositlere ilişkin ön inceleme raporları, tanıtım materyalleri, bisiklet ve trekking haritaları, hediyelik eşya tasarımları, gezici ziyaretçi merkezi ve jeolojik unsurların tespiti gibi çalışmalar hayata geçirildi. Birlik, jeolojik mirasın korunması, eğitsel ve turistik faaliyetlerin geliştirilmesi, yerel kalkınma ve sürdürülebilirlik ilkeleri doğrultusunda çalışmalarını sürdürüyor. KUZKA'dan Ziyaretçi Merkezi Desteği Karadeniz'in doğal, jeolojik ve kültürel zenginliklerinin görünür kılınması amacıyla "Ana Ziyaretçi Merkezi ve Müzesi" kurulması planlanıyor. Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı'nın (KUZKA) 2025 Yılı Destinasyon Geliştirme Teknik Destek Programı kapsamında "Ziyaretçi Merkezi ve Müze Konsepti Tasarım Danışmanlığı Projesi'ne destek sağlanacak. Kastamonu il merkezinde kurulacak ziyaretçi merkezi, jeoparkın tanıtım, eğitim ve sergileme işlevlerini bir araya getirerek bölgenin jeolojik ve kültürel mirasını modern yöntemlerle sunacak. Merkez, UNESCO Küresel Jeopark Ağı kriterlerini karşılamanın yanı sıra Kastamonu'nun marka değerini ve doğa temelli turizmini güçlendirecek. UNESCO Türkiye Milli Komisyonu'nun değerlendirmesi sonucunda başvurunun uygun bulunması halinde, Kastamonu Güney Karadeniz Jeoparkı "Ulusal Jeopark" unvanı alacak ve bu adım, UNESCO Küresel Jeopark Ağı'na dahil olma sürecinde önemli bir temel oluşturacak.

Salihli'de Turizm Atağı: Paranın Doğduğu Kentte Stratejik Buluşma Haber

Salihli'de Turizm Atağı: Paranın Doğduğu Kentte Stratejik Buluşma

Salihli ilçesinde, antik Lidya Devleti'nin başkenti olan Sardes Antik Kenti'nin turizm potansiyelini artırmak amacıyla, Salihli Kaymakamlığı'nın liderliğinde "Paranın Doğduğu Kent Salihli'de Turizmi Geliştirme Buluşması" adlı bir etkinlik gerçekleştirildi. Manisa'nın Salihli ilçesinde düzenlenen bu geniş katılımlı Turizm İstişare Toplantısı, ilçenin turizm sektöründeki mevcut durumunu analiz etmek ve gelecek stratejilerini şekillendirmek için organize edildi. Salihli Öğretmenevi'nde yapılan toplantıda, bölgenin zengin termal kaynakları, tarihi zenginlikleri ve doğal güzelliklerinin daha etkili bir şekilde tanıtılması, turizm altyapısının güçlendirilmesi ve hizmet standartlarının yükseltilmesi gibi konular masaya yatırıldı. Oluşturulan eylem planında, UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde bulunan Sardes Antik Kenti'nin öncelikli olarak tanıtılması, termal turizm yatırımlarının teşvik edilmesi ve Jeopark turizminin geliştirilmesi gibi kritik kararlar alındı. Etkinlik sırasında ayrıca, Hafsa Sultan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğretmenleri tarafından tasarlanan ve TÜBİTAK'tan tescil alan "Aslan Figürlü Kurabiye"nin tanıtımı yapıldı. Bu yöresel tat, Salihli'nin turizm tanıtımına katkı sunmak üzere geliştirildi. Kaymakam Ali Güldoğan, toplantının kapanışında şu ifadeleri kullandı: "Salihli'yi yalnızca bir geçiş güzergahı olarak değil, güçlü bir turizm destinasyonu haline getirmek en önemli amacımız. Tüm paydaşlarla birlikte, ilçemizin turizm vizyonunu ilerletecek projeleri kararlılıkla uygulayacağız." Toplantı, belirlenen hedeflere yönelik çalışmaların eşgüdüm içinde yürütülmesi yönünde alınan kararlarla tamamlandı.

