Hava Durumu

#Burdur

TOURISMJOURNAL - Burdur haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Burdur haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Kibyra Antik Kenti’nin gözbebeği Medusa mozaiği sezonu açtı Haber

Kibyra Antik Kenti’nin gözbebeği Medusa mozaiği sezonu açtı

2009 yılında başlayan kazı çalışmalarıyla ortaya çıkarılan ve yüzde 95 oranda orijinal olması sebebiyle dünyada bir tek Kibyra Antik Kenti’nde bulunan, “opus sectile” tekniğiyle renkli mermerlerden inşa edilen Medusa mozaiği, Turizm Haftası’nın ilk gününde tekrar ziyarete açıldı. Burdur’un Gölhisar ilçesinde bulunan “Gladyatörler Şehri” olarak bilinen Kibyra Antik Kenti’nin içerisindeki Odeon’un ortasında yer alan, “opus sectile” tekniğiyle oluşturulan Medusa mozaiğinin kış şartlarından korumak için üzeri kapatılmıştı. Havaların tekrar ısınmasıyla birlikte Turizm Haftası’nın ilk gününde mozaik tekrar ziyarete açıldı. Yaz aylarında binlerce turistin ziyaret ettiği eşsiz eser, MS 1. yüzyılın ilk evrelerine dayanıyor; mitolojide ise "Gözlerine bakan kötü niyetli kişileri taşa çevirdiğine" inanılan "yılan saçlı, keskin dişli, dişi canavar" olarak biliniyor. Antik dönemde konser alanı, meclis, mahkeme ve üzeri kapalı tiyatro olarak kullanılan Odeon, ziyaretçilerin en çok ilgisini çeken eserlerin başında geliyor. 2006 yılında başlanan Kibyra kazılarında o günden bu güne yer alan Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Görevlisi Düzgün Tarkan, Medusa mozaiğinin kapatılış nedeni hakkında yaptığı konuşmasında, “Medusa resmini her yıl rutin olarak kasım ayı başlarında kış korumak amacıyla kapatıyoruz. Nisan ayı ortalarında da tekrar ziyarete açıyoruz. Bunu bu şekilde yapmamızın nedeni Medusa döşemesini kış şartlarının zararlarından korumak. Çünkü ince mermer plakalardan yapıldığı için soğuk ve donda yerinden sökülme riski söz konusu. Bunu önlemek için açtığımız 2009 yılından itibaren her yıl rutin olarak bu işlemi gerçekleştiriyoruz. Bu yıl da aynı işlem gerçekleşti. Bugünden itibaren de Medusa resmini yaz sezonunda açık kalmak üzere tekrar koruyucu tabakadan arındırarak ortaya çıkardık” dedi. Medusa’nın ilk renkli mermer tasviri Kibyra’da ortaya çıkarıldı Medusa mozaiğinin renkli mermerler ile yapılan tasvirinin dünyada ilk kez Kibyra’da ortaya çıkarıldığını söyleyen Düzgün Tarkan, “Kibyra Antik Kenti ülkemizin önemli antik kentlerinden birisi. Tabii kazılar öncesinde çok fazla bilinmeyen bir kentti. Çünkü çoğu toprak altındaydı. 2006 yılında Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversite ile birlikte başlayan kazılar neticesinde geçtiğimiz yıllar itibariyle kentin önemli kamu yapıları açığa çıkarıldı. Bunların başında şu anda içinde bulunduğumuz odeon yani müzik evi binası, görkemli stadyum yapısı, agorası ve birkaç yıl önce restore edilen anıtsal çeşme yapısıyla beraber kentin önemli büyük kamu yapılarının önemli kısmında kazı çalışmaları tamamlandı. Şimdi içinde bulunduğumuz yapı Kibyra Odeon yani müzik evi binası. Burada kazı çalışmalarına 2009 yılında başladık. 