Hava Durumu

#Türk Misafirperverliği

TOURISMJOURNAL - Türk Misafirperverliği haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Türk Misafirperverliği haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

İGA Lounge, Ekim Ayında Tüm Zamanların Rekorunu Kırdı Haber

İGA Lounge, Ekim Ayında Tüm Zamanların Rekorunu Kırdı

Havalimanı sektörü kurumlarından Uluslararası Havalimanları Konseyi'nin (ACI) Müşteri Deneyimi Akreditasyon Programı'nda ‘en yüksek seviyeye ulaşarak Avrupa'da bir ilke imza atan İGA İstanbul Havalimanı'nın özel yolcu salonu ‘İGA Lounge', Ekim ayında tüm zamanların rekorunu kırarak 172 bin 357 misafir ağırladığını açıkladı. 2025 yılında güçlü büyüme ivmesini sürdürerek İGA Lounge; hizmet kalitesi, yolcu memnuniyeti ve operasyonel verimlilikte yeni rekorlara ulaştı. İGA İstanbul Havalimanı dış hatlarda iki ve iç hatlarda bir salon ile 7.500 m üzerinde alanda hizmet veren İGA Lounge'larda ağırlanan misafir sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 25 artarken açılıştan bu yana toplam 6 milyonun üzerinde misafire ev sahipliği yaptığını ifade etti. Bağımsız denetleme kuruluşu Skytrax tarafından "Dünyanın En İyi 3 Havalimanı Lounge'u" arasında gösterilen İGA Lounge'un, "Türk Misafirperverliği" ilkesi doğrultusunda her gün farklı kültürlerden binlerce yolcuya hizmet vermeye devam ederken bu yıl hizmete aldığı yeni mutfağı, gurme menüsü, artan ürün çeşitliliği ve genişleyen alanının yanı sıra yeni konsept bölümleri, sürekli yenilenen menüleri ve genişletilen sıcak servis hizmetiyle misafirlerine dünya mutfağından seçkin lezzetler eşliğinde en kaliteli ve konforlu deneyimi sunmayı hedeflediği belirtildi. "İGA Lounge Havalimanı'nın küresel marka değerinin önemli bir parçası" Konuyla ilgili açıklama yapan İGA İstanbul Havalimanı - Taya Yolcu Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Abdulkadir Özkök şu ifadelerde bulundu: "İGA Lounge, İGA İstanbul Havalimanı'nın küresel marka değerinin önemli bir parçası. 2025 yılı boyunca yolcularımıza sunduğumuz deneyimi sadece konfor odaklı değil, duygusal bir bağ kuran ve markamızın misafirperverliğini yansıtan bir noktaya taşımayı hedefledik. Lounge deneyimini yeniden tanımlayarak, İGA İstanbul Havalimanı'nı dünya genelindeki ‘premium' yolcu salonları arasında lider konuma taşımaktan gurur duyuyoruz." Ayrıca İstanbul Havalimanında uçuş ve seyahat deneyimini her geçen gün daha üst seviyeye taşıdıklarının altını çizen Abdülkadir Özkök, "Türkiye ve İstanbul markasını misafirlerimiz için dünyanın en ilham verici ve unutulmaz deneyimlerinden biri hâline getirmeyi sürdüreceğiz." İfadelerine yer verdi. "En büyük hedefimiz en verimli lounge hizmetini sunmak" İGA İstanbul Havalimanı Ticaret Direktörü Halil Anasoy ise iş birliği vizyonuna dikkat çekerek şunları söyledi: "Farklı sektörlerdeki iş birliklerini hayata geçirerek, finansal kuruluşlar ve üyelik sistemleriyle oluşturduğumuz güçlü bağlantılar sayesinde ticari kapasitemizi her geçen gün artırıyoruz. Bu anlayışımız doğrultusunda en büyük hedefimiz, iş ortaklarımıza dünyadaki en verimli ve sürdürülebilir lounge hizmetini sunmaktır. İGA İstanbul Havalimanı olarak küresel ölçekte öncülük ettiğimiz bu vizyonla, yolcu deneyimini güçlendirecek yenilikçi çözümler geliştirmekten büyük heyecan duyuyoruz." 2025 yılı itibarıyla 40'tan fazla havayolu, 20'nin üzerinde premium seyahat programı, kurumsal şirketler, etkinlik, banka, sigorta ve finans kuruluşları ile anlaşmalı olarak yolcu kitlesini ve kapsayıcılığını artırmaya devam eden İGA Lounge'un; etkinlik yönetimi, turizm ve otelcilik gibi farklı sektörlerle yaptığı kurumsal iş birlikleriyle küresel ölçekteki güçlü marka konumunu pekiştirmeyi sürdürdüğü kaydedildi.

