#Dünya Sağlık Örgütü

TOURISMJOURNAL - Dünya Sağlık Örgütü haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Dünya Sağlık Örgütü haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Türkiye’nin Sağlık Turizminde Yeni Trendi: “Obezite Cerrahisi” Haber

Türkiye’nin Sağlık Turizminde Yeni Trendi: “Obezite Cerrahisi”

Sağlık turizmi potansiyeli her yıl artan Türkiye, obezite cerrahisinde birçok ülkeden talep görüyor. Dominik Cumhuriyeti, Brezilya, İtalya gibi yaklaşık 20 ülkeden talep gören Trabzon'da hastalar başarılı yöntemlerle obeziteden kurtarılarak ülkelerine geri dönüyor. Dünya genelinde yaygın olarak görülen obezite, her geçen gün daha da artan bir halk sağlığı problemi haline geldi. Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) açıkladığı verilere göre Avrupa'da obezitede ilk sırada yer alan Türkiye, mücadele yöntemlerinde de en çok tercih edilen ülkeler arasında yer alıyor. Tüp mide ameliyatı, mide balon ve mide botoks gibi uygulamalar ile hastalar obeziteden kısa sürede kurtarılıyor. Sağlık turizminde her geçen yıl ivme kazanan Trabzon, obezite ile mücadelede de adından söz ettiriyor. Kentte Dominik Cumhuriyeti, Brezilya, İtalya gibi yaklaşık 20 ülkeden gelen hastalar yapılan başarılı yöntemler ile tekrar sağlığına kavuşarak ülkelerine geri dönüyor. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Serkan Tayar, obezitenin yandaş hastalıklar ile birlikte yaşamı tehdit eden süreçlere yol açtığını söyledi. Tayar, "Maalesef ki Avrupa'da şuanda obezitede Türkiye birinci sırada. Dünyada da ilk 10 içerisindeyiz. O yüzden çağımızın sorunu daha da önemlisi ülkemizin sorunu. Obezite yandaş hastalıklar birlikte yaşamı tehdit eden süreçlere yol açabiliyor. O yüzden obezite ile mücadele farkındalığı oluşturmak çok önemli" dedi. Yapılan yöntemlerin ardından hastanın bir yıl içerisinde ideal kilosuna kavuştuğunu kaydeden Tayar, "Obezite ile mücadelede elimizde çok güçlü argümanlarımız var. Bunlardan en önemlisi tüp mide ameliyatı. Vücut kitle endeski uygun hastalarda 4 tane küçük delikten yaptığımız yaklaşık yarım saat süren ve hastanın bir yıl içerisinde ideal kilosuna kavuştuğu bir ameliyat. Onun dışında mide balon uygulaması, mide botoks uygulaması ve Tip 2 diyabeti olan kontrolsüz şeker hastalarında gastrik by-pass gibi obezite ve yandaş hastalıklardan kurtulacak argümanlarımız elimizde var" şeklinde konuştu. "Yaklaşık 20 ülkeden gelen hastalarımızla obezite ile mücadeleye devam ediyoruz" Birçok ülkeden obezite hastalarının Trabzon'a gelerek sağlığına kavuştuğunu söyleyen Tayar, "Ülkemiz sağlık turizm açısından çok cazip bir yer. Hekimlerimiz çok iyi. Yurtdışından çok talep ve rağbet görüyoruz. Yaklaşık 20 ülkeden gelen hastalarımızla obezite ile mücadeleye devam ediyoruz. Yurtdışından çok sık gelen hasta portföyümüz var. Dominik Cumhuriyeti, Brezilya'dan gelen hastalarımız oluyor. Almanya, Hollanda, Belçika, Fransa, Avusturya gibi ülkeler çok rutin hasta popülasyonumuzun olduğu yerler. Gürcistan'dan çok hastamız var. Rusya, Azerbaycan, Ürdün, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerden gelen hastalarımızda oluyor. Yurtiçi hastalarımızı saymıyorum bile. Trabzon'a çeşitli illerden gelen hastalarımız oluyor" diye konuştu. "Hastaların değişimlerini gördüğümüzde inanılmaz mutlu oluyoruz" Obezitenin genç yaşlarda geri dönüşü olmayan bazı hastalıklara yol açabileceğini belirten Tayar, "Bizim mesleki motivasyonumuzu sağlayan şey hastaların olumlu geri dönüşleri. Biz hastaları ameliyat edip bırakmıyoruz. Sonraki takipleri de çok önemli. Hastaların değişimlerini gördüğümüzde inanılmaz mutlu oluyoruz. Obezite estetik bir ameliyat değil. Özellikle genç popülasyonda estetik kaygısı ile yapılması gibi planlanıyor. Obezite gerçekten genç yaşlarda geri dönüşü olmayan bazı hastalıklara yol açıyor. Kalp, tansiyon, şeker, boyun fıtığı gibi ciddi sıkıntılara yol açabiliyor. Kilo verdikçe yaşam kalitesinin artması onu hem sistemik hastalıklardan koruyor hem de psikolojik olarak etrafındaki insanlarla sosyo-kültürel daha rahat iletişim kurmasını sağlıyor" ifadelerini kullandı.

