#Gökova Körfezi

TOURISMJOURNAL - Gökova Körfezi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Gökova Körfezi haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Göcek’te Deniz Ekosistemi Koruma Hamlesi Haber

Göcek’te Deniz Ekosistemi Koruma Hamlesi

Fethiye-Göcek Özel Çevre Koruma Bölgesinde milyon dolarlık yatlar ve teknelerin deniz dibine çapa atmaları nedeniyle deniz çayırlarında ve deniz ekosisteminde oluşturduğu tahribatın önlenmesi amacıyla mapa-şamandıra sistemi temmuz ayından itibaren başlıyor. Türkiye'de ilk defa pilot bölge olarak seçilen Göcek koylarında yat ve tekneler deniz tabanına yerleştirilecek tonozlara bağlanacak. Mavi yolculuğun önemli merkezlerinden, başta dünyanın en zenginleri arasında gösterilen Jeff Bezos, Rus milyarder Roman Abramoviç'in yanı sıra Türk milyarder işadamlarının da lüks yatlarına ev sahipliği yapan Göcek koylarını her yıl binlerce lüks yat ve tekne ziyaret ediyor. Lüks yatlar ve tekneler koylara attıkları demir çapalar nedeniyle hareket esnasında deniz altındaki başta deniz çayırları olmak üzere deniz ekosistemini tahrip ederek deniz yaşamını olumsuz etkiliyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği, Tarım ve Orman ve Turizm Bakanlıkları iş birliğinde Göcek'te 805 kilometrekare alanda ve 20 koyda toplam 700 mapa-şamandıra sistemi olacak. Daha önce çapalarını denize atan, yat ve teknelerin iplerle kıyıya bağlama uygulaması sona erecek. Deniz tabanına yerleştirilecek tonozlara bağlanacak tekneler deniz dibindeki çayırlar ve deniz ekosistemine zarar vermeyecek. Fethiye-Göcek Özel Çevre Koruma Bölgesi içerisinde yer alan deniz koruma alanlarında 2019 yılından beri koruma çalışmaları gerçekleştiren Akdeniz Koruma Derneği (AKD) projeyi oldukça önemli bir gelişme olarak karşıladı. Bölgede deniz çayırlarına yönelik izleme istasyonları bulunan AKD, çalışmalarından elde ettiği sonuçları karar vericilerle paylaşıyor. Projeye yönelik açıklama yapan Akdeniz Koruma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Kızılkaya, Göcek koylarında uygulanacak olan mapa-şamandıra uygulamasının ilk ve örnek olacak bir koruma yöntemi ve yönetimi olacağını, acil olarak aynı projenin Gökova Körfezi ve Datça-Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgelerinde de geliştirilmesi gerektiğini açıkladı. 2019 yılından bu yana devam eden proje ile ilgili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 4 Haziran 2024'de Cumhurbaşkanlığı Kabine toplantısı sonrası yaptığı açıklamada, "Göcek, Mapa-Şamandıra Projesi ile 805 kilometre alandaki 20 koyumuzu yaklaşık 700 mapa-şamandıra ile koruma altına alıyoruz. Ayrıca vatandaşlarımızın denize ulaşmasına engel olan hukuk dışı yapıları yıkıyoruz. Türkiye Deniz Projesi ile halkımızın denizlere erişimini kolaylaştırarak deniz kıyılarında yaşam kalitesini artıracağız. Ayrıca deniz varlığımızı korumak ve kirliliği önlemek için kapsamlı