ATF25 PANELLERİNDEN: “MİSAFİRPERVERLİK DNA’MIZDA VAR” Haber

ATF25 PANELLERİNDEN: “MİSAFİRPERVERLİK DNA’MIZDA VAR”

Uluslararası Antalya Turizm Fuarı (ATF25) kapsamında düzenlenen “Sadakatin Şifresi: Misafirperverlik” panelinde, global otel zincirlerinin üst düzey yöneticileri, misafir sadakatinin günümüzde nasıl yeniden tanımlandığını, teknolojinin ve Türk misafirperverliğinin bu süreçteki yerini tartıştı. ATF25'in ikinci günü, Ana Sahne’de gerçekleşen panelin moderatörlüğünü Hospitality Executive Korhan Alşan üstlendi. Konuşmacılar arasında Best Western Director Development Türkiye & OTS BWH Hotels Semih Analı, Hilton Türkiye Geliştirme Direktörü Funda Eratıcı ve Radisson Hotel Group Türkiye Ülke Direktörü (Development & Franchise Services) Baran Türkel yer aldı. Uluslararası Antalya Turizm Fuarı, 22–23–24 Ekim 2025 tarihlerinde Antalya ANFAŞ Uluslararası Fuar Merkezi’nde gerçekleştirildi. Türkiye İş Bankası ana sponsorluğunda ve Kilit Hospitality Group ana partnerliğinde düzenlenen ATF25, bu yıl da turizm sektörünün liderlerini bir araya getirdi. ATF26, 26–27–28 Ekim 2026 tarihlerinde yine Antalya ANFAŞ Uluslararası Fuar Merkezi’nde gerçekleşecek. Korhan Alşan: “Misafir sadakati artık hislerle ölçülüyor” Panelin moderatörü Korhan Alşan, oturumun açılışında misafir sadakatinin otelcilik sektöründeki stratejik önemine dikkat çekti. Sadakatin yalnızca kart ve puan programlarından ibaret bir kavram olmaktan çıktığını belirten Alşan, “Sadakatin DNA’sı değişti; artık hisler, deneyimler ve sürdürülebilirlik bu sürecin merkezinde” dedi. Alşan, duygusal bağın sadakati şekillendiren en önemli unsur olduğunu vurgulayarak, panelin ilerleyen bölümlerinde somut örnekler, KPI’lar ve case study’ler üzerinden ilerleyeceklerini ifade etti. Baran Türkel: “Eğitimli insan gücü ve hedef odaklı sistem sadakati güçlendiriyor” Radisson Hotel Group Ülke Direktörü Baran Türkel, sadakatin markalar için en büyük gelir kaynağı olduğunu söyledi. Fiziksel konforun ve duygusal bağın yanında, eğitimli insan gücünün fark yarattığını belirtti: “Sadakat, bizim işimizin en önemli faktörlerinden biri. Tekrar tercih edilmek en büyük gelir kaynağımız. Ancak bunu sağlamanın anahtarı eğitimli insan gücü, detaylara dikkat ve doğru hedeflerdir.” Türkel, Radisson otellerinde her tesis için ayrı KPI hedefleri belirlediklerini ve bu metrikleri her ay takip ettiklerini aktardı. Misafir deneyimini ölçümlemek için NPS (Net Promoter Score) sistemini kullandıklarını belirterek şöyle devam etti: “Sadece genel misafir memnuniyeti değil, yıllardır bizimle kalan sadık misafirlerin deneyim skorlarını da ayrı değerlendiriyoruz. Bu skorlar, otellerimizin performansını doğrudan etkileyen en önemli göstergelerden biri.” Funda Eratıcı: “Fiziksel konfor kadar, misafirin kendini özel hissetmesi de kritik” Hilton Türkiye Geliştirme Direktörü Funda Eratıcı, sadakatin iki boyutlu olduğunu söyledi: fiziksel kalite ve duygusal bağ. Eratıcı, Hilton’un global sadakat programı Hilton Honors üzerinden örnek vererek şu bilgileri paylaştı: “Hilton Honors, dünyada 9.000 otelde uygulanıyor ve 226 milyon üyesi var. Bu sistem sayesinde bir misafirin rezervasyonu ne kadar önce yaptığı, odasını nasıl tercih ettiği veya iptal sebeplerine kadar her veriyi analiz edebiliyoruz.” Eratıcı, bu verilerin hem memnuniyet takibinde hem de hizmet geliştirmede kullanıldığını belirtti: “Her ay ‘league table’ dediğimiz sıralamalarla otellerimiz arasında tatlı bir rekabet oluşturuyoruz. Misafir memnuniyet oranı yüksek olan otellerimizden örnek alıyor, düşük olanlara bu iyi uygulamaları aktarıyoruz.” Sadakatin kalıcı olması için misafirin kendini “tanınmış ve değerli” hissetmesi gerektiğini vurgulayan Eratıcı, “Kalite olmazsa olmaz, ama asıl sadakat duygusal bağda oluşur” dedi. Semih Analı: “Duygusal bağın gücünü teknolojiyle artırmalıyız” Best Western Hotels Director of Development Türkiye & OTS BWH Hotels Semih Analı, sadakatin merkezinde duygusal bağın yer aldığını, ancak bu bağın teknolojiyle desteklenmesi gerektiğini söyledi: “Sadakat programımız Best Western Rewards üzerinden misafirlerimizin deneyimlerini ölçüyoruz. Ancak duygusal bağ kurmak istiyorsak, teknolojiyi doğru kullanmalıyız. Misafir ismini önceden öğrenip geldiğinde ismiyle hitap etmek, çocuklarıyla seyahat edenlerin odalarına aileye özel bir dokunuş eklemek gibi küçük detaylar sadakati güçlendiriyor.” Analı, “Teknoloji bir araç, asla amaç olmamalı” diyerek hizmetin samimiyetle