Hava Durumu

#Likya

TOURISMJOURNAL - Likya haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Likya haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Türkiye, BM’nin ‘En İyi Turizm Köyleri’ Listesinde 4 Köyle Yer Aldı Haber

Türkiye, BM’nin ‘En İyi Turizm Köyleri’ Listesinde 4 Köyle Yer Aldı

BM Turizm Örgütü tarafından beşincisi düzenlenen 'En İyi Turizm Köyleri' girişimi kapsamında, 29 ülkeden 52 köy ödüle layık görüldü. Afrika, Amerika, Asya, Avrupa ve Orta Doğu'dan gelen 270'ten fazla başvuru arasından seçilen köyler, kültürel mirasın korunması, doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı ve turizmin yerel kalkınmaya katkısı gibi kriterlerde değerlendirildi. Liste, Çin'in Huzhou kentinde düzenlenen törenle açıklandı. Ayrıca 20 köy 'Yükseltme Programı'na dahil edilerek gelecekte 'En İyi Turizm Köyü' ünvanı alabilmeleri için destek kapsamına alındı. Türkiye'nin dört farklı bölgesinden seçilen köyler, ülkenin kültürel çeşitliliğini ve sürdürülebilir turizm vizyonunu dünyaya tanıtıyor. Muğla'dan Akyaka, İzmir'den Barbaros, Mardin'den Anıtlı ve Antalya'dan Kale Üçağız köyleri, doğal güzellikleri, köklü kültürleri ve sürdürülebilir turizm anlayışlarıyla dünyanın en iyi turizm destinasyonları arasında gösterildi. Muğla'nın Akyaka köyü doğal güzellikleri ve çevre dostu mimarisiyle tanınıyor. İzmir'in Barbaros köyü yerel üretim, geleneksel el sanatları ve gastronomiyle öne çıkıyor. Mardin'in Anıtlı köyü ise tarihi dokusu ve çok kültürlü yapısıyla dikkat çekiyor. Antalya'nın Kale Üçağız köyü de Likya uygarlığının izlerini taşıyan eşsiz kıyı köylerinden biri. 319 KÖY 'EN İYİ TURİZM KÖYLERİ AĞI'NIN PARÇASI OLDU Yeni listeyle birlikte, 'En İyi Turizm Köyleri Ağı'na katılan köy sayısı 319'a ulaştı. Ağ, kırsal destinasyonların deneyim paylaşımı, iyi uygulamaların yaygınlaştırılması ve sürdürülebilir kalkınma alanlarında iş birliği yapmalarını amaçlıyor. BM Turizm Örgütü, 'En İyi Turizm Köyleri' girişiminin altıncı edisyonu için başvuruların 2026 yılının ilk çeyreğinde başlayacağını duyurdu. Bu süreç, yeni kırsal destinasyonlara sürdürülebilir turizm projelerini küresel ölçekte tanıtma fırsatı sunacak. 'TURİZM, KÜLTÜREL MİRASIMIZI KORUYAN BİR GÜÇTÜR' Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, NSosyal hesabından yaptığı paylaşımda turizmi yalnızca ekonomik bir faaliyet olarak değil; kültürel mirası koruyan, yerel kalkınmayı destekleyen ve insanı merkeze alan bir güç olarak gördüklerini vurguladı. Bu anlayışla, Türkiye'nin dört bir yanında kırsal turizmi geliştirmeye, yerel değerleri yaşatmaya ve dünyayla paylaşmaya devam edeceklerini belirten Ersoy, başarıda emeği geçen herkese ve süreci titizlikle yürüten AB ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı'na teşekkür etti. Ersoy, paylaşımında şu ifadeleri kullandı: "Köylerimiz dünyanın en iyileri arasında. Birleşmiş Milletler Turizm Örgütü'nün 'En İyi Turizm Köyleri 2025' listesinde ülkemizden dört köy yer aldı; Akyaka-Muğla, Barbaros-İzmir, Anıtlı-Mardin, Kale Üçağız-Antalya. Doğal güzellikleri, köklü kültürleri ve sürdürülebilir turizm anlayışlarıyla öne çıkan bu köylerimiz, Anadolu'nun zenginliğini dünyaya tanıtıyor. Turizmi yalnızca ekonomik bir faaliyet olarak değil, kültürel mirasımızı koruyan, yerel kalkınmayı destekleyen ve insanı merkeze alan bir güç olarak görüyoruz. Bu anlayışla, ülkemizin dört bir yanında kırsal turizmi geliştirmeye, yerel değerleri yaşatmaya ve dünyayla paylaşmaya devam edeceğiz. Bu başarıda emeği geçen herkese ve süreci titizlikle yürüten AB ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığımıza teşekkür ediyorum."

