Hava Durumu

#Kültepe

TOURISMJOURNAL - Kültepe haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kültepe haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Kültepe Kazılarına 5 Ülkeden Arkeolog Katıldı Video Galeri

Kültepe Kazılarına 5 Ülkeden Arkeolog Katıldı

Kayseri'de 'Anadolu tarihinin başladığı yer' olarak bilinen Kültepe Kaniş-Karum Ören Yeri'ndeki kazılara 5 ülkeden gelen arkeologlar da katılıyor. Kültepe Kazı Başkanı Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu, "Avusturya'dan, Japonya'dan, Kore'den, Amerika'dan, İtalya'ya kadar birçok ülkeden gelen insanlar bizimle birlikte çalışıyor" dedi. Kayseri-Sivas kara yolu üzerinde bulunan ve 77 yıllık geçmişiyle Türkiye'nin en uzun arkeolojik kazılarından olan Kültepe-Kaniş-Karum Ören Yeri'nde Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu başkanlığındaki kazı çalışmaları, Kültür ve Turizm Bakanlığı öncülüğünde Kayseri Büyükşehir Belediyesi'nin destekleriyle devam ediyor. Tarihini 6 bin yıl önceye dayandıran arkeolojik keşif ve belgelerin gün ışığına çıkarıldığı Kültepe'nin her dönemde uluslararası ilişkilere açık bir yer olduğunu ve günümüzden 4 bin yıl önce Anadolu insanının kurduğu ilişkiler sayesinde okuma ve yazmayı Kültepe'de öğrendiğini aktaran Kazı Başkanı Prof. Dr. Kulakoğlu, "Kültepe'de yapılan kazılarda sürekli olarak yeni verilere, keşiflere, belgelere, objelere ulaşabiliyoruz. Biz şimdiye kadar Kültepe'deki yerleşimi yaklaşık olarak 6 bin 500 yıl öncesine kadar götürdük. Şu an için ulaşabildiğimiz en erken tabaka ama eminim daha erken dönemlere de ulaşmak mümkün olacak. Bildiğiniz gibi Kültepe çok geniş bir alanı kapsıyor ve tepe kısmı birden fazla tepeden oluşmuş bir höyüktür. Burada bizim aslında bölgeden bildiğimiz ama şimdiye kadar rastlamadığımız bazı eserlere de rastlamıştık. Örnek olarak Mezopotamya bağlantılı günümüzden 6 bin 500 yıl öncesine tarihleyebileceğimiz bazı mühürleri görebiliyoruz. Aynı şekilde buna bağlı olarak Mezopotamya kültürüne ait seramik kalıntılarına da rastlıyoruz. Bunlar bizim Kültepe'nin her dönemde uluslararası ilişkilere açık olduğunu gösteriyor. Her dönemde Kültepe bunu geleneksel hale getirmiş, sürekli olarak uzak bölgedeki insanlarla ilişki içinde olmuşlar. Dolayısıyla bütün Kültepe yerleşimi boyunca Anadolu ve tabii ki Kültepe; sürekli olarak komşularıyla iş birliği içinde olmuşlar. Bu da Kültepe'nin neden önemli olduğunu da gösteriyor. Sürekli olarak bu tür bağlantılara sahip olan bir ülke çok daha kolay zenginleşebiliyor, daha farklı boyutta kültürel gelişimini tamamlayabiliyor. Sonrasında biliyoruz ki günümüzden 4 bin yıl önce Anadolu insanı bu kurduğu ilişkiler sebebiyle ilk kez okumayı ve yazmayı burada öğreniyor. Burası; önemini kaybetmemiş, her ne kadar Kayseri'de başka büyük merkez olmasına rağmen Kültepe yine o merkeze bağlı olarak da uluslararası ilişkilere sahne olmuş bir yer. Dolayısıyla her zaman metropolitan karakterini korumuş ve her zaman böyle ilişkilere açık bir yer olmuş Kültepe. Kültepe bugün düşündüğümüzde Kayseri'nin hemen 20 kilometre kadar yanında. Bugün yine Kayseri de aynı şekilde metropolitan özelliğini, çok kimlikli demografisini devam ettiriyor. O yüzden şaşılacak bir şey değil. Bundan sonra da Kültepe ya da Kayseri bazında bu ilişkiler bütün dünya ile devam edecek" dedi. 5 farklı ülkeden kazılara katılan ekip üyeleri ile birlikte Anadolu tarihine ışık tutmaya devam ettiklerini sözlerine ekleyen Kulakoğlu, "Bizim kazımız uluslararası ilişkiler ile yaşamış bir kazı. Kazı tarihçesine baktığımız zaman da Kültepe'de yine şu anda bile en az 5 farklı ülkeden ekip üyesi ile birlikte çalışıyoruz. Bu ülkeler arasında Avusturya'dan, Japonya'dan, Kore'den, Amerika'dan, İtalya'ya kadar birçok ülkeden gelen insanlar bizimle birlikte çalışıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı sayesinde bu ilişkileri kurabiliyoruz. Bakanlık olmak üzere Kayseri Valiliği ve Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na teşekkürlerimi sunuyorum" ifadelerini kullandı.