sunulmasının önemini vurguladı. Funda Eratıcı: “Türk misafirperverliği DNA’mızda var, ama ölçülü sunmalıyız” Panelin ikinci bölümünde, Türk misafirperverliği kavramı ele alındı. Eratıcı, Türk kültürünün samimiyet, güvenilirlik ve cömertlik gibi değerlerle misafirperverliğin doğal bir yansımasını sunduğunu söyledi: “Bizim DNA’mızda samimiyet var. Bu yüzden Türkiye’deki Hilton otelleri, 9.000 otel arasında misafir memnuniyetinde hep en üst sıralarda. Ancak bu samimiyeti abartmadan, misafirin kültürel sınırlarını da gözeterek sunmamız gerekiyor.” Teknolojinin yüz yüze etkileşimi tamamen ortadan kaldırmaması gerektiğini belirten Eratıcı, “Standart soruları teknolojiyle çözüyoruz ama insani bağları teknolojiye bırakmıyoruz” dedi. Semih Analı: “Misafirperverlik bizde genetik, ama profesyonel platforma taşınmalı” Analı, Türk misafirperverliğinin dünyada bir marka değeri olduğunu ancak sektörün bunu profesyonel düzeyde yeterince kullanamadığını söyledi: “Türk insanı misafiri evinde nasıl ağırlıyorsa, otelinde de aynı içtenlikle ağırlıyor. Bu bizim genetik özelliğimiz. Ancak bunu sektörel düzeyde markalaştırmamız gerekiyor. Türk kahvesi, lokum gibi değerlerimizi birer hizmet enstrümanı haline getirmeliyiz.” Baran Türkel: “Duygusal faktörleri analitik verilerle desteklemeliyiz” Türkel, Türk otelcilik kültürünün duygusal yönünün güçlü olduğunu ancak global rekabette bunu analitik sistemlerle desteklemenin şart olduğunu belirtti: “Türkiye’deki oteller Avrupa’dakilere göre çok daha genç, modern ve standartların üzerinde. Ancak bu fiziksel üstünlüğü, veriye dayalı stratejilerle desteklememiz lazım. Biz Radisson olarak misafir rezervasyonu yapar yapmaz iletişime geçiyoruz. Böylece beklentileri önceden anlayıp, kişiselleştirilmiş hizmet sunabiliyoruz.” Türkel, Radisson’un “pre-arrival communication” sistemiyle misafir memnuniyetini %20’nin üzerinde artırdıklarını söyledi. Teknoloji ve Sadakat Dengesi Panelin üçüncü bölümünde, teknolojinin sadakat yönetimindeki rolü tartışıldı. Semih Analı, teknolojinin bir araç olarak kaldığı sürece faydalı olduğunu, ancak hizmetin “mekanikleşmesi” riskine dikkat çekti: “Eğer teknoloji bir amaç haline gelirse, hospitality ruhunu kaybederiz. Biz hâlâ kartvizit uzatıp iki kelime etmenin değerli olduğuna inanıyoruz.” Baran Türkel, kişiselleştirilmiş deneyimlerin teknolojiyle desteklenmesinin doğru bir denge sağladığını belirtti: “Bugün 60’tan fazla pazarda içeriklerimizi destinasyona göre kişiselleştiriyoruz. Bu strateji, direkt rezervasyon oranını iki kat artırdı.” Funda Eratıcı, Hilton’un kullandığı Kipsu sisteminden örnek vererek, yapay zekânın standart sorulara hızlı yanıt verirken, özel konularda insan etkileşimini koruduğunu açıkladı: “Teknoloji zaman kazandırıyor ama biz o zamanı misafiri daha iyi dinlemek için kullanıyoruz. Hilton’un mottosu net: Biz insanlara hizmet eden insanlarız.” Sürdürülebilirlik ve Yeni Kuşaklar Son bölümde, sadakat ile sürdürülebilirliğin ilişkisi tartışıldı. Baran Türkel, Radisson’un sürdürülebilirlikte sektör öncüsü olduğunu belirtti: “Dünyada ilk onaylı ‘Net Zero Verified’ oteller iki Radisson markasında hizmet veriyor: Manchester City Centre ve Radisson Red Oslo. 2019’dan bu yana karbon ayak izimizi %35 azalttık. Sürdürülebilirlik bizim için bir pazarlama aracı değil, sadakati besleyen bir yatırım.” Funda Eratıcı, sürdürülebilirliğin özellikle genç kuşak misafirler için vazgeçilmez hale geldiğini söyledi: “Z kuşağı artık çevre duyarlılığıyla hareket ediyor. Biz de otellerimizde tek kullanımlık ürünleri kaldırdık, LED aydınlatma sistemine geçtik, gıda atıklarını ölçümlüyoruz. Bu sadece trend değil, sorumluluk.” Semih Analı ise sürdürülebilirliğin “daha yaşanabilir bir dünya için” yapılması gerektiğini belirtti: “Sürdürülebilirlik, misafir çekmek için değil, gelecek nesiller için yapılmalı. Ancak bunu içtenlikle yapan markalar zaten sadakati doğal olarak kazanıyor.” Analı, kültürel farklılıkların hizmet anlayışına etkisine de değindi: “Alman misafir direkt konuşmayı, Fransız misafir ise zarif hitabı sever. Kültürel farklılıkları anlayıp hizmeti buna göre uyarlamak, sadakatin en insani yoludur.” Misafirperverlik, Sadakatin Evrensel Dili Panelin kapanışında Korhan Alşan, tüm konuşmacılara teşekkür ederek şu sözlerle oturumu sonlandırdı: “Türk misafirperverliği, dünyada benzeri olmayan bir güç. Bu değeri teknolojiyle, sürdürülebilirlikle ve samimiyetle harmanladığımızda turizmde yeni bir döneme gireceğiz.”