Likya, ABD Demokrasisine İlham Verdi Haber

Likya, ABD Demokrasisine İlham Verdi

BBC, “ABD demokrasisine ilham veren antik uygarlık” başlıklı makalesinde şunları aktarıyor: “Türkiye’nin Akdeniz kıyısı boyunca uzanan 540 km’lik bir yürüyüş rotası, gezginlere dünyanın ilk demokratik birliği olarak kabul edilen eski bir denizci cumhuriyet Lycia’nın zengin mirasını tanıtıyor.” 1. Likyalılar Hakkında BBC makalesinde, “Homeros’un İlyada’sında Xanthos’un girdaplı nehri olarak anılan bu topraklar, kökeni tartışmalı, denizci ve bağımsız bir halk olan Likyalılara ev sahipliği yapıyordu” ifadesi yer alıyor. Antik tarihçi Herodot, Likyalıların ataları olan Trm̃mili halkının Girit’ten geldiğini yazmıştı. Ancak modern araştırmacılar, Likyalıların aslında Anadolu kökenli olduklarını, Büyük İskender’in 333 MÖ’de Perslerden bölgeyi almasından sonra Helenleştiğini düşünüyor. 2. Siyasi Mirasları BBC, Likyalıların siyasi mirasının ise günümüzde bile etkisini sürdürdüğünü belirtiyor. 1787 yılının Haziran ayında, geleceğin ABD Başkanı James Madison, Philadelphia’daki Anayasa Kongresi’nde bir konuşma yaptı. Orantılı temsil eksikliği nedeniyle yasa yapımında yaşanan sorunları tartışırken, Madison, Likya Birliği örneğini gündeme getirdi. MÖ 2. yüzyılda kurulan ve 23 şehir devletinden oluşan Likya Birliği, halk temsiline ve orantılı oy dağılımına dayalı yapısıyla dünyanın ilk demokratik birliği kabul ediliyor. Başkent Patara dâhil altı şehir, üç oy hakkına sahipti; orta büyüklükteki şehirler iki oy, küçük yerleşimler ise bir oyla temsil ediliyordu. Bu yapı, daha sonra ABD Anayasası’nın hazırlanmasında da ilham kaynağı oldu. Nitekim 18. yüzyıl Fransız filozofu Montesquieu, Likya sistemini “antik çağın en mükemmel anayasası” olarak nitelemişti. 3. Likya Kentleri Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü verilerine göre, Likya kentleri Teke Yarımadası’nda yer alıyor. Likya Birliği’nin önemli şehirleri: Patara (başkent) Xanthos Pinara Olympos Myra Tlos Daha sonra eklenen Phaselis Bunun yanı sıra Andriake, Simena (Kaleköy), Limyra, Theimmusa, Aperlae gibi daha küçük kentler de birlik içinde yer aldı. Likya uygarlığına ait Patara’daki Parlamento binası, kaya mezarları, tapınaklar ve kale kalıntıları bugün hâlâ ayakta olup, toplumsal yaşam ve inanç sistemi hakkında önemli bilgiler sunuyor. 4. Likya Yolu Likya uygarlığından adını alan Likya Yolu, antik dönemde kullanılan patikaların işaretlenmesi ve haritalanmasıyla oluşturuldu. 540 kilometrelik bu yürüyüş rotasında Patara, Xanthos, Aperlae, Kaleköy (Simena) ve Olimpos gibi antik kentler yer alıyor. Akdeniz’e paralel uzanan rota, “dünyanın en iyi 10 uzun mesafe yürüyüş rotası” arasında gösteriliyor.