tedbirler alacağız" dedi. "Deniz ekosistemi mapa-şamandıra ile rahatlayacak" Muğla Tarım ve Orman İl Müdürü Seyfettin Baydar, mapa-şamandıra sistemi ile başta deniz çayırları olmak üzere su altı ekosisteminin rahatlayacağını belirtti. Baydar, "Göcek Körfezi'ndeki mapa-şamandıra uygulamasının deniz çayırlarına ve ekosisteme olan olumlu etkileriyle ilgili bir kere mapa-şamandıra uygulaması ile mevcutta şu anda bağlama sistemiyle gözükmekte olan bağlama sistemiyle çapa bağlaması yapılmakta. Denize çapa atıldığında her çapanın toplanmasıyla deniz altındaki deniz çayırlarının, su altındaki deniz çayırlarının, çiçekli bitkilerin aynı zamanda sökülmesini sağlıyor, sökülmesini gerçekleştiriyor. Bir pulluk misali. Her bir söküm kenardaki ve denizdeki çayırların azalmasına vesile oluyor. Ama şamandıra ve mapa sistemi kurulduğunda ise bu tarz çapayla sökme olayı olmadığından dolayı deniz çayırlarının, canlı bitkilerin yaşamı, gelişimi daha fazla artıyor. Bu deniz çayırları özellikle balıklar için, denizdeki balıklar için çok önemli yaşama da üreme alanları, balıkçılığın gelişimi artması, günden güne çoğalması için çok önemli unsurlar, bitkiler. Eğer bunlar olmazsa, öncelikli olarak tam bir kere balık popülasyonu, balıktaki, denizdeki balık varlığı azalacak. Hem beslenme hem de avcılık anlamında bölgemiz, ülkemize ciddi kayıplar olacak" dedi. "1 hektardaki deniz çayırı 2 bin ton karbon emilimi sağlıyor" Deniz çayırlarının hem insanlar için hem deniz yaşamı için çok önemli bir görev üstlendiğini açıklayan Baydar, "Bunun haricinde deniz çayırları, özellikle karbon emilimi noktasında bütün ekosistemdeki en büyük karbon deposu eminimini sağlıyor ki o da bir hektarda 2 bin tonluk karbonu depoluyor. Bu anlamda atmosferi temizleme anlamında da, yaşanabilir bir ortam oluşturma anlamında da hem insanlar için hem bütün yaşam için çok önemli unsuru gerçekleştirmekteler. Aynı zamanda deniz çayırları bir metrekarede yaklaşık 14 litre oksijen atmosfere vererekten oksijence deniz kenarlarının ve atmosferin zenginleşmesini sağlamakta. Kenardan, denize dışarıdan yapılan deşarjın kirliliği de temizleyen, berrak bir denizi sağlayan, aynı zamanda turizm için, kıyıdaki, sahildeki, denize giren insanlarımız için de akvaryum niteliğindeki o temizliği sağlayan en önemli unsur yine deniz çayırları. Tümünü düşündüğümüz zaman sadece ekosistemdeki bir dengeyi bozmak, deniz çayırlarının varlığının azalması bir sürü olumsuzu beraberine getirirken bunların çoğalması için, arttırılması için mapa ve şamandıra sisteminin devletimize, bakanlıklarımıza, tüm bakanlıklarımıza, Çevre Şehircilik Bakanlığımız, Turizm, Orman Bakanlığımız, bütün bakanlıklarımızın olumlu görüşleriyle önümüzdeki temmuzdan itibaren hayata geçecek olması, ciddi anlamda aşağıdaki yaşamı, canlı yaşamını, yani hem bitkilerin yaşamının hem balıkların yaşamının çoğalmasını önemli ölçüde arttıracaktır" dedi.