2009-2012 yılları arasında iç kısmı ve ön bölümü açığa çıkarıldı ve bu süreçte yapıya ilişkin kazı çalışmaları tamamlandı. Kazılar sonucunda sadece ülkemizin değil dünya çapında önemli eserlere ev sahipliği yapan bir yapı ortaya çıktı. Bu yapının en can alıcı kısmı iç bölümünde orkestrasının zeminine yer alan 'Opus Sectile Medusa' resmidir. Opus sectile mermer kaplama olarak bilinen bir süsleme biçimidir. Medusa betimlemeleri küçük küp küp taşlardan yapılan mozaiklerde ya da kabartma resimlerde antik dönemlerde oldukça yaygın olarak biliniyordu. Ama ilk kez Kibyra Odeon’unda böyle renkli mermer plakalarla yapılmış bir tasviri açığa çıkarıldı. Bu bakımdan Kibyra Odeon yani müzik evindeki Medusa döşemi yapım tekniği bakımından benzersiz. Yani dünyada böyle bir yapı da böyle bir alanda benzer teknikte yapılmış bir Medusa resmi yok. Bunun yanında tabii yapının ön alanında da oldukça önemli eserler ortaya çıkarıldı. Bunların başında tabii yapının ön cephesini kaplayan 560 metre kare ebatlarındaki mozaik döşeme geliyor. Bu mozaik döşemde geometrik desenler tercih edilmiş figüratif anlamda. Bu döşem ülkemizde yerinde sergilenen en büyük mozaik döşemlerden biri olma özelliğini taşıyor. Bu bakımdan önemli. Yani her halükarda hem kent sahip olduğu diğer anıtsal yapılarla hem de bu yapı üzerindeki odeon yapısıyla oldukça eşsiz eserlere ev sahipliği yapıyor” şeklinde konuştu. "Medusa’nın açılışını tesadüfen öğrendik" Medusa’nın bu yılki ilk ziyaretçilerinden olan turist rehberi Mümin Kuran, Medusa mozaiğinin açıldığını tesadüfen öğrendiklerini dile getirdiği konuşmasında, "Rusya’dan grubumuz buraya tesadüfen geldi. Bugün de tesadüfen bizim şansımıza Medusa’nın açık olduğunu öğrendik. Çok güzel bir tesadüf oldu. İnsanlar buraya gerçekten dünyanın her tarafından uzak diyarlardan gelip görmek istiyorlar. Özellikle buradaki Medusa motifini görmek için geliyorlar. Grubumuzla yaklaşık bir hafta boyunca tur yapıyoruz. Bir hafta boyunca Türkiye’nin kültürel zenginliklerini gösteriyoruz. Onlarda çok ilgililer. Bugün de bu tesadüf bizim için büyük bir şanstı” dedi. İzmir’den gelen Elysa Kurestinga Bengi ise, “Aslında önce Sagalassos’a gitmiştik. Sonra broşürlerden buranın da varlığını öğrendik. Şansımıza müzik evinin mozaikleri de açılmış. Daha sonra stadyum ve çeşmeyi de gezdik. Açıkçası çok değişik ve güzel bulduk genel anlamda burayı. Mutluyuz” şeklinde konuştu. Odeon içerisinde yer alan Opus Sectile Medusa mozaiği yaz aylarının sonuna kadar ziyaretçilere açık olacak.