Kültepe Kazılarında Yeni Evler Bulundu Haber

Kültepe Kazılarında Yeni Evler Bulundu

Kayseri tarihini 6 bin yıl önceye dayandıran arkeolojik bulgu ve belgelerin gün ışığına çıkarıldığı ve 'Anadolu tarihinin başladığı yer' olarak bilinen Kültepe Kaniş-Karum Ören Yeri'ndeki devam eden kazılarda; bilinen saray ve anıtsal yapıların haricinde yeni evler ortaya çıkartıldı. Kültepe Kazı Başkanı Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu; "Bu bizim için yeni bir olay. Bu tabi ki gayet doğal, bu yapılarda çalışan insanlar yakın bir yerde oturuyor olmalıydı. Dolayısıyla onların da oturdukları konutlara ulaşabildik" dedi. Kayseri-Sivas karayolu üzerinde bulunan ve 77 yıllık geçmişiyle Türkiye'nin en uzun arkeolojik kazılarından olan Kültepe-Kaniş-Karum Ören Yeri'nde Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu başkanlığındaki kazı çalışmaları, Kültür ve Turizm Bakanlığı öncülüğünde Kayseri Büyükşehir Belediyesi'nin destekleriyle devam ediyor. 1948 yılında başlayan ve aralıksız devam eden kazılarda Asurlu Tüccarların Anadolu'ya geldiği dönemin öncesini çözmeye çalıştıklarını aktaran Kültepe Kazı Başkanı Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu; "78. senesindeyiz, gerçekten Kültepe kazısı çok uzun soluklu bir kazı. 1948 yılında başlayan kazılar hemen hemen aralıksız olarak devam ediyor. Belirli dönemlerde belirli konular üzerine yoğunlaştığımız bir kazı burası. Kültepe'nin en önemli olduğu zaman Asur Ticaret Kolonileri Çağı dediğimiz Asurlu tüccarların Anadolu'ya geldiği dönemin yaklaşık olarak en azından 500-600 yıl öncesini çözmeye çalışıyoruz. Anadolu insanının okumaya, yazmaya başlamadan 600 yıl kadar önceki bir zaman dilimi içinde kazıları sürdürüyoruz. Bu kazıların hedefi tabi ki Anadolu'nun ve Kültepe'nin başta olmak üzere bütün Yakın Doğu'nun Eski Tunç Çağı dediğimiz dönemini anlamak. Bizim buradaki en büyük hedefimiz; önemli büyük anıtsal yapılara sahip Kültepe'nin daha erken dönemde nasıl bir yerleşim olduğunu anlamak. Devam eden kazılarda görüyoruz ki; ciddi olarak Her dönemde önemli bir merkez olmuş Kültepe'nin özellikle tepe kısmında sürekli olarak büyük anıtsal yapılar yapılmış. Tabi ki bunlar çeşitli sebeplerle yıkılmış, yakılmış ve onların üstüne tekrar yeni gelen insanlar aynı şekilde burada büyük anıtsal yapılar yapmış. Büyük yapılar dediğimiz; saray gibi idari bir görevi olan yapı kompleksi diyebileceğimiz yapılar. Bu anlamda yaklaşık olarak milattan önce 3'üncü bin yıldan itibaren Kültepe'de sürekli olarak anıtsal yapılar üst üste yapılıp yıkılmış, tekrar üstüne büyük anıtsal yapılar, saraylar, mabetler yenisi yapılmış. Bu şunu gösteriyor Kültepe her dönemde sadece Asurlu tüccarların geldiği dönemde değil, çok daha öncesinden itibaren, yaklaşık olarak 6 bin yıl öncesinden itibaren Kültepe hep en büyük merkezlerden biri olmayı başarmış" dedi. "Binaların küçük binalar olmadığını, her sene kazdıkça yaklaşık 10'ar metre ekleyerek büyüdüğünü görüyoruz" Bu yılki kazılarda büyük bir anıtsal yapıyla karşılaştıklarını ancak bu yapının diğer bölümlerini daha önce ortaya çıkardıklarını sözlerine ekleyen Prof. Dr. Kulakoğlu; "2025 yılı kazılarına yaklaşık olarak Haziran ayında başladık. Hemen hemen 2 aylık süre içerisinde bildiğimiz ama doğrulamamız gereken alanda çalışma gerçekleştirildi. Şuanda durduğumuz alan günümüzden yaklaşık olarak 4 bin 700 yıl öncesine ait olan bir yerleşim. Şuanda kazılar yeni başladığı için yapıları tam görmek mümkün değil ama çok belirgin bir şekilde Kültepe'de olan büyük anıtsal yapıların daha erken bir örneğini kazmaya başladık. Bunun dışında kazılar belirli dönemleri kapsayan açmalar şeklinde ilerliyor. Yine hemen bu dönemin sonrasında kazı alanının hemen güneyindeki bir bölgede yine büyük bir anıtsal yapıyla karşılaştık ama o yapının diğer kanatlarını daha önce açığa çıkarmıştık zaten. Yapılan kazılar; bu binaların öyle küçük binalar olmadığını, her sene kazdıkça yaklaşık olarak bir 10'ar metre ekleyerek büyüdüğünü görüyoruz. Dolayısıyla bunlar çok özel yapılar olması gerekiyor" ifadelerini kullandı. "Özel evlere rastladık" 2025 kazılarında saraylar veya mabetler dışında özel evlere rastladıklarını ve bu durumun kendileri için yeni bir olay olduğunu aktaran Kültepe Kazı Başkanı Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu; "Koloni Çağı dediğimiz Asurlu tüccarların geldiği döneme ilişkin kazılarımızı da devam ettiriyoruz. Hem aşağı şehirdeki Karum alanında devam ediyor, hem de tepede kazılar devam ediyor. Bizim daha önceki dönemde söylediğimiz bir şey vardı; tepede sadece anıtsal büyük yapılar, saraylar, mabetler gibi büyük yapılar yapılmıştır diye söyleniyordu. Bu sene yaptığımız kazılarda büyük höyüğün üzerinde özel evlere de rastladık. Daha önce de kazılmış birkaç tane evimiz vardı ama bu sene kazdığımız evlerden bir tanesinde gerçekten içinde hem seramik anlamda hem de mimari anlamda bölgede belirli alanın dışında kalan alanda özel evlere rastladık. Bu bizim için yeni bir olay. Bu tabi ki gayet doğal, bu yapılarda çalışan insanlar yakın bir yerde oturuyor olmalıydı. Dolayısıyla onların da oturdukları konutlara ulaşabildik" diye konuştu.