Gaziantep, Tarihi ve Gastronomi Zenginliğiyle Turistleri Büyülüyor Haber

Gaziantep, Tarihi ve Gastronomi Zenginliğiyle Turistleri Büyülüyor

Tarihi ve kültürel mekanlarıyla konuklarını hayran bırakann, meşhur lezzetleriyle gastronomi şöleni sunan Gaziantep, kenti ziyarete gelen yerli ve yabancı turistlere unutulmaz bir deneyim sunuyor. UNESCO'nun gastronomi ve kültürel değerlerini tescillediği şehirlerden Gaziantep'i ziyaret eden yerli ve yabacı turistler, kentin tarihi mekanlarına ve yemeklerine hayran kalıyor. Tarihi yapılarıyla öne çıkan ve turizmde cazibe merkezlerinden olan Gaziantep'te sonbahar yoğunluğu yaşanıyor. Tarihi mekanları, doğal güzellikleri, gastronomideki ünü ve kültür turizmindeki potansiyeli dolayısıyla turistlerin tatil rotasındaki ilk şehir olan Gaziantep, gezilerini unutulmaz hale dönüştürmek isteyenleri ağırlamaya devam ediyor. Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023'teki depremlerin ardından turizm alanında müthiş bir atağa geçen Gaziantep, her hafta sonu ve tatillerde düzenlenen GAP turları ile ziyaretçi akınına uğruyor. Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin önemli şehirlerinden olan Gaziantep, özellikle son yıllarda turizmde büyük bir ivme yakaladı. Son dönemlerde GAP turuna çıkan turistlerin ilk durağı ve uğrak noktası olan Gaziantep'e gelen turistler, Zeugma Mozaik Müzesi başta olmak üzere tarihi Bakırcılar Çarşısı, Almacı Pazarı, Zincirli Bedesten, Gaziantep Kalesi gibi birçok tarihi ve kültürel değerin yanı sıra kentte bulunan müzeleri de ziyaret ediyor. Yemek kültürü konusunda oldukça zengin olan Gaziantep'e gelen turistler, baklava, katmer ve Antep fıstığı gibi kentin lezzetlerini de yerinde yeme imkanı buluyor. Esnaftan alışveriş yapan ve özellikle de Bakırcılar Çarşısı, Zincirli Bedesten ile Almacı Pazarı'nda yöresel ve doğal ürünlerin yanı sıra hediyelik eşyalara büyük ilgi gösteriyor. Geçmişe yolculuk yapma imkanı bulan turistler, Gaziantep'in mutlaka gezilmesi ve görülmesi bir şehir olduğunu söylediler. İstanbul'dan ailesi ile birlikte Gaziantep'i gezmeye geldiklerini belirten Ergin Kalkancı, "İstanbul'dan geliyorum. Gaziantep'e eşim ve çocuğumla geldik. Gaziantep'i çok övdüler. Gerçekten de özellikle yemeklerinden ve tatlılarından çok memnun kaldık. Gaziantep'i hala geziyoruz, keşfetmeye devam ediyoruz. Çok memnun kaldık. Bir sonraki sefere tekrardan gelmeyi düşünüyoruz. 500 yıllık mağara çok güzeldi. Bakırcılar Çarşısı'nı gezdik. Bakırcılar Çarşısı çok dikkatimizi çekti ve güzeldi. Orada biraz alışveriş yaptık. Gerek fıstık, gerek lokum, gerek kahvelerini keşfetmek için geldik. Baklavaları tabi ki de vazgeçilmezdi. Çok keyif aldık. Kebapları da gerçekten çok güzel. İstanbul'da yediğimiz kebaplarla arasında gerçekten fark var" dedi. Bursa'dan ailesi ile gezmeye gelen Haluk Şahin ise çok görmek istedikleri Gaziantep'i hafta sonu tatili dolayısıyla gezme imkanı bulduklarını belirterek, "Bursa'dan Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ni ziyarete geldik. Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde sevdiğimiz illeri ziyaret edeceğiz. İlk seyahate Gaziantep'te başladık. Hakikaten damak tadı ve lezzetiyle, tatlısıyla, yemeğiyle, çorbalarıyla, mükemmel tatları hep bir arada bulacağız. Ümit ediyoruz güzel lezzetlerle, doğasıyla, insanıyla mükemmel bir ziyaret olacak, mükemmel bir gezi olacak. Gaziantep mutlaka gezilmesi ve görülmesi gereken bir şehir ve özellikle de tarihi Bakıcılar Çarşısı'nı mutlaka gezin. Tarih hayranı olan arkadaşlar mutlaka Gaziantep'i görmeli" şeklinde konuştu. Gaziantep'in sonbaharda da turist akınına uğradığını belirten esnaf Fatih Özsefil, "Artık sıcak havalar geride kaldı. Yavaş yavaş sonbahara doğru gidiyoruz. Sonbaharda yerli turistlerimiz çok fazla gelmeye başladı. Turlar gelmeye başladı. İstanbul, Ankara, İzmir ve Antalya'dan yoğun bir tur var. Gaziantep'e gelen misafirlerimiz alışveriş yapıyorlar. Kurutmalık, salça, nar ekşisi ve Antep fıstığı alıyorlar. Hem Gaziantep'i gezip hem de alışveriş yapıyorlar. Gaziantep'i görüp, tanıyıp gidiyorlar. Biz de esnaf olarak bu durumdan memnunuz" diye konuştu.