Burdur, turizmde yüzde 35,42’lik oranla Türkiye’de ilk sıralarda yer aldı Haber

Burdur, turizmde yüzde 35,42’lik oranla Türkiye’de ilk sıralarda yer aldı

Burdur’da Turizm Haftası Türkiye’nin turizme açılan ilk mağarası olan İnsuyu Mağarası’nda yapılan temsili Yörük göçü ile başladı. 15-22 Nisan Turizm Haftası Türkiye’nin dört bir yanında kutlandığı gibi Burdur’da da kutlandı. Türkiye’nin ilk turizme açılan mağarası olan 597 metre uzunluğa sahip İnsuyu Mağarası’nda yapılan kutlama develer eşliğinde yapılan Yörük göçü ile başladı. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla devam eden kutlama programında İl Kültür ve Turizm Müdürü İbrahim Emre Gürsoy ve Burdur Valisi Türker Öksüz tarafından konuşma yapıldı. Konuşmaların ardından Yörük çadırı olarak bilinen kıl çadırda Yörüklere ait çalgılar çalınıp türküler söylendi. 2023 yılında turizmde yüzde 35,42’lik oranla Burdur Türkiye’de ilk sıralarda yer aldı 48’incisi düzenlenen Turizm Haftası Kutlama programında açılış konuşmasını gerçekleştiren İl Kültür ve Turizm Müdürü İbrahim Emre Gürsoy, “Bacasız fabrika dediğimiz turizm şehrimiz içinde çok önemli bir kavram. İnşallah Burdur’un butik bir turizm kenti haline gelmesinde adımlar atmaya gayret ediyoruz. 2023 yılı bizim açımızdan, turizm açısından gayet verimli bir yıl oldu. Biz tüm ören yerleri ve ziyaretlerde ortalama yüzde 35,42’lik bir oranla Türkiye’de ilk sıralarda yer aldık, onun için çok mutluyuz. Aynı zamanda bakanlığımızın tanıtım ajansıyla çok yakın bir şekilde çalışıyoruz. Onlarla birlikte yaklaşık 4 ağırlama yaptık. Kısmet olursa haziran ayında İsveç’ten tekrardan bir ağırlama yapacağız. Bu ağırlamalar sayesinde inşallah ziyaretçilerimiz artmaya başladı. Paraşüt parkur çalışmalarını devam ettiriyoruz. Sıcak hava balonu test uçuşları yakında başlayacak. Bu da bize Anadolu turları dediğimiz Asya turizmine Antalya’dan Rus turizmi için bir hareketlilik sağlayacak. Bu da Salda Gölü için büyük bir hareketliliğe neden olacak. Bakanlık tarafından sürdürülebilir turizm belgeleme çalışmalarında yine Türkiye’de ilk sıralarda yer aldık. Bir güzel haberde belki Isparta ile tatlı bir rekabet ama gül turizminde yüzde 400 bir artış sağlamış bulunuyoruz. 10 bin ziyaretçiden 40 bin ziyaretçiye çıktık. Burdur ilimize ait olan 13 adet kaçak tarihi eseri Amerika’dan teslim aldık. 3 parça eseri daha Burdur’umuza kazandıracağız. Bunun lansmanını da Burdur’da yapmak için çalışmalarımız sürüyor” dedi. Vali Türker Öksüz: "Hedefimiz yılda 1 milyon turist" Burdur Valisi Türker Öksüz ise, "Turizm Haftası’nın, eşsiz doğal güzellikleri, antik kentleri, konakları, müzeleri ile adeta açık hava müzesini andıran Huzur Şehri, Göller, Gönüller ve Lavantalar Diyarı Teke Yöresi’nin Kültür Başkenti Burdur’umuza hayırlı olmasını diliyorum” sözleriyle başladığı konuşmasında, “Günümüzde dünya nüfusunun 7,6’sı turizm sektöründe hizmet veriyor ve küresel ekonomide de turizm her geçen gün payını arttırmaya devam ediyor. Bizim Salda Gölü’müz var, UNESCO Geçici Dünya Miras Listesi’nde yer alan Sagalassos ve Kibyra Antik Kentleri var, dünyanın en eski yerleşim yerlerinden biri olan Hacılar Höyüğü var, kazı çalışmalarına başlanan Kremna Antik Kenti var, içinde bulunduğumuz ülkemizin ilk turizme açılan mağarası olan İnsuyu Mağarası var, Burdur’daki Arkeoloji ve Doğa Tarihi Müzelerimiz var, Karacaören Baraj Gölü’müz var, daha saymakla bitiremediğim turistik alanımız var. Bu doğal güzellikler ile kültürel ve tarihi değerlerimizi en iyi şekilde tanıtarak, bu alandaki altyapımızı gün gün güçlendirerek, Burdur’umuzu yalnız diğer şehirlerimizden değil dünyanın dört bir yanından gelecek misafirlerimiz için önemli bir destinasyon merkezi haline getirmek istiyoruz. Hedefimiz yılda 1 milyon turist” ifadelerine yer verdi. Burdur başta Salda Gölü olmak üzere lavanta ve gül bahçeleri, Sagalassos, Kibyra, Kremna gibi Antik Kentleri, tarihi konak evleri ve yöresel yemekleri ile yılda birçok yerli ve yabancı turisti ağırlıyor.