Kültepe'de 'görünmeyenler' araştırılacak Haber

Kültepe'de 'görünmeyenler' araştırılacak

Kayseri tarihini 6 bin yıl önceye dayandıran arkeolojik keşif ve belgelerin gün ışığına çıkarıldığı ve 'Anadolu tarihinin başladığı yer' olarak bilinen Kültepe Kaniş-Karum Ören Yeri'nde bulunan tabletler, özellikle dönemin ticari hayatı hakkında bilgiler veriyor. Yapılacak olan proje ile kazılarda gözle görülemeyen ağaç, kemik, toprak kalıntıları da analiz edilerek cevap alınamayan birçok bilgi çıkarılmaya çalışılacak. Kayseri-Sivas kara yolu üzerinde bulunan Kültepe-Kaniş-Karum Ören Yeri'nde Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu başkanlığındaki kazı çalışmaları Kültür ve Turizm Bakanlığı öncülüğünde ve Kayseri Büyükşehir Belediyesi'nin destekleriyle devam ederken, elde edilen keşifler tarihe ışık tutuyor. Kazı çalışmalarında ortaya çıkartılan tabletler Anadolu'nun tarihine ışık tutarken, İstanbul Üniversitesi'nden Prof. Dr. Ünal Akkemik tarafından başlatılacak proje ile analiz edilecek kalıntılarla da merak edilen birçok bilgiye ulaşılması hedefleniyor. Ağaç, kemik, toprak gibi kalıntıların analiz edileceğini ve ortaya çıkacak sonuçlarla da cevap alınamayan birçok bilgiyi çıkarmaya çalışacaklarını ifade eden Kültepe Kazı Başkanı Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu, "Bu sene yaptığımız çalışmalar sırasında arkeolojinin dışında yine arkeolojiyle bağlanabilecek bir çok çalışma da yapıldı. Bunlar arasında İstanbul Üniversitesi'nden Prof. Dr. Ünal Akkemik Hocamızın bölgede yaptığı bir çalışma var. Bu çalışma ağaç fosilleri ile ilgili bir çalışmaydı. Bu çalışma sırasında yine Kültepe'de de mevcutta bildiğimiz birçok yanmış ağaç ve yapıların içindeki ahşap dokuyu da inceleme fırsatı bulduk. Yeni bir proje başlayacak, tüm Kültepe'de şimdiye kadar gönderilmiş veya yerinde korunmuş olan birçok ağacın çeşidi ve bu ağaçlara bağlı olarak dendrokronolojik çalışma yapılıyor. Dendrokronoloji, ağaç halkalarının sayılarak iklim değişikliğinin tespit edilmesi üzerine gelişmiş bir bilim dalıdır. Kazılar sırasında en büyük incelenen malzeme tabletlerdir, yazılı belgelerdir. Bu tabletler sayesinde gerçekten de Anadolu'nun tarihini öğrenmiş oluyoruz. Ama bu yetmiyor, bazı şeyler sınırlı. Bizim tabletlerin yüzde 99'u ticaret üzerine kurulmuş. Dolayısıyla diğer konular hakkında çok bilgimiz yok. Tabletlerin söylemediği, arkeolojik olarak insan gözüyle göremediğimiz veriler var. Botanik, bitki, toprak ya da kemik kalıntılar olmak üzere görünmeyen veriler vardır. Çıplak gözle göremezsiniz ama bunlardan çok önemli bilgiler elde etmek mümkün. Dolayısıyla bu sene yine benzer şekilde bilim dallarından faydalanarak bizim sorduğumuz ama cevabını alamadığımız birçok bilgiyi bunlardan çıkarmaya çalışacağız. Özellikle de bitki kalıntıları, kömür kalıntıları, kemik kalıntılarının incelenmesiyle bu bölgenin bitki örtüsünü kimliklendirmek mümkün. Aynı şekilde kemik kalıntılarından eski çağlarda bu coğrafyada yaşayan hayvanların isimlerini de öğrenmek mümkün oluyor. Bizim çıplak gözle göremediğimiz ya da yazılı belgelerde kaydedilmeyen birçok bilgi bu analizler sonucunda ortaya çıkıyor" dedi.

“Kayseri’deki Hitit kalıntıları başka bir yerde yok” Haber

“Kayseri’deki Hitit kalıntıları başka bir yerde yok”