Muğla’da Denizler 8 Atık Alım Teknesiyle Korunuyor Haber

Muğla’da Denizler 8 Atık Alım Teknesiyle Korunuyor

Muğla Büyükşehir Belediyesi, denizlerin temiz kalmasını sağlamak amacıyla Gökova Körfezi, Göcek ve Dalaman koylarında görev yapan 8 atık alım teknesiyle atıkları topluyor. Türkiye’nin en önemli turizm merkezlerinden biri olan Muğla’da Büyükşehir Belediyesi 8 atık alım teknesiyle teknelerden atık yağ, sintine, pis su ve katık atık toplamaya devam ediyor. Bu kapsamda Gökova Körfezi, Göcek ve Dalaman koylarındaki teknelerden sıvı ve katı atıkları toplayarak çevrenin ve denizlerin temiz kalmasını sağlıyor. Yat işletmecisi Barhan Kaptan, "Kimi zaman bizim bile çıkamadığımız durumlarda, koylarda Muğla Büyükşehir Belediyesi faal. Bu çevre kirliliğini önlediği için, gerek turizme desteği için, denizlerimizi koruduğu için ben çok memnunum açıkçası. Bot sayısında da bir artış var. Bizim teknede de çöp birikmiyor. Yani onun oluşturduğu bir koku, kirlilik hiçbir şekilde olmuyor. Çok canla başla çalışan bir kadrosu da var" dedi. Muğla Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı’nda görevli Çevre Mühendisi İkbal Ören, "Muğla Büyükşehir Belediyesi olarak, Türkiye’nin en uzun kıyı şeridine sahip ilimizin masmavi denizlerini ve eşsiz koylarını korumak adına büyük bir özveriyle çalışmaya devam ediyoruz. Gökova Körfezi ile Göcek-Dalaman koylarında görev yapan 8 adet atık alım teknemizin bakım ve hazırlıklarını tamamladık. 2025 yaz sezonuna hazırız. Geçtiğimiz yıl sadece bu bölgede 13 bine yakın tekneye hizmet verdik, yaklaşık 7 bin 500 ton pis suyu, 14 ton sintineyi, 6 ton atık yağı ve 650 ton katı atığı denizlerimize karışmadan bertarafını sağladık. Bu yıl da tertemiz koylarımızla misafirlerimizi karşılamaya hazırız. Muğla Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ahmet Aras’ın çevreye, doğaya ve denizlere verdiği önem doğrultusunda aktık kabul tesislerimiz ve atık alım teknesi filomuzun sayısını artırmak için çalışmalarımıza kararlılıkla devam ediyoruz" dedi. Denizlerin korunmasının turizm açısından büyük bir önem taşıdığını belirten Kıyı Ege Belediyeler Birliği ve Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, Muğla’nın yalnızca ülkemizin değil, dünyanın en güzel denizlerine, koylarına ev sahipliği yaptığını, bu güzellikleri gelecek kuşaklara bozulmadan bırakmak zorunda olduklarını ve Büyükşehir Belediyesi olarak çevreyle uyumlu, sürdürülebilir ve etkili projeleri hayata geçirmek için var gücümüzle çalıştıklarını açıkladı.

