Hava Durumu

#Iklim Değişikliği

TOURISMJOURNAL - Iklim Değişikliği haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Iklim Değişikliği haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Türkiye'nin 15 Dev Sektörü Yeşil Gelecek İçin Dönüşüyor Haber

Türkiye'nin 15 Dev Sektörü Yeşil Gelecek İçin Dönüşüyor

Türkiye, Paris İklim Anlaşması’nın TBMM’de onaylanmasıyla 2053 yılı için “net sıfır karbon” hedefini ilan etti. Bu karar, ambalajdan gıdaya, tekstilden kimyaya kadar tüm sektörlerin ajandasında yeşil dönüşümü birincil öncelik haline getirdi. Özellikle ihracatçı sektörler, rekabetçiliği korumak için yeşil dönüşüm yatırımlarına hız veriyor. İklim krizinin etkisi her geçen gün daha fazla hissedilirken, iş dünyasında büyük ölçekli politika değişiklikleri yaşanıyor. Dünya genelinde üretimden tüketime kadar her aşamada yeşil dönüşüm, en önemli gündem maddesi haline geldi. Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) Dünya Enerji Yatırımı raporuna göre, temiz enerji teknolojisi ve altyapısına yapılan küresel yatırımlar bu yıl 2 trilyon dolara ulaşacak. Bu rakam, fosil yakıtlara yapılan yatırımın iki katı. IEA, toplam enerji yatırımının 2024’te ilk kez 3 trilyon doları aşacağını öngörüyor. TÜRKİYE’NİN ENERJİ VERİMLİLİĞİ HEDEFİ Türkiye, sürdürülebilir ekonomiye geçiş için önemli adımlar atıyor. 2024 yılı başında açıklanan Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı’na göre, Türkiye 2030’a kadar enerji tüketimini %16 azaltarak 100 milyon ton emisyon azaltımı hedefliyor. Bu hedef için planlanan 20 milyar dolarlık yatırımın 7 milyar doları sanayide gerçekleşecek. Enerji Verimliliği ve Yönetimi Derneği (EYODER) Başkanı Onur Ünlü, Türk sanayisinin bu dönüşüme hazır olduğunu ancak finansman maliyetlerinin önemli bir engel oluşturduğunu belirtiyor. Ünlü, Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) ve Türkiye Yeşil Taksonomisiyle ilgili mevzuatların yakın zamanda yürürlüğe girmesini beklediklerini ifade etti. Türkiye’nin yeşil dönüşüm ajandasında karbon nötr hedeflere ulaşmak, yeşil ekonomi uygulamalarını yaygınlaştırmak ve döngüsel ekonomiye geçişi desteklemek gibi stratejik öncelikler yer alıyor. Bu doğrultuda enerji, sanayi, ulaşım ve tarım sektörlerinde emisyon azaltıcı önlemler alınması planlanıyor. Deloitte Türkiye Sürdürülebilirlik Hizmetleri Lideri Murat Günaydın, karbon fiyatlandırma politikalarının ve Emisyon Ticaret Sistemi’nin öncelikli konular olduğunu vurguluyor. Günaydın, yenilenebilir enerji yatırımlarının hız kazanacağını, enerji depolama sistemleri ve akıllı şebeke altyapılarına yatırımların önem kazanacağını belirtti. 15 SEKTÖRÜN DÖNÜŞÜM PLANLARI AB’nin Yeşil Mutabakat kriterleriyle uyum sağlamak isteyen Türkiye, ambalajdan tekstile, gıdadan plastik sektörüne kadar 15 büyük sektörü kapsayan dönüşüm projelerine odaklanmış durumda. 2050 yılında iklim nötr ilk kıta olmayı hedefleyen AB’yle ticaret yapmak isteyen ihracatçılar, bu süreç için kolları sıvadı. Yavuz Eroğlu / PAGEV / PAGÇEV PAGÇEV, Türkiye’yi küresel geri dönüşüm merkezine dönüştürmek için önemli projeler hayata geçiriyor. RePlast Eurasia Fuarı ile sektörde uluslararası bir platform oluşturuluyor, Türkiye’nin yeşil dönüşümde liderlik hedefi destekleniyor. Ambalaj Sektörü - Zeki Sarıbekir / ASD: Ambalaj sektörü, karbon ayak izini azaltarak döngüsel ekonomiye geçişte önemli adımlar atıyor. Geri dönüştürülebilir malzemelerle üretimi artırmayı hedefleyen sektör, ileri teknoloji yatırımlarıyla kaynak kullanımını optimize etmeye odaklanıyor. Yeşil OSB projelerine destek veren sektör, otomasyon ve Endüstri 4.0 ile uyumlu çalışmalara yöneliyor. Çimento Sektörü - Volkan Bozay / TÜRKÇİMENTO: Yeşil çimentoya geçiş sürecini hızlandıran çimento sektörü, düşük karbonlu üretim için alternatif yakıtlar ve geri kazanım teknolojilerine yatırım yapıyor. Klinker oranını düşürmeyi amaçlayan tebliğ ile önümüzdeki 10 yılda 11 milyon ton karbon salımı azaltılacak. Plastik Sektörü - Kenan Benliler / PAGDER: Plastik sektörü, karbon