Kültepe-Kaniş-Karum Ören Yeri Kazı Başkanı Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu, 18-26 Mayıs Müzeler Haftası dolayısıyla Kayseri İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından düzenlenen Hititler Kayseri’de konulu konferansta yaptığı konuşmasında, Kültepe’de çok fazla Hitit izleri olduğunu söyleyerek, “Kayseri’deki Hitit kalıntıları başka bir yerde yok” dedi. Kültepe’nin Hititler için çok özel bir yer olduğunu söyleyen Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu, “Buradaki konuşmamın adı ‘Hititler Kayseri’de. Hititler biliyorsunuz esas olarak Çorum ile anılır. Orta Anadolu’nun ya da Kızılırmak havzasının içindeki bölgeler ile anılır ve Çorum, Boğazköy başkentleridir. Kayseri ile Çorum arası aslında çok da uzak değil. Aslında soruyu şöyle sormak lazım; Hititler Kültepe’de yaşadı mı? Hitiler için Kültepe çok özel bir yer. Şöyle ki; kendilerini Kültepeli ya da Neşalı diye anan bir halk. Kendi konuştukları dile Neşaca diyen bir halk ama bizim Kültepe’de yapılan kazılarda özellikle tam Hitit İmparatorluğu dönemine denk gelen dönemde Kültepe’de bir yerleşim yok. Dolayısıyla da Kültepe ile ilişki kurmak istemeyen Hititoroglar başta olmak üzere “Kültepe’de Hititler yok. Nasıl bir ilişki olabilir?” diye soru sorabiliyorlar” dedi. “Çok fazla Hitit izleri var” Kulakoğlu, Kültepe’de çok fazla Hitit izleri olduğunu söyleyerek, “Fakat Kültepe’deki Hitit izleri belki Anadolu’daki hiçbir merkezde yok. Hatta sadece Kültepe değil, Kültepe çağından sonra ya da bizim tüccarların döneminden sonrasında Hitit dönemine denk gelen yıllarda Kayseri’deki Hitit Anıtları, kalıntılar başka bir yerde yok. Başta Çorum olmak üzere ki tabi ki orası başkent ve başlı başına bir şeyleri ispatlıyor ama onun ötesinde Çorum ilinde hatta Amasya, Yozgat, Ankara, Çankırı sınırları içinde Kayseri’deki Hitit Anıtları, eserleri kadar eser yok. Burada bir paradoks çıkıyor karşımıza, “Nasıl olabilir? Kültepe’ye insanlar neden yerleşmedi?” diye bir soru sorulabilir. Aslında çok ciddi Hitit izleri var. Hatta yazılı kaynaklardan biz bunları çok net olarak görebiliyoruz. Örnek olarak burada bir tablet parçası var. Hititlerin ilk kralı olarak kabul edilen Antitta’nın yıllığını içeren ya da hatıralarını içeren bir tablet parçası. Bugün Ankara Müzesi’nde İstanbul Arkeoloji Müzelerinde korunmakta olan tabletler bunlar. Buralardan başlayarak yani ilk Hitit Kralı’nın hatıralarından başlayarak ne kadar bu Kültepe, Boğazköy ve Hititler arasındaki bağı nedir görebileceğiz” ifadelerini kullandı.

Kültepe'de bulunan 'Anisa Levhası' Haber

Kültepe'de bulunan 'Anisa Levhası'

