Hava Durumu

#Tarih

TOURISMJOURNAL - Tarih haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Tarih haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Alanya, Syedra Antik Kenti Dünyanın Gündeminde Haber

Alanya, Syedra Antik Kenti Dünyanın Gündeminde

Kazı çalışmalarının Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi tarafından yürütülen Alanya’nın en önemli antik kentlerinden Syedra Antik Kenti, son zamanlarda ulusal ve uluslararası basında gündeme gelerek önemini ortaya koyuyor. Alanya’nın en önemli antik kentleri arasında gösterilen Syedra Antik Kenti’nde, devam eden kazı çalışmaları Cumhurbaşkanlığı Kararı, Kültür ve Turizm Bakanlığı izni ve desteği ile Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi (ALKÜ) tarafından yürütülüyor. ALKÜ Turizm Fakültesi Öğretim Üyesi ve Syedra Antik Kenti Kazı Başkanı Doç. Dr. Ertuğ Ergürer başkanlığındaki kazılarda, birçok önemli alanlar ortaya çıkarıldı. Bunlar arasında sütunlu cadde, vaftiz mağarası, tarihe ışık tutacak Aziz Pavlus freski, bin 800 yıllık stadyum, hamam, meclis binası, Herakles'in (Herkül) 12 görevinin betimlendiği yaklaşık 164 metrekarelik taban mozaiği, "Zafer Tanrıçası Nike"nin heykelleri, caddeleri birbirine bağlayan merdivenleri, temiz su için oluşturulmuş altyapı sistemleri ve su sarnıçlarıyla öne çıkıyor. Dünyanın dikkatini çekti Syedra Antik Kenti’nde yapılan kazı çalışmaları sonrası ortaya çıkan her bir yenilik ve buluş, dünyadaki birçok medya kuruluşunun dikkatini çekiyor. Syedra Antik Kenti’nde en çok dikkat çeken buluşların başında Nike heykeli, stadyum, fresk, sütunlu cadde, taban mozaiği gibi tarihe ışık tutacak keşifler geliyor. Antik kentle ilgili haberler, İngilizce, Arapça, Yunanca, Almanca, Rusça, Fransızca gibi dillerde yayımlanırken yurt içinde de birçok tarih ve kültür meraklısı Syedra’dan gelecek yeni haberlere odaklandı. Antik kentle ilgili Hürriyet Gazetesi Yazarı Salim Uzun, "Syedra’yı dünya tanıyacak" isimli köşe yazısında Syedra Antik Kenti’ni detaylarıyla anlatırken Hürriyet Daily News, Ancient Origins, Jerusalem Post, Yahoo News, Fokus.de, GreekReporter, Travel & Tour World, Türkiye Today, Daily Sabah, AOrOc / ENS, HisPAnatolia, Pemlak ve birçok ülkenin basın kuruluşlarında haberler yayımlandı. İspanya’nın önde gelen gazetelerinden Marca ise Syedra’daki keşifleri özel haberlerle okuyucularına sunuyor. Rektör Türkdoğan: "Syedra dünyada büyük bir ilgi uyandırdı" ALKÜ Rektörü Kenan Ahmet Türkdoğan, antik kentteki çalışmaların ALKÜ tarafından yapılması için girişimlerde bulunması sonrası, çalışmalar 21 Mayıs 2024 tarihinde ALKÜ tarafından yapılması kararlaştırıldı. Kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasıyla birlikte Rektör Türkdoğan, Syedra Antik Kenti’ne özel ilgi duyarak çalışmaları yakından takip etmeye başladı. Rektör Türkdoğan, Syedra Antik Kenti’nin son buluşlardan sonra dünyanın gündemine sık sık düşmeye başladığının altını çizerek, "Kültür ve Turizm Bakanlığımızın himayelerinde, Üniversitemizin öncülüğünde ve Kazı Başkanı Doç. Dr. Ertuğ Ergürer liderliğinde yürütülen Syedra Antik Kenti kazı çalışmaları, son keşiflerle birlikte yalnızca ülkemizde değil, tüm dünyada büyük bir ilgi uyandırdı. Tarihin derinliklerinden günümüze uzanan bu kadim kent, her yeni bulguyla birlikte geçmişin izlerini bizlere biraz daha yaklaştırıyor. Syedra Antik Kenti’nde yapılan çalışmalara destek veren başta Turizm ve Kültür Bakanımız Sayın Mehmet Nuri Ersoy’a, Antalya İl Kültür ve Turizm Müdürü Sayın Candemir Zoroğlu’ya, Alanya Müze Müdürü Sayın Seher Türkmen'e teşekkür ederim. Antik kentte bilimsel çalışmaları yürüten değerli hocamız Doç. Dr. Ertuğ Ergürer olmak üzere tüm kazı ekibine teşekkür ediyor, başarılarının devamını diliyorum" dedi.