ayak izini azaltmak için geri dönüşüm kapasitesini artırıyor. Yenilenebilir enerji yatırımlarıyla kaynak kullanımını optimize eden sektör, ürünlerin geri dönüşüm perspektifiyle tasarlanmasını teşvik ediyor. Kimya Sektörü - Adil Pelister / İKMİB: Plastik ve polimer alt sektörlerinde geri dönüştürülmüş hammadde kullanımıyla fosil yakıtlara bağımlılık azaltılıyor. Biyoplastikler ve biyoparçalanabilir malzemeler öne çıkıyor, özellikle temizlik, tarım ve kozmetik sektörlerinde çevre dostu ürünlere olan talebi karşılıyor. Sektör, sera gazı emisyonlarını azaltmaya odaklanarak yenilenebilir enerji kaynakları ve enerji tasarrufu önlemleri geliştiriyor. Tekstil Sektörü - Ahmet Öksüz / İTHİB: Tekstil sektörü, "Tekstil Sektörü Sürdürülebilirlik Rehberi"ni yayımlayarak yeşil dönüşümde öncü adımlar attı. Marka-üretici-tüketici iş birliğine dayalı çözümlerle "greenwashing" denen yanıltıcı pazarlama taktiklerine karşı önlemler geliştirilmesi planlanıyor. Üreticiler, operasyonel süreçlerinde çevre dostu yöntemlere geçiş ve enerji verimliliği için yenilikçi teknolojilere yatırım yapıyor. Hazır Giyim Sektörü - Mustafa Paşahan / İHKİB: Belirlenen 40 eylemden 18’i uygulamaya geçti. Sektör, AB’nin sağladığı 37 milyon Euro’luk hibe desteğinden faydalanıyor. Karbon ayak izi ölçümü, ürün yaşam döngüsü, sera gazı emisyonları gibi konularda eğitimler düzenleniyor. Temmuz 2024’te yürürlüğe giren Ekotasarım Yönetmeliği ile, 2027’de dijital ürün pasaportuna geçilecek. Dönüşümün finansmanı için bakanlıklarla temaslar sürüyor. Lojistik Sektörü - Bilgehan Engin / UTİKAD: Lojistik, küresel sera gazı emisyonlarının %5’ini oluşturuyor. Taşımacılık %89, depolama %11 oranında buna katkıda bulunuyor. UTİKAD, üyelerine karbon ayak izi hesaplama, çevre dostu teknolojiye geçiş, intermodal taşımacılığın teşviki ve demiryolu taşımacılığının artırılması gibi alanlarda destek sağlıyor. Yeşil Lojistik Odak Grubu ile mevzuat değişikliklerini ve sürdürülebilir ulaşım çözümlerini değerlendiriyor, webinarlar düzenliyor. Enerji Sektörü - Elvan Tuğsuz Güven / HESİAD: Türkiye’nin yenilenebilir enerji üretimindeki payı %59’a ulaştı. 2035’e kadar 120 bin MW rüzgar ve güneş enerjisi kapasitesi hedefleniyor. 80 milyar dolarlık yatırım planlanıyor. HES projelerinin hibrit kaynaklarla entegre edilmesi ve izin süreçlerinin kolaylaştırılmasının yeşil dönüşüme büyük katkı sağlayacağı söyleniyor. Tarım Sektörü - Muzaffer Turgut Kayhan / IPUD: Türkiye, 1,5 milyon hektar alanda organik tarım yapıyor ve iyi tarım uygulamaları yaygınlaştırılıyor. Türkiye'deki pamuk üretiminin %10’u sürdürülebilir kaynaklardan sağlanıyor. Tekstil ve hazır giyim sektörleri 2025’e kadar sürdürülebilir pamuk kullanımını %100’e çıkarmayı hedefliyor. İyi pamuk uygulamaları ile, yerli hammadde kullanımı artırılarak ihracat gelirlerinin Türkiye’de kalmasını sağlanacak. Demir ve Demir Dışı Metaller Sektörü - Çetin Tecdelioğlu / İDDMİB: 2026’dan itibaren karbon vergisi zorunluluğu getirileceği için hazırlıklar yapılması gerekiyor. Sektör, enerji yoğunluğu nedeniyle yeşil dönüşüm için enerji yatırımlarına ihtiyaç duyuyor. Dünya Bankası’ndan yatırımlar için 600 milyon Euro’luk kredi garantisi sağlandı. Firmaların, atıklarını uygun şekilde bertaraf etmesi ve kooperatif enerji üretim merkezleri kurarak kendi enerji ihtiyaçlarını karşılaması gerekecek. OTOMOTİV SEKTÖRÜ Otomotiv sektörü ihracatının %70’ini Avrupa pazarına yaparken, yeşil dönüşüm sürecine hız kazandırıyor. Ticari araçlarda elektrikli, binek araçlarda hibrit ve şarj edilebilir hibrit modellerle bu dönüşüme uyum sağlanıyor. Otomotiv Sanayii Derneği (OSD), Avrupa Yeşil Mutabakatı çerçevesinde IPA III programı kapsamında hibe desteği almaya hak kazandı. "Döngüsel Ekonomi ve Kaynak Verimliliği" ile "Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim" odaklı dört yıllık proje, sektördeki dönüşümün temellerini güçlendirecek. OSD Başkanı Cengiz Eroldu, Avrupa pazarında daralan talep ve elektrikli araçların düşük pazar payına dikkat çekerek, şarj altyapısı, teşvik mekanizmaları, yerli tedarik sanayinin dönüşümü, mevzuat altyapısı ve temiz enerji yatırımlarına yönelik bütüncül politikaların gerekliliğini vurguladı. 