Safranbolu’da Safran Çiçek Açtı Turizm Sezonu Canlanıyor Haber

Safranbolu’da Safran Çiçek Açtı Turizm Sezonu Canlanıyor

UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan ve Karabük'ün Safranbolu ilçesiyle özdeşleşen safran, havaların erken soğumasıyla çiçek açmaya başladı. Yaz mevsiminin kurak geçmesinin ardından ekimine geç başlanan ve fiyatı nedeniyle "dünyanın en pahalı baharatı" olarak adlandırılan safran bitkisi, hava sıcaklıklarının istenilen seviyede olması dolayısıyla beklenenden erken çiçek açtı. Gıda, ilaç, kozmetik gibi birçok alanda kullanılan, 3 bin 500 yıllık geçmişe sahip olan, Bizans döneminde Batı Anadolu'da ticareti yapılan, Osmanlı döneminde de önemini koruyan safranı erken çiçek açması üreticileri sevindirdi. Ağustos ayında ekimi yapılırken, ekim-kasım aylarında boyu 15-30 santimetre uzunluğa geldiğinde toplanan safran kanser, öksürük, astım, bronşit, cilt, bağışıklık, hormon bozukluğu gibi hastalıklara iyi geliyor. Avrupa Birliği Komisyonu tarafından coğrafi işaretle tescillenen 'milli bitki' ilçe turizmine de katkı sağlıyor. Yukarıçiftlik köyünde 25 dönüm alanda üreticilik yapan İsmail Yılmaz İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine yaptığı açıklamada, yazın kurak geçmesi nedeniyle safran soğanı dikimini geç yaptıklarını belirtti. Yılmaz, havanın soğuması ve yağışla birlikte safranda çiçeklenmenin başladığını ifade ederek, "Bu hafta itibarıyla çiçeklerimizi toplamaya başladık. Tahminim Kasım ayının 15'ine kadar çiçeklenme devam eder" dedi. Önümüzdeki hafta düzenlenecek olan Safran Festivali ile birlikte hem yurt içinden hem yurt dışından on binlerce vatandaşın safran tarlalarını ziyaret edeceğini düşündüklerini kaydeden Yılmaz, rekoltenin güzel olacağını söyledi. Yılmaz, kilosu 450 bin TL'den satılan safranın yeni fiyatının rekolteye göre sezon sonunda belli olacağını dile getirdi.