Mısır’da Tarihi Keşif: II. Thutmose’un Mezarı Bulundu Haber

Mısır’da Tarihi Keşif: II. Thutmose’un Mezarı Bulundu

KAHİRE (İHA) - Mısır Turizm ve Eski Eserler Bakanlığı, II. Thutmose’un mezarının Krallar Vadisi’nde keşfedildiğini duyurdu. Mısır-İngiliz ortak arkeoloji ekibinin yaptığı kazılar sırasında, daha önce yalnızca C4 olarak bilinen mezarın Thutmose II’ye ait olduğu tespit edildi. Mısır Eski Eserler Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Dr. Mohamed Ismail Khaled, mezarın girişinin ve ana geçidinin üç yıl önce bulunduğunu, ancak sahibine dair net kanıtların yeni elde edildiğini açıkladı. KRALLARA ÖZGÜ İŞARETLER VAR Kazı ekibinin saha direktörü Dr. Piers Litherland, mezarın mavi boyalı ve sarı yıldız motifleriyle süslenmiş tavanının hala sağlam olduğunu belirtti. Ayrıca, mezarda krallara özgü dini metinlerden biri olan Amduat sahnelerinin yer aldığını ifade etti. Mezarın tamamen boş olduğu ortaya çıkarken Litherland, mezarın hırsızlık nedeniyle değil, kasıtlı olarak boşaltıldığını düşündüklerini söyledi. Ekip, mezarın yakınlarında Thutmose II ve üvey kız kardeşi Kraliçe Hatshepsut’un isimlerinin yazılı olduğu kaymaktaşı parçaları buldu. SEL SULARIYLA KAYBOLAN HAZİNELER Kazılar sırasında, II. Thutmose’un mezarının ölümünden birkaç yıl sonra sel suları altında kaldığı ve taşınmak zorunda kaldığı anlaşıldı. Litherland, kralın gömülmesinden birkaç yıl sonra sel suları altında kalan mezarın taşındığını ve kaymaktaşının da mezar taşınırken kırılmasının olası olduğunu söyledi. "Ve şükürler olsun ki gerçekten de bir iki şeyi kırmışlardı, çünkü kimin mezarı olduğunu bu şekilde öğrendik" diye ekledi. Ekip, taşınan mezarın yeni konumuna dair ipuçları bulduklarını ve mezarın hazinelerle dolu olabileceğini düşünüyor. Bulunan mezar, 1922 yılında keşfedilen Kral Tutankhamun'un mezarından sonra ortaya çıkarılan ilk Mısır kraliyet mezarı olarak dikkat çekiyor.

Dünyanın İkonik Kuleleri Seyahat Tutkunlarına İlham Veriyor Haber

Dünyanın İkonik Kuleleri Seyahat Tutkunlarına İlham Veriyor

İnsanlık tarihinin birikimini günümüze taşıyan ünlü kuleler, bulundukları şehirlerin simgesi haline gelerek turistik cazibe noktaları oluşturuyor. Mimarileriyle hayranlık uyandıran bu yapılar, her yıl milyonlarca gezginin seyahat planlarını etkiliyor. Dünyanın dört bir yanındaki kuleler, yalnızca mimari harikalar değil, aynı zamanda kültürel ve tarihi değerler taşıyan semboller olarak öne çıkıyor. Teknolojik gelişmelerle birlikte gökdelenler inşa edilse de bu yapılar geçmişin ihtişamını yansıtmayı sürdürüyor. EYFEL KULESİ (PARİS, FRANSA) Paris’in kalbinde yer alan Eyfel Kulesi, 1889 yılında EXPO Paris için inşa edildi. Her yıl 7 milyon ziyaretçiyi ağırlayan kule, hem manzarası hem de ışıklandırmasıyla ziyaretçilere unutulmaz bir deneyim sunuyor. BIG BEN (LONDRA, BİRLEŞİK KRALLIK) Elizabeth Kulesi olarak bilinen Big Ben, Londra’nın tarihi ve politik merkezinde yer alıyor. Themes Nehri boyunca yürüyüş yaparken mola verilmesi gereken bir durak olarak dikkat çekiyor. GALATA KULESİ (İSTANBUL, TÜRKİYE) İstanbul’un simgelerinden biri olan Galata Kulesi, Boğaz ve Tarihi Yarımada’nın eşsiz manzarasını sunuyor. Özellikle gün batımı manzarasıyla fotoğraf tutkunlarının gözdesi oluyor. EMPIRE STATE BİNASI (NEW YORK, ABD) New York’un simgesi haline gelen bu Art Deco tarzındaki yapı, 86. ve 102. katlardan muhteşem şehir manzarası sunuyor. Gece ışıklarıyla büyüleyici bir atmosfere sahip olmaya devam ediyor. PİSA KULESİ (PİSA, İTALYA) Eğik yapısıyla ünlü Pisa Kulesi, tarihi bir mühendislik hatasını cazibe merkezine dönüştüren örneklerden biri. Kule, eğlenceli fotoğraf çekimleri için turistlerin uğrak noktası haline gelmiş durumda. BURJ KHALIFA (DUBAİ, BAE) 828 metre yüksekliğiyle dünyanın en uzun yapısı olan Burj Khalifa, modern mühendisliğin zirvesini temsil ediyor. Gözlem platformları, ışık şovları ve lüks alanlarıyla eşsiz bir deneyim sunuyor. TOKYO SKYTREE (TOKYO, JAPONYA) 634 metre yüksekliğindeki bu modern kule, Tokyo’nun panoramik manzarasını görmek isteyenler için ideal bir nokta. Ayrıca, bölge restoran ve alışveriş alanlarıyla popüler bir destinasyon. İZMİR SAAT KULESİ (İZMİR, TÜRKİYE) 1901 yılında inşa edilen İzmir Saat Kulesi, Osmanlı taş işçiliğinin zarif bir örneği olarak gösteriliyor. Konak Meydanı’nda yer alan kule, hem tarihi hem de kültürel bir buluşma noktası. Kuleler, tarihin ve kültürün mimariyle harmanlandığı yapılar olarak, şehirlerin hikayesini anlatmaya devam ediyor. Turistlerin ilgisini çeken bu ikonik yapılar, bulundukları yerleri dünya çapında tanıtmada önemli bir rol oynuyor.