6 bin nüfuslu Sakin Kent'in nüfusu 80 bine çıktı Haber

6 bin nüfuslu Sakin Kent'in nüfusu 80 bine çıktı

Türkiye'nin en önemli mavi yolculuk rotası durumundaki Gökova Körfezi uç noktasında yer alan Sakin Kent unvanlı ve günübirlik tatilcilerin en fazla rağbet gösterdiği Ula'nın Akyaka Mahallesi her bayram tatilinde olduğu gibi bu bayram tatilinde de yoğunluk olarak en süt seviyeye ulaştı. Akyaka Mahallesine karayolu girişinde başlayan araç kuyruğu yaklaşık 3 kilometre uzunluğa ulaşırken, birçok sürücü kuyruğu görünce geri dönmek zorunda kalıyor. Akyaka'nın yaklaşık 250 metrelik sahilinde şezlong ve şemsiye koyacak alan kalmadı. Deniz yüzeyi adeta insanlarla kaplanırken, bu yoğunluğun hafta sonuna kadar devam ekmesi bekleniyor. Akyaka Muhtarı Feridun Özsoy, “Her bayram olduğu gibi Sakin Kent unvanlı Akyaka Mahallemiz yine bayram yoğunluğunu yaşıyor. Normalde yerleşik olarak 6 bin civarında nüfusumuz var. Bu bayram nüfusumuzun 15 katı kadar yaklaşık olarak 80 bin kişilik bir nüfusa yoğunluğa ulaştı. Büyükşehir Belediyemiz, Ula Belediyemiz, altyapısı ile üst yapısı ile tatilcilerimizin daha iyi bir tatil geçirmeleri için var gücüyle çalışıyorlar. Ula Belediyesi'nin tek halk plajı vardı. Burada yapılan bir çalışma ile Azmak kenarı karşısında yer alan alanı plaj düzenlemesi yaparak halkımızın hizmetine açtık. Buranın da güvenliğini sağlayarak halka hizmet vermeye başladı. Bizim tatilcilerimizden istediğimiz hava sıcaklığı arttı, nem düştü. Halkımızın yangın konusunda hassas olmalarını istiyorum. Büyükşehir Belediyemiz, Ula Belediyemiz halkımıza hizmet vermeye devam ediyor. Jandarmamız halkımızın güvenliğini sağlıyor. Halkımızın iyi ve huzurlu bir şekilde tatillerin geçirmelerini ve hatasız kazasın evlerine geri dönmeleri tek dileğimiz” dedi.

Avrupa’nın En İyi 10 Sahil Kasabasından İkisi Türkiye’de... Haber

Avrupa’nın En İyi 10 Sahil Kasabasından İkisi Türkiye’de...