Antalya, ATF25 ile Küresel Turizm Sahnesinde Haber

Antalya, ATF25 ile Küresel Turizm Sahnesinde

ATF25, Turizm Dünyası’nı Antalya’da buluşturuyor Dünyanın dört bir yanından turizm profesyonellerinin yoğun ilgi gösterdiği ATF, her yıl olduğu gibi bu yıl da sektöre yön veren fikirleri, yenilikçi iş birliklerini ve küresel bağlantıları aynı çatı altında buluşturuyor. Yedinci kez kapılarını açmaya hazırlanan ATF, yüze yakın ülkeden gelecek turizm profesyonellerini ve 1000’in üzerinde markayı aynı platformda buluşturuyor. 22–23–24 Ekim 2025 tarihlerinde Antalya ANFAŞ Uluslararası Fuar Merkezi’nde gerçekleşecek ATF25, bu yıl “Sürdürülebilir Misafirperverlik” temasıyla turizmin geleceğine yön veriyor. Türkiye İş Bankası ana sponsorluğu ve Kilit Hospitality Group ana partnerliğiyle gerçekleşen bu büyük organizasyon, 40.000 metrekarelik alanı ve kapsamlı içeriğiyle turizm dünyasının odak noktası haline geliyor. ATF25, yalnızca bir fuar değil, sektörün vizyonunu paylaşan, geleceği birlikte tasarlayan güçlü bir etkileşim alanı olarak öne çıkıyor. Bu Yılın Öne Çıkan Yenilikleri ATF25, turizmin tüm boyutlarını bir araya getiren, iş birliklerini geliştiren ve sektöre yön veren yenilikleriyle dikkat çekiyor: • T.C. Ticaret Bakanlığı Desteği: “Desteklenen Yurt İçi Etkinlik” statüsüyle, özellikle sağlık, spor ve bilişim alanlarında faaliyet gösteren markalara %60’a varan teşvik imkânı sağlanıyor. • UFI Üyeliği: ATF, dünya fuarcılığının en prestijli organizasyonu UFI – The Global Association of the Exhibition Industry’ye üye olan ilk Türk turizm organizasyonu olarak uluslararası güven ve prestijini pekiştiriyor. • Dijital Dönüşüm: Katılımcı ve ziyaretçiler, tüm deneyimi ATF World mobil uygulaması üzerinden yönetiyor. Akıllı haritalar, B2B randevular ve profil sistemleriyle ATF deneyimi dijitalleşiyor. • ATF Assistant & ATF Help: 7/24 destek sağlayan dijital sistemler, iletişimi hızlandırarak operasyonel süreçlere yeni bir standart kazandırıyor. • Start-Up Adası: İTÜ ARI Teknokent ve Antalya OSB Teknopark iş birliğiyle geliştirilen bu alan, turizm teknolojilerindeki en yenilikçi girişimleri yatırımcılarla buluşturuyor. • Tourism Design Awards: “Good Design, Good Tourism” mottosuyla, turizmde sürdürülebilir fikirleri ve yaratıcı tasarımları ödüllendiriyor. • ATF SHE Eğitim Bursu: Türk Eğitim Vakfı (TEV) iş birliğiyle, turizmin geleceğini temsil eden genç kadın öğrencileri destekliyor. • Sanat ve Kültür: Devlet Tiyatroları iş birliğiyle hazırlanan “Sahnede Bir Dünya” sergisi, sanatın turizmle kesişen yönlerini yansıtıyor. Turizme Dair Her Şey ATF25’te Antalya Turizm Fuarı, panellerden workshoplara, özel sunumlardan ödül programlarına kadar turizmin her alanını kapsayan bir içerik sunuyor. “Türk Misafirperverliği’nin Öncüleri” ödül töreni, “SKAL Dünya Liderleriyle Küresel Bağlantılar” oturumu, “Tourism Design Awards” ve “Start-Up Demo Day” etkinlikleri, sektörde bilgi paylaşımının ve küresel bağlantıların merkezini oluşturuyor. Sektörün öncü isimleri, yerel yönetimler, akademisyenler, teknoloji girişimleri ve otel grupları ATF25’te bir araya geliyor. ATF25, “geçen sezonun son sözlerinin, yeni sezonun ilk cümlelerinin kurulduğu” bir vizyon buluşması olarak, turizm dünyasında heyecanı ve hareketi yeniden canlandırıyor.