Salda Gölü’nün muhteşem manzarası sıcak hava balonlarıyla birleşecek Haber

Salda Gölü’nün muhteşem manzarası sıcak hava balonlarıyla birleşecek

Dünyaca ünlü Salda Gölü yeni sezona sıcak hava balonları ile girmeyi planlıyor. İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından yapılan düzenlemeler sonrasında bu yaz Salda Gölü manzarası sıcak hava balonlarıyla izlenebilecek. Burdur’da gerçekleştirilen sıcak hava balonu tanıtımına vatandaşlar yoğun ilgi gösterdi. Dünyaca ünlü Salda Gölü yaz aylarında binlerce turistin akınına uğruyordu. Turkuaz rengi ve bembeyaz kumsallarıyla ziyaretçilerinin büyük ilgisini çeken Salda Gölü için sezon hazırlıkları şimdiden başladı. İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünün çalışmaları sonucunda bu sezondan itibaren Salda Gölü sıcak hava balonlarıyla izlenebilecek. Yerli ve yabancı turistlerin büyük ilgi gösterdiği sıcak hava balonlarının turizme büyük katkı sağlayacağı hedefleniyor. Burdur’da Gazi Atatürk Stadı'nda lansmanı gerçekleştirilen sıcak hava balonlarına yerel halk büyük ilgi gösterdi. Vali Türker Öksüz ve protokol üyelerinin de sıcak hava balonlarını inceleyerek yetkililerden bilgi aldı. Sıcak hava balonlarının başta Salda Gölü olmak üzere ilde ki bir çok kültürel alanda faaliyete geçeceğini söyleyen Burdur Valisi Türker Öksüz, “İleriki günlerde inşallah Salda Gölü başta olmak üzere diğer doğal güzelliklerimizin olduğu yerlerde de sıcak hava balonunu faaliyete geçirerek orada etkinlikler düzenlemeyi planlıyoruz. Bu sayede turizmden aldığımız katma değeri artıracağız. Ülkemizin her köşesindeki insanlar Burdur’un tarihi yerlerini, doğal güzelliklerini görme imkanına sahip olacaklar. Ve onları havada keşfedecekler biz de buna katkıda bulunmak istiyoruz. Kültür Turizm Müdürlüğümüzle bu rotaları çalışıyorduk ve sona geldik. Kısa bir süre sonra da devam ettirmeyi planlıyoruz” dedi. Sıcak hava balonunu ilk defa deneyimlemek için etkinliğe gelen Rumeysa Güleşçi, “İlk defa deneyimleyeceğim bir şey olduğu için Burdur’a turizm katkısı olacağını düşündüğüm için mutluyum. Faydalı bir etkinlik ve proje olacağını düşünüyorum. Salda Gölü kenarında da balona binmek isterim. Yakın olduğumuz için sürekli gidip tadını çıkarabiliriz” şeklinde konuştu. Sıcak hava balonlarını görebilmek için Gölhisar ilçesinden gelen Yasin Başar ise, “İlk defa sıcak hava balonuna biniyorum. Yükseğe çıkmak güzel bir duygu, kuş bakışı olarak görebiliyoruz her yeri. Daha önce paraşüte binmiştim ama balonu ilk defa denedim. Sıcak hava balonlarının turizme etkisinin büyük olacağını düşünüyorum. Turistleri Salda Gölü’ne daha çok çeker. Ama fiyatının yerli turist için daha uygun olması gerekiyor. Kapadokya ve Pamukkale’ye baktığımızda fiyatın pahalı olduğunu görüyoruz. Fiyatı daha uygun olursa yerli halkın talebinin de fazla olacağını düşünüyoruz” sözlerini sarf etti. Okulların ara tatile girmesinden sonra memleketlerine dönen üniversite öğrencilerinden Veli Kayapınar, “Balona ilk defa bindim. Daha öncesinden Nevşehir ve birçok farklı ilde balonları görüyorduk ve muazzam bir deneyimdi. Umarım Burdur halkına güzel bir geri kazanımı olur. Salda Gölü bütün Türkiye’nin bildiği kültürel bir miras değerine sahip. Bu bölgede böyle bir olanağın olması bence çok güzel. Turistlerin buraya gelip bu hizmetten faydalanması Burdur halkına gelir konusunda büyük bir katkı sağlayacaktır” derken, bir diğer öğrenci Mehmet Yüksel ise, "Daha önce Nevşehir’e gittiğimde balonları görmüştüm ama binmek nasip olmamıştı. İlk defa Burdur’da denedim. Çok da güzel bir deneyim oldu benim için. İnşallah yaz ayından itibaren Salda’da daha çok binmek nasip olur” dedi.