ASOS (KEFALONYA) / YUNANİSTAN Küçük Asos’un en özel bir yanı, karamela ve gül pembesi evleri. İki küçük plaj bulunan adada yürüyüşçüler, Asos’un 16. yüzyıldan kalma kalesinin kalıntılarına giden patikayı takip ederek keşif yapabiliyor. AKYAKA / AZMAK Türkiye’nin doğaya ve sürdürülebilirliğe önem veren yavaş şehirlerinden biri olan Akyaka, Azmak Nehri’nin ağzında, pırıl pırıl Gökova Körfezi’nde yer alıyor. Sahilin arkasında, begonvillerle kaplı sokaklardan oluşan bir kafes, geleneksel lokantalara ve kafelere ev sahipliği yapıyor. Geceleri deniz kıyısındaki restoranlar kumların üzerine masalar kuruluyor. Akyaka aynı zamanda Türkiye’nin uçurtma sörfü merkezi olarak biliniyor ve şehrin hemen dışındaki uzun kumsalda çok sayıda sörf okulu bulunmaktadır. GÖLTÜRKBÜKÜ / BODRUM Eğer Türkiye’nin bir Saint-Tropez’i varsa, Gölköy ve Türkbükü köylerinin bir araya gelmesiyle oluşan bu gösterişli yer olduğuna inanılıyor. Yeni oluşturulan halk plajı ve Côte d’Azur havası estiren katlı plaj kulüpleriyle Türkiye’nin en iyi sahillerden biri. ŠİBENİK / HIRVATİSTAN Dubrovnik ile benzer zarif Venedik mimarisine ve pişmiş toprak çatılı evlere sahip olan bu sahil kasabası sakinliği açısından gözde bir yer haline gelmiştir. Deniz kenarındaki gezinti yolundan, katedraline ve 11. yüzyıldan kalma Aziz Michael Kalesi’ne kadar oldukça ilgi çekici bir lokasyon. CAVTAT / HIRVATİSTAN Büyüleyici küçük sahil kasabalarından biri olan bu yer, birçoğu onlarca yıldır aynı aileler tarafından işletilen gösterişsiz kafe ve restoranlar, yüzme platformları ve kristal berraklığındaki suya açılan küçük çakıl koyları ile ilgi odağı haline geliyor. Dubrovnik’e ve yakındaki Elaphiti adalarına düzenli olarak tekne taksiler çalışıyor. Eşsiz yürüyüş rotaları ve mükemmel gün batımı noktaları olan birkaç basit plaj barına da sahip. SANTA MARIA DI CASTELLABATE (CAMPANIA) İTALYA Yakındaki Amalfi sahilinin karmaşasından uzakta bir dünya olan Cilento sahili, balıkçı evlerinin bozulmamış plajlara baktığı küçük sahil kasabalarıyla doludur. Balıkçı tekneleri sabahın erken saatlerinde kasabanın restoranlarını beslemek için geri döner ve balıkçılar mavi bayraklı plajlarda ağlarını onarır. Günler kumlarda ya da Cilento milli parkındaki yürüyüş parkurlarını takip ederek geçirilebilir; yakındaki Paestum ve Velia arkeolojik alanları tarih meraklıları için büyük bir cazibe merkezidir. LA FLOTTE EN RÉ (ILE DE RÉ) / FRANSA Bir zamanlar önemli bir deniz balıkçılığı limanı olan La Flotte, restoranlarla kaplı bir sahil ve oldukça büyük bir marina ile Île de Ré’nin en güzel köylerinden biri olarak kabul ediliyor. Yakındaki Arnérault plajı keyifli bir öğleden sonra için en iyi seçim olarak tavsiye ediliyor. CONCARNEAU (BRETANYA) / FRANSA Tarihle iç içe, muhteşem bir sahile ve kasabanın restoranlarını en taze deniz ürünleriyle doldurmaya çalışan bir balıkçı filosuna sahip olan Concarneau, Brittany’nin en güzel noktası. İki bölümden oluşan kasabada, küçük bir ada üzerine kurulu eski kentin etrafında 14. yüzyıldan kalma surlar ve evlerin arasından geçerek hareketli balıkçı limanına ulaşan Arnavut kaldırımlı sokaklar bulunuyor. Uzun ve el değmemiş kumlardan oluşan Plage des Sables Blancs, şehir merkezine kısa bir yürüyüş mesafesinde yer alıyor. Balıkçılık Müzesi ve dünyanın en eski deniz istasyonu olan Marinarium, aileler için iyi bir yağışlı hava seçeneği. FORNELLS (MENORCA) / İSPANYA Birkaç mil ötedeki daha yeni bir gelişme olan Playa de Fornells ile karıştırılmaması gereken Fornells, Menorca’nın en büyüleyici balıkçı köylerinden biri ve palmiye ağaçlarıyla bezeli sade bir sahil şeridine sahip. Bir balık restoranı merkezi haline gelen lokasyon, son yıllarda rüzgâr sörfü için ideal koşulları sağlayan güvenilir bir yer haline de gelmiştir. CoLlafranc (GİRONA) / İSPANYA Beyaz badanalı evleri, mavi kapıları ve küçük balıkçı tekneleri Llafranc’a hoş bir eski tarz hissi veriyor. Bir zamanlar Costa Brava’nın en göz alıcı noktası olan, Ernest Hemingway ve Salvador Dalí’den Elizabeth Taylor ve Sophia Loren’e kadar herkesi kendine çeken Llafranc, sadece Temmuz ve Ağustos aylarında kalabalık olan sakin, aile dostu bir tatil beldesi haline gelmiş. Korunaklı liman, kano, yelken, tüplü dalış ve kürek sörfü gibi su sporları için ideal.