2025'te devreye girecek sıkı karbon emisyon hedefleri doğrultusunda Avrupa'nın milyarlarca Euro'luk elektrifikasyon yatırımları hızlanırken, Türkiye de bu sürece entegre olmak zorunda kalacak. TÜRKİYE SÜRDÜRÜLEBİLİR TURİZMDE ÖNCÜ Sürdürülebilir turizm, çevrenin korunması ve çevre bilincinin geliştirilmesi odaklı çalışmalarıyla öne çıkıyor. Türkiye, 2023 yılında Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA) aracılığıyla Küresel Sürdürülebilir Turizm Konseyi (GSTC) ile iş birliği anlaşması yaparak, sürdürülebilirlikte dünya çapında örnek gösterilmişti. Türkiye’nin GSTC ile geliştirdiği ulusal sürdürülebilir turizm programı, Paris İklim Anlaşması ve Avrupa Yeşil Mutabakatı’ndan doğan yükümlülüklerin yerine getirilmesine katkı sağlıyor. Bu dönüşüm, ülkeyi uluslararası turizm trendlerine uyumlu hale getirerek güçlü bir rekabetçi konuma taşıyor. 2030'da uluslararası turist sayısının 1,8 milyara ulaşması beklenirken, Türkiye’nin bu süreçteki rolü giderek büyüyor. İNŞAAT SEKTÖRÜ: UYUYAN DEV İnşaat sektörü, küresel karbon emisyonlarının %40'ını oluşturması nedeniyle iklim kriziyle mücadelede kilit bir sektör olarak konumlanıyor. Binaların enerji tüketimi ve yaşam döngüsünde kullanılan malzemeler büyük oranda sera gazı emisyonlarına yol açıyor. Dünya Bankası, 2050’ye kadar dünya nüfusunun %70’inin şehirlerde yaşayacağını ve enerji tüketiminin büyük kısmının kentlerden kaynaklanacağını öngörüyor. Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB), bu doğrultuda Ulusal Katkı Beyanı ve Yeşil Mutabakat Eylem Planı altında bilgilendirme ve yönlendirme çalışmalarını sürdürüyor. Kamu-özel sektör iş birliği ile kurulan Yeşil Mutabakat Çalışma Grubu, sektörü geleceğe hazırlamak için gerekli koordinasyonu sağlıyor. Süheyla Çebi Karahan - Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) Başkan Vekili: İnşaat sektöründe yapılı çevre kaynaklı karbon emisyonlarını azaltmak için ulusal bazda bütüncül bir yaklaşım benimsenmesi gerektiğini söylüyor. Tasarım, malzeme seçimi, inşaat, kullanım ve yıkım süreçlerini kapsayan yapısal değişiklikler gerektiğini belirtiyor. Yeşil bina teknolojileri ve enerji verimliliği projelerinin desteklenmesi gerektiğini ekliyor. Cem Özkök - Enerji Yatırımcıları Derneği (GÜYAD) Başkanı: Türkiye’nin iklim hedeflerine ulaşması için yeşil enerji projelerine daha fazla destek sağlanması gerektiğini aktarıyor. "Ulusal Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) oluşturulmalı ve AB Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması ile uyumlu hale getirilmeli" diyor. 2053 net sıfır karbon hedefi doğrultusunda uzun vadeli düşük emisyonlu kalkınma stratejilerinin geliştirilmesi gerektiğini söylüyor Dr. Sena Serhadlıoğlu - SHURA Enerji Merkezi Kıdemli Analisti: İklim Yasası’nın yürürlüğe girmesi ve karbon fiyatlaması pilot uygulamasının başlaması bekleniyor. AB pazarında rekabet gücünü artırmak için karbon fiyatlamasına geçiş önemli hale geliyor. Kısa vadede enerji verimliliği ve elektrifikasyon, uzun vadede ise yeşil hidrojen gibi teknolojiler sanayide düşük karbonlu üretim için belirleyici olacak. Müberra Eresin - Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Başkanı: Türkiye, sürdürülebilir turizmde küresel bir örnek olmaya hazırlanıyor. Türkiye Sürdürülebilir Turizm Endüstri Kriterleri (TR-I), uluslararası standartlarla uyumlu şekilde hayata geçirildi. Bu dönüşüm, turizm sektöründe farkındalığı artırarak hem işletmelere hem de topluma katkı sağlayacak. Fatih Eren - Geri Dönüşümcüler ve Geri Kazanımcılar Derneği (GEKADER) Başkanı: Geri dönüşüm sektöründe enerji tüketimi yüksek, ancak güneş ve rüzgâr gibi alternatif enerji kullanan tesisler oldukça az. Yeşil enerji altyapısına yatırım yapmak ve bu enerjinin üretime yeterli olup olmayacağı konularında soru işaretleri bulunuyor.  

