Hava Durumu

#Restorasyon

TOURISMJOURNAL - Restorasyon haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Restorasyon haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Stratonikeia’da 2000 yıllık girlandlı lahit bulundu Haber

Stratonikeia’da 2000 yıllık girlandlı lahit bulundu

Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi (İTBF) Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Bilal Söğüt Başkanlığında yürütülen arkeolojik kazı ve restorasyon çalışmaları kapsamında Stratonikeia Antik Kenti’nde girlandlı (meyve, çiçek ve yapraklardan oluşan çelenk), 2 bin yıllık bir lahit mezar bulundu. Stratonikeia Antik Kenti ve Lagina Kutsal Alanı’nda antik dönemlerden günümüze kadar gelen yapılarda yürütülen çalışmalar hakkında bilgi veren Prof. Dr. Bilal Söğüt, şunları belirtti: "Bu çalışmalar Klasik, Hellenistik, Roma İmparatorluk ve Doğu Roma Dönemi yapılarına ilave olarak Menteşe Beyliği, Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi yapılarında da gerçekleştirilmektedir. Antik kentin içinde antik yapıların yanı sıra Osmanlı Dönemi köy meydanı da ayağa kaldırılmaktadır. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından ‘Geleceğe Miras’ projesi kapsamında ara verilmeden sürdürülen bu çalışmalar, yılın on iki ayı boyunca devam etmektedir" "Antik dönemde Stratonikeia’nın bir lahit üretim merkezi olduğu düşünülmektedir" diyen Söğüt, "Roma Hamamı, bouleuterion (Meclis Binası) ve Gymnasion (Spor Okulu) gibi yapıların bulunduğu yerden, tiyatroya giden yol üzerinde, agora (etrafında kamu binalarının bulunduğu şehirle ilgili politik, dini, ticari her türlü faaliyetin gerçekleştiği yapı) olduğu düşünülen yerde 2025 yılında kazılar yoğunlaştırılmıştır. Burada Erken Doğru Roma (Bizans) Dönemi seviyesinde yapılan çalışmalarda girlandlı (meyve, çiçek ve yapraklardan oluşan çelenk), bir lahit mezar bulundu. Bu lahit antik dönemde kentin nekropol (mezarlık) alanında getirilip burada tekrar kullanılmıştı. Bu lahdin dış kısmında bulunan girlandı köşelerde koç başları orta kısımda boğa başları ve eroslar (antik dönemde aşk tanrısı) taşımaktadır. Girland betimlemeleri çam kozalağı, haşhaş, nar ve üzüm gibi meyveler ile yaprak ve çiçeklerden oluşmakta dönemin özelliği olarak olabildiğince gösterişli işlenmiş bir çelenkten oluşmaktadır. Üzerindeki mimari süslemelerine göre tarihi daha net olarak belirlenebilmektedir. Stratonikeia antik kentinde daha önce de lahit ve lahit parçaları bulunmuştu. Bu kentte bilinen örnekler içerisinde en erken ve en güzel betimlenen örnek durumundadır. Antik dönemde Stratonikeia’nın bir lahit üretim merkezi olduğu düşünmekteydi. Yeni çalışmalarda bulunan eserler bu düşünceyi desteklemektedir. Bu lahit alandaki çalışmaları tamamlandıktan sonra antik kent içinde uygun bir alanda sergilenmeye devam edecektir" şeklinde konuştu.