Marmaris Orhaniye’de Deniz Koruyuculuğu sistemi Haber

Marmaris Orhaniye’de Deniz Koruyuculuğu sistemi

Muğla’nın dünyaca ünlü Gökova Körfezi ve Fethiye Göcek koylarından sonra Akdeniz Koruma Derneği tarafından Datça-Bozburun Yarımadası içinde yer alan Orhaniye’de de deniz koruyuculuğu sistemi başladı. Akdeniz Koruma Derneği, 2022 yılında Datça-Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi'nde, hayata geçirdiği ‘Denizel ve Kültürel Korumanın Bütünleştirilmesi Projesi’nde bugüne dek yaptığı çalışmaları, kamu kurum ve kuruluşlarından temsilcilerle paylaştı. Toplantıda konuşan Akdeniz Koruma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Kızılkaya, Gökova Körfezi’nde 2012 yılından beri gerçekleştirdikleri başarılı izleme ve koruma çalışmalarını 2022 yılı itibariyle Datça-Bozburun’da da uygulamaya başladıklarını, bilimsel izleme ve tür koruma çalışmalarının yanı sıra Deniz Koruyuculuğu Sistemini Orhaniye’de başlattıklarını duyurdu. Gerçekleştirilen çalışmalara destekleri için kamu kurum ve kuruluşlarına teşekkür etti. Datça, sakin koyları, zengin bitki örtüsü, canlı çeşitliliği ve arkeolojik değerlerinden dolayı 22 Ekim 1990 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edilmiş ve koruma altına alınmış olsa da insan faaliyetleri ve özellikle turizm sezonunda yaşanan nüfus artışı, ilçenin doğası üzerinde büyük bir baskı oluşturduğu açıklandı. 2022 yılında Datça-Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi'ndeki biyoçeşitliliği korumak ve sağlıklı bir ekosistem için ‘Denizel ve Kültürel Korumanın Bütünleştirilmesi Projesi’ni hayata geçiren Akdeniz Koruma Derneği bölgede koruma çalışmaları başlattı. Küçük ölçekli balıkçılar destekleniyor Derneğin Datça Bozburun’daki çalışmaları hakkında verilen bilgide, “Derneğimiz tarafından 2022 yılında hayata geçirilen ‘Denizel ve Kültürel Korumanın Bütünleştirilmesi Projesinin başlangıcında önce bölgedeki kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum örgütleriyle bir araya gelerek projenin paydaşı olmaya davet ettik. Bunun yanında geçimini denizden karşılayan küçük ölçekli balıkçılığın desteklenmesi için balıkçılarla sık sık bir araya gelerek sorunlarına yönelik çözümler geliştirmeye çalıştık. İklim değişiminin deniz ekosistemleri üzerinde oluşturduğu baskıyı izlemek ve koruma çalışmaları için strateji oluşturmak için bilimsel çalışmalarını devam ettirirken, iklim değişimiyle denizlerde yaşanan deniz suyu sıcaklığını ve bölgenin balık biyokütlesini izleme çalışmaları gerçekleştirdi. Bölgede uzman ekipleri ve yerel paydaşlarla ile su altı temizlik çalışması gerçekleştirerek deniz yaşamının atıklardan temizlenmesi için çalıştık. Kıyı ve su altı temizlik çalışmaları ile beraber mikroplastik çalışmaları da devam etmektedir. Mikroplastiklerin deniz suyu, sahil ve balık sindirim sistemlerindeki birikimi üzerine çalışmalar yapılmaktadır. Denizel atık çalışmalarına paralel olarak, Datça-Bozburun bölgesinde bulunun okullar ile beraber eğitim ve farkındalık çalışmaları da yapılmaktadır. Bunun yanı sıra İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri ile Mavi-Yeşil Okullar Projesi çerçevesinde çocuklarla temizlik etkinlikleri düzenleyerek, onların çevre koruma bilincinin artması için eğitim faaliyetleri gerçekleştirdi. Dernek ayrıca kıyılarımızda görülen istilacı ve yabancı türlerin tanınması ve tüketilmesi için tadım etkinlikleri gerçekleştirdi. Tüm bu çalışmalarının yanı sıra nesli tehlike altında olan Akdeniz keşiş foku ve Deniz çayırları gibi türlerin izlenmesi ve korunması için çalışmalar yürüttük” denildi. Deniz Koruyuculuğu sistemi Akdeniz Koruma Derneği, deniz koruma alanlarının etkili korunmasına destek olmak için Türkiye’de ilk kez uygulanan Deniz Koruyuculuğu Sistemini Gökova Körfezi ve Fethiye-Göcek’ten sonra Datça-Bozburun bölgesinde yer alan Orhaniye’de de uygulamaya başladı. Bölgedeki balıkçılığa kapalı alanların yasa dışı avcılık, ağaca bağlama gibi deniz ekosistemine zarar veren faaliyetleri yetkililere bildiriyor. Marmaris Orhaniye’deki özel bir marinada gerçekleşen toplantıya Marmaris Kaymakamlığı, Muğla Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü, Datça ve Marmaris İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü, Doğa Koruma ve Milli Parklar Şefliği, Marmaris İlçe Turizm Müdürlüğü, Marmaris ve Datça Liman Başkanlığı, Datça İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, Muğla Büyükşehir Belediyesi, Marmaris Belediyesi, Marmaris Deniz Ticaret Odası, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Marmaris Müze Müdürlüğü, Muğla Ticaret ve Sanayi Odasından temsilciler katıldı.