Türkiye'nin Tarihe Kapı Açan Kültür Rotaları Haber

Türkiye'nin Tarihe Kapı Açan Kültür Rotaları

Türkiye’nin dört bir yanına yayılan kültür rotaları, ziyaretçilere benzersiz bir tarih ve kültür yolculuğu sunuyor. Her köşesi farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış bu rotalar, açık hava müzesi gibi geçmişle günümüzü birleştiriyor. FRİG YOLU Frig Yolu, antik dönemde Friglerin hüküm sürdüğü, günümüzde ise Ankara, Afyonkarahisar, Eskişehir ve Kütahya arasında uzanan bir bölgeyi kapsıyor. Bu rota, Frig eserlerini görmek isteyenler için oluşturulmuş ve uluslararası standartlarda işaretlenmiş yürüyüş ve bisiklet yollarından oluşuyor. Toplam uzunluğu yaklaşık 506 kilometre olan Frig Yolu, Gordion (Polatlı, Ankara), Seydiler (Afyonkarahisar) ve Yenice Çiftliği (Ahmetoluğu Köyü, Kütahya) olmak üzere üç farklı noktadan başlayarak Frig vadilerine ilerliyor ve Friglerin merkezi kabul edilen Yazılıkaya’da birleşiyor. Ana parkurların yanı sıra, rotada bağlantı yolları ve alternatif güzergahlar da yer alıyor. TARİHİ YARIMADA İstanbul’un tarihi zenginlikleri ve kültürel mirasıyla öne çıkan en önemli turistik destinasyonlarından biri olan Tarihi Yarımada, şehrin kalbinde yer alıyor. Bizans, Roma ve Osmanlı İmparatorluklarına ev sahipliği yapan bu bölge, Ayasofya, Topkapı Sarayı ve Sultanahmet Camisi gibi ikonik yapılarıyla geçmişin izlerini günümüze taşıyor. Tarihi Yarımada, ziyaretçilere bu büyük imparatorlukların merkezlerinde yaşamın nasıl olduğunu hissettirirken, geleneksel çarşıları, dar sokakları ve otantik atmosferiyle de unutulmaz bir deneyim sunuyor. MEZOPOTAMYA KÜLTÜR ROTALARI Mardin, tarihi zenginlikleriyle olduğu kadar kendine has atmosferi ve konukseverliğiyle de unutulmaz bir kültür deneyimi sunuyor. Mezopotamya kültür rotaları üzerinde yer alan Mardin, adeta büyüleyici bir açık hava müzesi gibi. Bölge, Mezopotamya’nın zengin tarihini ve benzersiz kültürel mirasını barındırıyor. Şehrin tarihi taş yapıları, dar sokakları ve dokusu, geçmiş uygarlıkların izlerini taşıyarak ziyaretçileri zamanda bir yolculuğa çıkarıyor. Mardin çevresindeki antik yerleşimler, kaleler ve manastırlar, bölgenin dini ve kültürel geçmişine ışık tutmak isteyenler için çeşitli keşif fırsatları sunuyor. EFELER YOLU İzmir’in Bornova ilçesinden başlayan Efeler Yolu, Nif Dağı ve Bozdağ sıradağlarını aşıp Kiraz’ın yaylalarından geçerek Aydın’ın sıradağlarına uzanıyor ve Efes Selçuk’ta Meryem Ana’da son buluyor. 500 kilometrelik bu rota, 28 etap boyunca efe ve zeybek kültürünü yansıtan köyleri, yaylaları ve doğal patikaları birbirine bağlıyor. İzmir, Manisa ve Aydın illerindeki Bornova, Kemalpaşa, Bayındır, Turgutlu, Ödemiş, Alaşehir, Nazilli gibi birçok ilçeyle etkileşim halinde olan yol, efe kültürünün derin izlerini günümüze taşıyor. 2023 yılında Green Destinations'ın "Top 100 Stories" listesinde yer alarak uluslararası alanda da dikkat çeken Efeler Yolu, doğal güzellikleri ve kültürel zenginlikleriyle benzersiz bir deneyim sunuyor. KAPADOKYA Kapadokya, büyüleyici doğal güzelliklerinin yanı sıra, kayalara oyulmuş tarihi yeraltı şehirleriyle de dikkat çekiyor. Derinkuyu ve Kaymaklı gibi yeraltı şehirleri, bölge sakinleri tarafından savunma amaçlı inşa edilmiş ve uzun yıllar boyunca kullanılmış alanlar. Bu şehirler, ziyaretçilere antik dönemlerin gizemli atmosferinde bir yolculuk yapma imkanı sunuyor. Türkiye’nin kültür rotaları arasında önemli bir yere sahip olan Kapadokya, hem tarihi hem de doğal zenginlikleriyle benzersiz bir keşif deneyimi sunuyor. Bölgenin simgesi olan peribacaları ise mistik bir atmosfer yaratarak ziyaretçileri görsel bir şölenle karşılıyor. Her yıl binlerce kişinin akın ettiği Kapadokya, unutulmaz anılarla dolu bir destinasyon olarak öne çıkıyor. LİKYA YOLU Likya Yolu, Olympos, Phaselis ve Myra gibi antik şehirlerin kalıntılarını barındıran tarihi bir güzergah sunuyor. Bu eşsiz rota, ziyaretçilerini antik kalıntılar, tarihi kentler ve büyüleyici doğal güzelliklerle çevrili bir maceraya davet ediyor. Likya medeniyetinin izlerini günümüze taşıyan antik kentler, tarih ve kültür meraklılarına geçmişin izlerini keşfetme olanağı sağlıyor. Yürüyüş yolu boyunca, nefes kesen kanyonlar, zeytinlikler ve Akdeniz’in masmavi kıyıları eşlik ederek unutulmaz bir deneyim sunuyor. HİTİT YOLU Çorum’un zengin tarihi ve kültürel mirasını keşfetmek isteyenler için Hitit Yolu, antik Hitit İmparatorluğu’nun izlerini takip eden benzersiz bir rota sunuyor. Bu yol, Çorum’daki önemli arkeolojik alanları birleştirerek Anadolu’nun derin tarihine ışık tutuyor. Alacahöyük ve Hattuşaş gibi antik şehirler, Hitit medeniyetinin zirvesini temsil ederken, ziyaretçilere geçmişin ihtişamını yakından görme fırsatı sağlıyor. Hitit İmparatorluğu’nun başkenti olan ve UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Hattuşaş, yolculuğun en dikkat çekici duraklarından biri olarak öne çıkıyor.