Kızgın sac üzerinde 7 saniyede pişiyor, porsiyonu 120 liradan satılıyor Haber

Kızgın sac üzerinde 7 saniyede pişiyor, porsiyonu 120 liradan satılıyor

Burdur’un Gölhisar ilçesinde, yaklaşık yarım asrı aşkın süredir pişirilen yaprak kavurma 1 yıl önce coğrafi işaret alarak tescillendi. Dana eti kullanılan ve kızgın sac üzerinde sadece 7 saniyede pişirilen kavurmadan yemek için ülkenin dört bir yanından gelenlerin sayısı artarken ilçede sadece 2 kavurma ustası kaldı. Burdur’un Gölhisar ilçesinde yarım asrı aşkın süredir pişirilen yaprak kavurma 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu çerçevesinde 1309 numarası ile 28 Nisan 2021 tarihinden itibaren korunmak üzere, 9 Ocak 2023 tarihinde 'Coğrafi İşaret tescili' aldı. Tescilden sonra ülke genelinde bilinirliği artan yöresel lezzete talep de gün geçtikçe çoğaldı. Gölhisar Kavurması ülke genelinde ün kazansa da ilçede bu yemeği yapan son 2 iş yerinin kalması nedeniyle kavurmanın değeri daha da arttı. Kızgın sac tava üzerinde 7 saniyede pişmesiyle bilinen Gölhisar kavurmasının her zaman taze ve sıcak olması da insanlar üzerinde merak uyandırmasının en büyük nedeni olarak görünmekte. İlçede yaklaşık 36 senedir kavurmacılık mesleğini icra eden Osman Kaya (54) 1 yıl önce coğrafi işaret alan Gölhisar Kavurması hakkındaki gururu ve mutluluğunu paylaşırken; “Gölhisar Kavurmamız tescilleneli 1 yıl oldu. Yaklaşık 36 yıldır bu işi yapmaktayım. Kavurmanın tescillenmesinden sonra işlerimiz ciddi oranda arttı. Sürekli gelenlerin yanına yeni gelenler eklendi. Kavurmanın tadına bakan herkes memnun kaldı. Böyle bir lezzeti görenler kavurmanın 7 saniyede piştiğini de gördükten sonra çok şaşırıyorlar. Bir de sıcak servis edildiğinden her tadanın memnuniyeti daha da artıyor” dedi. Sumaklı soğan, domates ve manda yoğurdu veya keçi yoğurdu ile servis edilen Gölhisar kavurmasının yapım sürecinden de bahseden Osman Kaya, “Eskiden keçi etinden yapılan Gölhisar kavurması şimdi ise dana etinden yapılıyor. Yaprak şeklinde doğranan etler üzerinde kızgın yağ bulunan sac tava üzerine atılarak 7 saniyede pişirilir ve sıcak bir şekilde servis edilir. Gölhisar kavurmasının güncel fiyatı ise 120 Türk Lirası olarak sunulmaktadır” şeklinde konuştu. Finike’den ticaret amacıyla Gölhisar’a gelen ve çevresinin tavsiyesi sonucu merak ettiği Gölhisar kavurmasını tatmak isteyen Hasan Özarslan, “Buraya Finike’den geliyorum. Tavsiye ettiler buraya geldim. Gerçekten eşsiz bir lezzet. Ustamın ellerine sağlık, teşekkür ederim” dedi. Muğlalı pazarcı Nurettin Karagöz ise “Muğla’dan geliyorum. Allah izin verirde Gölhisar’a yolum düşerse geldiğimde kavurma yemeden geri dönmem. Hatta bugün tam gidiyordum sırf bu kavurmayı yemek için geri döndüm, on numara beş yıldız bir lezzet ustamın ellerine sağlık” diye konuştu.