Gökova Körfezinde ‘Mavi tura’ ‘Kültür turu’ ekleniyor Haber

Gökova Körfezinde ‘Mavi tura’ ‘Kültür turu’ ekleniyor

Mavi yolculuğun en önemli uğrak noktalarından Gökova Körfezi içinde yer alan Sedir (Kleopatra) adasında günümüzden 2 bin 600 yıl öncesine ait arkeolojik kalıntıların gün yüzüne çıkarılması için bir taraftan yüzey temizliği, bir taraftan da kazı çalışmaları başladı. Kazının bilimsel danışmanlığını yapan Prof. Dr. Adnan Diler, adanın koruma altındaki altın sarısı ince kumu ve plajı ile bilindiğini, yapılacak kazılar sonrası kale surları, tiyatro, agora ve kiliselerin ortaya çıkması ile antik kent olarak tanınacağını açıkladı. Kum ve plajına arkeolojik kalıntılar da ekleniyor Her yıl binlerce yerli ve yabancı turistin ziyaret ettiği Sedir adası, koruma altındaki altı sarısı kumu ve sakin plajı ile anılıyor. Geçmişi milattan önce 6. Yüzyıla dayanan adanın kumu ve plajının yanında arkeolojik kazılar ile kültür yönünün de ön plana çıkması hedefleniyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izni ve desteği, Muğla Valiliği Yatırım İzleme Koordinasyon Başkanlığı (YİKOP) ve Ula Belediyesi’nin destekleri ile Muğla Müze Müdürlüğü Başkanlığında Prof. Dr. Adnan Diler’in bilimsel danışmanlığında devam eden kazıların 2023 yılı çalışmaları başladı. Ulaşım denizden sağlanıyor Sedir Adası’nın kültür boyutunun ön plana çıkması amacıyla başlatılan kazı çalışmaları ilk etapta 7 uzman 25 işçi ile başlarken, önünüzdeki süreçte bu sayının artması bekleniyor. Ada’ya kara bağlantısının bulunmaması nedeniyle günübirlik Ula Akyaka ve Marmaris Çamlı Mahallelerinden kalkan tekne turları ve özel yat ve tekneler ile ulaşım sağlanıyor. Öncelik surların görünür olması Sedir adasında düzgün kesme taştan çok sayıda kule ile sur duvarları, Apollon tapınağı ve onun yerine sonradan yapılan kiliseler, hâla ayakta duran iyi korunmuş tiyatro, agora ve adayı çevreleyen kıyılarda antik liman kalıntıları yer alıyor. Kazı çalışmalarında ilk etapta adaya tekne ile gelen ziyaretçilerin antik yapıları ve sur duvarları görmesini sağlayacak bitki örtüsünden arındırılması için çalışma yürütülüyor. Ada çevresinde liman kalıntıları hala duruyor Kleopatra adası olarak da bilinen Sedir Adası üzerinde adını veren Sedir ağacı bulunmazken, zeytin, çalılık ve çam ağaçları hakim. Adayı çevreleyen sahil boyunca çok sayıda liman kalıntısına rastlanırken, 1. derece arkeolojik ve 1. derece doğal sit alanı, aynı zamanda Özel Çevre Koruma bölgesidir. Antik kalıntılarla dolu üçlü bir ada grubunun en büyüğü olan Sedir Adası, Kleopatra plajı olarak bilinen kumsalında, jeolojik oluşumlarla ortaya çıkan ve koruma