Tatilde Sessizlik Arayanlar İçin Huzurlu Rotalar Haber

Tatilde Sessizlik Arayanlar İçin Huzurlu Rotalar

Modern hayatın yoğun temposu ve şehirlerin artan kalabalığı, tatilde sessizlik arayanların sayısını artırıyor. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre, gürültü kirliliği uyku bozukluğu ve yüksek tansiyon gibi sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Pinterest verileri, "sessiz yerler" aramalarının 2023’ten bu yana yüzde 50 oranında arttığını gösteriyor. İşte huzur arayanlar için önerilen rotalar: 1. POWYS, GALLER Yemyeşil tepeler ve antik miras alanlarıyla ünlü Powys, kilometrekare başına yalnızca 26 kişilik nüfus yoğunluğuyla 2023’te "en huzurlu yer" seçildi. Bölge, yıldız gözlemi için de ideal. 2. ZÜRİH, İSVİÇRE Popüler bir şehir olmasına rağmen Zürih, dünyanın en az gürültü kirliliğine sahip yerlerinden biri. Sakin göller, yürünebilir sokaklar ve çevredeki karla kaplı dağlar bu huzuru pekiştiriyor. 3. PARC DEL MONTNEGRE, İSPANYA Barselona’ya 40 dakika uzaklıktaki bu koruma alanı, çam ormanları ve Ortaçağ kiliseleriyle sessizliği sunuyor. 2021’de Quiet Parks International tarafından İspanya’nın ilk "Kentsel Sessiz Parkı" seçildi. 4. BOHUSLÄN, İSVEÇ Batı İsveç’te yer alan Bohuslän, Avrupa Çevre Ajansı tarafından "en sakin bölgelerden biri" olarak tanımlandı. 8 bin adası ve muhteşem manzaralı balıkçı köyleriyle huzur dolu bir kaçış sunuyor. 5. HOH YAĞMUR ORMANI, WASHINGTON, ABD Avrupa dışına çıkmak isteyenler için Hoh Yağmur Ormanı mükemmel bir seçim. One Square Inch of Silence tarafından koruma altına alınan bu bölge, doğanın sakinliğiyle buluşmak için ideal. Sessizlik ve doğa arayışı, hem beden hem zihin sağlığı için artan bir ihtiyaç haline geliyor. Yavaş turizm trendi, tatil anlayışını yeniden şekillendiriyor.

