Hava Durumu

#Fikri Kulakoğlu

TOURISMJOURNAL - Fikri Kulakoğlu haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Fikri Kulakoğlu haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Kültepe Kazılarına 5 Ülkeden Arkeolog Katıldı Video Galeri

Kültepe Kazılarına 5 Ülkeden Arkeolog Katıldı

Kayseri'de 'Anadolu tarihinin başladığı yer' olarak bilinen Kültepe Kaniş-Karum Ören Yeri'ndeki kazılara 5 ülkeden gelen arkeologlar da katılıyor. Kültepe Kazı Başkanı Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu, "Avusturya'dan, Japonya'dan, Kore'den, Amerika'dan, İtalya'ya kadar birçok ülkeden gelen insanlar bizimle birlikte çalışıyor" dedi. Kayseri-Sivas kara yolu üzerinde bulunan ve 77 yıllık geçmişiyle Türkiye'nin en uzun arkeolojik kazılarından olan Kültepe-Kaniş-Karum Ören Yeri'nde Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu başkanlığındaki kazı çalışmaları, Kültür ve Turizm Bakanlığı öncülüğünde Kayseri Büyükşehir Belediyesi'nin destekleriyle devam ediyor. Tarihini 6 bin yıl önceye dayandıran arkeolojik keşif ve belgelerin gün ışığına çıkarıldığı Kültepe'nin her dönemde uluslararası ilişkilere açık bir yer olduğunu ve günümüzden 4 bin yıl önce Anadolu insanının kurduğu ilişkiler sayesinde okuma ve yazmayı Kültepe'de öğrendiğini aktaran Kazı Başkanı Prof. Dr. Kulakoğlu, "Kültepe'de yapılan kazılarda sürekli olarak yeni verilere, keşiflere, belgelere, objelere ulaşabiliyoruz. Biz şimdiye kadar Kültepe'deki yerleşimi yaklaşık olarak 6 bin 500 yıl öncesine kadar götürdük. Şu an için ulaşabildiğimiz en erken tabaka ama eminim daha erken dönemlere de ulaşmak mümkün olacak. Bildiğiniz gibi Kültepe çok geniş bir alanı kapsıyor ve tepe kısmı birden fazla tepeden oluşmuş bir höyüktür. Burada bizim aslında bölgeden bildiğimiz ama şimdiye kadar rastlamadığımız bazı eserlere de rastlamıştık. Örnek olarak Mezopotamya bağlantılı günümüzden 6 bin 500 yıl öncesine tarihleyebileceğimiz bazı mühürleri görebiliyoruz. Aynı şekilde buna bağlı olarak Mezopotamya kültürüne ait seramik kalıntılarına da rastlıyoruz. Bunlar bizim Kültepe'nin her dönemde uluslararası ilişkilere açık olduğunu gösteriyor. Her dönemde Kültepe bunu geleneksel hale getirmiş, sürekli olarak uzak bölgedeki insanlarla ilişki içinde olmuşlar. Dolayısıyla bütün Kültepe yerleşimi boyunca Anadolu ve tabii ki Kültepe; sürekli olarak komşularıyla iş birliği içinde olmuşlar. Bu da Kültepe'nin neden önemli olduğunu da gösteriyor. Sürekli olarak bu tür bağlantılara sahip olan bir ülke çok daha kolay zenginleşebiliyor, daha farklı boyutta kültürel gelişimini tamamlayabiliyor. Sonrasında biliyoruz ki günümüzden 4 bin yıl önce Anadolu insanı bu kurduğu ilişkiler sebebiyle ilk kez okumayı ve yazmayı burada öğreniyor. Burası; önemini kaybetmemiş, her ne kadar Kayseri'de başka büyük merkez olmasına rağmen Kültepe yine o merkeze bağlı olarak da uluslararası ilişkilere sahne olmuş bir yer. Dolayısıyla her zaman metropolitan karakterini korumuş ve her zaman böyle ilişkilere açık bir yer olmuş Kültepe. Kültepe bugün düşündüğümüzde Kayseri'nin hemen 20 kilometre kadar yanında. Bugün yine Kayseri de aynı şekilde metropolitan özelliğini, çok kimlikli demografisini devam ettiriyor. O yüzden şaşılacak bir şey değil. Bundan sonra da Kültepe ya da Kayseri bazında bu ilişkiler bütün dünya ile devam edecek" dedi. 5 farklı ülkeden kazılara katılan ekip üyeleri ile birlikte Anadolu tarihine ışık tutmaya devam ettiklerini sözlerine ekleyen Kulakoğlu, "Bizim kazımız uluslararası ilişkiler ile yaşamış bir kazı. Kazı tarihçesine baktığımız zaman da Kültepe'de yine şu anda bile en az 5 farklı ülkeden ekip üyesi ile birlikte çalışıyoruz. Bu ülkeler arasında Avusturya'dan, Japonya'dan, Kore'den, Amerika'dan, İtalya'ya kadar birçok ülkeden gelen insanlar bizimle birlikte çalışıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı sayesinde bu ilişkileri kurabiliyoruz. Bakanlık olmak üzere Kayseri Valiliği ve Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na teşekkürlerimi sunuyorum" ifadelerini kullandı.