Topkapı’da Osmanlı Geleneği Yeniden Canlandı Haber

Topkapı’da Osmanlı Geleneği Yeniden Canlandı

İSTANBUL (İHA) - Topkapı Sarayı’nda, jandarmalar nöbetlerini Osmanlı döneminin önemli saray görevlilerinden silahtarların kıyafetleriyle tutuyor. 189 yıl aradan sonra yeniden hayat bulan bu gelenek, hem yerli hem de yabancı turistlerin ilgisini çekiyor. İstanbul İl Jandarma Komutanlığı Topkapı Sarayı Koruma Bölüğü’nün silahtar kıyafetleri, dönemin minyatürleri ve belgeleri referans alınarak uzmanlarca hazırlandı. TARİHİ NÖBET YERLERİ VE ATLI GÖSTERİLER Jandarmalar, Babüsselam ve Babüssaade kapılarında nöbet tutarken, belirli saatlerde 1. Avlu’da atlı birliklerin gösterileri de gerçekleştiriliyor. Topkapı Sarayı Daire Başkanı İlhan Kocaman, "Saray içerisinde önemli kapılarımız olan Babüsselam ve Babüssaade Kapılarının önünde belli dönemlerde nöbet tutuyorlar, belli dönemlerde de ziyaretçilerin arasında gezerek dönemi hatırlatıyorlar. O döneme ait görüntü verebilmek, dönemi anlatabilmek, tematik müzeciliği Topkapı Sarayı'nda da hayata geçirmek istedik. İç mekanlarda bu kıyafetlerle gezerken 1. Avluda yine jandarma bölüğümüze ait olan atlı birliklerimizle belli saatlerde ziyaretçilerin arasına çıkarak atlarıyla gösteri yapmaktadır. Yine ziyaretçilerimizin ilgisini buraya çekmeyi planlamaktayız. Bu konuda gayret ediyoruz. Gördüğümüz kadarıyla da ziyaretçilerimiz uygulamadan memnun. Elbette ki son dönemlerde bu tür uygulamaları sadece bizde değil, dünyanın birçok saray müzelerinde görmekteyiz. Biz de uyguluyoruz" yorumunda bulundu. ZİYARETÇİLERDEN TAM NOT Ziyaretçilerden Liya Ünsal, "Marmaris'ten buraya gezmeye geldim. Yaklaşık 4 gündür İstanbul'u geziyorum. Şu an Topkapı Sarayı'ndayız. Geldiğimde de farklı kostümlü personellerle karşılaştım. Gerçekten bu beni çok mutlu etti. Beni tarihe götürdü" derken, Eray Tahıyan ise, "Buraya gezmeye Kırklareli'den geldim. Gerçek insanların bu şekilde dolaşıyor olması tarihi canlı canlı yaşatıyor. Onları burada görüyor olmak sanki günümüzden geçmişe gitmişiz gibi hissettiriyor. Uygulamadan memnun kaldık" ifadelerini kullandı. Şeyma Şener ise "Bir tarih meraklısı olarak Topkapı Sarayı'nı gezmeye gelmiştim. Geldiğimde karşılaştığım manzara karşısında çok mutlu oldum. İnsanların tarihi anlamlandırması ve bilgilerini algılayabilmesi için çok güzel bir uygulama olmuş. Düşünenlere teşekkür ediyorum" diyerek uygulamayı takdir etti. Topkapı Sarayı’nda hayata geçirilen bu gelenek, ziyaretçilerin geçmişi daha yakından hissetmelerine olanak tanıyor ve tarihi canlandırma anlamında önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