Dünya, Haber

Dünya, "Kanayan Göz Virüsü" Alarmıyla Tetikte

Halk sağlığı yetkilileri, ölümcül "kanayan göz virüsü" olarak bilinen Marburg virüsü nedeniyle teyakkuzda. Ruanda Sağlık Bakanlığı'na göre, 29 Kasım itibarıyla salgında en az 66 kişi enfekte oldu, 15 kişi ise hayatını kaybetti. Sıklıkla ölümcül olan ve Ebola virüsüyle yakın akrabalığı bulunan Marburg, vücut genelinde ciddi kanamalara neden oluyor. Virüs, enfekte olan kişilerin kan damarlarına zarar vererek gözler de dahil olmak üzere çeşitli açıklıklardan kanamaya yol açıyor. Beş güne kadar süren yüksek ateşin ardından kan damarlarında hasar başlıyor. Bu durum, iç kanamalar, kafa karışıklığı ve saldırganlık gibi psikolojik belirtiler ile burun, diş eti, göz, ağız ve kulaklardan sürekli kanamalar şeklinde kendini gösteriyor. DSÖ'DEN SEYAHAT UYARISI Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Ekim ayında Ruanda'ya yönelik tüm seyahatler için uyarıda bulundu. İngiltere'nin halk sağlığı kurumu da ziyaretçileri, cenaze törenlerine katılmaktan ve vahşi hayvanlarla temastan kaçınmaları konusunda bilgilendirdi. Uzmanlara göre, Marburg virüsü, küresel sağlık endişesi yaratan birçok virüsten yalnızca biri. Son günlerde İngiltere ve Kaliforniya'da maymun çiçeği virüsü vakalarının da görülmesi, küresel salgın tehlikesine yeniden dikkat çekiyor. MARBURG (KANAYAN GÖZ) VİRÜSÜ NEDİR? Marburg virüsü ilk kez 1967 yılında Almanya’nın Marburg ve Frankfurt şehirleri ile o dönemdeki Yugoslavya’nın başkenti Belgrad’da tanımlandı. Ölümcül Ebola virüsünü de içeren filovirüs ailesine mensup olan bu virüs, klinik belirtiler açısından Ebola ile neredeyse ayırt edilemez bir yapıda oluyor. Virüs genellikle meyve yarasaları aracılığıyla insanlara bulaşıyor ve enfeksiyon, 21 güne kadar semptom göstermeden vücutta kuluçkalanabiliyor. YÜZDE 62 ÖLÜM ORANI Tedavi edilmediği takdirde virüsün ölüm oranı yaklaşık yüzde 62 olarak tahmin ediliyor. Spesifik bir antiviral tedavi henüz bulunmamakla birlikte, araştırılmakta olan potansiyel bir aşı mevcut. Virüsün ölümcül etkileri, küresel sağlık uzmanlarının dikkatini bu salgına yönlendirmiş durumda.