Kayseri tarihini 6 bin yıl önceye dayandıran arkeolojik bulgu ve belgelerin gün ışığına çıkarıldığı Kültepe Kaniş-Karum Ören Yeri'nde bulunan ve üzerinde milattan önce 160-150 dönemindeki meclis kararının tunçtan yapılmış tablet üzerine yazıldığı Anisa Levhası; Anadolu'da o dönem Yunanca'nın kullanıldığını ve çok kültürlü bir yaşamın var olduğunu kanıtlayan belge özelliğini taşıyor. Kültepe Kazı Başkanı Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu; bu önemli eserin şuan Berlin Müzesi'nde bulunduğunu söyleyerek; "Bir meclis kararı yazılmış bu tablet üzerinde. Bu metnin buradaki bir tapınağa asılması kararı alınmış. Bu kararı alan Kayseri'deki bir şehir meclisi. Bu metne göre anladığımız kadarıyla o dönemki adı Anisa olan Kaniş'te, Kültepe'de bir şehir olduğu anlaşılmakta" dedi. Kayseri-Sivas karayolu üzerinde bulunan Kültepe-Kaniş-Karum Ören Yeri'nde Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu başkanlığındaki kazı çalışmaları Kültür ve Turizm Bakanlığı öncülüğünde ve Kayseri Büyükşehir Belediyesi'nin destekleriyle devam ederken, elde edilen bulgular tarihe ışık tutuyor. 6 bin yıllık köklü geçmişi olan Kültepe Kaniş-Karum Ören Yeri'nde kazı çalışmaları 75 yıldır aralıksız devam ederken, Kültepe Kazı Başkanı Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu; kazılarda sadece tabletler değil, belge niteliğinde birçok eserin de ortaya çıkarıldığını söyledi. Prof. Dr. Kulakoğlu; "Kültepe sadece tabletleriyle bilinen bir yer değil. Kültepe'de yapılan kazılarda en az 6 bin yıl önceye kadar giden bir yerleşim silsilesi tespit edildi ve daha erken dönemlere doğru da kazılar devam etmekte. Tabi ki Kültepe'yi öne çıkaran kısım özellikle ikinci bin yılda Asurlu tüccarların gelmesi ve burada bir sistem oluşturmasıyla birlikte ticaretin başlaması. Neredeyse Mezopotamya'nın en güneyinden başlayarak bütün her tarafı kapsayacak şekilde ağ kuran Asurlular, elde ettikleri malzemeleri Anadolu'ya getirmişler, altın ve gümüş karşılığında satmışlar. Fakat Kültepe'nin bu sistemli ticareti 300 yıl kadar sürmüş, yaklaşık olarak milattan önce 1700'lü yıllarda bu ticaret kesintiye uğramış. Yaklaşık olarak 900 yıl kadar Kültepe'de yerleşim olmamış. Tam Hitit'ler dönemine gelen zaman diliminde Kültepe'de bir yerleşim yok. Bunun çeşitli sebepleri var ama bu süreden sonra yine 'Demir Devri' dediğimiz yaklaşık 8. yüzyıla tarihlenen dönemlerden itibaren tekrar yerleşim kurulmuş ve kesintisiz olarak Selçuklu Dönemi'ne kadar devam etmiş. Kültepe'de tabletlerin yanında geç dönemlere ilişkin çeşitli anıtsal yapıları süsleyen kabartmalar, steller de var. Onların yanında daha çok 'Geç Demir Çağı' dediğimiz dönemlere ilişkin yerleşim tabakaları var. Asıl dikkat çeken kısmı 'Helenistik dönem' dediğimiz yani aşağı yukarı 300'lerden sonraki döneme ait çok ilginç