Hava Durumu

#Bizans İmparatorluğu

TOURISMJOURNAL - Bizans İmparatorluğu haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Bizans İmparatorluğu haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

2 Bin Yıllık Roma Hamamı Ziyaretçilerini Büyülüyor Haber

2 Bin Yıllık Roma Hamamı Ziyaretçilerini Büyülüyor

YOZGAT (İHA) - Yozgat’ın Sarıkaya ilçesinde yer alan 2 bin yıllık Roma Hamamı, Anadolu’daki en iyi korunmuş Roma dönemi termal yapılarından biri olarak dikkat çekiyor. 2018 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alınan tarihi hamam, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yapılan çevre düzenlemeleriyle turizme kazandırılmaya devam ediyor. Kafe, yürüyüş yolu ve hediyelik eşya bölümü gibi eklemelerle bölgenin yıl boyunca ziyaretçilere açık olması hedefleniyor. Kayseri’den Roma Hamamı’nı görmek için gelen ziyaretçilerden Özge Yıldırmış, "Gayet güzel buldum. Ülkemizin zenginliklerinden. Özellikle gezi planı oluşturdum. Buradan başladık, Çorum'a kadar gideceğiz. Burayı arkeolojik gezi sayfalarını takip ederek buldum. Bolca fotoğraf çektim, yakınlarımla paylaşacağım" dedi. DÜNYADA YALNIZCA İKİ ÖRNEĞİ VAR Yozgat Müze Müdürü Cihat Çakır, Roma İmparatoru Antoninus Pius tarafından inşa edilen yapının üç havuzdan oluştuğunu belirterek, "En önde büyük bir havuzumuz var. Arka bölgede iki tane havuzumuz var. Hamam 2018 yılında Dünya Kültür Mirası Geçici Listesine alındı. Hamamda Kültür Bakanlığımızın destekleriyle çalışmalar, çevre düzenlemeleri yapıldı, hamam ziyarete açıldı" dedi. Tarihi hamamın dünyada yalnızca iki örneği olduğunu belirten Çakır, "Diğeri Londra şehrinde. Bu hamamın suyu termal su. Şifa dağıtıcı özelliğiyle bilinmekte. Hamama Roma döneminde 'Aquae Sarvenae' denilmiş. Bizans döneminde ise 'Basilica Therma' denilmiş. Roma ve Bizans'ın yanı sıra Anadolu Selçuklu ve Osmanlı Devleti zamanında da hamam kullanılmaya devam etmiş. Yozgat'ın çok önemli bir tarihi eseri. Mimarisinin büyük ölçüde korunduğu bir hamam. Dünyada iki tane olması da bizim için önemli" ifadelerini kullandı.

İmrahor İlyas Bey Camii Restorasyonu Hızla İlerliyor Haber

İmrahor İlyas Bey Camii Restorasyonu Hızla İlerliyor

İSTANBUL (İHA) - Ayasofya Camii’nden 100 yıl daha eski olan İmrahor İlyas Bey Camii’nde 2023’te başlatılan restorasyon çalışmaları sürüyor. Geçmişte çeşitli hasarlar alarak üst yapısını kaybeden camide, Vakıflar İstanbul 1. Bölge Müdürlüğü koordinasyonunda geçici çatı tamamlandı. Restorasyonun ardından ibadete açılması planlanan cami, havadan görüntülendi. EN ESKİ DİNİ YAPILARDAN BİRİ Fatih’teki cami, Bizans döneminde kilise olarak inşa edildi ve İstanbul’un fethi sonrası camiye çevrildi. 2. Beyazıt döneminde İmrahor İlyas Bey tarafından tekrar düzenlenen yapı, Latin istilası, 1894 depremi ve 1900’lerdeki yangın ve yağmurlarla büyük zarar gördü. 1925’te terk edilen ve 1934’te müzeye devredilen cami, 2012’de Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne geçti. 2019’da ise yapının restorasyon projeleri onaylandı. ÖZGÜN MİMARİSİ KORUNUYOR 2023’te başlayan restorasyon kapsamında çevre temizliği yapıldı ve 100 yıldır üstü açık olan cami için geçici çatı kuruldu. Güney bölümdeki yıkılan sütunlar aslına uygun şekilde yenilenecek. Yapı hakkında bilgi veren Vakıflar İstanbul 1. Bölge Müdürlüğü Sanat Eserleri ve Yapı İşleri Şube Müdürü Feyyaz Fidan, "İstanbul'daki en eski dini yapı olarak ifade edebileceğimiz bu manastır; Studios Manastırı'dır. İstanbul'un fethine kadar manastır olarak kullanılan yapı, fetihten sonra 2. Beyazıt'ın Mirahoru İlyas Bey tarafından cami ve tekkeye çevrilmiştir. Bu yapı kompleksinde caminin yanı sıra sarnıç, ayazma ve çeşme de bulunmaktadır. Geniş bir revaklı avlusunun ve derviş hücrelerinin olduğunu biliyoruz. Cami olduktan sonra minare ekleniyor fakat günümüze külah ve petek kısmının maalesef ulaşamadığını görüyoruz. İmrahor İlyas Bey Camii'nden bahsederken tabii ki opus sectiladan bahsetmemiz gerekir. İnşa edildiği dönemde yurdun birçok yerinden çeşitli taşlar getiriliyor ve bu taşlar belli bir geometrik düzene göre döşeniyor. Bugün burada görülen opus sectila özgündür. Yapının ilk inşasından kalan bir döşemedir" açıklamasında bulundu. RESTORASYON ÇALIŞMALARI DEVAM EDİYOR Feyyaz Fidan, restorasyon sürecini anlatarak, geçici çatı ve statik güçlendirme çalışmalarının tamamlandığını belirtti. Minarenin eksik külah ve petek kısmının, bilim kurulunun değerlendirmesi sonrası Koruma Kurulu onayıyla tamamlanacağını ekledi. Caminin en kısa sürede ibadete açılması hedefleniyor.