Turizm noktalarında ‘Maymun çiçeği’ uyarısı Haber

Turizm noktalarında ‘Maymun çiçeği’ uyarısı

Dünya Sağlık Örgütü'nün 'küresel acil durum' ilan etmesine neden olan maymun çiçeği virüsüne yönelik konuşan Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Vedat Turhan, “Belirtiler, birçok hastalıkla karışabilir. 1980’den sonra terk edilmiş olan çiçek aşısının tekrar yaygınlaştırılması gündeme gelebilir. Özellikle uluslararası oteller, turistlerin geldiği ve sirkülasyonun fazla olduğu noktalarda eğer maymun çiçeği virüsüyle enfekte olmuş bir birey kalmışsa sıkça temas ettiği noktalara virüs saçılımı olabiliyor. Temizlik işlemleri daha titizlikle yürütülmeli, turizm merkezlerinde, otellerde yetkililerin, personellerin, tesisleri kullananların çok dikkatli olması gerekiyor” dedi. Halk arasında maymun çiçeği olarak bilinen 'Mpox' virüsüne karşı Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) 2022'den sonra ikinci kez 'küresel acil durum' ilan etmesi tüm dünyada endişeye neden oldu. Sağlık Bakanlığı, özellikle Afrika kıtasında görülen virüse Türkiye'de 2024 yılında rastlanmadığını ve herhangi bir kısıtlama veya ek tedbir ihtiyacının bulunmadığını bildirirken uzmanlar uyarıyor. Medicana Zincirlikuyu Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Bölümü’nden Prof. Dr. Vedat Turhan, virüs hakkında bilgi verirken hastalığın Covid-19 kadar bulaşıcı olmadığını aktardı. Prof. Dr. Turhan, dünyayı alarma geçiren virüse karşı özellikle turizm noktalarında dikkat edilmesi gerektiğini belirterek uyarılarını sıraladı. “Belirtiler birçok hastalıkla karışabilir” Maymun çiçeği virüsüne yönelik bilgi veren Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Vedat Turhan, “Maymun çiçeği virüsü esasında yeni bir virüs değil. 2022’de ilk defa olmak üzere salgın boyutunda bir tehlike oluşturdu. İnsanlara bulaşmaya ve yayılmaya başladı. Şu anda Afrika sınırlarını da aşacak şekilde küresel risk taşıdığı için maymun çiçeği virüsü tekrar gündemimize oturdu. Çiçek virüsüne benzer şekilde ateş, halsizlik, kırgınlık gibi belirtilerinin yanı sıra daha çok yüzde olmak üzere kollarda, ellerimiz, bacak ve ayaklarda içi sıvı dolu kesecikler ve daha sonra bunların iltihaplanabilmesi de söz konusu. Bu tür cilt lezyonları da mevcut, dikkat etmek gerekiyor. Ateş, halsizlik, kırgınlık pek çok enfeksiyon tablosunda görülebilecek belirtiler. İnfluenza başta olmak üzere gribal enfeksiyonlar, mevsimsel hastalıklar, soğuk algınlığı gibi birçok hastalıkla karışabilir. Döküntülerin başladığı dönemde de suçiçeği gibi özellikle çocukluk dönemi döküntülü hastalıklar dediğimiz hastalıklarla karıştırılabilir. Maymun çiçeğinde lenf bezlerinde de tutulum olabiliyor. Hastamız son 1-2 ay içerisinde Afrika ülkesine gitmiş mi ya da Afrika’dan gelen kişilerle teması olmuş mu, bu ayırt etme noktasında son derece kritik. Dünya Sağlık Örgütü‘nün de bu küresel düzeydeki bulaşma riskini gündeme taşımasının önemi bir sebebi; ölümcül bir hastalık olabilmesi” dedi. “Afrika ülkelerinde aşı konusunda ciddi sorun var” Vaka sayıları ve tedavi konusuna yönelik konuşan Prof. Dr. Turhan, “Şu ana kadar bildirilen vaka