Burdur Gölü iklim değişikliği nedeniyle can çekişiyor Haber

Burdur Gölü iklim değişikliği nedeniyle can çekişiyor

Dünya üzerinde gerçekleşen iklim değişikliği, yanlış yapılan tarım faaliyetleri, kaçak sondajlar ve can damarları üzerine kurulan barajlar nedeniyle kuraklıkla boğuşan Burdur Gölü, en yüksek olduğu 1971 yılındaki su seviyesinin neredeyse yarısını kaybetti. Türkiye’nin 7. büyük gölü olan ve kuraklıkla boğuşan Burdur Gölü gün geçtikçe farklı etkenlerden dolayı su kaybediyor. İklim değişikliği nedeniyle eskisi kadar yağışın olmaması, bölgede gerçekleştirilen tarımsal faaliyetlerde kaçak sondajların kullanılması, gölü besleyen derelerin üzerine barajların yapılması bunların başında geliyor. Özellikle son 3 yıldır bölgede yağış miktarının çok düşük olması nedeniyle beslenemeyen göl, çevresinde yerli halk tarafından yapılan büyükbaş hayvancılık ve vahşi sulama nedeniyle de günden güne yok oluyor. Son dönemlerde yerli halkın ekonomik getirisi yüksek olduğundan dolayı büyükbaş hayvancılığa yönelmesi nedeniyle bölgedeki arazilerine suyun en büyük düşmanı olan mısır ve yonca ekmesi, bunu da kurulan sondajlarla sulaması göl sularının çekilmesinde büyük rol oynuyor. Gölün en yüksek seviyeye ulaştığı 1971 yılının Temmuz ayında 857,37 metre olarak ölçülen su kotu 2024 Ocak ayındaki ölçümde 837,35 metreye düştü. Yine 1971 yılı Temmuz ayında 17 bin 998, 210 hektar alan ölçülen yüzey alanı 2024 Ocak ayında 12 bin 59,85 hektar alan olarak ölçüldü. Burdur Gölü’nün şu anki hacmi ise 3 bin 575, 33 hektometre küpe kadar düşmüş durumda. Bölgede 2005 yılından itibaren göl projelerinde yer alan ve büyükbaş hayvancılık ve sulu tarım yerine küçükbaş hayvancılık ve susuz tarıma geçilmesi adına çalışmalar yaparak bölge halkına örnek olmaya çalışan Veteriner Öztürk Sarıca; birçok araziye lavanta, gül, adaçayı ve ay çiçeği gibi susuz tarım ürünleri ekerek hem ekonomik getirisinin yüksek olduğunu hem de susuz olarak da tarım yapılabileceğini bölge halkına göstermiş durumda. Diktiği tıbbi aromatik bitkilerin bölgeye turizm getirisinin de olduğunu dile getiren Öztürk Sarıca, gölün kurumasının önlenemez olduğunu ancak kullanılan bu yöntemlerle yavaşlatılabileceğinin yöre çiftçilerine benimsetilmesi için çabalıyor. 2005 yılından itibaren Burdur Gölü’nün kurtarılmasına yönelik suların tasarruflu kullanılmasına yönelik çalışmalarını sürdüren Öztürk Sarıca, “Aslında artık Burdur Gölü’nün kurumama şansı yok. Burdur Gölü kuruyacak. Ama en azından biz Burdur Gölü’nün ömrünü uzatmaya çalışıyoruz. Özellikle etraftaki toz bulutlarının insan sağlığına zarar vermemesi için göl çekilirken en azından suyun çekilmiş olduğu alanlarda ki tozluk alanların tuzcul bitkilerle kaplanması adına ve Burdur’daki iklimin değişmemesi adına şu an da mücadele ediyoruz. Göller Yöresi ciddi anlamda küresel ısınmadan nasibini alan bir bölge. Burada ciddi anlamda iklimsel şartlar