Destanların Dansı, Antalya Kültür Yolu Festivali’nde Seyirciyle Buluşuyor Haber

Destanların Dansı, Antalya Kültür Yolu Festivali’nde Seyirciyle Buluşuyor

Alagöz Kültür Sanat olarak hazırladığımız Destanların Dansı tiyatral dans gösterisi, tüm Türk halklarının Orta Asya’dan Çanakkale’ye uzanan geçmişini, kahramanlarını ve destanlarını dans, müzik ve tiyatro olarak sanatseverlerle buluşturan bir projedir. Dört yıl önce sanatseverlerin beğenisine sunulmak üzere çalışılmaya başlanan bu gösteri, hem gelecek nesillerimize Türk tarihinin büyüklüğünü anlatmayı hem de ülkemizi yurt dışında gururla temsil etmeyi amaçlayan, yürekten çıkmış bir eserdir. Ekibimizin kuruluşundan bu yana birçok gösteri yaparak binlerce sanatsever karşısında sahne aldık. Yurt içinde gerçekleştirdiğimiz gösterilerin ardından yurt dışında, Suudi Arabistan’da ve Meksika’da da sahne alma şansını elde ettik. Bu turnenin ardından, ülkemizde dans gösterilerine olan ilginin artmasıyla beraber onlarca gösteri yaparak daha fazla vatandaşımızın beğenisine sunduk. Aldığımız her yorum bizim için çok kıymetliydi; olumlu yorumlar motivasyon kaynağımız olurken, eleştirileri de göz ardı etmedik ve her birinden ders çıkardık. Ekibimizin daha da güçlenmesiyle beraber, aynı anda Ankara ve İstanbul’da iki farklı gösteri yapabilmenin gururunu yaşayabilecek kadar kendimizi geliştirdik. Özellikle 2023 yılının sonu ve 2024 yılının başında planlarımız ivme kazanmaya başladı. SOCAR için özel olarak hazırladığımız Bir Asrın Destanı gösterisinin ardından ekip olarak neler yapabileceğimizi daha iyi görerek kendimizi sevdiğimiz işe daha da fazla adadık. İstanbul, Ankara, İzmir, Balıkesir ve Aydın’da gerçekleştirdiğimiz biletli gösterilerle beraber çeşitli etkinliklere de davet edilmeye başladık. Kültür Yolu Festivali kapsamında Erzurum ve Trabzon’da, çeşitli kutlamalar vesilesiyle ise Denizli, Antalya, Iğdır, Konya, Tekirdağ ve İstanbul’da binlerce sanatseverle buluştuk. Şu anda ekibimizi daha da güçlendirerek, hem yurt içinde daha fazla gösteri yapmayı hem de yurt dışında ülkemizi başarıyla temsil etmeyi hedefliyoruz. Gösterimiz, Türk tarihinin başından beri kulaktan kulağa günümüze ulaşan destanlara, imkânsız aşklara, ozanlara, şairlere ve fetihlere yer veriyor. Cumhuriyetimizin ne kadar zor şartlar altında ilan edildiğini; Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını; cumhuriyetin bize tanıdığı hakları sahneye taşıyarak yalnızca geçmişimizin değil, günümüzün de ne kadar destansı olduğunu sanatseverlere tiyatral bir dille anlatıyor. Sanatın dans, müzik ve tiyatro gibi birbirinden önemli unsurlarını bir araya getirerek hem geçmişe hem de günümüze dair bir destan yaratıyoruz. Bu destanı Antalya’daki sanatseverlerle paylaşabilmek adına Kültür Yolu Festivali ile 4 Kasım Pazartesi günü Haşim İşcan Kültür Merkezi’ne geliyoruz!