ADANA’NIN DENİZ LEZZETLERİ VİTRİNE ÇIKTI Haber

ADANA’NIN DENİZ LEZZETLERİ VİTRİNE ÇIKTI

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Yaratıcı Şehirler Ağı’na gastronomi alanında aday gösterilen Adana’da bu yıl 9’uncusu gerçekleştirilen lezzet festivaline katılan gastronomi otoriteleri Akdeniz’in maviliklerinde avlanan balıklar ve su ürünleriyle donatılan “Adana’nın mavi sofrasını” deneyimledi. 22 ülkede 90 bini aşkın turizm profesyonelini bir araya getiren Skal International’a bağlı Çukurova Kulübü’nün Başkanı Erol Altun’un işlettiği restoranda 9. Uluslararası Adana Lezzet Festivali’nin özel konuğu olan gastronomi yazarları, gurmeler, kıdemli gazeteciler, seyahat yazarları ve sosyal medya fenomenleri, Yumurtalık, Karataş sahilleri ile Tuzla, Akyatan ve Ağyatan lagünlerinde avlanan birbirinden lezzetli balık, karides, mavi yengeç ve kalamarı modern sunumlarla tatma şansı yakaladı. Ege Balık Adana Restoran’da 300’ü aşkın davetlinin katıldığı organizasyonda Akdeniz’den gelen lezzetlere özenle hazırlanmış mezeler, salatalar, tatlılar ve meyveler eşlik etti. Festival konukları, Adana’nın mavi sofrasını sosyal medya üzerinden yaptıkları paylaşımlarla tüm dünyaya tanıttı. “Adana, en zengin deniz ekosistemlerinden birine ev sahipliği yapıyor” 25 yıla yakın süredir Akdeniz’den gelen lezzetleri kent halkı ve turistlerle buluşturan Erol Altun, festival konuklarına Adana’nın mavi sofrasını anlattı. Erol Altun, “Adana denince akla genellikle kebap gelir. Oysa bu şehrin bir de tuz kokan, dalga sesleriyle yoğrulmuş deniz mutfağı vardır. Yaklaşık 200 kilometrelik sahil şeridiyle Adana, Akdeniz’in en zengin deniz ekosistemlerinden birine ev sahipliği yapıyor. Yumurtalık, Karataş, Tuzla, Akyatan ve Ağyatan lagünleri, tatlı ve tuzlu suyun buluştuğu, doğanın balıklar için yarattığı özel yaşam alanlarıdır. Bu sularda yetişen her tür, Adana’nın toprağından, güneşinden ve suyundan bir parça taşır. Lagos, levrek, çipura, barbun, kefal, karagöz, dil balığı, kalamar, karides ve mavi yengeç, bölge mutfağımızın yıldızları arasında yer alıyor. Özellikle Yumurtalık karidesi ve Akyatan mavi yengeci, hem yerel sofralarda hem de uluslararası mutfaklarda haklı bir üne sahiptir.” dedi. “Denizle yoğrulmuş bir gastronomi mirasına sahibiz” Adana sahillerinde avlanan balıkların lezzet sırrının coğrafyanın eşsiz dengesinde gizli olduğunu vurgulayan Erol Altın, şunları söyledi: “Toroslar’dan süzülen kar ve yağmur suları, Ceyhan ve Seyhan nehirleriyle birleşip Akdeniz’e ulaşır. Bu tatlı sular, denizin tuzlu dalgalarıyla karışarak balıkların besin değerini zenginleştirir; etlerine dolgunluk, aromalarına derinlik kazandırır. Karataş ve Yumurtalık balıkçıları, Adana sofralarına taptaze deniz bereketi taşır. Mavi sofralarda yalnızca balık değil, binlerce yıllık kültürün izleri paylaşılır. Çünkü arkeolojik bulgular gösteriyor ki, bu topraklarda 4 bin yıl önce bile Roma imparatorları balık festivallerine katılmış, bugün Adana Müzesi’nde sergilenen mozaiklerde lagos ve barbun avlayan figürler betimlenmiştir. Adana, kebabıyla anılsa da, denizle yoğrulmuş bir gastronomi mirasına sahiptir. Her bir dalgası Akdeniz’in tuzunu, her bir lokması Çukurova’nın bereketini taşır. Adana’da deniz var. Adana’da balık var. Adana’da lezzet var. Herkesi Adana’nın mavi sofrasına bekliyoruz.”