çok değişti. Artık daha fazla sıcak yaşamaya başladık. Dolayısıyla buharlaşma çok arttı. Bunun da yanında yörede ciddi anlamda bir büyükbaş hayvancılığı var. Aslında büyükbaş hayvancılığı için çok da uygun bir alan değil. Ama bunun yanında yıllardan beri büyükbaş hayvancılığı insanların ciddi anlamda ekonomik getirilerini sağladığı bir ekonomik getiri haline dönüştü. Büyükbaş hayvancılıkta mısır ve yonca üretimi olmazsa olmaz. Mısır ve yonca da çok fazla su tüketen bitkiler. Dolayısıyla göller yöresindeki göletler ve yer altı sondajlarının büyük bir kısmı bu mısır ve yonca üretimine destek veriyor. Dolayısıyla yer altı suları ve fosil sular artık kullanılmaya başlandı. Bu nedenle gelecek nesillerin içme suları bile tehlike altında. Tabii bir de Burdur Gölü’ne gelen akarsuların da önü barajlar ile kesilince Burdur Gölü buharlaşma ile kaybettiği su ve yer altından beslenememesinden dolayı hızlı bir şekilde yok olmanın eşiğine gelmiş durumda. Şu anda Burdur Gölü yarıya yakın kısmını kaybetti” şeklinde konuştu. Büyükbaş hayvancılığa alternatif yetiştiricilik modeline geçilmesi gerekiyor Göller yöresinde bu su kaybını yavaşlatmak adına yapılması gerekenlerden de bahseden Öztürk Sarıca, “Biz projemiz çerçevesinde yıllardan beridir özellikle alternatif üretim modellerini bölgede sunmaya çalışıyoruz. Büyükbaş hayvancılığa alternatif olarak küçükbaş hayvancılık ve su tüketmeyen aromatik bitkiler ya da günümüzde susuz tarım dediğimiz uygulamalar. Dolayısıyla bununla ilgili çalışmalar yapıyoruz. Özellikle yöreye uygun Honamlı keçisi yetiştiriciliği ve bunun yanında ekonomik değeri ciddi anlamda daha fazla olan lavanta, kekik, adaçayı gibi tıbbi aromatik bitkilere geçilmesi bölge ekonomisine hem katkı sağlanacaktır hem de diğer taraftan ciddi anlamda sular konusunda yörede kazanım sağlayacaktır” sözlerini sarf etti. Burdur Gölü’nün kurtarılması gibi bir çözüm yok sadece kuruma yavaşlatılabilir Burdur Gölü’nün ciddi bir yağış ve iklim değişikliği olmadığı sürece kurumaktan kurtulamayacağını dile getiren Öztürk Sarıca, “Burdur Gölü kuruyor. Burdur Gölü’nün kurtarılması diye bir çözüm yolu yok, artık o dönemler geçti. Artık yapılabilecek tek şey gölün ömrünü uzatmak adına çalışmalar olacaktır. Ciddi anlamda iklim şartları değişir, çok ciddi yağışlar alınırsa belki Burdur Gölü eski durumuna gelebilir ki şu an için öyle bir durum görünmüyor. Dolayısıyla bölgede yapılması gereken suyun tasarruflu kullanılması, vahşi sulamanın tamamen bitirilmesi, bunun yanında damlama sulama sistemlerine geçilmesi ve suyun yer altından borularla nakledilmesi gerekiyor. Özellikle sulama suyu konusunda. Ya da bölgede tamamen susuz yetişen tıbbi aromatik bitkilere geçilmesi gerekiyor. Bunun desteklenmesi lazım ki çiftçimiz bu modellere geçebilsin” dedi. Burdur Gölü'nün kuraklığa karşı verdiği mücadele ise havadan çekilen görüntülerle apaçık bir şekilde görülüyor.