1499 Yıllık Geçit Kapısı Toprağa Gömüldü Haber

1499 Yıllık Geçit Kapısı Toprağa Gömüldü

İSTANBUL (İHA) - İstanbul’da 1. Justinianus ve eşi Theodora tarafından güvenlik amacıyla deniz tarafındaki surlara inşa edilen 1499 yıllık Küçük Ayasofya Poternesi, zamanla toprağa gömüldü. Şehirden kaçış noktası olarak tasarlanan bu tarihi geçit hakkında konuşan Arkeolog Ömer Faruk Yavaşçay, "Poterne denizden yüksekti, gemiler yanaşıyordu. Direkt gemiye geçiş yapılabiliyordu. İmparator şehirde bir olumsuzluk olduğunda kiliseden bu kapıya geçip, bu kapıdan da gemiye binebiliyordu. Şu anda ise yarısı toprağa gömülmüş durumda. İstanbul'un fethinde burası kaçış noktalarından biri olarak düşünülmüş olabilir" dedi. 526 yılında inşa edilen Aya Sergios ve Bakhos Kilisesi ile birlikte güvenlik için yapılan Küçük Ayasofya Poternesi, Osmanlılar tarafından kullanılmayınca zamanla harabeye dönüştü. Denizin doldurulmasıyla yarısı toprak altında kalan yapı, uzun yıllar boyunca göz ardı edildi. Günümüzde, geçit kapısının madde bağımlıları ve evsizler tarafından kullanıldığı belirtiliyor. Çöplerle dolan ve harabeye dönen tarihi yapının restorasyonu bekleniyor. Arkeolog Ömer Faruk Yavaşçay, "Böyle önemli bir eserin bu durumda olması bizi rahatsız ediyor. Poternenin öncelikle yüzeye çıkarılması gerekiyor. Restore edilmesi lazım, eser ve çevresindeki surlar çok kötü durumda. Daha sonra da turizme kazandırılması gerekiyor. Bukoleon Sarayı çok göze çarpan bir yapıydı. Bu poterne maalesef iç kısımda kalıyor. Poternenin içinde bir boşluk var, maalesef giren ve çıkan belli değil. İnsanlar buraya gelmekten biraz çekiniyorlar. Burayı defalarca incelemeye geldim. İçeriye girdiğimde, orada kalanlar vardı. Dışarı çıkmak zorunda kalmıştım. Açık hava müzesine dönüştürülmesi lazım" diye konuştu. Tarihi yapının havadan çekilen görüntüleri, poternenin ne kadar kötü durumda olduğunu gözler önüne seriyor. Yapının yüzeye çıkarılması ve turizme kazandırılması için yetkililerin adım atması bekleniyor.