veriler var. Yapılan kazılarda ve araştırmalarda biliyoruz Kültepe'de yoğun bir Helenistik Dönem yerleşimi var. Buna ilişkin yapılar da tespit edildi. Kutsal yapı olması gereken yerde çeşitli heykeltraş eserleri, o döneme ait oldukça güzel seramikler bulundu" dedi. 1880'lerde Berlin'e kaçırılmış yüne Kültepe'de bulunan ve belge niteliğinde olan Anisa Levhası'nın bir antikacı tarafından Berlin'e kaçırıldığını kaydeden Kulakoğlu; "Bu döneme ait bir tablet var ama bu tunçtan yapılmış bir tablet. 'Anisa Levhası' olarak geçen bir tablet var. Maalesef 19. yüzyılda bu eser ve yanında bulunan başka eserler İstanbul'da bir antikacı tarafından yurt dışına kaçırılmış. Anisa Levhası dediğimiz bu tunç tablet, bugün Berlin Müzesi'nde yer almakta. 1880'lerde oraya kaçırılmış önemli bir belge bizim için. Tarihi yaklaşık olarak da milattan önce 160-150 yıllarına gelen bir dönem" ifadelerini kullandı. Levhanın özelliği hakkında bilgiler veren Prof. Dr. Kulakoğlu; "Bir meclis kararı yazılmış bu tablet üzerinde. Bu metnin buradaki bir tapınağa asılması kararı alınmış. Bu kararı alan Kayseri'deki bir şehir meclisi. Bu metne göre anladığımız kadarıyla o dönemki adı Anisa olan Kaniş'te, Kültepe'de bir şehir olduğu anlaşılmakta. Bu kararnamedeki üst düzey yöneticinin onurlandırılması kararı var. O anlamda Kültepe'nin özellikle geç dönemlerde de halen şehir statüsünde olduğu anlaşılmakta. Yunanca o dönemde şehrin dili gibi gözüküyor. Fakat diğer taraftan da tablette adı geçen isimlerden anlaşıldığı kadarıyla aynı zamanda burada bir Pers kültürünün de var olduğu anlaşılmakta. Özellikle de buradaki yaşayan insanların isimlerinin baba adlarına bakıldığında bu dönemde gerçekten çok kültürlü bir toplumun yaşamakta olduğunu anlayabiliyoruz" şeklinde konuştu. Levhanın bir örneğinin Kayseri'de sergilenmesinin oldukça önemli olduğunun da altını çizen Kültepe Kazı Başkanı Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu; "Niyetimiz Berlin'deki arkadaşlarla görüşüp en azından bunun bir şekilde kalıbını alıp Kültepe'de veya yakınında kurulacak olan müzede teşhir edilmesi hem Kayseri hem de Kültepe açısından önemli olacaktır diye düşünüyorum" dedi. Kültepe’nin Hellenistik Dönemi ile ilgili bilgi veren önemli verilerin başında Anisa Levhası ve Anisa sikkeleri geliyor. MÖ 160-150 yılları arasına tarihlenen Anisa Levhası üzerindeki kararname hem Kültepe’nin hem de Kapadokya Bölgesi'nin hukuksal uygulamaları ve sosyal yaşamı hakkında bilgi vermesi ile oldukça önemlidir. Yunanca olarak yazılan kararnamenin konusu ise Anisa kentinde yöneticilik yapmakta olan Abbas’ın oğlu Apollonios’un, ardında mirasçı bırakmadan ölen bir vatandaşın mirasını kente kazandırması sonucunda Anisa’da şehir meclisi ve halk meclisi tarafından 'hayırsever' unvanı ile onurlandırılışını içermektedir.