İklim Değişikliği Turizm Sezonunu Değiştiriyor Haber

İklim Değişikliği Turizm Sezonunu Değiştiriyor

İstanbul’un ödüllü butik otellerinden Naz City Hotel’in Genel Müdürü Emirhan Özyardımcı, bu yaz iklim değişikliği nedeniyle yaşanan aşırı sıcakların, yaz sezonunda turistlerin İstanbul’u tercih etmemesine yol açtığını belirtti. Özyardımcı, "Sezon kaydığı için ekim ve kasım aylarında doluluk oranımız yüzde 90’ları buldu" dedi. Son yıllarda Dolapdere, sanayi bölgesi kimliğinden sıyrılarak kültür ve sanat merkezi haline geldi. Arter, Pilevneli Galeri gibi önemli sanat mekânları ve yenilenen altyapısıyla bölge, yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekiyor. Merkezi konumu ve gelişen turizm altyapısıyla Dolapdere, medikal, iş ve kültür turizmi için popüler bir tercih haline geldi. 2015’ten beri Dolapdere’de hizmet veren Naz City Hotel, yılda 39 bin ziyaretçiyi ağırlıyor. Otelin tasarımı, The Ritz-Carlton ve Swissôtel gibi ünlü otellerin iç mimarlığını üstlenen Sinan Kafadar’a ait. Otel, geçtiğimiz ekim ayında Napoli’de düzenlenen Seven Stars Luxury Hospitality and Lifestyle Awards’ta "Avrupa’nın En İyi Butik Şehir Oteli" seçildi. SEZON DEĞİŞİMİNE İKLİM ETKİSİ İklim değişikliğinin turizm üzerindeki etkisine dikkat çeken Özyardımcı, "Artan sıcaklar geçtiğimiz yaz döneminde turistlerin yaz döneminde gezilerek görülmesi gereken İstanbul şehir tatillerini ertelemelerine neden oldu. Bu yaz, daha önceki yıllarda temmuz ayında yaşadığımız doluluğu ekim-kasım ayında yaşadık." diye ifade etti. 2025’te turizm sektöründe yükseliş beklediklerini dile getiren Özyardımcı, otelin sürdürülebilirlik odaklı çalışmalarını da vurguladı: "Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması ve enerji tasarruflu sistemleri tercih ediyoruz. Su tasarrufu için su verimli cihazlar kullanıyoruz ve suyun geri dönüşümünü sağlıyoruz. Atıklarımızı azaltıyoruz, geri dönüşüm programlarını uyguluyor ve organik atıklarımızı kompostlanmasını sağlıyoruz. Ayrıca yerel çiftçilerden tedarik ettiğimiz gıda maddelerini kullanarak yerel ekonomiyi destekliyoruz". Ayrıca, misafirlerine ücretsiz shuttle hizmeti sunarak İstanbul’un taksi sorununa alternatif çözümler sunduklarını belirtti. "TÜRKİYE TURİZMİ, ÖNÜMÜZDEKİ YIL GÜÇLÜ BİR ÇIKIŞ YAKALAYACAK" 2025 yılı için hedeflerinin daha fazla geceleme olduğunu söyleyen Özyardımcı, "Türkiye turizminin önümüzdeki yıl güçlü bir çıkış yakalayacağını düşünüyoruz" dedi.