Hakkari’nin tarihi gün yüzüne çıkartılıyor Haber

Hakkari’nin tarihi gün yüzüne çıkartılıyor

Hakkari'deki Mir Kalesi'nde kazı çalışmalarının ilk etabına ara verilirken, Zeynel Bey Medresesi'nde ise restorasyon çalışmaları devam ediyor. Dağgöl Mahallesi'ndeki Mir Kalesi'nde tarihi yapıların ortaya çıkartılması için Kültür ve Turizm Bakanlığının izniyle Hakkari Valisi Ali Çelik'in talimatları ve Hakkari İl Özel İdaresinin destekleri ile 4 Temmuz 2024'te Van Müze Başkanlığı tarafından arkeolojik kazı çalışmaları başlatıldı. Biçer Mahallesi'nde bulunan Zeynel Bey Medresesi'nde ise restorasyon çalışmalarına ara verilmeden devam ediyor. Hakkari Kültür ve Turizm İl Müdürü İdris Ağacanoğlu, Mir Kalesi'nin 1. derece arkeolojik sit alanı olarak tescil edildiğini belirterek, “Mir Kalesi, Halife Derviş (Dağgöl) Mahallesi'nde bulunmaktadır. Tepe alanı 3 bin 706 metrekare ve 150-200 metre civarında bir yükselti üzerine kurulmuştur. Bu kale, tarihi kaynaklarda Abbasilerin Moğollar tarafından yıkılışına (1258) kadar geçen süre içerisinde Hakkâri ismi kullanılmış olup, XIII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Hakkâri Beylerinin ikamet merkezi olmuştur. Hakkâri bölgesinde bulunan birçok kale ismi tarihi kaynaklarında geçmektedir. Kültür ve Turizm Bakanlığının izniyle Hakkari Valisi Ali Çelik'in talimatları ve il özel idaresinin destekleri ile 4 Temmuz 2024'te Van Müze Başkanlığı tarafından arkeolojik kazı başlatılmıştır. Kazı iki temel yapı ile başlamış, Mir Kalesi Arkeopark Projesinin hayata geçirilmesine yönelik proje hazırlığı başlatılması için ara verilmiştir” dedi. Zeynel Bey Medresesi'nde hummalı çalışma Biçer Mahallesi'nde bulunan Zeynel Bey Medresesi'nde başlatılan restorasyon çalışmalarının aralıksız devam ettiğini belirten İl Müdürü Ağacanoğlu, “Valimiz Ali Çelik'in talimatları ve Kültür ve Turizm Bakanlığımızın destekleriyle Mir Kalesi'nden sonra Zeynel Bey Medresesi de ayağa kaldırılıyor. 273 ada ve 102 nolu parselde mülkiyeti Maliye Bakanlığına ait Zeynel Bey Medresesi de 16 yüzyıl Osmanlı eserlerindendir. Medrese doğu-batı doğrultusunda düzgün olmayan dikdörtgen planlıdır. Yapının planı orta avlu ve bunu güney, batı ve kuzeyden çevreleyen 8 oda ve bir eyvandan oluşmaktadır. Zeynel Bey Medresesi, 2024 yılı Cumhurbaşkanlığı yatırım programına alınmıştır. Kültür ve Turizm Bakanlığımız ve il özel idaresinin desteği ile buradaki restorasyon çalışmaları devam ediyor” dedi.