4 thousand years ago, 'Port City' Kayseri Haber

4 thousand years ago, 'Port City' Kayseri

While the work continues uninterruptedly at Kültepe Kaniş-Karum Ruins, where archaeological finds and documents that date Kayseri's history back 6,000 years ago, it was determined that the trade of the region, which did not have a sea, was quite developed 4,000 years ago. Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu, Head of the Kültepe Excavations, stated that in the cuneiform writings on the tablets found during the excavations at Kültepe Kaniş-Karum Ruins, minerals and precious stones from Central Asia were found in the region. "Materials unique to those regions were brought here as well. These goods, which were not only brought to Kültepe, were also sold to the interior of Anatolia. We know that these goods were sold as far as the Aegean and Black Sea Regions." Therefore, Kültepe became a 'port city' as the ancient Assyrians called it, a center that we can call 'Anatolia's port' 4 thousand years ago. Excavations under the direction of Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu at the Kültepe-Kaniş-Karum Ruins on the Kayseri-Sivas Highway continue uninterrupted, and the findings shed light on history. Noting that the region became the port of Anatolia 4,000 years ago with its trade, Prof Dr Kulakoğlu said, "Kayseri is right in the heart of Turkey. Thanks to this, we already know today that it is a place that has relations with almost every region. Apart from that, thanks to especially Assyrian merchants, we can learn data not only in Anatolia, but also in Mesopotamia but also in far more distant regions. Some of the names and words on some tablets must belong to different places than the Asia Minor region we know completely. Secondly, precious metals, tin, gold, and stones such as lapis lazuli coming from the part going as far as Central Asia are also found here. It certainly shows us that Kültepe has a relationship with these regions. Traders are brought in, goods are exchanged mutually, but in the end, we understand that those regions are known. Apart from these, we guess that perfume oils also came from the part that goes to Central Asia today. The goods from there have reached us. If we need to ask about the origin of the Silk Road in the Middle Ages, it is very clear that there was a trade network going from Central Asia to Anatolia. Materials unique to those regions were brought here as well. These goods, which were not only brought to Kültepe, were also sold to Anatolia. We know that these goods were sold as far as the Aegean and Black Sea Regions. Therefore, Kültepe has become a 'port city' as the ancient Assyrians said. Therefore, 4,000 years ago, it became a center that we can call the 'port of Anatolia'. Ceramics dating back 6,000 years have also been found  Underlining that they have uncovered a history of up to 6,000 years with the ceramics unearthed in the excavations in Kültepe, Prof Dr Kulakoğlu said, "In our new excavations, we have uncovered a history not only 4,000 years ago, but much earlier than that, even up to 6,000 years ago. Again, valuable items such as ceramics and jewellery from distant regions are also found here at that time. These are the materials that have come as a result of this whole network of relationships. When we say Kültepe, a map comes to life in front of us, of course there is Anatolia, but when we look to the East, we include Central Asia as well.