Konya’nın zirvesi Gevale Kalesi turizme kazandırılıyor Haber

Konya’nın zirvesi Gevale Kalesi turizme kazandırılıyor

Konya’nın merkez Selçuklu ilçesi Belediye Başkanı Ahmet Pekyatırmacı, Gevale Kalesi’nde sona gelinen 3. etap restorasyon çalışmalarını yerinde inceledi. Selçuklu Belediyesi tarihe vefa kapsamında tarihi ve kültürel varlıkları gün yüzüne çıkartıp turizme kazandırmaya devam ediyor. Bu kapsamda Konya’ya hakim konumdaki Takkeli Dağın zirvesinde yaklaşık bin 700 metrede yer alan Gevale Kalesi'nin Konya turizmine kazandırılması için çalışmalar hummalı bir şekilde sürdürülüyor. Selçuklu Belediye Başkanı Ahmet Pekyatırmacı, Selçuklu’nun tarihi miraslarından olan ve birçok medeniyete ev sahipliği yapan Gevale Kalesi’nde devam eden 3. etap çalışmalarını yerinde inceledi. Konya’nın zirvesinde yer alan ve tarihin adım adım gün yüzüne çıktığı tarihi yapının Konya turizmine kazandırılması için Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Selçuklu Belediyesi örnek bir iş birliği sergiliyor. Turizm açısından büyük potansiyele sahip Gevale Kalesi’nde çalışmalarla bugüne kadar önemli keşiflere ulaşıldı. Takkeli Dağ, Anadolu Selçuklu başkenti Konya'da birçok medeniyete ev sahipliği yapan ve efsanelere konu olan sur ile burçların yer aldığı sembol bir mekan. Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu, Karamanoğulları ve Osmanlı'ya kadar binlerce yıldır birçok medeniyetin izlerini taşıyan tarihi dağda titizlikle yürütülen çalışmalar bu yüzden büyük önem taşıyor. Gevale Kalesi 3. etap restorasyon çalışmaları çerçevesinde, 100’ün üzerinde sarnıcın konservasyon ve restorasyonu projelerine uygun olarak tamamlandı. Surların mikro enjeksiyon sağlamlaştırması ve konservasyonunu yapan ekipler diğer mesken kalıntılarının da sağlamlaştırma, konservasyon ve restorasyon uygulamalarında sona yaklaştı. Ayrıca, yürüme yolları, dehlizler, hamam ve ibadet mekanlarının da restorasyonu tamamlandı. Kalede 3. etap uygulamaları planlamalar dahilinde sonlanırken bir bütün olarak tamamlanan yapıların turizme açılmasına yönelik destinasyon yönlendirmelerin ve diğer çalışmaları devam edecek. "Gevale, Konya turizmi açısından büyük değer taşıyor" Gevale Kalesi’ndeki çalışmaların Konya turizmi açısından büyük önem arz ettiğini ifade eden Selçuklu Belediye Başkanı Ahmet Pekyatırmacı, "Yaklaşık 13 yıldır tarihi alandaki kazı çalışmalarını paydaşlarımızla beraber büyük bir titizlikle yürütüyoruz ve önemli bir noktaya geldik. Takkeli Dağ, Konya’nın 360 derece gözlemlenebildiği Antik Dönemden itibaren bir kalenin bulunduğu önemli bir yerleşim alanı. Buradaki kazılarda da önemli keşiflere ulaştık ve 3. etap çalışmalarımız planlamalar dahilinde sorunsuz bir şekilde tamamlandı. İnşallah Konya’nın turizmde önemli bir mekan ile Konya siluetine ve turizmine önemli bir katkı sğlamayı düşünüyoruz. Takkeli Dağ’ın zirvesinde Gevale Kalesi’ni ziyarete gelen misafirlerimiz hem tarihin derinliklerine yolculuk edecekler hem de Konya’yı panaromik olarak görebilecekler bu anlarını fotoğraflayarak zamana iz düşebilecekler" dedi.