Kaş, Şehir Kaçkınlarının Yeni Cenneti Oldu Haber

Kaş, Şehir Kaçkınlarının Yeni Cenneti Oldu

Şehirlerin karmaşasından uzaklaşmak isteyenler için Kaş, sadece bir tatil beldesi değil, aynı zamanda yeni bir yaşam rotası haline geliyor. Yavaşça popülerleşen bu köy, her yıl daha fazla gezgini kendine çekiyor. Antik Çağ’da Likyalıların denizcilik yaptığı, Meis Adası’na oldukça yakın bir konumda bulunan Kaş, tatile gelenleri öylesine etkiliyor ki, çoğu kişi burada kalmaya karar veriyor ya da yerleşmeye nasıl başlayabileceklerini sorguluyor. Tarihi ve kültürel mirası ile büyüleyici bir yer olan Kaş, yerlilerin "Andifli" dediği Çukurbağ Yarımadası ve çevresindeki koylar, antik kalıntılar ve doğal güzellikler ile ziyaretçileri kendine çekiyor. Kaleköy, Kekova koyları, Kaputaş Plajı, Patara Plajı ve Saklıkent Kanyonu gibi bölgedeki önemli turistik yerler, Kaş’ın gizemli ve benzersiz atmosferini tamamlıyor. Burada, denizci Likyalıların izlerini taşıyan koylar, yasemin kokulu dar sokaklar ve oldukça entelektüel ve çevreye duyarlı bir yerel nüfus bulunuyor. Ayrıca, dalış, yoga, yamaç paraşütü gibi aktivite seçenekleri de tatilcilerin ilgisini çekiyor. KAŞ YERLİLERİ, "ÇILGIN PROJE" İSTEMİYOR Kaş, yalnızca doğasıyla değil, halkının tutumuyla da kendine özgü. Bölgede yapılan büyük projelere karşı ciddi bir direnç var. Havalimanı, büyük marina, duble yol gibi “çılgın projelere” karşı çıkan bölge halkı, bu projelerin çevreyi ve yaşam kalitesini bozacağını savunuyor. Kaş halkı, her seferinde organize olarak sesini duyuruyor ve bu direniş, kamuoyunda güçlü bir destek buluyor. SANAT VE KÜLTÜRLE İÇ İÇE, BOHEM BİR YAŞAM Kaş’ın hem tarihi hem de sanatsal anlamda önemli bir yeri var. Likya Uygarlığı’na ait en görkemli anıtların bazıları burada bulunuyor. Kaş’ın simgelerinden biri olan "Uyuyan Dev" kayası, bölgenin benzersiz yapısını vurgulayan önemli bir doğal anıt. Kaş sokaklarında dolaşırken, esnafın ve sokak hayvanlarının dostça ilişkisi hemen dikkat çekiyor. Ayrıca, Kaş’ta her yıl düzenlenen Caz Festivali ve tiyatro günleri gibi etkinlikler, bölgenin kültürel zenginliğini gözler önüne seriyor. Kaş, sadece doğa ile değil, sanatla iç içe bir yaşam sunuyor. YABANCI YERLEŞİMCİLERİN BAYRAM COŞKUSU Kaş, farklı kültürlerden gelen birçok yabancı yerleşimciyi ağırlıyor. Özellikle İngiliz ve Rus kökenli yerleşimciler burada yaşamaya karar veriyor. Ayrıca, karşı kıyıda bulunan Meis Adası’ndan gelen Yunanlar, her hafta pazar alışverişi yapmak için Kaş’a geçiyor. Bu, Kaş’ın yalnızca bir tatil beldesi değil, uluslararası bir buluşma noktası haline gelmesini sağlıyor. Ulusal bayramlar, Kaş’ta oldukça renkli geçiyor. 