Kültepe Kazılarında Yeni Evler Bulundu Haber

Kültepe Kazılarında Yeni Evler Bulundu

Kayseri tarihini 6 bin yıl önceye dayandıran arkeolojik bulgu ve belgelerin gün ışığına çıkarıldığı ve 'Anadolu tarihinin başladığı yer' olarak bilinen Kültepe Kaniş-Karum Ören Yeri'ndeki devam eden kazılarda; bilinen saray ve anıtsal yapıların haricinde yeni evler ortaya çıkartıldı. Kültepe Kazı Başkanı Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu; "Bu bizim için yeni bir olay. Bu tabi ki gayet doğal, bu yapılarda çalışan insanlar yakın bir yerde oturuyor olmalıydı. Dolayısıyla onların da oturdukları konutlara ulaşabildik" dedi. Kayseri-Sivas karayolu üzerinde bulunan ve 77 yıllık geçmişiyle Türkiye'nin en uzun arkeolojik kazılarından olan Kültepe-Kaniş-Karum Ören Yeri'nde Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu başkanlığındaki kazı çalışmaları, Kültür ve Turizm Bakanlığı öncülüğünde Kayseri Büyükşehir Belediyesi'nin destekleriyle devam ediyor. 1948 yılında başlayan ve aralıksız devam eden kazılarda Asurlu Tüccarların Anadolu'ya geldiği dönemin öncesini çözmeye çalıştıklarını aktaran Kültepe Kazı Başkanı Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu; "78. senesindeyiz, gerçekten Kültepe kazısı çok uzun soluklu bir kazı. 1948 yılında başlayan kazılar hemen hemen aralıksız olarak devam ediyor. Belirli dönemlerde belirli konular üzerine yoğunlaştığımız bir kazı burası. Kültepe'nin en önemli olduğu zaman Asur Ticaret Kolonileri Çağı dediğimiz Asurlu tüccarların Anadolu'ya geldiği dönemin yaklaşık olarak en azından 500-600 yıl öncesini çözmeye çalışıyoruz. Anadolu insanının okumaya, yazmaya başlamadan 600 yıl kadar önceki bir zaman dilimi içinde kazıları sürdürüyoruz. Bu kazıların hedefi tabi ki Anadolu'nun ve Kültepe'nin başta olmak üzere bütün Yakın Doğu'nun Eski Tunç Çağı dediğimiz dönemini anlamak. Bizim buradaki en büyük hedefimiz; önemli büyük anıtsal yapılara sahip Kültepe'nin daha erken dönemde nasıl bir yerleşim olduğunu anlamak. Devam eden kazılarda görüyoruz ki; ciddi olarak Her dönemde önemli bir merkez olmuş Kültepe'nin özellikle tepe kısmında sürekli olarak büyük anıtsal yapılar yapılmış. Tabi ki bunlar çeşitli sebeplerle yıkılmış, yakılmış ve onların üstüne tekrar yeni gelen insanlar aynı şekilde burada büyük anıtsal yapılar yapmış. Büyük yapılar dediğimiz; saray gibi idari bir görevi olan yapı kompleksi diyebileceğimiz yapılar. Bu anlamda yaklaşık olarak milattan önce 3'üncü bin yıldan itibaren Kültepe'de sürekli olarak anıtsal yapılar üst üste yapılıp yıkılmış, tekrar üstüne büyük