İspanya’dan Türkiye’ye: İklim İçin Pedal Çevirdiler Haber

İspanya’dan Türkiye’ye: İklim İçin Pedal Çevirdiler

MUĞLA (İHA) - Şili’de yaşayan müzisyen Enrique Pina ve eko turizmci Diago Hara, iklim değişikliğine dikkat çekmek için İspanya’dan başladıkları dünya turunda Türkiye’ye ulaştı. 10 ülkeyi geçerek 6.500 kilometre pedal çeviren ikili, Türkiye’nin ardından Ortadoğu ve Afrika’ya geçerek turu tamamlamayı hedefliyor. ÇOCUKLARA ÇEVRE EĞİTİMİ VERİYORLAR Yolculuklarını, sosyal medya hesaplarından topladıkları bağışlarla finanse eden Pina ve Hara, gittikleri ülkelerde çocuklara çevre eğitimi veriyor. İklim mücadelesi için küresel bir ağ oluşturmayı amaçlayan ekip, bireysel farkındalığın büyük değişimlere öncülük edebileceğini vurguluyor. "DAHA AZ İLE YAŞAMAYA ALIŞMAK ZORUNDAYIZ" Yolculuk planları ile ilgili konuşan Pina, "Çevre projemiz için önce karavanla, sonra 7 yıl motosikletle ve şimdi de bisikletle seyahat ediyorum. Bugüne kadar 10 ülke ve 6 bin 500 kilometre yol gezdik. Buradan Afrika’ya gidiyoruz. 1 aydır Türkiye’deyiz. İpsala’dan Türkiye’ye giriş yaptık. İstanbul’a gittik ve şimdi de kış aylarından kaçarak Ege kıyılarını turluyoruz. Tüm Türkiye’yi gezeceğiz. Türkiye’den sonra Ortadoğu’ya geçeceğiz ve oradan da Afrika’ya gideceğiz" dedi. Diago Hara ise, "Grup ve kişisel düzeyde bir proje olarak üç temel amacımız var. Birincisi, iklim mücadelesinde çalışan kişi veya kuruluşlarla bağ kurmak. Gittiğimiz bölgelerde köpekler için mama veriyoruz ve aynı zamanda geçtiğimiz her ülkede kız ve erkek çocuklar için çevre eğitimi konusunda örnek oluşturuyoruz. Amacımız toplum için, çevre için iyi örnekler oluşturarak bu mesajları tüm dünyaya yaymak ve özellikle ülkemiz Şili’ye ulaştırmak. Dünyayı öldüren şeyin insanların aşırı tüketimi olduğuna inanıyoruz. İşte bu yüzden daha az ile yaşama mesajı veriyoruz. Çünkü gezegenimizi kurtarmak için daha az ile yaşamaya alışmamız gerekiyor" ifadelerini kullandı. SOSYAL MEDYADA DESTEK ARIYORLAR Projelerine destek için "climatecaravandonation" isimli sosyal medya hesaplarını kullanan ekip, Youtube, Instagram, TikTok üzerinden yolculuklarını paylaşıyor. Destekçiler, Patreon üzerinden bağış yaparak projeye katkı sağlayabiliyor.

Demiryolu Taşımacılığında 2053’e Kadar Yeşil Dönüşüm Hedefi Haber

Demiryolu Taşımacılığında 2053’e Kadar Yeşil Dönüşüm Hedefi

BAKÜ (İHA) - Bakü'deki BM İklim Değişikliği 29. Taraflar Konferansı'nda (COP29) konuşan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, 2053 yılına kadar demiryolu taşımacılığının enerji ihtiyacının en az yüzde 35'ini yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılamayı hedeflediklerini belirtti. "Sürdürülebilir ve Dijital Orta Koridor ve Ötesi" konulu Bakanlar Yuvarlak Masa Toplantısı'nda konuşan Bakan Uraloğlu, seyahat süresinin kısalması ve erişilebilirliğin artmasıyla karbon ayak izinin arttığını vurgulayarak, "Ayrıca jeopolitik gelişmeler, bölgesel çatışmalar ve taşımacılık sürelerinin uzaması dolayısıyla emisyon artışı zirveye çıkmıştır diyebilirim. Bir yandan ekonomik ve dolayısıyla taşımacılık faaliyetlerimizi artırırken, diğer yandan karbon ayak izini nasıl azaltacağız? Bu sorunun cevabı sürdürülebilir, ulaştırma politikalarından geçiyor elbette. Ülkemiz Paris Anlaşması'nı onaylayarak ve 2053 sıfır emisyon hedefini taahhüt ederek hem küresel iklim değişikliği sorunuyla mücadelede yerini aldı hem de bu amaca yönelik politikaların uygulamaya aktarılmasına hız kazandırdı" dedi. DEMİRYOLUNUN YOLCU VE YÜK TAŞIMACILIĞINDA PAYI ARTTIRILACAK Uraloğlu, "Bu minvalde hazırladığımız 2053 Ulaştırma ve Lojistik Ana Planımızla etkin bir ulaşım sistemini ülkemize kazandırmak için gayret ediyoruz. Bütünleşik olarak tasarladığımız ulaşım ekosistemimizde zorluklara karşı dayanıklılık ve yeşil ulaştırma esasında tüm modları birbiriyle entegre hale getiriyoruz. Bir yandan yüksek hızlı tren ve hızlı tren ağının geliştirilmesine yönelik projeleri yürütürken, diğer yanda mevcut hatların elektrikli ve sinyalli hale getirilmesi, demiryolunun yolcu ve yük taşımacılığında payının arttırılmasını hedefliyoruz" diyerek ulaşımın geleceği için yapılan çalışmaları aktardı. TAŞIMACILIK PROJELERİ Bakan, denizcilik sektörüne yönelik projelerle sera gazı salınımının azaltılmasını ve yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı yakıt sistemlerinin geliştirilmesini planladıklarını ifade etti. Tekirdağ'da devreye alınan yüksek gerilimle çalışan gemi elektrik besleme tesisi, emisyonların sıfırlanmasına katkı sağlayacak. Türkiye'nin Asya ile Avrupa’yı birleştiren demir yolu projeleriyle uluslararası yük taşımacılığına çevreci bir bakış açısı getirdiğini belirten Uraloğlu, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nde de bir demiryolu projesinin hayata geçirileceğini açıkladı. Bakan Uraloğlu, Azerbaycan ile Zengezur yolu üzerinde yakın çalışmalar yürütüldüğünü ve Bakü-Tiflis-Kars güzergahının tamamlayıcısı olacak yeni bir taşımacılık koridoru oluşturmayı hedeflediklerini de belirtti.