Kütahya'da 8 bin yıllık tarihi aydınlatıyorlar Haber

Kütahya'da 8 bin yıllık tarihi aydınlatıyorlar

Tavşanlı Höyük kazısı, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Erkan Fidan başkanlığında sürüyor. Kazı çalışmalarına TOBB Tavşanlı Ticaret ve Sanayi Odası Kadın Girişimciler Kurulu üyesi olan 30 kadın da katılıyor. Tavşanlı Höyük'te yapılan çalışmalarda, Koloni Çağı'nın sonlarına doğru gerçekleşen saldırı sonucu tamamen yakılıp yıkıldığı belirlenen antik yerleşim bölgesinde geçtiğimiz günlerde yaklaşık 4 bin yıllık mühür keşfedildi. Orta Anadolu'nun büyük ticaret merkezleri Kültepe ve Acemhöyük'teki gibi seramik mühürlere Tavşanlı'daki kazıda da rastlanması, ayrıca geçtiğimiz hafta Çanakkale'nin Eceabat ilçesindeki Maydos Kilisetepe Höyüğü'nde yürütülen arkeolojik kazıda 3 bin 900 yıllık silindir mühür, antik dönemde doğu ile batı arasında başka ticaret yollarının varlığını kanıtlayan bir keşif olarak öne çıkarıyor. Tavşanlı Höyük kazı alanında Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın "Gönüllüyüz Biz" projesi kapsamında Tavşanlı Ticaret ve Sanayi Odası Kadın Girişimciler Kurulu burada incelemeler yaparak gönüllü kadınlarla birlikte Tavşanlı Höyük'te yeni bir çalışma alanında üst katmanda yer alan tarım toprağında uzman arkeologlar eşliğinde kazı yaparak toprağın atılmasına yardımcı oldu. Tavşanlı Höyük kazı alanında gençlik ve spor bakanlığının "Gönüllüyüz biz" projesi kapsamında Tavşanlı Ticaret ve Sanayi Odası Kadın Girişimciler Kurulu burada incelemeler yaparak höyük üst tabakası tarım toprağında kazı yaparak toprağın atılmasında çalışmalara katıldı. TOBB Tavşanlı Ticaret ve Sanayi Odası Kadın Girişmciler Kurulu Başkanı Şule Arslan Ozan, kazı alanında yapılan incelemeler bulundu. Ozan, "Tavşanlı Ticaret ve Sanayi Odası Kadın Girişimciler Kurulu olarak bugün biz geçmişin derin izlerini yakından takip edebilmek adına burada toplandık. Aynı zamanda sekiz bin yıllık bir geçmişe sahip olan Tavşanlı Höyüğü Türkiye'ye ve Dünya'ya tanıtmak istiyoruz. Amacımız bu. Türkiye Odalar Borsalar Birliği'nde Kadın Girişimciler Kurulu'nda bu gönüllülük esasına dayalı çalışmanın bir projeye dönüştürülmesini istiyoruz. Şu andaki proje Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın "Gönüllülük Biz" Projesi adı altında yürütülüyor. Biz de kadın girişimciler bu çalışmamızla tarihte bir iz bırakacağımıza inanıyoruz. Çünkü gönüllü olmak sadece bir görevi yerine getirmek değil, aynı zamanda tarihte de bir iz bırakmak. Biz kadın girişimciler bu çalışmamızla tarihte bir iz bırakacağımıza inanıyoruz. İnanıyorum ben, Tavşanlı Höyük Kütahya'nın ve özellikle Tavşanlı'nın vitrin yüzü olacak. İleride bir Göbekli Tepe olmaya aday bir yer burası. Milattan önce 4 bin yılına ait burada Tavşanlı'da Mısır'daki piramitlerdeki mumyalarda bulunan insan derisi kalıntıları ve insan beyni kalıntıları bulunmuş. Burası bölgenin en eski kalıntılarını taşıyan bir höyük niteliğinde , buraya gelen gönüllü kadınlarımız gerçekten tarihte iz bırakacaklar. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. En azından bu Höyük'ün tanıtılmasında ciddi bir emeğimiz geçmiş olacak. Amacımız bu. Gönüllük esasına dayalı bir çalışma gerekiyor. Artı maddi destek gerekiyor. Bunun için Türkiye Odalar Borsalar Birliği kadın girişimciler kolunda biz teşvik bekliyoruz. Nurten Öztürk başkanımızın buraya gelip buraları görmesini istiyoruz. Ayrıca devlet kurumu olan Zafer Kalkınma Ajansı gibi ajansların destek projelerinde bu gönüllülük projelerinin desteklenmesi bizim için çok anlamlı olur ve ülkemiz için, Tavşanlı için, Kütahya için büyük bir kazanım olur görüşündeyim" dedi. Tavşanlı Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı İlhami Aydın ise "Tavşanlı Höyük bugün tarihi bir gün yaşıyor diyebiliriz. Tavşanlı Kadın Girişimciler Kurulunun düzenlemiş olduğu bu etkinlik bu coğrafyanın geleceğini belirleyecek bir etkinlik olarak da düşünebiliriz. Hep birlikte inşallah bu Höyüğün tanıtımını ve yükselmesini, ortaya çıkarılmasını sağlayacağız. Çok teşekkür ediyorum" dedi. "Cumhuriyet tarihinde ilk defa kadın girişimciler bir kazı alanında" MHP Kütahya Milletvekili Ahmet Erbaş, gerçekleştirmiş olduğu ziyaret sonrası yapılan çalışmalar hakkında şunları söyledi: "8 bin yıllık hayatın var olduğu kazı alanındayız. Ben öncelikle Tavşanlı Ticari Adası'na ve hepsinden önemlisi de Tavşanlı Ticari Odası'ndaki kadın girişimcilere huzurlarınıza çok teşekkür etmek istiyorum. Bugün herhalde Kütahya'daki kazılar için tarihi bir gün. Kütahya'da ilk defa, Cumhuriyet tarihinde ilk defa kadın girişimciler bir kazı alanında yaklaşık 30 kişiler. Bir araya gelip gönüllü olarak bu kazı çalışmalarına katkı koymak için geldiler. Değerli kardeşlerim bir şehrin kalkınması için turizm gerekli midir? Gereklidir. Bir şehrin kalkınması için altyapı gerekli midir? Gereklidir. Bir şehrin kalkınması için sanayi, organize sanayiye, küçük sanayi gerekli midir? Gereklidir. Bir şehrin kalkınması için madencilik gerekli midir? Gereklidir. Ama bir şehrin tarihi olmalı. Geçmişe ait bir bağı olmalı. Geçmişliği bunun üzerine kurmalıyız. İşte şu anda biz yaklaşık 8 bin yılın bir kültürün üzerindeyiz. Ve buradan çıkacak her obje, her eser belki de dünya tarihini değiştirecek. Geçenlerde burada bulduğumuz bir mühür, Türkiye çapında ve dünya çapında haber oldu. Bütün bu bölgede, Batı Marmara diye kastettiğimiz bu bölgede bu mühür ilk defa burada bulundu. Mührün aynısı benzeri de iki gün önce Çanakkale'de bulundu. Demek ki buralarda bir ticaret kolonisi var ki yaklaşık 4-5 bin yıl önce Çanakkale'de kullanılan bir mühür. On yedi kültürden bahsediyoruz. Değerli Tavşanlılar, kendi kültürümüze, kendi değerlerimize sahip çıkmaz. Bunları tanıtmaz ve bunlar için mücadele etmez isek bir başkasının çevre illerinin veya dünya ülkelerinin buraları bilmesini bekleyemeyiz. Önce kendi ilimizdeki, kendi ilçemizdeki, kendi beldemizdeki, kendi köyümüzdeki tarihi eserlere sahip çıkacağız. Bu tarihi eserler bizlere bir miras, kültür mirası. Milletlerin kültürü işte bu miraslar üzerinden, bu eserler üzerinden olgunlaşarak bu seviyeye gelmiştir. Ben Erkan hocama çok teşekkür ederim. Çok özverili bir şekilde çalışıyor. Değerli kazı heyetine çok teşekkür ederim. Çok kısıtlı şartlarda dar bir bütçeyle ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar ama artık burası da bir dünya mirası listesine girdi. Önümüzdeki yıllarda bu kazılarda çok daha büyük çalışmalar göreceğiz. Daha büyük geniş kapsamlı çalışmalar. Daha fazla insanla yapılan çünkü sonuçta bu kazaların hepsi insan iş gücün el emeğiyle oluyor. Evet. Biz Tavşanlı olarak, Kütahya olarak Erkan Başkanımızın yanındayız. Ticari Odası'na çok teşekkür ediyorum. Başkanlarıma çok teşekkür ediyorum ama her şeyden önemlisi evlerindeki çoluğunu çocuğunu işini gücünü sosyal hayatını bırakıp şu anda güneşin altında beraber tozun toprağın içinde bu kazıya katılan kadın girişimcilerimize teşekkür ediyorum. Ben hepinize çok teşekkür ediyorum. Davut Başkan çok teşekkür ediyorum. İyi ki bizi buralara eşlik ettin, yönlendirdin. Erkan hocama bizi bir araya getirdi." Çalışmalara, Kuruçay Belediye Başkanı Rengül Atıcı, Tunçbilek Belediye Başkanı Mustafa Düzgün, MHP Kütahya Milletvekili Ahmet Erbaş, Tavşanlı Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Davut Efe, MHP İlçe Başkanı Kürşat Öztaş, Tavşanlı Ticaret ve Sanayi Odası Kadın Girişimciler Başkanı Şule Arslan Ozan ve kadın üyeler katıldı.