29 Ekim ve 30 Ağustos gibi özel günlerde, yelkenli kortejleri, top atışları, havai fişek gösterileri ve bando geçitleri gibi etkinliklerle bölge şenlik havasına bürünüyor. Fener alayı ile meydanda içki sofraları kurularak, Meis’e doğru el sallanıyor ve gün havai fişeklerle son buluyor.

Likya'nın Kayıp Hikayeleri Xanthos ve Letoon Haber

Likya'nın Kayıp Hikayeleri Xanthos ve Letoon

Xanthos, Likya'nın siyasi merkeziydi ve antik dönemde önemli bir şehirmiş. Kent, tarih boyunca pek çok kez işgal edilmiş ve yeniden inşa edilmiş. Bunun sonucunda, Xanthos'un mimari dokusu ve kültürel mirası, farklı dönemlerin izlerini taşıyor. Antik dönemde Xanthos, özgürlüğü için direnen ve hatta kadınlarının topluca intihar ettiği bir kahramanlık hikayesiyle ünlü. Bu trajik hikaye, kentin mistik atmosferini ve tarih boyunca yaşadığı olayların derinliğini yansıtıyor. Letoon ise Likya'nın dini merkezi olarak biliniyor. Burası, Likya'nın en önemli dini festivallerinin ve ritüellerinin yapıldığı yermiş. Letoon'daki tapınaklar ve kutsal alanlar, antik Likya'nın din ve mitolojisi hakkında önemli ipuçları sunuyor. Letoon'un, Likya'nın en önemli tanrılarından biri olan Leto'ya adanmış olduğu biliniyor. Leto'nun çocukları Artemis ve Apollon, Likya mitolojisinde önemli bir yer tutuyor ve bu kutsal yerlerin zenginliği ve önemi, bölgenin dini ve kültürel yaşamını yansıtıyor. Xanthos-Letoon kompleksi, arkeolojik kazılar ve araştırmalar sayesinde gün yüzüne çıkarılan birçok önemli eseri barındırıyor. Bunlar arasında anıtsal mezarlar, tapınaklar, sütunlar, heykeller ve yazıtlar bulunuyor. Bu buluntular, antik Likya'nın mimari tarzını, inanç sistemini ve toplumsal yapısını anlamamıza yardımcı oluyor. Ancak, Xanthos-Letoon kompleksi sadece arkeolojik bir alan değil, aynı zamanda kültürel mirasın korunması ve gelecek nesillere aktarılması için bir merkez. UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan bu antik kentler, ziyaretçilere Likya'nın gizemli dünyasını keşfetme fırsatı sunuyor. Aynı zamanda, arkeologlar ve tarihçiler için de sürekli bir keşif ve öğrenme alanı. Xanthos-Letoon kompleksi, Likya'nın kayıp hikayelerini ve antik zenginliklerinin izlerini taşıyan bir hazine. Her bir taş, her bir yazıt, ziyaretçilere geçmişin büyüleyici dünyasını yeniden keşfetme ve anlama fırsatı sunuyor. Bu antik kentler, Likya'nın derinliklerinden gelen mirasın yaşayan bir parçası ve insanlığın ortak geçmişine ışık tutmaya devam ediyorlar.