anıtsal yapılar, saraylar, mabetler yenisi yapılmış. Bu şunu gösteriyor Kültepe her dönemde sadece Asurlu tüccarların geldiği dönemde değil, çok daha öncesinden itibaren, yaklaşık olarak 6 bin yıl öncesinden itibaren Kültepe hep en büyük merkezlerden biri olmayı başarmış" dedi. "Binaların küçük binalar olmadığını, her sene kazdıkça yaklaşık 10'ar metre ekleyerek büyüdüğünü görüyoruz" Bu yılki kazılarda büyük bir anıtsal yapıyla karşılaştıklarını ancak bu yapının diğer bölümlerini daha önce ortaya çıkardıklarını sözlerine ekleyen Prof. Dr. Kulakoğlu; "2025 yılı kazılarına yaklaşık olarak Haziran ayında başladık. Hemen hemen 2 aylık süre içerisinde bildiğimiz ama doğrulamamız gereken alanda çalışma gerçekleştirildi. Şuanda durduğumuz alan günümüzden yaklaşık olarak 4 bin 700 yıl öncesine ait olan bir yerleşim. Şuanda kazılar yeni başladığı için yapıları tam görmek mümkün değil ama çok belirgin bir şekilde Kültepe'de olan büyük anıtsal yapıların daha erken bir örneğini kazmaya başladık. Bunun dışında kazılar belirli dönemleri kapsayan açmalar şeklinde ilerliyor. Yine hemen bu dönemin sonrasında kazı alanının hemen güneyindeki bir bölgede yine büyük bir anıtsal yapıyla karşılaştık ama o yapının diğer kanatlarını daha önce açığa çıkarmıştık zaten. Yapılan kazılar; bu binaların öyle küçük binalar olmadığını, her sene kazdıkça yaklaşık olarak bir 10'ar metre ekleyerek büyüdüğünü görüyoruz. Dolayısıyla bunlar çok özel yapılar olması gerekiyor" ifadelerini kullandı. "Özel evlere rastladık" 2025 kazılarında saraylar veya mabetler dışında özel evlere rastladıklarını ve bu durumun kendileri için yeni bir olay olduğunu aktaran Kültepe Kazı Başkanı Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu; "Koloni Çağı dediğimiz Asurlu tüccarların geldiği döneme ilişkin kazılarımızı da devam ettiriyoruz. Hem aşağı şehirdeki Karum alanında devam ediyor, hem de tepede kazılar devam ediyor. Bizim daha önceki dönemde söylediğimiz bir şey vardı; tepede sadece anıtsal büyük yapılar, saraylar, mabetler gibi büyük yapılar yapılmıştır diye söyleniyordu. Bu sene yaptığımız kazılarda büyük höyüğün üzerinde özel evlere de rastladık. Daha önce de kazılmış birkaç tane evimiz vardı ama bu sene kazdığımız evlerden bir tanesinde gerçekten içinde hem seramik anlamda hem de mimari anlamda bölgede belirli alanın dışında kalan alanda özel evlere rastladık. Bu bizim için yeni bir olay. Bu tabi ki gayet doğal, bu yapılarda çalışan insanlar yakın bir yerde oturuyor olmalıydı. Dolayısıyla onların da oturdukları konutlara ulaşabildik" diye konuştu.