256 Yıllık Zeynep Sultan Camii İbadete Açılıyor Haber

256 Yıllık Zeynep Sultan Camii İbadete Açılıyor

İSTANBUL (İHA) - İstanbul Fatih’te bulunan ve Sultan III. Ahmet’in kızı Zeynep Sultan tarafından yaptırılan Zeynep Sultan Camii’nin 2014 yılında başlayan restorasyon çalışmalarının büyük bölümü tamamlandı. 11 yıldır ibadete kapalı olan cami, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün çalışmalarıyla yeniden hayat buluyor. Vakıflar İstanbul 1. Bölge Müdürlüğü Sanat Eserleri ve Yapı İşleri Şube Müdürü Feyyaz Fidan, "Restorasyon çeşitli sebeplerle akamete uğradı. 2023 yılına gelindiğinde Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü olarak restorasyona başladık ve çalışmalarda yüzde 90 seviyesine ulaştık. En kısa sürede restorasyonu tamamlayarak caminin ibadete açılmasını planlıyoruz. Restorasyona başladığımızda ana kubbede raspa işlemi esnasında 5 parça kubbe kuşak yazısı bulundu. Sanat tarihçiler tarafından aslında bunun Peygamber Efendimizin dış görünüşünü, vasıf ve sıfatlarını anlatan bir Hilye-i şerif olduğu tespit edildi. Özgünlüğüne uygun olarak uzman hattatlar tarafından projelendirilerek bu Hilye-i şerif yazısı ihya edildi" açıklamasında bulundu. 1769 yılında Mimar Tahir Ağa tarafından inşa edilen cami, barok tarzıyla dikkat çekiyor. Zamanla bazı yapıları kaybolan külliyenin türbesi ve sebili, yol genişletme çalışmaları nedeniyle ortadan kalktı. Osmanlı-Rus Savaşı’nda muhacirlere tahsis edilen cami, 1917, 1958 ve 1983 yıllarında çeşitli onarımlar geçirdi. 2014 yılında başlayan fakat kesintiye uğrayan restorasyon çalışmaları, 2023 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yeniden başlatıldı. 2023 yılında hız kazanan restorasyonda minare güçlendirmesi yapıldı, çimento esaslı sıvalar kazınıp yerine geleneksel horosan harcı uygulandı. Caminin renkli kalem işleri özgün desenlerine sadık kalınarak yenilendi. Ahşap elemanların konservasyonu ve halı döşemesi tamamlandıktan sonra caminin ibadete açılması planlanıyor. Tarihi caminin restorasyon sonrası son hali havadan görüntülenerek büyük beğeni topladı.

600 Yıllık Sarıhacılar Camii Eserlerini Bekliyor Haber

600 Yıllık Sarıhacılar Camii Eserlerini Bekliyor

ANTALYA (İHA) - Antalya’nın Akseki ilçesinde, düğmeli evleriyle ünlü Sarıhacılar Mahallesi'nde bulunan 600 yıllık Sarıhacılar Camisi, 2019 yılında restorasyona alındı ve 2022’de tamamlanarak yeniden ibadete açıldı. Ancak restorasyon sürecinde koruma amaçlı götürülen bazı tarihi eserler hâlâ camiye iade edilmedi. Sarıhacılar Köyü Kültür ve Turizm Dayanışma Derneği İstanbul Şube Başkanı Mehmet Orhan Can, caminin restorasyonunun aslında 18 ay sürecek şekilde planlandığını, ancak pandeminin süreci uzatarak üç yıla çıkardığını belirtti. Can, restorasyon öncesinde Sultan 5. Mehmet Reşad’ın 1917’de hediye ettiği sancak, Kabe örtüsünün bir parçası ve altın varaklı seccadelerin Side Müze Müdürlüğü’ne konservasyon için teslim edildiğini, ancak hâlâ geri getirilmediğini söyledi. Caminin aydınlatma sisteminin de 1800’lü yıllara dayandığını vurgulayan Can, asansörlü mekanizmayla çalışan döküm avizenin restorasyon sırasında Antalya Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne ait depoya kaldırıldığını aktardı. Caminin içinde bulunan diğer teberrükat eşyalarının da aynı şekilde bölge müdürlüğünün deposuna taşındığını, Sakal-ı Şerif’in ise ilçe müftülüğü tarafından muhafaza edildiğini ekledi. Mahalle halkı, yıllardır beklenen eserlerin camiye iadesi için yetkililere çağrıda bulunuyor. Sarıhacılar Köyü Platformu üyesi Fatma Genç, "Caminin restorasyon işlemleri tamamlanalı 2 yılı aştı. İmam atanarak camimiz ibadete açıldı. Fakat camimizin eserleri yerine konulmadı. Biz Sarıhacılar sakinleri olarak 2022 yılından bu yana Akseki Kaymakamlığını 2 kez, Akseki Müftülüğünü ise defalarca ziyaret ederek camimize ait teberrükat eşyalarının tekrar camimize getirilmesi ile ilgili sürecin başlatılması talebinde bulunduk. Bugüne kadar bu taleplerimiz yerine getirilmedi. Müftülüğün talep yazısı göndermesini istiyor ve bekliyoruz. Camimiz öksüz gibi kaldı" dedi. Sarıhacılar Mahallesi, Türkiye’nin en zengin etnografya müzelerinden biri olan Mustafa Kavasoğlu Türk Etnografya Müzesi’ne de ev sahipliği yapıyor. Ancak camiyi ziyarete gelenlerin en çok sorduğu soruların başında, hâlâ yerine asılmayan tarihi avize geliyor. Mahalle halkı, camilerinin kültürel mirasını kaybetmemesi için yetkililerin bir an önce harekete geçmesini bekliyor.