sayıları itibari ile 15- 16 bin civarında. Yüzde 3 civarında bir ölüm riski söz konusu. Afrika ülkelerinde şu anda bildiğim kadarıyla aşı konusunda ciddi sorun var. Son yıllarda geliştirilmiş olan antiviraller konusunda lojistik destek sağlanamıyor, temin edilemiyor. Şu an itibari ile destek tedavileri yapılabilir, bağışıklık sistemlerinin güçlü tutulması tavsiye edilebilir. Şüpheli kişilerle el, cilt temasından uzak durmakta yarar var. Elleri uygun ve gerekli şekilde yıkama alışkanlıklarımızı sürdürmemiz gerekiyor. Cinsel ilişki sonrasında partnerler arası geçiş olduğu bilgisine sahibiz. Çiçek virüsü aşısıyla aşılanmış olanların bu hastalığa karşı korunduğunu biliyoruz. 1980’den sonra terk edilmiş olan çiçek aşısının tekrar yaygınlaştırılması gündeme gelebilir. Şu aşamada bu problemin öncelikle Afrika kıtasına yönelik bir sorun olduğunu düşünebiliriz. Avrupa’dan bildirilen çok az sayıda vaka var. Ülkemizde de bir şekilde dikkatli olmak gerekiyor. Covid kadar bulaşıcı bir enfeksiyon değil, şu anda ülkemizde tedbir alınmasında fayda var ancak kriz boyutunda olduğunu asla düşünüyorum. Küresel hareketlilik var hem turizm hem ticari, sınai, bunun önüne geçmek de zor. Ancak Afrika’ya ziyaretlerde hem geliş hem gidişlerde dikkatli olmak gerekiyor. Vatandaşlarımızın yanı sıra kurumlarımızın, hava yolu şirketlerimizin de gümrükten itibaren alınması gereken mutlaka tedbirler var. Belki uçaktaki oturma düzenine varıncaya kadar birtakım tedbirler alınabilir ama bir kapanma vs. gerektiğini asla düşünmüyorum. Bağışıklık sitemiyle ilgili problemi olan bireylerde daha ağır seyrettiğini biliyoruz. DSÖ’nün küresel boyutta bir alarm vermesinin bir nedeni de yeni oluşan varyantın daha kolay bulaşabilmesi. Hastalığa yakalanan kişilerin kendilerini en kısa sürede izole etmeleriyle sınırlanabileceğini ve enfeksiyon yayılımının önüne geçilebileceğini biliyoruz” şeklinde konuştu. “Cildin sıkça temas ettiği noktalara virüs saçılımı olabiliyor” Turizm hareketliliğinin yoğun yaşandığı bu günlerde vatandaşlara uyarılarda bulunan Prof. Dr. Turhan, “Özellikle uluslararası oteller, uluslararası misafirlerimizin, turistlerin geldiği ve sirkülasyonun fazla olduğu noktalarda eğer maymun çiçeği virüsüyle enfekte olmuş bir birey orada kalmışsa hastanın odasındaki birtakım yerleri özellikle çarşaf, nevresim gibi cildin sıkça temas ettiği noktalara virüs saçılımı olabiliyor. Bu noktada otellerde çok dikkatli olmak gerekiyor. Yatak, çarşaf ve nevresimlerin daha dikkatli bir şekilde yıkanması önemli, ütülenmesi gibi temizlik işlemleri daha titizlikle yürütülmeli diye düşünüyorum. Misafirlerin de bu noktada dikkatli olmasında fayda var. Bir diğer alan; turizm merkezleri. Afrika’da 13 ülke demiştik ama muhtemelen dünyada 75 ülkeye yayılmış durumda bu virüs, bu ülkelerden gelen bireylerin enfekte ettiği alanlar olabilir. Yaz dönemi, bir kapanma olmasına gerek yok ama dikkatli olmamız gereken alanlar söz konusu. Hem turizm merkezlerinde hem otellerde bu konuyu hem buralarda çalışan yetkililerin, personellerin hem de tesisleri kullanan turistlerin ve vatandaşlarımızın dikkatli olmasında yarar var” dedi.