Likya Yolu sonbaharın en güzel yürüyüş rotası Haber

Likya Yolu sonbaharın en güzel yürüyüş rotası

Muğla'nın Fethiye ilçesi Hisarönü (Ovacık) mevkiinden başlayan yol Antalya Geyikbayırı köyünde sona eren Likya Yürüyüş Yolu, toplamda yaklaşık 500 kilometrelik bir mesafeyi kapsar ve bu yol boyunca farklı rota seçeneklerini bünyesinde barındırır. Bu yürüyüş yolu, antik Roma dönemine dayanan tarihi kalıntıları, ormanlık alanları, sahil şeritlerini ve dağ manzaralarını bir araya getirerek adeta bir açık hava müzesi niteliğinde. Yürüyüşe çıkarken uygun ekipmanları ve haritaları hazırlamak, güvenli ve keyifli bir deneyim yaşamanız için şart. Her bir rota, farklı zorluk seviyelerine ve manzaralara sahip olup, bazı rotalar sadece birkaç gün sürebilirken, diğerleri haftalarca sürebiliyor. Bu uzun rota; Fethiye Boğaziçi köyü, Patara Delikkemer ve Çıralı bölgelerinde 2 alternatif güzergaha ayrılıp daha sonra tekrar birleşiyor ve tamamını tek seferde yürümek kondisyona göre 25-40 günü bulabiliyor. Yürüyüş boyunca, antik Likya uygarlığına ait birçok kalıntı ve tarihi mekan keşfedeceksiniz. Patara, Olympos, Myra gibi antik kentler ve amfitiyatrolar, yürüyüşünüzü renklendirecek tarihi duraklardan sadece birkaçı. Likya Yürüyüş Yolu, Akdeniz'in muhteşem sahil manzaralarından dağlık arazilere kadar çeşitli doğal güzellikleri kapsıyor. Keşfedeceğiniz yerler arasında sakin koylar, zeytinlikler, çam ormanları ve şelaleler bulunuyor. Yürüyüş rotası üzerinde, genellikle pansiyonlar, kamp alanları ve küçük köylerdeki misafirhaneler gibi konaklama seçenekleri bulunmakta. Bazı bölgelerde, kamp kurmak serbest olabilir, ancak diğer bölgelerde izin almak gerekebiliyor. Likya Yürüyüş Yolu genellikle güneşli ve sıcak bir iklimde bulunsa da, özellikle yaz aylarında sıcaklık yüksek, kış aylarında ise yağışlı ve soğuk olabiliyor. Bu nedenle, yürüyüşe çıkmadan önce hava durumunu kontrol etmek ciddi önem taşıyor. Yine de bizler bu büyülü yürüyüş için ekim-kasım aylarını tercih etmenizi tavsiye ederiz. Yürüyüş rotası boyunca, bölgenin yöresel mutfağını deneme şansınız olacak. Taze deniz ürünleri, zeytinyağlı yemekler ve yöresel tatlar, yürüyüşünüzü muazzam şekilde lezzetlendirecek. Likya Yürüyüş Yolu, doğa ve tarih severler için unutulmaz bir deneyim sunan eşsiz bir keşif.