600 Yıllık Kuran-ı Kerim Yeniden Hayat Buldu Haber

600 Yıllık Kuran-ı Kerim Yeniden Hayat Buldu

İSTANBUL (İHA) - Beyoğlu’ndaki Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü İstanbul Vakıflar 1. Bölge Müdürlüğü’ne bağlı Restorasyon ve Konservasyon Atölyesi, yüzlerce yıllık tarihi eserleri uzman ellerde titizlikle onararak gelecek nesillere aktarıyor. Atölyede yürütülen çalışmalar kapsamında, Gaziantep Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne ait 600 yıllık bir Kuran-ı Kerim’in restorasyonu tamamlandı. Laboratuvarda, el yazması eserlerden hat levhalarına, metal objelerden halı ve kilimlere kadar birçok eser doğal yöntemlerle restore edilerek hayat buluyor. Türkiye’nin farklı bölgelerinden getirilen eserler, 21 kişilik bir ekip tarafından onarılarak ait oldukları yerlere geri gönderiliyor. Restoratör Reyhan Özer, Sultan 2. Mahmut’a ait 19. yüzyıldan kalma celî sülüs hat levhasının onarım sürecini, "Bünyemize gelen hat levhaların restorasyonu ile uğraşıyorum. 19. yüzyıl eserlerinden 2. Mahmut'a ait bir eserdir. Celil-i sülüs levhasıdır. Edirnekari ahşap üzerine altın varak kullanılarak malakari üslupla yazılmıştır. Raspa işlemlerin arkasından katmanlara inilerek barok motifler çıkartılmış, motiflerin eksik kısımların aslına bağlı kalarak tamamlanmıştır. Altın varak kısmında da eksiklikler belirlendikten sonra tamir edilmiştir. Restorasyonu da bu şekilde tamamlanmıştır" sözleriyle anlattı. Tekstil restoratörü Özlem Akyel ise 17. yüzyıl Uşak halısının restorasyon sürecini aktardı. "Önümde görmüş olduğunuz 17. yüzyıl Uşak halısı. Eserler bize geldiğinde ilk olarak kuru temizliğini yapıyoruz. Süpürüyoruz, kirlerden ve tozlardan arındırıyoruz. Daha sonra hasarlı bölgeleri var, onları tespit ediyoruz. Atkı ve çözgü ipliklerin detaylı temizliklerini yaptıktan sonra neresinde hasarlı bölge varsa orasının onarım işlemi başlıyor. Hasarlı olan bölge dokunarak onarılıyor. Halımızın restorasyon aşaması bu şekilde bitmiş oluyor. Bu halıda ise atkı ve çözgü iplikleri cımbızla temizleme aşamasındayım. Halıdan halıya göre restorasyon süresi değişiyor ama en az 2 ay elimizde kalmış oluyor. Bu eser bittikten sonra Ankara'ya geri gönderilecek" dedi. Kağıt restoratörü Ece Fuat Başoğlu, geç Osmanlı dönemine ait bir berat üzerinde çalıştıklarını belirtti. "Fiziksel tahribata uğramış, yırtıklarımız var. Bantlar kullanıldığı için lekeleri bulunuyor. Biz şu an kağıt restorasyonunun ilk aşaması olan kuru temizliğini yapıyoruz. Ardından mekanik temizliği yapılacak. Ardından ıslak temizliği yapılacak ve uygun Japon kağıdı ile onarımına geçilecek. Onarımı bittikten sonra dijital ortama aktarılacak. Bizdeki işlemi bitmiş olacak. Bir cildi ve kaplaması olmadığı için bu şekilde muhafaza edeceğiz. Biz burada başka eserler de yapıyoruz. El yazması eserlerimiz de var" dedi. 600 yıllık Kuran-ı Kerim’in restorasyonunun tamamlandığını ve geri gönderilmeye hazır olduğunu da ekledi. Restorasyon sürecinde 13. yüzyıldan kalma bir ferman da inceleniyor. Uzmanlardan Esra Arı, "Eserde yoğun mantar görülmektedir. Eser üzerinde görülen siyah lekeler, mantarın eser üzerinde bıraktığı kalıcı izlerdir. Etil alkol ile eserimizin mantarını arındırma işlemini yapmaktayım. Bundan önce kuru temizleme işlemi yapıldı. Şu an mantar giderme işlemindeyim. Bundan sonra ıslak temizleme ve onarım işlemi yapılacak. Toplamda bitmesi 2 ayı bulur" yorumunda bulundu. Müze Araştırmacısı Battal Yalbaç, restorasyon sürecinin işleyişine dair bilgi verdi. Yalbaç'ın verdiği bilgilere göre, Türkiye’nin farklı bölge müdürlüklerinden getirilen yazma eserler, hatlar, çiniler ve halılar burada özenle inceleniyor. Öncelikle eserin durumu belirleniyor; eğer mantar tespit edilirse öncelikli olarak mantarın yayılması engelleniyor. Sonrasında her esere numara verilerek restorasyon aşamasında karışıklık yaşanması önleniyor. Ön tarama ve temizlik aşamalarının ardından restorasyon süreci, eserin dönemine ve yapısına uygun şekilde tamamlanıyor. Tüm işlemler ulusal ve uluslararası standartlara göre yürütülüyor. Restorasyon tamamlandıktan sonra eserler dijital ortama aktarılıp tekrar ait oldukları bölgelere iade ediliyor. 21 kişilik uzman ekip, her eseri büyük bir titizlikle koruyarak gelecek nesillere aktarmayı amaçlıyor.