Pegae Kalesi: Çanakkale'nin Yeni Tarih ve Turizm Rotası Haber

Pegae Kalesi: Çanakkale'nin Yeni Tarih ve Turizm Rotası

ÇANAKKALE (İHA) - Çanakkale’nin Biga ilçesine bağlı Karabiga beldesinde yer alan Pegae Kalesi’nde yapılan arkeolojik yüzey araştırmaları tamamlandı. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Karabiga Belediyesi’nin desteklediği bu çalışmaların ardından, kalede restorasyon ve çevre düzenlemesi yapılarak alanın turizme kazandırılması hedefleniyor. Yaklaşık bin yıllık geçmişe sahip olan Pegae Kalesi, antik Priapos kentinin üzerine kurulmuş bir Bizans yapısı olarak dikkat çekiyor. Arkeolojik yüzey araştırmaları sırasında, yer altı görüntüleme teknikleri ve jeofizik çalışmalarla toprak altındaki kalıntılar gün yüzüne çıkarıldı. Bu bulguların Bizans tarihine ve arkeolojisine ışık tutması bekleniyor. "DENİZ, DOĞA VE TARİHİ BULUŞTURUYOR" Yüzey Araştırmaları Başkanı Doç. Dr. Oğuz Koçyiğit, Pegae Kalesi’nin tarih, doğa ve kültürü bir arada barındıran eşsiz bir yer olduğunu belirtti. Kalede yapılan bilimsel çalışmalarla surların korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması için raporlar hazırlandığını vurgulayan Koçyiğit, restorasyon sürecinin başlamasının bölgeye turizm açısından büyük katkı sağlayacağını söyledi. Koçyiğit, bölgede gerçekleştirilen çalışmaları, "Antik çağda Troas olarak adlandırılan bölgenin Kuzey kıyılarında, Güney Marmara kıyılarında bulunan Pegae Kalesi, antik çağın önemli şehirlerinden birisi olan Priapos Antik yerleşim üzerine kurulmuş önemli bir Bizans Kalesi. Aynı zamanda burada bir Latin yerleşim olduğunu da biliyoruz. Yıkılmaya yüz tutan surlar ve kalıntılar için koruma önerileri geliştirdik, harç analizleri yaptık. Yine kale içerisinde yeraltı görüntüleme çalışmaları gerçekleştirdik. Muhtemel potansiyel arkeolojik varlıkları burada tespit etmeye çalıştık. Bilim insanlarıyla ve kamuoyuyla yaklaşık olarak iki yıl kadar süren bu çalışmaların sonuçlarını biz bilimsel ortamlarda ve platformlarda zaman zaman paylaşıyoruz" sözleriyle anlattı. Koçyiğit, "Burası konumu ve sahip olduğu jeopolitik önemi nedeniyle Çanakkale'mizin önemli kültür rotalarından birisi olmayı hak ediyor. Çünkü baktığınız zamanda denizi, doğayı ve tarihi bir arada buluşturan önemli noktalardan bir tanesi. Biz çalışmalarımız sonunda bununla ilgili olarak özellikle Pegae Kalesi'nin restorasyonu, korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması yönünde raporlarımızı hazırlayıp, ilgililere iletmiştik. Bununla ilgili çalışmalar başladı. Kültür ve Turizm Bakanlığı burası ile ilgili önemli çalışmalar yürütüyor. İnanıyoruz ki yakın zamanda burası Çanakkale'nin kültür turizmine, Çanakkale'nin doğasına, tarihine katkı sunacak önemli bir turizm destinasyon merkezi de olacak" diye ekledi. Kaleye yapılacak çevre düzenlemeleri ve tanıtım çalışmaları sayesinde bölgenin kültür turizmine yeni bir soluk getirmesi bekleniyor.