4 bin 200 yıl önceki felaketin sebebi iklim değişikliği Haber

4 bin 200 yıl önceki felaketin sebebi iklim değişikliği

Kayseri tarihini 6 bin yıl önceye dayandıran arkeolojik bulgu ve belgelerin gün ışığına çıkarıldığı ve 'Anadolu tarihinin başladığı yer' olarak bilinen Kültepe Kaniş-Karum Ören Yeri'nde bulunan tabletler, özellikle dönemin ticari hayatı hakkında bilgiler veriyor. Bu yılki kazılarda şuana kadar elde edilen bulgularda; günümüzden 4 bin 200 yıl önce anıtsal yapıların yıkılmasına sebep olan felaketin sebebinin iklim değişikliği olabileceğini belirten Kültepe-Kaniş-Karum Ören Yeri Kazı Başkanı Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu; "Bu felaketin sebepleri arasında büyük ihtimalle iklimle ilgili sorunlar olması gerekiyor. İklim değişikliğine bağlı olarak bu felaketin geldiğini söyleyebiliriz. Tabi ki bu henüz ilk sonuçlar, daha da incelendikten sonra net olarak duyuru yapacağız" dedi. Kayseri-Sivas kara yolu üzerinde bulunan Kültepe-Kaniş-Karum Ören Yeri'nde Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu başkanlığındaki kazı çalışmaları Kültür ve Turizm Bakanlığı öncülüğünde ve Kayseri Büyükşehir Belediyesi'nin destekleriyle devam ederken, elde edilen bulgular tarihe ışık tutuyor. 3 çeyrek asırdır kazılara devam edilen Kültepe'de bu yıl yapılan kazılardaki hedefin, Kültepe'nin Tunç Çağı'ndaki yerini aydınlatmak olduğunu ifade eden Prof. Dr. Kulakoğlu; akıllarındaki bazı sorulara cevap verecek veriler topladıklarını kaydetti. Prof. Dr. Kulakoğlu; "2024 yılı Kültepe kazı çalışmaları Haziran ayından itibaren devam ediyor. Sanıyorum bu sene de uzun soluklu bir çalışma olacak, tahmini Kasım ayına kadar bu çalışmaları devam ettireceğiz. Bu yılki çalışmalarımız tepede yoğunlaştı. Tabi bu arada Karum tarafını da kazdık. Bu yıl özellikle bizim tunç Çağı ile ilgili sorularımız vardı, onları halletmeye çalıştık. Özellikle Tunç Çağı'nın hem başı hem de sonu ile ilgili sorularımız vardı. Anadolu'nun ve Kültepe'nin bu çağlardaki yerini aydınlatabilmek için çalışmalara başladık. İyi de veri topladık. Bu veriler muhakkak ki analiz edilecek. Bu veriler sırasında da şimdiye kadar gördüğümüz Kültepe'de karşımıza çıkan büyük anıtsal yapılar büyük bir felaketle sona ermişti. Bu felaketin nedenini aramaya çalıştık. Bu felaketin tam olarak ne zaman olduğunu anlamaya çalıştık. Bu konuyla ilgili olarak aslında Anadolu'da çok az yerde görülen fakat bizim burada net olarak gördüğümüz yaklaşık olarak günümüzden 4 bin 200 yıl önce meydana gelen bu felaketin sebepleri arasında büyük ihtimalle iklimle ilgili sorunlar olması gerekiyor. İklim değişikliğine bağlı olarak bu felaketin geldiğini söyleyebiliriz. Tabi ki bu henüz ilk sonuçlar, daha da incelendikten sonra net olarak duyuru yapacağız" dedi. "7 bin yıl öncesine kadar giden verilerimiz var" 6 bin yıl öncesine tarihlenen Anadolu tarihini 7 bin yıl öncesine uzatacak veriler topladıklarını da sözlerine ekleyen Kazı Başkanı Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu, "Kültepe tabi sadece Tunç Çağı değil, Tunç Çağı'nın da öncesi ile ilgili olarak tabakalar halinde bilgi veren yerlerden bir tanesi. Bu sene yaptığımız çalışmalar sırasında 'kalkolitik' dediğimiz döneme ilişkin güzel verilerimiz var. Gitgide de Kültepe'nin eskiye giden tarihini ortaya çıkarmış oluyoruz. Günümüzden 6 bin yıldan öncesine giden tarihle karşılaştık bu sene. Dolayısıyla da Kültepe'nin büyük ihtimalle günümüzden 7 bin yıl öncesine kadar giden tarihini tabakalar halinde aydınlatmış olacağız" ifadelerini kullandı.