İmrahor İlyas Bey Camii Restorasyonu Hızla İlerliyor Haber

İmrahor İlyas Bey Camii Restorasyonu Hızla İlerliyor

İSTANBUL (İHA) - Ayasofya Camii’nden 100 yıl daha eski olan İmrahor İlyas Bey Camii’nde 2023’te başlatılan restorasyon çalışmaları sürüyor. Geçmişte çeşitli hasarlar alarak üst yapısını kaybeden camide, Vakıflar İstanbul 1. Bölge Müdürlüğü koordinasyonunda geçici çatı tamamlandı. Restorasyonun ardından ibadete açılması planlanan cami, havadan görüntülendi. EN ESKİ DİNİ YAPILARDAN BİRİ Fatih’teki cami, Bizans döneminde kilise olarak inşa edildi ve İstanbul’un fethi sonrası camiye çevrildi. 2. Beyazıt döneminde İmrahor İlyas Bey tarafından tekrar düzenlenen yapı, Latin istilası, 1894 depremi ve 1900’lerdeki yangın ve yağmurlarla büyük zarar gördü. 1925’te terk edilen ve 1934’te müzeye devredilen cami, 2012’de Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne geçti. 2019’da ise yapının restorasyon projeleri onaylandı. ÖZGÜN MİMARİSİ KORUNUYOR 2023’te başlayan restorasyon kapsamında çevre temizliği yapıldı ve 100 yıldır üstü açık olan cami için geçici çatı kuruldu. Güney bölümdeki yıkılan sütunlar aslına uygun şekilde yenilenecek. Yapı hakkında bilgi veren Vakıflar İstanbul 1. Bölge Müdürlüğü Sanat Eserleri ve Yapı İşleri Şube Müdürü Feyyaz Fidan, "İstanbul'daki en eski dini yapı olarak ifade edebileceğimiz bu manastır; Studios Manastırı'dır. İstanbul'un fethine kadar manastır olarak kullanılan yapı, fetihten sonra 2. Beyazıt'ın Mirahoru İlyas Bey tarafından cami ve tekkeye çevrilmiştir. Bu yapı kompleksinde caminin yanı sıra sarnıç, ayazma ve çeşme de bulunmaktadır. Geniş bir revaklı avlusunun ve derviş hücrelerinin olduğunu biliyoruz. Cami olduktan sonra minare ekleniyor fakat günümüze külah ve petek kısmının maalesef ulaşamadığını görüyoruz. İmrahor İlyas Bey Camii'nden bahsederken tabii ki opus sectiladan bahsetmemiz gerekir. İnşa edildiği dönemde yurdun birçok yerinden çeşitli taşlar getiriliyor ve bu taşlar belli bir geometrik düzene göre döşeniyor. Bugün burada görülen opus sectila özgündür. Yapının ilk inşasından kalan bir döşemedir" açıklamasında bulundu. RESTORASYON ÇALIŞMALARI DEVAM EDİYOR Feyyaz Fidan, restorasyon sürecini anlatarak, geçici çatı ve statik güçlendirme çalışmalarının tamamlandığını belirtti. Minarenin eksik külah ve petek kısmının, bilim kurulunun değerlendirmesi sonrası Koruma Kurulu onayıyla tamamlanacağını ekledi. Caminin en kısa sürede ibadete açılması hedefleniyor.