altında olan kumlar, aslında özel bir biçimde oluşmuş kalker damlacıklarından oluşurken bu nadir kumun kumsal dışına çıkarılması yasak. “Sedir Helenistik dönemin Yunan kenti değil” Sedir adasında kazı çalışmalarının bilimsel danışmanlığını yürüten Prof. Dr. Adnan Diler, yabancı Arkeologların iddia etiği gibi Sedir Adası’nın bir Helenistik dönem Yunan Kenti olmadığını belirtti. Diler, “Bizim buradaki çalışmalarımızın esas amacı Karia’daki bu kentlerin yapılanma süreçlerini anlamaktı. Yabancı meslektaşlarımızın önemli bir kısmı Sedir’in Helenistik dönemde kurulmuş bir Yunan kenti olduğunu düşünüyor. Ama bizim buradaki çalışmalarımız bunun böyle olmadığını ortaya koymuştur. Tam tersine özellikle Sedir’in kutsal alanları, ana karadaki Nekrapoldeki (mezarlık) mezarların mimarisi, yapılanması, mantığı Orata adasındaki Hristiyanlık çağındaki su vaftizi törenlerine dayalı kutsal alanın oradaki çok daha eski bir su kültürüne, Hititlerdeki gibi bir geleneğe gitmiş olması bunu kanıtlıyor” dedi. “Sedir adasının geçmişi günümüzden 2 bin 700 yılına kadar gidiyor” Sedir Adası bir ada yerleşmesi olmasına rağmen, özellikle 5. Yüzyıldan itibaren hem yazılı kaynaklarda hem de arkeolojik buluntularda belirsiz olmaktan çıktığını belirten Diler, “Buradaki ilk yerleşim izleri milattan önce 6. Yüzyıla, yani zamanımızdan 2 bin 600, hatta 2 bin 700’e kadar gidiyor. Yerleşim tiyatronun olduğu tepenin doğusu üzerinde surlarla çevrili alan. Surlar ile çevrili alan içeresinde bir kutsal alan var. Çalışmalarımızı uzun zamandır burada yürütüyoruz. Bunun yanı sıra geç dönem Agorası var. Karia’nın en büyük bazilikalarından birisi var. Orada da çalışma yürüteceğiz” dedi. “Sedir Adası’nı kumu ve plajı ile değil, antik kent olarak anılmasını istiyoruz” Sedir adasının daha çok ince altın sarısı kumu ve plajı ile bilindiğini belirten Prof. Dr. Adnan Diler, “Bizim bu seneki programımızda özellikle surların, tiyatronun ve kıyıdaki kalıntıların görülmesi için büyük bir çaba sarf ediyoruz. Esasında bu Kedrai (Sedir) yerli halk veya yabancı ziyaretçiler burasını daha çok Kleopatra ile özdeşleştiriyorlar ve burayı bir plaj gibi görüyorlar. Böyle bir algı var. Bu algı aslında yanlış bir algı. Buradaki kalıntıların denizden de görülebilir olması, adada ziyaretçi güzergahı üzerindeki bütün yapıların hem kazı ile hem temizlik ile görülebilir olması buranın kültürel karakterini ve kimliğini öne çıkarıyor. Böylece yavaş yavaş burasının bir plaj olmaktan çıkıp bir antik kent olarak algılanacaktır” dedi.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
TOURISMJOURNAL En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.