Asya'nın İlk Rixos All-Inclusive Oteli Vietnam'da Açılıyor Haber

Asya'nın İlk Rixos All-Inclusive Oteli Vietnam'da Açılıyor

Rixos, Vietnam’ın en etkileyici tatil lokasyonlarından birinde 1300 odalı yeni oteli Rixos Phu Quoc’u açmaya hazırlanıyor. Sun Group ve Ennismore iş birliğiyle hayata geçirilen bu proje, Asya’daki ilk all-inclusive Rixos oteli olacak. Otelin ilk etabının 2026 yılının ortasında açılması planlanıyor. Vietnam'ın "İnci Odası" Hon Thom (Ananas Adası) olarak bilinen doğal bir cennette konumlanan otel, 207’si suit olmak üzere beş farklı kategoride 1300’den fazla odadan oluşacak. Tesis; sahil bisikleti turları, botanik bahçeler, su sporları, oyun alanları ve wellness spa gibi çeşitli olanaklarla her yaş grubuna hitap edecek. Ayrıca, çocuklara özel Rixy Kids Club ve çok amaçlı bir amfitiyatro da misafirlerin hizmetine sunulacak. Doğal güzellikleriyle ünlü Phu Quoc, Ho Chi Minh City'den 45 dakikalık uçuş mesafesinde bulunuyor ve adaya Guinness Dünya Rekoru’na sahip teleferik ya da tekne ile ulaşmak mümkün. Bölgenin zengin kültürü ve nefes kesici manzaraları, Rixos’un Türk misafirperverliği ile birleşerek benzersiz bir tatil deneyimi vadediyor. Ennismore’un Co-CEO’su Gaurav Bhushan, "Rixos, lüksün simgesi olup, misafirlerine olağanüstü tasarımı ve programlamasıyla unutulmaz bir deneyim sunuyor. Phu Quoc'un bu özel adası, Rixos'un all-inclusive deneyimini Asya'da ilk kez sunmak için mükemmel bir konum. Muhteşem manzaraları, kumlu plajları ve berrak deniz suları ile Rixos Phu Quoc, adada tek all-inclusive resort olarak yer alacak ve yerel kültürle Türk etkilerini harmanlayarak yepyeni bir standart belirleyecek ve kendisini en üst düzey lüks eğlence kaçamağı olarak konumlandıracaktır" dedi. Sun Hospitality Group CEO’su Nguyen Vu Quynh Anh ise, "Ennismore ile ortaklık yaparak Vietnam'a yeni bir all-inclusive lüks tanımı getirmekten büyük onur duyuyoruz. Bu konsept, hem küresel hem de Güneydoğu Asya'da taze ve çığır açıcı bir yaklaşım sunuyor. Rixos Phu Quoc ile Sun Group olarak bir kez daha Vietnam'ın tatil turizmini devrim niteliğinde bir şekilde şekillendireceğiz. Phu Quoc'un imajını daha prestijli hale getirerek, Maldivler ve Hawaii gibi ünlü tatil adalarıyla rekabet edebilecek bir destinasyon olarak konumlandırmayı hedefliyoruz" açıklamasında bulundu.

Demirkol, “Türkiye turizm sektörü 2024’ü oldukça parlak geçirdi. Haber

Demirkol, “Türkiye turizm sektörü 2024’ü oldukça parlak geçirdi.