4 bin yıl önce 'liman kent' Kayseri Haber

4 bin yıl önce 'liman kent' Kayseri

Kayseri tarihini 6 bin yıl önceye dayandıran arkeolojik bulgu ve belgelerin gün ışığına çıkarıldığı Kültepe Kaniş-Karum Ören Yeri'nde çalışmalar aralıksız devam ederken; elde edilen bulgularda denizi olmayan bölgenin 4 bin yıl önce ticaretinin oldukça gelişmiş olduğu belirlendi. Kültepe Kaniş-Karum Ören Yeri'nde çalışmalarda çıkan tabletlerdeki çivi yazılarında Orta Asya'dan gelen maden ve değerli taşların bölgede bulunduğunu ifade eden Kültepe Kazı Başkanı Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu, "Orta Asya'dan Anadolu'ya kadar giden bir ticaret ağının varlığı çok açık. O bölgelere has malzemeler bu tarafa da getirilmiş. Sadece Kültepe'ye getirilmemiş bu mallar, Anadolu içlerine de satılmış. Ege, Karadeniz Bölgesi'ne kadar bu malların satıldığını biliyoruz. Dolayısıyla Kültepe; eski Asurluların dediği gibi 'liman kent' haline gelmiş, 'Anadolu'nun limanı' diyebileceğimiz bir merkez haline gelmiş 4 bin yıl önce" dedi. Kayseri-Sivas Karayolu üzerinde bulunan Kültepe-Kaniş-Karum Ören Yeri'nde Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu başkanlığındaki kazı çalışmaları aralıksız devam ederken, elde edilen bulgular da tarihe ışık tutuyor. Ticaretiyle 4 bin yıl önce bölgenin Anadolu'nun limanı haline geldiğini kaydeden Prof. Dr. Kulakoğlu, "Kayseri, Türkiye'nin tam göbeğinde. Bu sayede hemen hemen her bölgeyle ilişkisi olan bir yer olduğunu bugün de zaten biliyoruz. Bunun dışında özellikle Asurlu tüccarlar sayesinde sadece Anadolu içinde değil, sadece Mezopotamya ile değil çok daha uzak bölgelere ilişkin veriler de öğrenebiliyoruz. Bazı tabletlerde geçen bazı isimler, kelimeler tamamen bildiğimiz Ön Asya bölgesinden daha farklı yerlere ait olması lazım. İkincisi; Orta Asya'ya kadar giden kısımdan gelen değerli madenler; kalay, altın, lapis lazuli gibi taşlar burada da bulunuyor. Muhakkak ki bu bölgelerle Kültepe'nin ilişkisi olduğunu bize gösteriyor. Tüccarlar getiriyor, karşılıklı olarak mal takası yapılıyor ama sonuçta o bölgelerin bilindiğini anlıyoruz. Onların dışında parfüm cinsi yağların da bugün yine Orta Asya'ya giden kısımdan geldiğini tahmin ediyoruz. Oradan gelen mallar bize kadar ulaşmış vaziyette. Orta Çağ'daki İpek Yolu'nun kökenini sormak gerekirse gerçekten Orta Asya'dan Anadolu'ya kadar giden bir ticaret ağının varlığı çok açık. O bölgelere has malzemeler bu tarafa da getirilmiş. Sadece Kültepe'ye getirilmemiş bu mallar, Anadolu içlerine de satılmış. Ege, Karadeniz Bölgesi'ne kadar bu malların satıldığını biliyoruz. Dolayısıyla Kültepe; eski Asurluların dediği gibi 'liman kent' haline gelmiş. Dolayısıyla 'Anadolu'nun limanı' diyebileceğimiz bir merkez haline gelmiş 4 bin yıl önce" ifadelerini kullandı. 6 bin yıl öncesine ait seramikler de bulundu Kültepe'de yapılan kazılarda elde edilen seramiklerle 6 bin yıla varan geçmişi de açığa çıkardıklarının altını çizen Prof. Dr. Kulakoğlu, "Yeni yaptığımız kazılarda sadece 4 bin yıl önce değil, ondan çok daha erken döneme hatta 6 bin yıla varan geçmişi açığa çıkardık. Yine o dönemlerde de uzak bölgelerden gelen seramikler, mücevheratlar olmak üzere değerli eşyalar burada da bulunuyor. Bunlar bütün bu ilişkiler ağının sonucunda gelmiş malzemeler. Kültepe dediğimiz zaman önümüzde bir harita canlanır; Anadolu tabii ki var ama Doğu'ya baktığımız zaman Orta Asya'yı da içine koyarız" diye konuştu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.