Gök Medrese’ye Tarihi Havuz Dokunuşu Haber

Gök Medrese’ye Tarihi Havuz Dokunuşu

TOKAT (İHA) - Tokat’ta 800 yıl önce inşa edilen Gök Medrese’nin avlusuna yapılan son restorasyon çalışmaları kapsamında 18. yüzyıla ait bir havuz konumlandırıldı. Selçuklu mimarisine uygun şekilde konumlandırılan havuz, tarihi yapı ile bütünleştirilerek koruma altına alındı. Selçuklu veziri Muhiddin Süleyman Pervane tarafından inşa edilen Gök Medrese’nin restorasyonu, 2020 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından başlatılarak 2025 yılında tamamlandı. Tarihi dokusunu koruyarak günümüze ulaşan medrese, Tokat’ın önemli kültürel miraslarından biri olmaya devam ediyor. Selçuklu döneminde medreselerin avlusunda genellikle havuz bulunduğu bilinse de, Gök Medrese’nin restorasyonu sırasında herhangi bir havuz kalıntısına rastlanmadı. Bunun üzerine Tokat Vakıflar Bölge Müdürlüğü envanterinde bulunan 18. yüzyıla ait tarihi havuz, Sivas Kültür Varlıkları Koruma Kurulu’nun onayıyla medresenin avlusuna yerleştirildi ve koruma altına alındı. "TARİHİ HAVUZU KORUMA ALTINA ALDIK" Tokat Vakıflar Bölge Müdürü Sebahattin Erdoğan, medresenin restorasyon süreciyle ilgili olarak, "Tokat Vakıflar Bölge Müdürlüğü envanterinde bulunan 18. yüzyıla ait havuz medresenin avlusuna koyuldu. Selçuklu medreselerinin tamamının avlusunda havuz bulunmasına rağmen bu medresenin restorasyonunda havuz kalıntısı bulunmadı. Sivas Kültür Varlıkları Koruma Kurulu olarak elimizde bulunan tarihi havuzu tarihi bir mekânda korumuş olduk" açıklamasında bulundu.