İsviçre'nin İstanbul Başkonsolosluğu tarafından Swiss Business Hub Türkiye ve Türkiye'deki İsviçre Ticaret Odası tarafından organize edilen Swiss Days 2024 etkinliğine katılan Hapimag Türkiye, İspanya, Hollanda, Portekiz, Yunanistan ve İtalya Operasyonları Ülke Direktörü Kerem Demirkol, Türkiye'de sürdürülebilir turizm adına 30 yıldır hayata geçirdikleri projeleri anlattı. İsviçre'nin İstanbul Başkonsolosluğu tarafından Swiss Business Hub Türkiye ve Türkiye'deki İsviçre Ticaret Odası ile birlikte organize edilen Swiss Days 2024, bu yıl 20-21 Eylül tarihlerinde İstanbul'da gerçekleştirildi. Bu yıl "Gelecek Yolunuzu Tasarlayın - Eğitim, Deneyim, Kariyer" temasıyla düzenlenen etkinlikte, Hapimag Türkiye, İspanya, Hollanda, Portekiz, Yunanistan ve İtalya Operasyonları Ülke Direktörü Kerem Demirkol, Türkiye'de sürdürülebilir turizmin öncü temsilcilerinden olan tesislerinin, 30 yılda hayata geçirdiği önemli çalışmaları katılımcılarla paylaştı. Demirkol, 'İsviçre Mükemmeliyeti ile Türk Misafirperverliği ve Gastronomisi Arasında Köprü Kurmak' başlıklı oturumda yaptığı konuşmada şunları ifade etti: ''Tam 30 yıldır bir gün bile kapanmadan misafirlerimize hizmet veriyoruz. İsviçre modelinin başarısı Türk misafirperverliği ile birleşince ortaya sürdürülebilir başarı çıkıyor. Doğayla iç içe, ekosisteme saygı duyarak, çok başarılı bir kadro ile 30 yıldır Bodrum'un eşsiz koylarından Yalıçiftlik'te hizmet veriyoruz. İki ülke arasında, turizm gibi önemli bir sektörde köprü işlevi üstlenmekten gurur duyuyoruz.'' 2024 sezonunu oldukça iyi geçirdiklerini vurgulayan Demirkol, “Türkiye turizm sektörü 2024'ü oldukça parlak geçirdi. Bodrum ve otelimiz açısından da verimli bir sezon oldu. Yılın 12 ayı açık olan bir tesis olarak şimdi ‘sarı yaz'a odaklanıyoruz. TÜİK verilerine göre, yılın ikinci çeyreğinde Türkiye'nin turizm geliri, 2023'ün aynı dönemine göre yüzde 11,8'lik artışla 14 milyar 875 milyon 518 bin dolar oldu. Üçüncü çeyrek verilerinde de geçen yıla göre artış bekliyoruz” dedi. Kuruluşundan bu yana sürdürülebilir turizm anlayışıyla çalışan Hapimag Sea Garden'ın çevreye olan duyarlılığı sebebiyle son üç yıldır mottosunu ‘Doğadan ve denizden ilham aldık' olarak güncellediğini hatırlatan Demirkol, "Sürdürülebilirliğe ekolojik, ekonomik ve sosyal olmak üzere bütünsel bir şekilde yaklaşan Hapimag'ın, bu anlayışı 'Daha iyi bir dünya için daha çok mutlu insan' vizyonuna yansıttığını" belirtti. Tesiste gerçekleştirilen sürdürülebilirlik çalışmalarına örnekler veren Demirkol, tesiste 'Reverse Osmosis' sistemiyle her yıl 110 bin metreküp deniz suyunu arıtarak günlük işlerde kullanıldığını, tesisten çıkan evsel atık suların arıtılarak geri dönüştürüldüğünü, yemek atıklarının kompost makineleri aracılığıyla gübreye dönüştürüldüğünü ve tesisin ihtiyacı olan elektriğin büyük kısmının fotovoltaik enerji üretim tesisiyle sağlandığını, bu tesiste yaklaşık 1,6 milyon kWh elektrik üretildiğini ifade etti. "Yerel gastronominin merkeziyiz" Yerel değerlere önem veren otelin, tesis içerisindeki zeytin ağaçlarından soğuk sıkım tekniğiyle elde ettiği zeytinyağları sayesinde 200 zeytinyağı üreticisi arasında altın madalyaya değer görülen tek turizm işletmesi olduğunu belirten Demirkol, "Sürdürülebilirlik stratejimiz kapsamında yerel ürün üretimini desteklerken, bu ürünleri mutfaklarımızda hazırlanan yemeklerle misafirlerimizin beğenisine sunuyoruz. Bodrum mandalinasından ürettiğimiz reçeller, Karaova bölgesinden alınan Karakılçık Unu ile hazırlanan ekşi mayalı, katkısız ekmekler, kurabiye ve tatlı yapımında kullanılan keçiboynuzları, bu stratejimizin birer örneği" diye konuştu. Demirkol, otelin yüzde 47 seviyesindeki kadın çalışan oranıyla da sektöre örnek teşkil ettiğini söyledi. Demirkol, "Çalışanlarımıza çeşitli eğitim programlarıyla birimler arası çapraz geçiş imkânı sunuyoruz. Dileyen çalışanımız, yabancı misafirlerle iletişimi kolaylaştırmak amacıyla otelimizde verilen yabancı dil kurslarına katılabiliyor. Otelimizde değişik kademelerde deneyim kazanan pek çok çalışan, bugün yönetici pozisyonları da dahil önde gelen turistik tesislerde görev alıyor" dedi.