Bodrum'da unutulmuş bir medeniyetin kapıları aralandı Haber

Bodrum'da unutulmuş bir medeniyetin kapıları aralandı

Kazı çalışmaları, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Arkeoloji Bölümü, Orta Çağ Anabilim Dalı'ndan Doç. Dr. Hatice Özyurt Özcan öncülüğünde yürütülüyor. Şu anda sahada 22 işçi ve 4 arkeologla çalışmalar aralıksız devam ediyor. 2019 yılında başlayan kazılarda, bugüne kadar üç kilise, bir vaftizhane, iki hamam, konutlar, kamu yapıları, ticaret merkezleri, liman yapıları ve anıtsal mezarlar ortaya çıkarıldı. Doç. Dr. Hatice Özyurt Özcan, yaptığı açıklamada, “Burası erken Hristiyanlık dönemine ait, geç antik çağ olarak adlandırılan bir yerleşim alanı. Sahil, tamamen erken Hristiyanlık dönemi yapılarıyla donatılmış durumda. Kentin daha erken dönemine, arkaik döneme kadar uzanan geçmişi ise Akropol alanında bulunuyor. Bu alanda 2019 yılında çalışmalara başlandı ve beş yıldır devam ediliyor. Bu süre zarfında birçok yapı açığa çıkarıldı. Çalışmalara başlandığında ilk beş yıllık bir program oluşturuldu. Programın amacı, sahili bütünüyle görünür hale getirmekti, çünkü yoğun bir bitki örtüsü vardı ve yapıların birçoğu toprak altındaydı, tanımlanamaz durumdaydı. 1800'lerde alana gelen seyyahlar burayı küçük bir balıkçı köyü olarak tanımlamışlardı, çünkü birçok yapı görünür değildi. Ancak 2019'dan önceki araştırmalardan, buranın önemli bir bazilikası ve kilisesi bulunduğu için bir piskoposluk merkezi olduğu biliniyordu. Anastapolis'in de piskoposluk listelerinde adı geçen kentlerden biri olduğu biliniyor. Bu sebeple, parselde yer alan alanda kazı çalışmalarına 2020 yılında başlandı. Geçen yıl kamulaştırılması tamamlandı ve şu anda tüm sahile neredeyse hakim durumda” ifadelerini kullandı. 2024 yılı itibarıyla, özellikle kentin dini merkezi ve batı kesiminde yer alan ticaret yapıları üzerinde yoğunlaşan kazılar, antik kentin büyük bir kısmını gün yüzüne çıkarma hedefiyle ilerliyor. Geleceğe Miras Projesi kapsamında yapılan bu çalışmalar, aynı zamanda bölgedeki hamam mozaikleri ve vaftizhanede bulunan duvar resimlerinin konservasyonu ve korunmasını da kapsıyor. Kissebükü Antik Kenti, Karya bölgesindeki diğer Bizans yerleşimlerinden farklı olarak, doğrudan Bizans dönemine ait planlarla inşa edildiği biliniyor. Bu özelliği, kentin arkeolojik ve tarihi değerini daha da artırıyor. Akropol, nekropol, dini merkez, batı yerleşimi ve liman bölgesi gibi beş ana gruptan oluşan antik kent, geçmişin izlerini bugüne taşıyor. Doç. Dr. Hatice Özyurt Özcan, kentle ilgili detayları şu şekilde aktardı: “Çalışmalarda, kenti en iyi şekilde hem denizden hem de karayoluyla görünür kılacak yapıların açığa çıkarılması hedeflendi. Beş yıl süresince sahil kesimindeki neredeyse tüm yapıların çalışması tamamlandı. Kazıların devamında konservasyon çalışmaları yürütüldü, böylece bu yapılar daha sağlam bir şekilde sonraki nesillere bırakılabilecek. Buraya yıllardır gelen insanlar, bir sonraki sezon geldiklerinde gördüklerine inanamıyorlar; bu kadar çok kalıntının burada olduğuna şaşırıyorlar. Kentte üç kilise bulunuyor ve kent üç bölümden oluşuyor. Beş ayrı yerleşim alanı tespit edildi. Burası kentin batı kısmı. Yamaçlarda kule ve yamaç yerleşimi, alt kısımda ticari yapılar, hamam ve onunla bağlantılı kompleks yapılar, konut ve ticaretin bir arada kullanıldığı yapı grupları bulunuyor. Orta kısımda büyük bir dini merkez olan psikopomiyum ve bazilika ile birlikte bağlantılı yapılar yer alıyor. Doğuya doğru gittiğimizde ise liman kalıntıları, liman kilisesi ve konutlarla birlikte yamaçlardan yukarıya doğru çıkan birçok yapı kalıntısıyla karşılaşılıyor. Hem temizlik hem de kazılar sonrasında, aslında büyük çapta bir kent ortaya çıkarılmış oldu. Burası beşinci yüzyıldan yedinci yüzyıla kadar uzanan bir döneme ait. Beşinci yüzyılın ortalarından yedinci yüzyılın başlarına kadar, Arap akınlarıyla birlikte buradaki halkın kenti terk ettiği biliniyor. Bu durumu sikkeler, mimari ve plastik malzemeler ve diğer küçük buluntularla tarihlendirmek mümkün. Diğer taraftan, Helenistik ve Roma dönemi yerleşimi de Akropol'de bulunuyor. Akropol'ün eteklerinde yer alan iki nekropol alanında iki mezar yapısı açığa çıkarıldı. Bu mezarlarda küçük heykeller, altın küpeler ve hem Roma hem Bizans dönemine kadar uzanan oldukça karmaşık iki mezar yapısı ortaya çıkarıldı”. 2023 yılında kamulaştırılan 8 dönümlük parselde yer alan vaftizhane ve kilisede başlatılan kazılar, büyük bir titizlikle sürdürülüyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından kültürel miraslar arasına alınan bu alanda, kazı çalışmaları hız kesmeden devam ediyor. Kissebükü'nde yürütülen bu çalışmalar, bölgenin tarihi dokusunu koruyarak geleceğe miras bırakmayı amaçlıyor. Arkeoloji dünyasında büyük ilgi uyandıran bu keşifler, Kissebükü'nü sadece bir turistik nokta değil, aynı zamanda bilimsel çalışmalar için de vazgeçilmez bir merkez haline getiriyor.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.