Turizm noktalarında ‘Maymun çiçeği’ uyarısı Haber

Turizm noktalarında ‘Maymun çiçeği’ uyarısı

Halk arasında maymun çiçeği olarak bilinen 'Mpox' virüsüne karşı Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) 2022'den sonra ikinci kez 'küresel acil durum' ilan etmesi tüm dünyada endişeye neden oldu. Sağlık Bakanlığı, özellikle Afrika kıtasında görülen virüse Türkiye'de 2024 yılında rastlanmadığını ve herhangi bir kısıtlama veya ek tedbir ihtiyacının bulunmadığını bildirirken uzmanlar uyarıyor. Medicana Zincirlikuyu Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Bölümü’nden Prof. Dr. Vedat Turhan, virüs hakkında bilgi verirken hastalığın Covid-19 kadar bulaşıcı olmadığını aktardı. Prof. Dr. Turhan, dünyayı alarma geçiren virüse karşı özellikle turizm noktalarında dikkat edilmesi gerektiğini belirterek uyarılarını sıraladı. “Belirtiler birçok hastalıkla karışabilir” Maymun çiçeği virüsüne yönelik bilgi veren Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Vedat Turhan, “Maymun çiçeği virüsü esasında yeni bir virüs değil. 2022’de ilk defa olmak üzere salgın boyutunda bir tehlike oluşturdu. İnsanlara bulaşmaya ve yayılmaya başladı. Şu anda Afrika sınırlarını da aşacak şekilde küresel risk taşıdığı için maymun çiçeği virüsü tekrar gündemimize oturdu. Çiçek virüsüne benzer şekilde ateş, halsizlik, kırgınlık gibi belirtilerinin yanı sıra daha çok yüzde olmak üzere kollarda, ellerimiz, bacak ve ayaklarda içi sıvı dolu kesecikler ve daha sonra bunların iltihaplanabilmesi de söz konusu. Bu tür cilt lezyonları da mevcut, dikkat etmek gerekiyor. Ateş, halsizlik, kırgınlık pek çok enfeksiyon tablosunda görülebilecek belirtiler. İnfluenza başta olmak üzere gribal enfeksiyonlar, mevsimsel hastalıklar, soğuk algınlığı gibi birçok hastalıkla karışabilir. Döküntülerin başladığı dönemde de suçiçeği gibi özellikle çocukluk dönemi döküntülü hastalıklar dediğimiz hastalıklarla karıştırılabilir. Maymun çiçeğinde lenf bezlerinde de tutulum olabiliyor. Hastamız son 1-2 ay içerisinde Afrika ülkesine gitmiş mi ya da Afrika’dan gelen kişilerle teması olmuş mu, bu ayırt etme noktasında son derece kritik. Dünya Sağlık Örgütü‘nün de bu küresel düzeydeki bulaşma riskini gündeme taşımasının önemi bir sebebi; ölümcül bir hastalık olabilmesi” dedi. “Afrika ülkelerinde aşı konusunda ciddi sorun var” Vaka sayıları ve tedavi konusuna yönelik konuşan Prof. Dr. Turhan, “Şu ana kadar bildirilen vaka sayıları itibari ile 15- 16 bin civarında. Yüzde 3 civarında bir ölüm riski söz konusu. Afrika ülkelerinde şu anda bildiğim kadarıyla aşı konusunda ciddi sorun var. Son yıllarda geliştirilmiş olan antiviraller konusunda lojistik destek sağlanamıyor, temin edilemiyor. Şu an itibari ile destek tedavileri yapılabilir, bağışıklık sistemlerinin güçlü tutulması tavsiye edilebilir. Şüpheli kişilerle el, cilt temasından uzak durmakta yarar var. Elleri uygun ve gerekli şekilde yıkama alışkanlıklarımızı sürdürmemiz gerekiyor. Cinsel ilişki sonrasında partnerler arası geçiş olduğu bilgisine sahibiz. Çiçek virüsü aşısıyla aşılanmış olanların bu hastalığa karşı korunduğunu biliyoruz. 1980’den sonra terk edilmiş olan çiçek aşısının tekrar yaygınlaştırılması gündeme gelebilir. Şu aşamada bu problemin öncelikle Afrika kıtasına yönelik bir sorun olduğunu düşünebiliriz. Avrupa’dan bildirilen çok az sayıda vaka var. Ülkemizde de bir şekilde dikkatli olmak gerekiyor. Covid kadar bulaşıcı bir enfeksiyon değil, şu anda ülkemizde tedbir alınmasında fayda var ancak kriz boyutunda olduğunu asla düşünüyorum. Küresel hareketlilik var hem turizm hem ticari, sınai, bunun önüne geçmek de zor. Ancak Afrika’ya ziyaretlerde hem geliş hem gidişlerde dikkatli olmak gerekiyor. Vatandaşlarımızın yanı sıra kurumlarımızın, hava yolu şirketlerimizin de gümrükten itibaren alınması gereken mutlaka tedbirler var. Belki uçaktaki oturma düzenine varıncaya kadar birtakım tedbirler alınabilir ama bir kapanma vs. gerektiğini asla düşünmüyorum. Bağışıklık sitemiyle ilgili problemi olan bireylerde daha ağır seyrettiğini biliyoruz. DSÖ’nün küresel boyutta bir alarm vermesinin bir nedeni de yeni oluşan varyantın daha kolay bulaşabilmesi. Hastalığa yakalanan kişilerin kendilerini en kısa sürede izole etmeleriyle sınırlanabileceğini ve enfeksiyon yayılımının önüne geçilebileceğini biliyoruz” şeklinde konuştu. “Cildin sıkça temas ettiği noktalara virüs saçılımı olabiliyor” Turizm hareketliliğinin yoğun yaşandığı bu günlerde vatandaşlara uyarılarda bulunan Prof. Dr. Turhan, “Özellikle uluslararası oteller, uluslararası misafirlerimizin, turistlerin geldiği ve sirkülasyonun fazla olduğu noktalarda eğer maymun çiçeği virüsüyle enfekte olmuş bir birey orada kalmışsa hastanın odasındaki birtakım yerleri özellikle çarşaf, nevresim gibi cildin sıkça temas ettiği noktalara virüs saçılımı olabiliyor. Bu noktada otellerde çok dikkatli olmak gerekiyor. Yatak, çarşaf ve nevresimlerin daha dikkatli bir şekilde yıkanması önemli, ütülenmesi gibi temizlik işlemleri daha titizlikle yürütülmeli diye düşünüyorum. Misafirlerin de bu noktada dikkatli olmasında fayda var. Bir diğer alan; turizm merkezleri. Afrika’da 13 ülke demiştik ama muhtemelen dünyada 75 ülkeye yayılmış durumda bu virüs, bu ülkelerden gelen bireylerin enfekte ettiği alanlar olabilir. Yaz dönemi, bir kapanma olmasına gerek yok ama dikkatli olmamız gereken alanlar söz konusu. Hem turizm merkezlerinde hem otellerde bu konuyu hem buralarda çalışan yetkililerin, personellerin hem de tesisleri kullanan turistlerin ve vatandaşlarımızın dikkatli olmasında yarar var” dedi.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
TOURISMJOURNAL En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.