Pastırma tartışmasına 4 bin yıllık cevap Haber

Pastırma tartışmasına 4 bin yıllık cevap

Kayseri tarihini 6 bin yıl önceye dayandıran arkeolojik bulgu ve belgelerin gün ışığına çıkarıldığı Kültepe Kaniş-Karum Ören Yeri'nde kazı çalışmaları devam ederken, kazılarda çıkarılan tabletlerden elde edilen bilgilere göre yaklaşık 4 bin yıl önce Kültepe tüccarlarının yolculuk sırasında yanlarında günümüz pastırması olan kurutulmuş ve dilimlenmiş et götürdükleri anlaşıldı. Kayseri-Sivas karayolu üzerinde bulunan Kültepe-Kaniş-Karum Ören Yeri'nde Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu başkanlığındaki kazı çalışmaları devam ederken, elde edilen bulgular tarihe ışık tutuyor. Kayseri bölgesinde yetişen tarım ürünlerinin yaklaşık 5 bin yıl öncesinde de yetiştiğinin, insanların hem kendilerinin hem de hayvanlarının ihtiyaçlarını karşılayacak ürünler ürettiklerinin tabletlerde yazılı belgelerden anlaşıldığını aktaran Kültepe Kazı Başkanı Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu, "Tabletlerden ve arkeolojik buluntulardan öğrendiklerimiz var. Arkeolojik buluntular yaklaşık 5 bin yıl öncesine kadar gidiyor, yazıdan önceki dönemlerde de bizim ipuçlarımız var. Burası Kayseri, bugün Kayseri toprağında olan bitki, buğday, arpa gibi şu an burada ne yetişiyorsa 4 bin yıl öncesinde de yetiştiriliyordu. Bu insanlar burada gayet doğal tarım yapıyordu, ekmeğini yapacak buğdayını, arpayı üretiyordu. Hayvanlarına verecek yaldan öte kendi ihtiyaçları için de bir sürü bitkiyi üretebiliyorlardı. Burada onu da öğreniyoruz yazılı belgelerden. Sulak alanların fiyatının daha pahalı olduğunu, pınar başında ya da suyun kenarındaki tarlanın fiyatının daha yüksek olduğunu biliyoruz. Kayseri'de bağ kültürü vardır, herkesin bir bağı vardır. Aynı şekilde o zaman da bu insanların gerçekten bir bağ kültürüne sahip olduğunu da öğreniyoruz. Üzüm bağı da var, sebze ya da meyve bağı da var. Bütün bunları rahatlıkla biliyoruz. Bunlardan gayet doğal olarak bugün üzümden ne elde ediliyorsa, o zaman da bunların elde edildiğini biliyoruz. Ciddi anlamda bunun ticaretinin de yapıldığını biliyoruz. Zaten ticaret yapıldığı için bunlar çivi yazılı tabletlere yazılmış" dedi. "İnsanlar zaman zaman fiyatlardan şikayetçiydi" O dönemde de insanların bazı ürünlerin fiyatlarının pahalı olduğunu, bazı zamanlarda belli ürünlere insanların taleplerinin arttığını aktaran Prof. Dr. Kulakoğlu, "Diğer taraftan gayet doğal olarak keçi, koyun, domuz, inek gibi hayvanların beslendiğini, bunların zaman zaman fiyatlarının arttığından şikayetçi olduklarını, zaman zaman fiyatlarının düştüğünü, bazı hallerde de belli ürünlere yönelik talebin arttığını görüyoruz. Aşağı yukarı orta Anadolu'da bugün üretilen bazı bitkiler dışında hemen hemen bütün bitkilerin burada var olduğunu biliyoruz. Bazı şeyler var ki mesela hayvan etlerinin bazılarının fiyatları pahalı. Av hayvanlarının etleri pahalı, diğerleriyle ilgili çok problem oluşturacak bir şikayet gelmediğini biliyoruz. Besledikleri hayvanlardan süt ürünleri elde ettiklerini de biliyoruz" ifadelerini kullandı. "4 bin yıl önce tüccarlar yanlarında kurutulmuş ve dilimlenmiş et alıyordu" Çıkarılan tabletlerden elde edilen bilgilere göre günümüzden yaklaşık 4 bin yıl önce Kayseri'de yaşayan tüccarların yolculuğa çıkacağı zaman yanlarında kurutulmuş ve dilimlenmiş et götürdüklerinin anlaşıldığını sözlerine ekleyen Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu, pastırmanın o dönemde de tüketilerek ticaretinin yapıldığını aktardı. Kulakoğlu, "Lüks yiyecek diyebileceğimiz bazı şeyler de görebiliyoruz. Örneğin tüccarların seyahatleri sırasında yanlarına aldığı veya karşı tarafa götürdüğü bazı ürünlere rastlıyoruz Kültepe menşeli. Örnek olarak kurutulmuş, dilimlenmiş et kutular halinde yolcunun yanında götürdüğü yiyeceklerden. Bu bize doğrudan Kayseri'nin pastırmasını hatırlatıyor. Uzun yola çıkan insanların, düşünün o zaman kervanlarda tüccarlar 1 buçuk, 2 aylık yolculuğa çıkacak, yanlarında yiyecek götürmesi kadar doğal bir şey yok. Kaniş peyniri de meşhurdu. Onlar da aynı şekilde besledikleri hayvanlardan elde ettikleri ürünler. Belki bunlar bugün normal olsa da o dönem için lüks üretim. Dolayısıyla bunların tüketildiğini ve ticaretinin yapıldığını biliyoruz. Gayet doğal, uzun yolculuğa çıkan insanlar yanlarında nasıl atıştırmalık bir şey götürüyorsa etleri kurutup götürmek en kolay yöntem. Belki sadece bugünkü pastırmadan eksiği çemeni var mıydı onu bilmiyoruz" diye konuştu. Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu, tarihe ışık tutan Kültepe kazısına desteklerinden dolayı Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kayseri Valiliği ve Kayseri Büyükşehir Belediyesi'ne teşekkürlerini iletti.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.