Türkiye'de Ekim Yağışları Kritik Düzeyde Haber

Türkiye'de Ekim Yağışları Kritik Düzeyde

Ekim ayında Türkiye'de görülen yağışların, uzun yıllar ortalamasının yüzde 46, geçen yıla göre ise yüzde 27 azaldığı açıklandı. Bu yıl özellikle Ege ve Marmara bölgelerinde dikkat çeken bir azalma yaşandı. Yağışların, harita üzerinde kahverengine dönmesi, kuraklığın etkilerini gözler önüne serdi. Aydın ve Muğla'da, normalin çok altında bir yağış seviyesine ulaşılırken, bazı bölgelere ise hiç yağmur düşmedi. Meteoroloji Genel Müdürlüğü, ekim ayı yağış raporunu yayımlayarak, Türkiye genelinde yağışların normallerin altında gerçekleştiğini belirtti. Ekim ayı boyunca metrekareye ortalama 26,8 kilogram yağış düştü. Normali 49,4 kilogramken, 2023 yılı ekim ayında yağış miktarı 36,6 kilogram olarak kaydedilmişti. Bu düşüş, normalin yüzde 46, geçen yılın ise yüzde 27 altındaydı. Son 6 yıldır Türkiye genelindeki ekim yağışları, normalin altında kalmaya devam ediyor. Özellikle Marmara, Ege, Akdeniz, İç Anadolu ve Doğu Anadolu'nun batı ve güney kesimlerinde yağışlar yüzde 60’ın üzerinde azaldı. Buna karşın, Karadeniz kıyılarında ve bazı illerde ise yağışlar artış gösterdi. Karadeniz hariç, Türkiye’nin çoğu bölgesinde yağışlar normalin altında kaldı. Bartın, son 65 yılın en fazla ekim ayı yağışını alırken, yüzde 93'lük bir artışla dikkat çekti. Rize'de ise en fazla yağış 331,4 mm ile kaydedildi. Ege Bölgesi’nde, son 40 yılın en düşük yağış miktarı gözlendi. Ekim ayında, yağışların yüzde 95 oranında azaldığı bildirildi. Marmara Bölgesi ise son 23 yılın en düşük seviyesini yaşadı. En düşük yağışı Aydın ve Muğla alırken, her iki ilde de 0,3 mm'lik bir yağış miktarı ölçüldü. Muğla'da yağış, normaline göre yüzde 99 azalmış durumda görünüyor. Ayrıca, İzmir, Aydın, Kütahya ve Manisa gibi iller, son 40 yılın en düşük yağışını aldı. Ekim ayında yağışsız geçen yerler arasında İzmir’in güneyi, Antalya’nın kuzeyi, Aydın, Manisa, Burdur, Mersin, Gaziantep ve Şanlıurfa gibi iller de bulunuyor. Bölgesel yağış miktarları ise Marmara’da normali 72 kilogramken bu yıl 13,9 kilogram olarak kaydedildi. Ege Bölgesi'nde yağışlar, 47,2 kilogramdan 2,2 kilograma düşerken, Akdeniz Bölgesi'nde yüzde 90’lık bir azalma yaşandı. İç Anadolu ve Doğu Anadolu Bölgesi'nde de ciddi düşüşler gözlendi.

Azerbaycan-Türkiye Turizm Hacminde Artış Var Haber

Azerbaycan-Türkiye Turizm Hacminde Artış Var

BAKÜ (İHA) - Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 29. Taraflar Konferansı (COP29), Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de sürerken, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy da konferansa katılmak üzere Bakü’ye geldi. Ersoy, Bakü Olimpiyat Stadyumu'nda kurulan Türkiye pavilyonunu ziyaret etti ve önemli açıklamalar yaptı. Ersoy, "Son zamanlarda iki ülke arasındaki kültürel faaliyetlerde çok ciddi artış var. Hem kültürel değerlerimizin korunması hem de gelecek nesillere aktarılması iki ülke açısından da çok önemli. Özellikle turizm trafiği derseniz zaten son birkaç yıldır çok ciddi oranlarda yükselmeye başladı" dedi.   Konferans kapsamında Azerbaycan, Türkiye ve Özbekistan pavilyonlarını ziyaret eden Bakan Ersoy, önce Azerbaycan Kültür Bakanı Adil Kerimli ile birlikte Azerbaycan Pavilyonu'nda yetkililerden bilgi aldı. Ardından Türk Pavilyonu'nda gazetecilere konuşan Ersoy, iki ülke arasındaki turizm hareketliliğine dikkat çekti.   900 BİN ZİYARETÇİ BEKLENİYOR Bakan Ersoy, Azerbaycan'dan Türkiye'ye gelen ziyaretçi sayısının bu yıl yüzde 15 artmasını beklediklerini belirtti. "Azerbaycan'dan 900 bine yakın bir ziyaretçi almış olacağız. Hem iki ülke arasındaki hava trafiğinin slotlarının artırılmasını ve orta ve uzun vadede yolcu potansiyelinin her yıl bu ivmeyle çıkış yakalaması için neler yapabileceğimizi konuştuk" dedi. Ayrıca bu gelişimi kültürel etkinliklerle desteklemenin önemine vurgu yaptı.   Bakanlar daha sonra Özbekistan Pavilyonu’nu ziyaret ederek Özbekistan Kültür Bakanı Ozodbek Nazarbekov ile bir görüşme gerçekleştirdi. 