Türk misafirperverliği otellere de yansıyor Haber

Türk misafirperverliği otellere de yansıyor

Türk misafirperverliği artık bir kavram. Bu kavramı sadece ülke sınırları içerisinde veya belli başlı sektörlerde değil her yerde, her alanda yansıtmak, hissettirmek ve göstermek çok önemli. Otellerimizde de öyle. Yabancı misafirlerin ülkemizdeki otellerde oldukça yoğun olarak bulunduğunu ve turizm konusunda ülkemizin önemli bir lokasyon olduğunu göz önüne aldığımızda da söz konusu önem kat kat artıyor. Biz de hem Türk misafirliği kavramının otellerdeki yansımasını hem de bu yoğun sezonda özellikle otellerde baş gösteren gıda israfının nasıl önüne geçileceğini Swissotel Genel Müdürü ve Accor Türkiye Otelleri Operasyondan Sorumlu Başkan Yardımcısı Uğur Talayhan ile konuştuk. Bu sektör (Otelcilik, şeflik vs.) içerisinde yer almaktan mutlu musunuz? Otelcilik sektöründe yer almak benim için büyük bir mutluluk kaynağı. Yaratıcılığımı kullanarak yeni ve benzersiz deneyimler sunma imkanına sahip olmak büyük bir ayrıcalık. Ayrıca, misafir memnuniyetini en üst düzeyde sağlama amacıyla çalışmak, insanların hayatlarına dokunmak ve onlara unutulmaz anılar yaratmak benim için büyük bir tatmin kaynağı. Otelcilik, çok yönlü bir sektör olduğundan çalışma alanlarımız da oldukça geniş. İletişim, pazarlama, müşteri ilişkileri, insan kaynakları gibi farklı disiplinlerle sürekli etkileşim içinde olmamız gerekiyor. Sizinki çok erken başlayan bir süreç baktığımızda; sıkıldığınız veya yorulduğunuz oluyor mu? Elbette, herhangi bir meslekte olduğu gibi otelcilikte de zaman zaman sıkılmalar ve yorgunluklar yaşanabiliyor. Ancak kendimi motive etmek için birkaç farklı yöntem kullanıyorum. İlk olarak, sevdiklerimle zaman geçirmek benim için önemli bir motivasyon kaynağı. Onlarla vakit geçirmek, enerji depolamamı ve zihinsel olarak yenilenmemi sağlıyor. Ayrıca, ekibimden aldığım enerji ve destek de beni motive ediyor. İş arkadaşlarımla etkileşimde bulunmak, birlikte çalışmak ve fikir alışverişinde bulunmak beni her zaman mutlu etmiştir. Öte yandan seyahat etmek de benim için büyük bir motivasyon kaynağı. Yeni yerler keşfetmek, farklı kültürleri deneyimlemek ve kendimi geliştirmek beni her zaman heyecanlandırmıştır. KENDİMİZİ DAİMA GELİŞTİRMELİYİZ Türkiye otelcilik konusunda sizce ne durumda? Biz bu işi biliyor muyuz size göre? Türkiye otelcilik konusunda büyük bir potansiyele sahip bir ülke. Tarihi ve kültürel zenginliklerimiz, doğal güzelliklerimiz ve turizm açısından önemli bir konumumuz var. Ancak sektörün daha da ilerlemesi ve gelişmesi için sürekli çalışmamız gerektiğini düşünüyorum. Olumlu yönlerden biri, Türk misafirperverliği ve sıcaklığının sektöre yansımasıdır. Türk insanının misafirlerine karşı gösterdiği ilgi ve alaka, otellerimizin konuklarımıza unutulmaz bir deneyim sunmasını sağlıyor. Misafirlerin beklentilerini en üst düzeyde karşılamak için sürekli olarak kendimizi geliştirmeli ve uluslararası standartlara uygun hizmet sunmalıyız. Türk misafirperverliği kavramını Türkiye sınırları içerisindeki otellerimize veya konaklama mekanlarına yansıtabiliyor muyuz sizce? Türk misafirperverliği, Türkiye sınırları içerisindeki otellerimizde ve konaklama mekanlarımızda önemli ölçüde yansıtılmaktadır. Türk insanının sıcakkanlı ve yardımsever yapısı, otelcilik sektöründe misafirlerimize özel bir deneyim sunmamızı sağlıyor. Misafirlerimize "Hoş geldin" hissiyatı vermek, onlarla ilgilenmek ve ihtiyaçlarını anlamak için çaba harcıyoruz. Genel olarak Türk misafirperverliğini yabancı misafirlerimiz de hissetmekte ve olumlu