2025 Turizm ve Kış Sporları Başkenti Erzurum Rehberi Haber

2025 Turizm ve Kış Sporları Başkenti Erzurum Rehberi

Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) tarafından "2025 Turizm Başkenti" seçilen Erzurum, aynı zamanda Avrupa Sporları Başkenti ve Şehirleri Federasyonu (ACES Europe) tarafından "2025 Avrupa Kış Sporları Başkenti" unvanına layık görüldü. Tarihi eserleri, yöresel lezzetleri ve modern kayak tesisleriyle şehir, hem tatilcilerin hem de sporcuların favori duraklarından biri. Erzurum İl Kültür ve Turizm Müdürü Ahmet Yer, Palandöken Kayak Merkezi başta olmak üzere şehrin turizm potansiyelini artıran özelliklere vurgu yaptı. TARİHİ VE KÜLTÜREL MİRASIN İZİNDE ERZURUM Anadolu’nun en eski yerleşim yerlerinden biri olan Erzurum, hem tarih boyunca farklı medeniyetlerin izlerini taşıyan yapıları hem de Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı yer olarak ayrı bir öneme sahip. Erzurum’un tarihi dokusu, Çifte Minareli Medrese, Yakutiye Medresesi, Erzurum Kalesi, Saat Kulesi ve Üç Kümbetler gibi birçok anıtsal yapıda görülebiliyor. PALANDÖKEN KAYAK MERKEZİ Türkiye’nin en gelişmiş kayak merkezi olan Palandöken, şehir merkezine yalnızca 10 dakikalık mesafede yer alıyor. Toplamda 55 pistiyle her seviyeden kayakçıyı ağırlayan merkezde, Uluslararası Kayak ve Snowboard Federasyonu (FIS) onaylı pistler dikkat çekiyor. Palandöken, yalnızca kayak değil, snowboard, yamaç paraşütü, dağcılık, buz tırmanışı gibi birçok ekstrem spora ev sahipliği yapıyor. Gece kayağı imkânı, ziyaretçilere gün batımının ardından da bu eşsiz deneyimi yaşama fırsatı sunuyor. İl Kültür ve Turizm Müdürü Ahmet Yer, Palandöken’in nisan sonuna kadar kar tutma özelliğiyle rakiplerinden ayrıldığını belirterek, iki olimpiyata ev sahipliği yapmış merkeze kayakseverleri davet etti. ÇİFTE MİNARELİ MEDRESE Hatuniye Medresesi olarak da bilinen Çifte Minareli Medrese, Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubat’ın kızı tarafından yaptırılmış bir yapı. İki farklı tarzdaki minaresiyle dikkat çeken medrese, açık avlulu ve dört eyvanlı tasarımıyla Türk-İslam mimarisinin en güzel örneklerinden biri. Bugün müze ve sergi alanı olarak hizmet veren yapı, Erzurum’un en çok ziyaret edilen tarihi eserlerinden biri olarak dikkat çekiyor. YAKUTİYE MEDRESESİ 1310 yılında İlhanlı hükümdarı Sultan Olcayto’nun emriyle inşa edilen Yakutiye Medresesi, Erzurum’un en önemli yapılarından biri. Kapalı avlulu medreselerin Anadolu’daki en güzel örneklerinden olan yapı, günümüzde müze olarak hizmet veriyor. Zarif süslemeleri ve etkileyici mimarisiyle tarihseverlerin ilgisini çekiyor. ERZURUM KALESİ Bizans İmparatoru Theodosius tarafından 415 yılında yaptırılan Erzurum Kalesi, iç ve dış kale olmak üzere iki bölümden oluşuyor. İç kale, 8 burcu ve tarihi İç Kale Mescidi ile dikkat çekiyor. Osmanlı döneminde çeşitli restorasyonlar geçiren kale, tarih boyunca savunma amaçlı kullanılmış. Günümüzde, Erzurum’un siluetine tarihi bir dokunuş katmaya devam ediyor. RÜSTEM PAŞA BEDESTENİ (TAŞHAN) Taşhan olarak da bilinen Rüstem Paşa Bedesteni, Erzurum’un ticari ve kültürel zenginliğinin bir yansımasıdır. İki katlı yapısı ve avlusuyla dikkat çeken bedesten, Oltu taşından yapılan eşsiz takılar ve hediyelik eşyaların sergilendiği bir çarşı olarak hizmet veriyor. ÜÇ KÜMBETLER Çifte Minareli Medrese’nin arkasında yer alan Üç Kümbetler, anıt mezar geleneğinin en güzel örneklerinden biri. Kesme taşlardan yapılmış bu kümbetlerin en büyüğünün Emir Saltuk’a ait olduğu düşünülüyor. Diğer iki kümbetin kime ait olduğu ise bilinmiyor. ATATÜRK EVİ VE MÜZESİ Milli Mücadele’nin önemli noktalarından biri olan Erzurum, Atatürk’ün 1919 yılında Erzurum Kongresi’ni gerçekleştirdiği şehir olarak bilinir. O dönem Atatürk’ün kaldığı konak, günümüzde müze olarak hizmet veriyor. Konağın içinde Atatürk ve silah arkadaşlarına ait çeşitli eşyalar sergileniyor. ATA BUZ MÜZESİ Atatürk Üniversitesi bünyesinde yer alan Ata Buz Müzesi, buzdan yapılmış heykeller ve sanat eserleriyle benzersiz bir deneyim sunuyor. Modern ve geleneksel sanatın buluştuğu bu müze, yerli ve yabancı ziyaretçilerden büyük ilgi görüyor.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
TOURISMJOURNAL En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.