2024, Görülen En Sıcak Yıl Olma Yolunda İlerliyor Haber

2024, Görülen En Sıcak Yıl Olma Yolunda İlerliyor

Rekor seviyedeki sıcaklık artışı nedeniyle 2024, kayıtlardaki en sıcak yıl olma yolunda ilerliyor. Copernicus İklim Değişikliği Servisi (C3S) verilerine göre, bu yılki küresel sıcaklıklar, 1991-2020 ortalamasının 0,71 derece üzerinde seyrediyor ve önceki rekor yıl olan 2023'ten 0,16 derece daha yüksek. C3S, 2024'ün kalan aylarında sıcaklıkların ortalamaya dönmesi halinde bile, bu yılın en sıcak yıl rekorunu kırma ihtimalinin yüksek olduğunu belirtiyor. Kurumun direktör yardımcısı Samantha Burgess, "10 ayın ardından, 2024'ün kayıtlardaki en sıcak yıl olacağı artık neredeyse kesin" dedi. 2024, 1,5 DERECE SINIRINI AŞAN İLK YIL 2023'teki sıcaklıklar, sanayi öncesi seviyelerin 1,48 derece üzerindeydi. 2024 ise, aynı seviyeyi 1,5 dereceyi aşarak rekor kırma potansiyeli taşıyor. Bu durum, Paris Anlaşması'nın iklim değişikliğini 1,5 derece ile sınırlama hedefine yaklaşmayı zorlaştırıyor. Burgess, bu yılki sıcaklıkların, yaklaşan COP29 iklim zirvesinde daha iddialı önlemler için bir uyarı niteliğinde olduğunu ifade etti. Bu yaz, Avrupa’da sıcaklık rekorları kırıldı ve Temmuz ayında dünya, kaydedilen en sıcak iki günü yaşadı. Akdeniz'deki sıcak hava dalgası, bilim insanlarına göre, insan kaynaklı iklim değişikliği olmadan "neredeyse imkansız" olurdu.  Eylül ve Ekim aylarında da yüksek sıcaklıklar devam etti. Ekim 2024, ortalama 15,25 derece ile 1991-2020 ortalamasının 0,8 derece üzerine çıktı. Ayrıca, sanayi öncesi seviyelere göre 1,65 dereceyi aşarak, küresel sıcaklıkların 1,5 derece sınırını geçtiği ikinci ay oldu. Avrupa’da, Ekim ayında ortalama sıcaklık 10,83 dereceye ulaştı ve kıtanın çoğu bölgesinde bu yıl kaydedilen en sıcak beşinci Ekim oldu.

Londra Dünya Seyahat Pazarı'nda Aşırı Turizm Gündemde Haber

Londra Dünya Seyahat Pazarı'nda Aşırı Turizm Gündemde

Londra'da düzenlenen Dünya Seyahat Pazarı (World Travel Market) etkinliği, turizmin iklim değişikliği üzerindeki etkileri ve aşırı hava olaylarının sektörü nasıl etkilediği üzerine artan endişeleri gündeme taşıyor. Etkinlikte, küresel turizmin pandemi öncesi seviyelere geri döndüğü belirtilirken, artan turist sayısının popüler destinasyonlardaki kalabalık sorunlarına yol açtığı vurgulandı. Yunanistan Ulusal Turizm Örgütü Genel Sekreteri Andreas Fiorentinos, kruvaziyer gemilerinin küçük adalara getirdiği büyük turist gruplarının yerel altyapıyı zorladığını ifade etti. Aşırı turizm, sürdürülebilirlik üzerinde de tehdit oluştururken, turizmin yerel toplumlar üzerindeki sosyal, kültürel ve çevresel etkileri, ekonomik faydaları gölgede bırakabiliyor. TURİZME KARŞI PROTESTOLAR ARTIŞTA Avrupa'nın bazı şehirlerinde artan turizm karşıtı protestolar, aşırı turizmin yerel halk üzerindeki olumsuz etkilerine tepki olarak düzenleniyor. İspanya'da, özellikle Barselona, Malaga ve adalarda, kitle turizmi karşıtı protestolar sıklaşırken, Hırvatistan’da ise turizmden kaynaklanan konut sorunlarını çözmek amacıyla yeni düzenlemeler devreye alındı. Hırvatistan Turizm ve Spor Bakanı Tonči Glavina, kısa dönemli kiralamaların yapıldığı binalarda kiracıların yüzde 80'inin onayını gerektirecek bir yasa tasarısı hazırlığında olduklarını belirtti. Yerleşim alanlarında turist sayısının önemli ölçüde azaltılmasının hedeflendiğini söyledi. Bu gelişmeler, iklim değişikliği endişelerinin arttığı ve aşırı hava olaylarının sektörü etkilediği bir dönemde yaşanıyor. Seyahat sektörü, sadece net-sıfır karbon hedefine ulaşmakla kalmayıp, net-pozitif bir etki yaratmayı da hedefliyor. Dünya Seyahat Pazarı etkinliğinde, çevresel etki konusunda artan farkındalıkla birlikte, daha düşük karbon ayak izine sahip destinasyonlara ilginin arttığı ifade edildi. World Travel Market Portföy Direktörü Jonathan Heastie ise, "İstatistikler, insanların çevre üzerindeki etkinin son derece farkında olduğunu ve birçoğunun daha düşük karbon ayak izine sahip destinasyonlara gitmeye hevesli olduğunu gösteriyor" dedi. Ayrıca, hava koşullarının da seyahat tercihlerinin değişiminde rol oynadığından bahsetti. World Travel Market Etkinliği, 7 Kasım’da sona erecek.