Gök Medrese Yeniden Gençlerin Hizmetine Giriyor Haber

Gök Medrese Yeniden Gençlerin Hizmetine Giriyor

TOKAT (İHA) - Selçuklu dönemine ait Gök Medrese'nin 2020 yılında başlayan restorasyon çalışmaları tamamlandı. Tarihi yapı, gençlerin 24 saat ders çalışabileceği ve sosyal etkinlikler düzenleyebileceği modern bir merkez haline getirildi. Sultan Gıyâseddin Keyhüsrev döneminde vezir Muînüddin Pervane tarafından 13. yüzyılda inşa edilen Gök Medrese, 18. yüzyıla kadar eğitim kurumu olarak kullanıldı. Zamanla şifahane ve göçmenlerin barınağına dönüşen yapı, 1920-2012 yılları arasında şehir müzesi olarak hizmet verdi. 2020’de başlayan restorasyon çalışmalarıyla tarihi yapı, kültürel mirası korunarak gençlerin kullanımına uygun bir alana dönüştürüldü. "RESTORASYON 110 MİLYON LİRAYA MAL OLDU" AK Parti Tokat Milletvekili Mustafa Aslan, Gök Medrese'nin Selçuklu mimarisinin tüm özelliklerini taşıyan muazzam bir eser olduğunu belirterek, "1250 ile 1277 yılları arasında yapıldığı tahmin ediliyor. Yaklaşık 20 yıl süre içerisinde bu eser yapılmış. Evliya Çelebi de Seyahatnamesinde buradan ‘Çok latif ve güzel bir medrese’ diye bahsediyor. Burası 18. Yüzyıla kadar medrese olarak, daha sonra şifahane ve göçmenlerin kullandığı bir mekan olarak kullanılmış. 2020 yılında da restorasyon çalışmaları başladı. Burayı gençlere tahsis etmeyi düşünüyoruz. Gençlerin 24 saat ders çalışacağı, sosyal ve kültürel etkinlikler yapacakları bir alan haline getirmek istiyoruz. 24 saat ücretsiz çay ve belli zamanlarda çorba ikramları olacak. Restorasyon 110 milyon liraya mal oldu" açıklamasında bulundu.

Bursa'da 700 Yıllık Medreseye Yapılan Müdahale Tepki Çekti Haber

Bursa'da 700 Yıllık Medreseye Yapılan Müdahale Tepki Çekti

BURSA (İHA) - Bursa’da çocuk kütüphanesi olarak kullanılan 700 yıllık Lala Şahin Paşa Medresesi’nin içine yapılan tuvalet ve mutfak, duvarların rutubet nedeniyle zarar görmesine yol açıyor. 1339 yılında inşa edilen Osmanlı’nın ilk anıt eserlerinden biri olan medresede, 2006 yılında Bursa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun kararıyla başlatılan restorasyon çalışmalarında dışarıda tuvalet bulunmasına rağmen içeride yeni tesisatlar inşa edildi. Bursa Eski Eserleri Sevenler Kurumu üyesi ve Gönüllü Çevre Müfettişi Ali Turan, 2007 yılında bu duruma karşı hukuki mücadele başlatarak konuyu Bölge İdare Mahkemesi, Danıştay ve Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı. Ancak yapılan itirazlar sonuçsuz kaldı. Turan, "Bu hukuksuzluğun 2004 yılından beri takipçisiyim. Medresedeki iç alanındaki 8 bölümden 2'si tuvalete ve mutfağa harcanmıştır. Bu, basit bir tesisat olayı değildir. İdare Mahkemesi'nin reddi üzerine davayı Anayasa Mahkemesi'ne götürdüm. Ancak bir sonuç alamadım. Bu medrese Bursa'daki ilk Türk eseridir. Bu eser hepimizin, bir an önce bu yanlıştan dönülmeli ve medrese 8 odalı aslî haline çevrilmelidir" diyerek, medresenin tarihi kimliğinin korunması gerektiğini belirtti. Turan, "Osmanlı'nın ilk anıt eserini haritaya çevirmişler. Bursa'nın fethinin ardından ilk anıt eseri olarak tarihe geçmiştir. Buraya 1 çivi bile çakılamaz. Binanın içerisine yapılan tuvalet ve mutfak sebebiyle duvarlarında rutubetlenme başladı. Belki de bu sebepten dolayı bu bina yıkılacak. Bir gün, Bursa'nın ilk anıt eseri yıkılırsa şaşırmayın. Medresenin bitişiğinde bulunan Lala Şahin Paşa Vakfına ait olan yerleri mülkiyet sahibi Vakıflar Genel Müdürlüğü kamulaştırıp oralara 1 değil, 11 tuvalet ve mutfak yapabilir. Yapılan bu çalışmalarla ilgili hem Bursa Vakıflar Bölge Müdürlüğüne, hem de Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü ve Bursa Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğüne ihbarda bulundum. İçeride gerekli incelemeler yapıldı. Ancak çıkan karar ve raporları bize bugüne kadar hala verilmedi" dedi. Alınan kararları şaibeli bulduğunu belirten Turan, yapılanları ecdada ihanet olarak nitelendirdi.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
TOURISMJOURNAL En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.