Mustafa Ergun: "Aslında bizi misafirlerimiz anlatsın"
Aslında bizi misafirlerimiz anlatsın...
Günbatımı saatleri. Duvarda Girit laciverti, lavanta mavisi, somon pembesi, şarabi mor gölgeler oynaşmakta. Akşamın sisi denizin üzerine inmiş. Saksılarda yıldız çiçekleri. Beyaz, pembe, eflatun ortancalar...
Miracle Resort Otel / Lara'nın Genel Müdürü Mustafa Ergun ile nitelikli söyleşinin içinde buluyoruz kendimizi.
- Alakart restoranlarınız dikkat çekiyor. Neden özellikle Meksika ve İtalyan restoranları? Menüyü nasıl oluşturdunuz ?
- Meksika ve İtalyan mutfakları dünya çapında çok güçlü karaktere sahip iki mutfak. Misafirlerimize sunduğumuz yemek deneyiminin bir serüvene dönüşmesi için, tat profili çok zengin bu iki mutfağı da tesisimizde özellikle bulundurmak istedik. İtalyan mutfağı sıcak, samimi ve evrensel lezzetlere sahip. Bu nedenle Miracolo Restoran'ımızda makarna ve pizzanın ötesine geçip, çok daha özgün reçetelere yöneldik.
Meksika mutfağı ise baharatları, dokusu ve sunumuyla farklılık arayan misafirler için oldukça cezbedici bir konumda yer alıyor. Adını Frida Kahlo’dan alan restoranımızda acı tatların, tatlı anılara dönüşebileceğine inandık. Kısaca, “Yaşasın yaşam!” mottosu ile misafirlerimize unutulmaz tatlar sunmanın gayreti içindeyiz.
- Biraz daha açıklasanız...
- Aslında menülerimizi oluştururken şeflerimizle birlikte özgün reçeteleri esas aldık. Yerel ürünlerle global tatları nasıl daha da uyumlu bir hale getirebileceğimiz konusu üzerinde çok detaylı biçimde çalıştık. Bu arada hemen belirteyim; Meksika ve İtalya alakartlarımızın yanı sıra Türk ve Balık alacarte restoranlarımız ile de misafirlerimize hizmet vermekteyiz.
- Her şey dahil otel sisteminiz oldukça başarılı. Pandemi döneminden kalma bazı uygulamaları da halen sürdürüyor olmanız dikkat çekici. Neden bu yaklaşımı devam ettiriyorsunuz ?
- Aslına bakarsanız biz zaten pandemiden önce vizyon ve misyonumuzla hijyen, servis kalitesini hep ön planda tutuyorduk. Pandemiyle beraber almamız gereken resmi önlemlerle de bu kalitemizi koruyarak artırdık, diyebiliriz. Örneğin yemeklerin şeflerimiz tarafından bizzat misafirlere servis edilmesi, hem hijyen standartlarını yükseltti, hem de misafir memnuniyetini artırdı. Bu sistemi devam ettirmek bize, hiç kuşkusuz, daha fazla personele mâl olsa da, bugün bunu sürdürmemizin nedeni misafirlerimize çok daha güvenli, daha kaliteli ve daha kişisel bir yemek deneyimini sunma arzumuzdur. Akşam büfeye gelen ilk ve son misafirin bu görsel şöleni aynı standartta ve kalitede görmesini hedefledik çünkü. Tüm bunların çok önemsediğimiz 'sürdürülebilir turizm'e katkıları da tartışmasızdır. Pandemi sürecisinde insanlar tokalaşmaktan bile imtina ederken, bugün aynı servis maşası ile herkesin yemek almasını beklemek, yaşadıklarımızdan ders almamak anlamına gelmez miydi ?
- Son yıllarda gastronomi alanında ülkemizde ciddi bir gelişme ve bilinçlenme var. Alakart restoranlarınızın oluşumunda bu gastronomi yükselişi etkili oldu mu? Gastronomi sizin için ne ifade ediyor ?
- Elbette etkili oldu. Türkiye’de gastronomi nihayet artık bir kültür aracı, bir tanıtım dili haline geldi. Biz de bu yükselişi yakından takip ediyoruz. Sadece sunum değil, üretimden tedarike, reçeteden personele kadar her aşamada bu bilinci oturtmaya çalışıyoruz. Gastronomi bizim için sadece yemek değil; yerel ile evrenseli buluşturmak, duygulara hitap etmek, belleklerde yer etmek demek. Bu yüzden her yemekte bir hikaye yaratmaya ve her tabakta bir iz bırakmaya çalışıyoruz.