Bafa Gölü’nden Alarm Sinyalleri: Kuraklık ve Kirlilik Çevreyi Tehdit Ediyor Haber

Bafa Gölü’nden Alarm Sinyalleri: Kuraklık ve Kirlilik Çevreyi Tehdit Ediyor

AYDIN (İHA) - Türkiye’nin önemli sulak alanlarından biri olan Bafa Gölü, çevresel sorunlar ve kuraklık nedeniyle alarm veriyor. Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD) Başkanı Bahattin Sürücü, Bafa Gölü Tabiat Parkı'nın durumunu değerlendirerek, gölün denizden göle dönüşüm sürecinde büyük bir tehdit altında olduğunu belirtti.   Aydın genelinde çevre ve doğa koruma çalışmaları yürüten EKODOSD, Bafa Gölü ve çevresindeki Latmos Dağı’nın önemine dikkat çekiyor. Sürücü, kuraklığın Bafa Gölü üzerindeki olumsuz etkilerinin arttığını ve göl sularının son yıllarda en fazla çekildiği dönemlerden birini yaşadığını ifade etti. "Bafa Gölü Aydın ve Muğla için doğasıyla, tarihiyle, kültürüyle, kuşları ve yılan balıklarıyla Ege bölgesinin çok önemli sulak alanlarının başında gelmektedir" diyen Sürücü, bu doğal alanın yöre insanına, balıkçılara ve turizm işletmelerine ekonomik katkı sağladığını vurguladı.   Kuraklığın ve iklim değişikliğinin etkisiyle yaklaşık 8 aydır yağışların olmaması Bafa Gölü’nü daha da olumsuz etkiliyor. Sürücü, gölün çevresel sorunlarının çözümü için bugüne kadar herhangi bir önlem alınmadığını belirterek, kirlenmenin giderek arttığını, işletme atıkları ve evsel atıkların Büyük Menderes Nehri aracılığıyla göle zarar verdiğini dile getirdi. Ayrıca, gölün kıyısındaki yavru balık üretim tesislerinin atık sularının da Sakızburnu Dalyanı üzerinden göle karıştığını ifade etti.   Bafa Gölü’nün su giriş ve çıkışlarının tarımsal sulama amacıyla yaklaşık 5-6 ay boyunca toprakla kapatılması, gölün yaşam damarlarının tıkanmasına yol açıyor. Sürücü, "Türkiye’de yılan balığı dağılımının yüzde 24 oranıyla en fazla olduğu yer olan Bafa Gölü’nde 1984-1985 yıllarında 60 ton yılan balığı avlanırken, 1990’larda 2-6 tona düşmüş ve kanalların kapatılması nedeniyle bu rakamların daha da düştüğü görülmektedir. Bafa Gölü ve Latmos Dağları'nın, Türkiye’nin en önemli ve benzersiz özelliklerine sahip ekoturizm merkezlerinden birisi olması gerekirken, ne yazık ki çevre sorunlarıyla boğuşmaktadır. Bunun en büyük zararlarını da bölge insanı çekmekte, biyolojik çeşitlilik olumsuz etkilenmektedir" sözleriyle tehlikenin boyutunu gözler önüne serdi. Ancak, bölgenin korunması ve yerel halkın sorunlarının çözülmesi için bir umut ışığı doğmuş durumda. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Dilekçe Komisyonu'nda görev yapan milletvekilleri, Aydın ve Muğla Valiliklerine yaptıkları ziyaretlerin ardından Bafa Gölü'nü yerinde incelemek üzere alana gelerek vatandaşlarla bilgilendirme toplantıları yapacaklar. Sürücü, "Umarız komisyonun hazırlayacağı raporlar bölge insanını sevindirecek, Bafa Gölü ve Latmos Dağları’nın korunmasına katkı yapacak olumlu bir gelişme şeklinde olur” diyerek umutlu olduğunu dile getirdi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.