Priene Antik Kenti UNESCO Kalıcı Miras Listesi Yolunda Haber

Priene Antik Kenti UNESCO Kalıcı Miras Listesi Yolunda

Aydın'ın Söke ilçesinde bulunan Priene Antik Kenti'nin UNESCO Dünya Kalıcı Miras Listesi yolunda önemli adımlar atılmaya devam ediliyor. Söke Priene Antik Kenti'nin tüm dünyada tanıtımının yapılabilmesi için Türk Hava Yolları Teknik A.Ş. Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı Prof. Dr. Ahmet Bolat'ı ağırladı. Bolat, Türkiye ve Söke'nin tarihi miraslarından biri olan Priene Antik Kenti'ni ziyaret etti. Söke Ticaret Odası ve Söke Belediyesi'nin öncülüğünde gerçekleşen program, bölge turizmini canlandırma ve kültürel miras bilincini artırma hedefi taşıyor. Ziyarette Prof. Dr. Bolat'a; Söke Belediye Başkanı Dr. Mustafa İberya Arıkan, Söke Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Metin Sakalar ve Meclis Başkanı Veysel Kara ile oda yönetimi, Aydın İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü yetkilileri, Priene Antik Kenti Kazı Başkanı Prof. Dr. İbrahim Hakan Mert, Priene Antik Kenti Alan Başkanı Mine Aşçı, İlçe Jandarma Komutanı Üsteğmen Fatih Fuçular eşlik etti. "Priene'yi dünyaya tanıtacağız" Ziyarette konuşan Prof. Dr. Ahmet Bolat, Priene'nin dünya çapında tanıtımı için özel bir çalışma başlatacaklarını belirtti. Bolat açıklamasında, "Priene Antik Kenti UNESCO'nun kalıcı miras listesinde yer almak için bekliyor. Türkiye'de 90 antik ören yerimiz bu listede sırada. Her yıl sadece bir tanesi dahil ediliyor. Biz bu süreci hızlandırmak ve Priene'yi dünyaya daha fazla tanıtmak istiyoruz" dedi. THY olarak Priene'nin tanıtımı için özel bir fon ayıracaklarını vurgulayan Bolat, "Bundan sonra dünyanın dört bir yanından gazetecileri, YouTuber'ları buraya getireceğiz. Deniz, kum, güneş turizmine gelen insanları antik kentlere yönlendirmemiz gerekiyor. Aydın Valimiz Yakup Canbolat ve Aydın Büyükşehir Belediye Başkanımız Özlem Çerçioğlu'na söz verdik; önümüzdeki 5 yıl boyunca bu bölgeye yatırım yapacağız" dedi. Ziyareti sırasında antik kentteki öğrencilerle de karşılaştıklarını dile getiren Bolat, eğitimle kültürel mirasın birleştirilmesi gerektiğini belirtti. Söke Ticaret Odası Başkanı Metin Sakalar, ziyaretin Priene'nin uluslararası tanıtımı ve UNESCO hedefi açısından büyük anlam taşıdığını ifade etti. Sakalar, "Türk Hava Yolları gibi güçlü bir markanın bu sürece destek vermesi, bölge turizmi için büyük bir fırsat" dedi. Priene başta olmak üzere kültürel zenginliklerin toplumun ortak paydası olduğunu belirten Söke Belediye Başkanı Dr. Mustafa İberya Arıkan, "Ören yerlerimiz bacasız fabrikalar. Tüm dinamikleri harekete geçirmek, turizmin canlanması dolayısıyla Güllübahçe, Sökemiz ve Aydın'ımız ile tüm ülkemize katma değer sağlamayı amaçlıyoruz. Bu amaçla çalışmalarımız devam edecek" diye konuştu.