- Alakartlarla birlikte ' her şey dahil ' restoranlarınız da oldukça kaliteli. Bunun arkasında yatan neden gastronominin turizmdeki yükselişi, diyebilir miyiz ?
- Misafir artık tatilinde yalnızca konaklamaya değil, iyi yemek yemeye de para ödüyor. O yüzden her şey dahil sistemde de lezzetten ve kaliteden, hiçbir şekilde ödün vermemek gerekiyor. Biz de tüm restoranlarımızda aynı standardı, özeni korumaya çalışıyoruz. Her misafir, ister alakartta, ister ana restoranda olsun, aynı özeni, güveni hissetmeli. Bildiğiniz gibi, otelimizde dünyanın dört bir yanından gelen misafirleri ağırlıyoruz. Bu çerçevede ana restoranımızda da dünya mutfaklarından çeşitli lezzetler sunuyoruz. El yapımı makarnalarımızdan, sokak lezzetlerine, vegan ve uzak doğu büfemizden, deniz ürünlerine, kebaplara kadar… Burada bizim için Anadolu Mutfağı'nın da değeri çok büyük. Kültürümüzün eşsiz tariflerini misafirlerimize tanıtmanın mutluluğunu yaşıyoruz.
- Mesela ?
- Sokak lezzetleri köşemizde kokoreç, kelle söğüş servisi yapıyoruz. Özellikle de, el lezzetine önem veriyoruz. Dünyanın çeşitli ülkelerinden gelenlerin damak zevklerine hitap etmek, bizim için bir amaç.
- Son derece şık, güzel, etkileyici, ortalama zevkin fevkinde kelimenin tam anlamıyla üst düzey bir sunum tekniğiniz var ki, kolay kolay unutulacak gibi değil.
- Özenli, zevkli, her ayrıntının dikkatle incelendiği bir sunum bizim için çok mühim. İstiyoruz ki, misafirlerimiz dünya lezzetlerini tadarken, günlük sorunlarından arınsınlar...sıkıntılarından, dertlerininden uzaklaşsınlar. Hayata ve zamana hoş bir seda bıraksınlar.
- Günlük taze yemekler yapılıyor. Sebzeler ve diğer ürünlerin tedarikini nasıl sağlıyorsunuz? Antalya’nın yöresel ürünleri mi kullanılıyor ?
-Evet, mutfağımızda günlük taze üretim esastır. Antalya gibi bereketli bir bölgede bulunmamız da bu konuyla ilgili en büyük avantajımız. Reçetelerimizde kullandığımız sebzelerin ve meyvelerin çoğunu bölgedeki yerel üreticilerden alıyoruz. Özellikle biliyorsunuz ki, Antalya ' coğrafi işaretli ' pek çok tescillenmiş ürüne sahip bir kent. Bizler de bu ürünleri kullanarak aslında misafirlerimizin, örneğin İtalya’da yediği bir domates sosunu onlara yerinde sunuyoruz. Ulusal değerlerimizle uluslararası lezzet standartlarını yakalıyoruz. Tedarikçilerimizle de yıllardır süren güvene dayalı ilişkilerimiz var. Bu da hem ürün kalitesini, hem de mutfakta sürekliliği sağlıyor. Misafirimizin tabağına gelen ürünün hikayesi, şu anda tarladan mutfağa kadar izlenebilir durumda. Bunu ISO 22000 gıda yönetim sistemi ile başarıyoruz.
- Peki bu başarının gerçek sırrını sorsak ?
- Doğru misafir profili bizim için çok önemli. Yıllar içinde fiyat, kalite, güvene dayalı bir ilişki oluşturduk. Bunda uzmanlaşmış kadro ve kurumsal yapının etkisi de elbette yadsınamaz.
Akşam alacası çöküyor...sular kararmakta. Hayat kendi makamında akarken, Lara Miracle Resort Hotel'de an'lar güzel anılara dönüşmeye devam ediyor. Zaten Gerard de Nerval " Düş, ikinci bir yaşamdır, " demez mi ?