tepkiler almaktayız. Ancak, sektördeki tüm çalışanların bu misafirperverlik anlayışını benimsemesi ve uygulaması çok önemlidir. MİSAFİRLER DENEYİMSEL BİR TATİL ARAYIŞINDALAR Uzun vadede Türkiye otelcilik sisteminde değişeceğini, yok olacağını ya da tam tersine türeyeceğini/ekleneceğini düşündüğünüz detaylar/konular var mı, neler, paylaşır mısınız? Otelcilik sektöründe uzun vadede çeşitli değişikliklerin olacağını düşünüyorum. Özellikle pandemi sonrasında seyahat ve turizm sektöründe bir dönüşüm yaşanmaktadır. Daha sade ve minimalist bir yaklaşım olan "less is more" anlayışı otelcilikte de etkisini göstermeye başlamıştır. Bu yaklaşım, daha az ve daha öz bir deneyim sunmayı hedefler. Ayrıca, "ufak oteller" ve "yat otel" gibi farklı konseptlerin ön plana çıkmasında da artış beklenmektedir. Misafirler artık sıradan bir konaklama deneyimi yerine daha olağanüstü ve deneyimsel bir tatil arayışındadır. Bu sebeple, otelcilik sisteminin de daha yenilikçi, deneyimsel ve sürdürülebilir hizmetler sunacak şekilde değişeceğini öngörebiliriz. Öte yandan otelcilik sektörü, genç yeteneklere ihtiyaç duyan bir sektördür. Gençler, otelcilik alanında dünya genelinde kariyer fırsatlarına sahip olabilirler. Bu sektörde başarılı olmak için gençlerin kendilerine güvenmeleri ve çalışırken memnuniyetle ve gülümseyerek başarılı olabileceklerine inanmaları önemlidir. Bu sektörde çalışmanın zorlukları olsa da aynı zamanda keyifli yanları da bulunuyor ve çalışanlarına uluslararası fırsatlar sunuyor. Yeni nesil yeteneklerin bu sektöre adım atmaktan korkmamaları gerektiğini ve kendilerine güvenmeleri halinde başarılı olabileceklerini vurgulamak isterim. OTELLERDE GIDA İSRAFI ÖNEMLİ BİR SORUN Özellikle otel ve restoranlarda yaşanan gıda israfı konusunda ne düşünüyorsunuz? Gıda israfı konusu otel ve restoranlar için önemli bir sorundur ve üzerinde çalışılması gereken bir konudur. Hem bireysel olarak hem de otel bağlamında bu soruna çözümler üretmek önemlidir. Bireysel olarak, ölçülü yemek siparişi vermek, israfı önlemek için doğru ölçülerde pişirmek ve atıkları doğru şekilde değerlendirmek gibi adımlar atabiliriz. Otel bağlamında ise, etkili mutfak yönetimi uygulamaları, düzenli envanter kontrolü, bağış programları ve atık yönetimi sistemleri gibi çözümler uygulanabilir. Aynı zamanda, bilinçlendirme çalışmaları ve eğitimlerle çalışanları gıda israfı konusunda bilinçlendirmek de önemlidir. Bizler, aldığımız aksiyonlarla da bu konuda lider otel durumundayız. Gıda israfı konusunda Türkiye'deki oteller ile yurtdışındaki oteller arasında çok radikal farklar olduğu söyleniyor; burada daha çok minvalinde. Buna katılır mısınız? Evet, maalesef Türkiye'deki oteller ve yurtdışındaki oteller arasında gıda israfı konusunda farklılıklar olduğunu söyleyebilirim. Swissôtel olarak bizim bağlı bulunduğumuz Accor Hotels zincirinin sürdürülebilirlikle ilgili çalışmalarda öncü olduğunu gururla belirtebilirim. Bazı yurtdışı otellerde daha sürdürülebilir ve israfı önleyici uygulamalar daha yaygın olarak benimsenmiştir. Bu otellerde, gıda atıklarının azaltılması, geri dönüşüm ve bağış gibi çözümler konusunda daha ileri düzeyde adımlar atılmaktadır. Ancak son yıllarda Türkiye'deki oteller arasında da bu konuda farkındalık artmış ve önlemler alınmaya başlanmıştır. Bazı oteller, gıda israfını azaltmak için atık yönetimi sistemleri ve geri dönüşüm programları başlatmıştır. Bununla birlikte, daha fazla çalışma yapılması gerektiğini düşünüyorum ve bu konuda tüm otellerin sorumluluk alması önemlidir.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.