Pamukkale’de Termal Su Azalıyor, Travertenler Tehlikede Haber

Pamukkale’de Termal Su Azalıyor, Travertenler Tehlikede

UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesinde yer alan Pamukkale'yi var eden termal su kaynaklarının üçte birine düşmesi, beyaz cennetin her yıl milyonlarca turisti ağırlayan travertenlerini kararma tehlikesiyle karşı karşıya bıraktı. Yetkililere çağrıda bulunan turizmciler, termal kaynak tasarrufu ve Karahayıt'a özgü kızıl suyun korunması için tesislere doğalgaz verilmesini talep etti. UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesinde yer alan Pamukkale Hierapolis Örenyeri, her yıl yaklaşık 2,5 milyon ziyaretçiyi ağırlıyor. Türkiye'nin kültürel ve doğal varlıkları içinde özel bir yere sahip olan Pamukkale'yi var eden termal suyun debisinin, 450 litreden 150 litre/saniyeye kadar düşmesi travertenlerin canlılığı için açık bir tehdit oluşturuyor. Suyun azalması, doğrudan travertenlerin kararması ve geri dönülemez tahribatlar anlamına geliyor. Bölgede faaliyet gösteren turizmciler, jeotermal kaynakların bilinçli kullanılması için tesislere doğalgaz ile enerji sağlanmasını talep ediyor. Doğalgaz tasarruf ve giderlerin düşmesini sağlayacak Kuraklık sebebiyle yer altı kaynak sularının da hızla azaldığı Pamukkale'de şifa kaynağı olduğuna inanılan Karahayıt kızıl termal suyu da kurama riskiyle karşı karşıya kaldı. Bölgede bulunan bazı pansiyonlarda, kışın ısınmak amacıyla termal suyu kullandığına işaret eden turizmciler, bunun da tüketimi aşırı şekilde artırdığına dikkat çekti. Termal kaynak tasarrufu için bilinçli tüketim ve doğalgazın tek çare olduğunun altını çizen işletmeciler, bölgedeki tesislere doğalgaz verilmesini talep etti. Büyük otellerde dökme gaz kullanıldığı, hattan akışın sağlanması halinde ise gider kalemlerinde de önemli bir azalma yaşanacağı kaydedildi. Dökme gaz ile doğalgaz arasındaki maliyet farkının çok büyük olduğunu ve bir çok pansiyonun bunun için termal suları ısınmada kullanarak telef ettiğini belirten Adempira Termal Otel Genel Müdürü Recep Altuntaş, "Tesislerin çoğunda maliyeti düşük olduğu için kışın ısıtma için dökme doğal gaz kullanılıyor. Pamukkale'ye, Karahayıt'a doğal gaz geldiğinde maliyetler daha da düşecek. Şuan dökme gaz kullanılıyor. Dökme gazın maliyeti de hat üzerinden dağıtılan doğal gazdan daha yüksek. Aradaki maliyet farkı rekabet edilebilir bir fark değil. Bu ısıtma konusu dökme gazla değil de doğal gazla çözülürse termal su kullanımında da tasarruf oluşturur. İşletmeler ısınmada termal suyu kullanmayıp sadece turizmde, şifa havuzlarda kullanır ve böylelikle termal suyun kullanımından da büyük tasarruf oluşur. Bazı işletmeler termal suları kışın ısınma için kullanılıyor. Bu durumda termal suyu kullanımını arttırıyor. Termal sudan tasarruf etmek amacıyla Pamukkale ve Karahayıt Mahallelerine doğalgaz verilmeli. Termal suyu ısınmada genelde pansiyonlar kullanır. Büyük otellerde ortak havuzdan tüm misafirler şifalı termal sudan faydalanabiliyor ama pansiyonlarda bireysel kullanım olduğu için ısınmada da kullanmaları çok rahat" dedi.

Priene Antik Kenti Unesco Listesi Yolunda Haber

Priene Antik Kenti Unesco Listesi Yolunda

Söke Belediyesi öncülüğünde Priene Antik Kenti'nin UNESCO Dünya Mirası Kalıcı Listesi'ne girmesi için yürütülen çalışmalar, planlandığı şekilde titizlikle devam ediyor. Bu kapsamda Söke Belediyesi, Priene Antik Kenti Alan Başkanlığı ve Antik Kent Kazı Başkanlığı iş birliğiyle düzenlenen paydaş bilgilendirme ve arama toplantıları üç gün boyunca yoğun katılımla gerçekleştirildi. İlk gün düzenlenen toplantıya ilçede faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları katılım sağladı. İkinci gün ise kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcileri bir araya geldi. Aydın İl Kültür ve Turizm Müdürü Havva Seçer Sağınç'ın yanı sıra Afrodisias ve Tralles Antik Kenti Kazı Başkanlığı, Aydın Müze Müdürlüğü, Milet Müze Müdürlüğü, İzmir Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü, Aydın Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu Bölge Müdürlüğü, KUDEP temsilcileri de toplantının önemli konukları arasında yer aldı. Ayrıca DSİ, Doğal Hayatı Koruma ve Milli Parklar, İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Karayolları Bölge Müdürlüğü, AFAD, Gençlik ve Spor Müdürlüğü, Defterdarlık, Tarım ve Orman Müdürlüğü, Söke Kaymakamlığı ve Aydın Büyükşehir Belediyesi gibi birçok kurumun temsilcisi de sürece katkı sundu. Üçüncü gün ise akademik çevreler bir araya geldi. Priene Antik Kenti Kazı Başkanlığı'nda görevli Bursa Uludağ Üniversitesi akademisyenlerinin yanı sıra UNESCO Türkiye Milli Komisyonu'ndan Ömer Devrim Aksovak, Hamburg Üniversitesi'nden Prof. Dr. Christof Berns, Adnan Menderes Üniversitesi ve İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü'nden akademisyenler de toplantılara katılarak görüş ve önerilerini paylaştılar. Priene Antik Kenti Alan Başkanı Mimar Mine Aşçı toplantılarla ilgili yaptığı değerlendirmede, "Priene'nin UNESCO Dünya Mirası Kalıcı Listesi'ne girmesi için tüm kurumların ve paydaşların aynı hedef doğrultusunda hareket etmesi bizlere büyük güç verecek. Eylem planlarının hazırlanmasında yerel ve ulusal paydaşların katkıları, bir yandan da sivil toplum kuruluşları aracılığıyla halkın farkındalığının arttırılması, konuya tüm kent olarak sahiplenilmesi çok önemli ve değerli. Bu süreç sadece Söke için değil, Aydın ve ülkemiz için de kültürel miras adına önemli bir adım. Katkı sağlayan herkese çok teşekkür ediyoruz" dedi. Söke Belediye Başkanı Dr. Mustafa İberya Arıkan ise "Priene'nin dünya mirası yolculuğunda destek veren tüm paydaşlarımıza teşekkür ediyorum. Bu işbirliğiyle tarihi mirasımızı geleceğe taşıyacağımıza inanıyorum" ifadelerini kullandı.