"Taş Oda" Burdur’un gastronomi turizmindeki yüzü olacak Haber

"Taş Oda" Burdur’un gastronomi turizmindeki yüzü olacak

Burdur’da gastronomi turizmine kazandırılan 'Taş Oda Restoran’ın açılışına katılan Vali Türker Öksüz, “Kültürümüzün bir parçası olan yöresel yemeklerin ve gastronominin geliştirilecek olmasından son derece mutluyuz" dedi. Burdur’da Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi’nin akademik çalışmaları sonrasında restorasyonu tamamlanan eski Burdur evi içerisinde kurulan Taş Oda Restoran’ın açılışı gerçekleştirildi. Şehrin gastronomi turizmi açısından öncülük yapacağı bu yapıda hem Burdur’un yöresel yemekleri hem de Burdur’un kültürel öğeleri ziyaretçilere sunulacak. Burdur’un eski ailelerinden olan Kınalı Aşiretinden Emin Bey tarafından yaptırılan Taş Oda uzun yıllar aileye hizmet ettikten sonra 1968 yılında restorasyon karalı alınıp 1978 yılında günümüzdeki halini alıyor. 2 kattan oluşan Taş Oda Konağı’nın alt katı tamamen taş yapıdan oluşurken üst katı ise kerpiç ve tahta yapılardan oluşuyor. Buraya gelecek olan yerli ve yabancı ziyaretçilerin ilgisini çekecek olan bu eski Burdur evinde hem tarih yaşatılacak hem de sunulacak yemeklerle gastronomi turizmine önemli bir katkı sağlayacak. Taş Oda Restoran’ın açılışına Burdur Valisi Türker Öksüz, Burdur Milletvekili Adem Korkmaz, Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz, MAKÜ Rektörü Hüseyin Dalgar, protokol üyeleri, STK temsilcileri ve iş insanları katılım gösterdi. Kur’an-ı Kerim Tilaveti okunmasıyla başlayan açılış protokol tarafından kurdele kesilmesi ve konuşmalarla devam etti. Vali Öksüz, Burdur’un turistik yerleriyle, gastronomisiyle turizm payından daha fazla pay alması gerektiğini söyleyerek, "Bugün Burdur için önemli bir eser açılışı için bir aradayız. Bunun kıymetli olduğunu ifade etmek istiyorum çünkü kültürel miras niteliğindeki tarihi yapıların korunması, gelecek nesillere aktarılması ve ilimizin başta turizm olmak üzere her türlü gelişimine kazandırılması çok kıymetli bir çabadır. İlimiz hakikaten önemli bir turizm potansiyeline sahip. Burada önemli olan hepimizin bu potansiyeli harekete geçirecek çalışmalar yapması, projeler üretip bunları uygulaması. Burası da bunun bir örneği. Sagalassos’u ile birlikte Kibyra’sı ile, Salda Gölü ile bu şehir turizm payından daha fazla pay almayı hak eden bir şehir. Bu turizm faaliyetini arttırırken, çeşitlendirirken ve bir katma değer oluştururken elbette bu tarihi yapıların korunması, hem yerli hem yabancı ziyaretçilerin kullanımına sunulması da elbette önem taşıyor. O nedenle burada kültürümüzün bir parçası olan yöresel yemeklerin ve gastronominin geliştirilecek olmasından son derece mutluyuz” açıklamasında bulundu. Açılış sonrasında Vali Öksüz ve beraberindekilerin konağı gezerek yöresel çalgılar olan sipsi ve cura ile çalınan yöresel ezgileri dinleyip yöresel lezzetlerden olan keşkek ve un helvasını tattılar.

Karların içindeki aristokratlar şehri Sagalassos Haber

Karların içindeki aristokratlar şehri Sagalassos

Burdur’un Ağlasun ilçesinde bulunan ve Antik Psidia kentinin aristokratlar şehri olan Sagalassos mevsimin ilk karının yağmasıyla beyaza büründü. Başta Antoninler çeşmesi olmak üzere bir çok tarihi yapıyı barındıran antik kent karlı ve sisli manzarasıyla ziyaretçilerine seyir zevki sundu. Burdur’un Ağlasun ilçesi Akdağ yamaçlarında bin 700 metre rakım üzerinde kurulan ve Fransız gezgin Paul Luca tarafından 1706 yılında ilk tespiti yapılan Sagalassos, Psidia kentinin Roma imparatorluk döneminin en önemli şehri olarak nam salıyor. 2009 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alınarak üne kavuşan kent günümüzde dünya üzerinde yalnızca iki tane kalan ve ikisi de Burdur il sınırları içerisinde yer alan aktif antik çeşmelerden biri olan Antoninler Çeşmesi'ni bünyesinde bulunduruyor. Sisler arasında gizlenen antik şehirde girişte konutlar, aşağıda hamam, kireç ve metal fırınları, aşağı agora, çeşme ve odeon, daha yukarıda, kuzey doğuya ilerledikçe konutlar, sağ tarafta tiyatro, Neon kütüphanesi, Helenistikçeşme, seramik üretim merkezi, şehrin merkezinde yukarı agora, meclis binası, kilise, sol üst tarafta heroon, tapınak ve Cladius kapısı yer alıyor. Yüksek rakımda bulunmasından dolayı dünyanın dört bir yanından gelen ziyaretçilerine hem antik eserleriyle hem de muhteşem doğa manzarasıyla seyir zevki sunan kent yılın dört mevsiminde yaşanan sisli, yağmurlu, karlı ve güneşli havalarda kendine has yapısıyla adeta görsel şölen oluşturuyor. 2023 yılında bölgeye yağan ilk karın ardından beyaza bürünen antik kentin dron kamera ile çekilen görüntülerinde Antoninler Çeşmesi’nin hiç durmadan akan suyu ve ziyaretçilerine tarihi tekrar yaşatan antik kalıntılarının beyazla uyumu seyir zevki oluşturdu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.