Likya'nın dini merkezi: Letoon Antik Kenti Haber

Likya'nın dini merkezi: Letoon Antik Kenti

Kumluova Mahallesi'nde bulunan, 1988'de UNESCO Dünya Miras Listesi'ne alınan kent, "Likya medeniyetinin dini merkezi" olarak biliniyor. Bünyesinde barındırdığı Leto, Apollon ve Artemis adına yapılmış tapınaklar, yazıtlar ve heykel kaideleriyle Likya tarihinin gün yüzüne çıkmasına katkı sunan kentte kazı ve restorasyon çalışmaları sürüyor. Selçuk Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Letoon Antik Kenti Kazısı Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Aslan, AA muhabirine, kentin en büyük özelliklerinden birisinin tüm Likya’nın ortak kullanım alanı olduğunu söyledi. Kentte Leto, ikiz çocukları kızı Artemis ve oğlu Apollon'un adlarının yer aldığı tapınakların bulunduğunu belirten Aslan, "Tapınakların etrafında Hadrian dönemine bir çeşme, Erken Bizans Dönemi'ne ait bir kilise ile 8 bin kişilik Helenistik Dönem'e tarihlendiren Likya'nın üçüncü en büyük tiyatrosu var. Bunların dışında yamaçlarda rahip evleri ile çeşitli tipte mezarları olan nekropol alanları var." dedi. Aslan, kentin 1988'de UNESCO Dünya Miras Listesi'ne alınmasının en önemli nedeninin kentteki çok sayıda Likçe yazıt olduğunu ifade etti. "Kent, Likya'nın hafızası niteliğinde çok sayıda yazıt ile heykel barındırıyor" Fethiye Müzesi'nde sergilenen üç dilli yazıtın da kentte bulunduğunu dile getiren Aslan, "Antik kentteki üç dilli yazıtın Likçe dilinin çözülmesine olan katkısı dolayısıyla Letoon, UNESCO Dünya Miras Listesi'ne dahil edilmiş. Yazıtların yanında kentte çok sayıda heykel kaidesi de bulunuyor. Kaidelerin üzerindeki yazıtlardan kimlere ait olduklarını biliyoruz. Kent, Likya'nın hafızası niteliğinde çok sayıda yazıt ile heykel barındırıyor." diye konuştu. Aslan, Likya kentlerinin birçoğunda Letoon Antik Kenti’ndeki gibi üç tapınağın görülemeyeceğini dile getirdi. Alandaki bazı yazıtların Likya Birliği'nde alınan kararların bir örneği olduğunun tespit edildiğini vurgulayan Aslan şunları kaydetti: "Bu anlamda kent, Likya'nın tarihiyle ilgili zengin bir içeriğe sahip. Bazı yazıtlarda kutsal alanın kurallarının yer aldığı ifadeler bulunuyor. Kutsal alana metal eşya ve silahla girilemeyeceği, alanda gece konaklanamayacağı gibi alanın yönetimine yönelik yazıtlar da bulunuyor. Başka antik kentlerde de bununla ilgili pek örnek yoktur. Likya'nın ortak hafızası olması bakımında çok önemli. Yaklaşık 8 bin kişilik Helenistik Dönem tiyatrosunun ise oyunlardan ziyade dini törenler ve meclis toplantıları için kullanıldığını düşünüyoruz. Tiyatro, Roma Dönemi'nde de kullanılmış. Dolayısıyla Helenistik Dönem'den Roma Dönemi'ne bir devamlılık da söz konusu." Son 4 yıldır ekip olarak kentte kazı ve restorasyon çalışmalarını yürüttüklerini belirten Aslan tiyatroyu kazı çalışması ve restorasyonun ardından kullanıma açacak planlamayla hareket ettiklerini anlattı. Erken dönem Bizans kilisesinde ve mozaiklerin korunması, onarımıyla ilgili restorasyon çalışmalarının devam ettiğini aktaran Aslan, "Leto Tapınağı'nın restorasyon projeleri hazırlanıyor. Geçen yıl açtığımız ve Roma Dönemi'ne tarihlendirilen anıt mezarın restorasyon projesi tamamlanmak üzere. Leto Tapınağı'nın bloklarının yüzde 80'in alanda bulunuyor. Buranın da ilerleyen yıllarda restore edilmesi için projeler hazırlanıyor. Alanda yazıt bilimcileri tarafından epigrafi çalışmaları da sürüyor." ifadesini kullandı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.