Priene Antik Kenti, UNESCO Yolunda Anadolu’nun Pompeisi Olma Yolunda Haber

Priene Antik Kenti, UNESCO Yolunda Anadolu’nun Pompeisi Olma Yolunda

Milattan Önce 4. yüzyılda kurulduğu ve ilk planlı şehir olarak bilinen, ayrıca Anadolu'nun Pompeisi olarak nitelendirilen Priene Antik Kenti, 2 metre kalınlığındaki taş duvarları ve savunma stratejileriyle dikkat çekerken, kentin UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne alınması için bölgede çalışmalar devam ediyor. Geçmişinde birçok medeniyete ev sahipliği yapan Aydın'ın Söke ilçesinde bulunan ve ilk planlı şehir olma özelliği taşıyan Priene Antik Kenti, savunma stratejisiyle de dikkat çekiyor. 2018 yılında UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi'ne dahil olmasının ardından tanınırlığını arttıran Priene Antik Kenti'ne ilgi her geçen gün artarken, antik kentin kalıcı olarak UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne alınması için bölgede çalışmalar aralıksız sürüyor. Bu kapsamda bölgeye giden Aydın İl Kültür ve Turizm Müdürü Ahmet Demir, kazı ekibinden çalışmalar hakkında bilgi alarak incelemelerde bulundu. Antik kentin Dünya Mirası Listesi'ne girmesi için çalışmaların aralıksız sürdüğünü ifade eden Demir; "Priene Ören Yeri'nin UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne alınmasına yönelik çalışmalara ilişkin değerlendirme ve istişarelerde bulunduk" dedi. Yaklaşık 40 hektarlık bir alanda bulunan antik kent, araziye uyumlu yapılaşması ve 2 metre kalınlığındaki taş duvarları ile savunma açısında da stratejik bir öneme sahip olurken, aynı zamanda kayaları oyup oluşturulan doğal merdivenler de günümüzde yürüyüş meraklıların "Z-Yolu" olarak kullanılıyor. Pompei Antik Kenti ile benzerlik taşıyor Söke ilçe merkezine 15 kilometre mesafede Güllübahçe Mahallesi'nde bulunan Priene Antik Kenti'nin, M.Ö. 4'üncü yüzyılda kurulduğu, kendine özgü kent planı ile ilk planlı şehir sisteminin öncüsü olarak kabul edildiği biliniyor. Athena Tapınağı, Tiyatrosu, Demeter Tapınağı, Zeus Tapınağı, Gymnasion, Mısır Tapınağı, Kilisesi ve konut alanlarıyla dikkati çeken antik kent, ayrıca İtalya'da bulunan Pompei Antik Kenti'ne olan benzerliğiyle de dikkat çekiyor. Modern şehrin ilk örneklerini barındırıyor Doğa ve tarihin iç içe olduğu Priene Antik Kenti, günümüz modern şehir planının da öncülüğünü yapıyor. Şehrin üzerine kurulduğu dik yamaç güneye bakarken, şehrin akropolisi 230 metre yukarıda bulunuyor. Şehir güvenlik kuleleri olan 2 metre kalınlığında taş duvar ile çevrilirken, şehre giriş, üç ana kapıdan yapılıyor. Şehrin 7 metre genişliğinde doğu-batı doğrultusunda altı ana yolu ve bunları dik kesen genişliği 3,5 metre olan 15 tali yolu bulunuyor. Şehirdeki tüm kavşaklar arasındaki mesafenin aynı olması, modern şehrin ilk örneklerine emsal teşkil ediyor. Ayrıca yapılan çalışmalarda şehirde temiz su ve kanalizasyon yapıları açıkça görülebiliyor.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.