Hava Durumu

#Aylin Özsavaş

TOURISMJOURNAL - Aylin Özsavaş haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Aylin Özsavaş haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

TÜRSAB’DA 8 MİLYON 230 BİN LİRALIK İSRAF PATLADI, HACIALİOĞLU KİTAPLARI DEĞİL İÇİNDEKİLERİ YERE ÇARPTI! Haber

TÜRSAB’DA 8 MİLYON 230 BİN LİRALIK İSRAF PATLADI, HACIALİOĞLU KİTAPLARI DEĞİL İÇİNDEKİLERİ YERE ÇARPTI!

TÜRSAB GENEL KURULU TARİHİ BİR PROTESTOYA SAHNE OLDU Türkiye Seyahat Acentaları Birliği’nin (TÜRSAB) 26. Olağan Genel Kurulu İstanbul’da yoğun katılımla başladı. Genel kurulun ilk gününe ise muhalefet cephesinde yaşanan sürpriz birleşme ve kürsüde gerçekleştirilen sıra dışı protesto damga vurdu. Daha önce başkan adaylığını açıklayan Mehmet Nezih Hacialioğlu, kongreye bir gün kala Aylin Özsavaş’a desteğini duyurdu ve ortak liste ile seçime gireceklerini bildirdi. Böylece muhalefet cephesi uzun yıllar sonra ilk kez birleşmiş oldu. Bu gelişme, 8 yıldır TÜRSAB başkanlığını sürdüren Firuz Bağlıkaya yönetimine karşı “en güçlü birlik” olarak değerlendirildi. Delegelerde “muhalefet artık tek ses oldu” yorumları öne çıktı. Protesto, yenilenme talebinin en sert, en görünür simgesine dönüştü Aylin Özsavaş’ın başkan adaylığında güç birliği yapan Mehmet Nezih Hacıalioğlu, kürsüden Firuz Bağlıkaya yönetimini eleştirirken üyelere dağıtılan TÜRSAB 25. Dönem Faaliyet Raporu ve TÜRSAB Temsil Kurulları 25. Dönem Faaliyet Raporu kitaplarını gereksiz masraf ve çevresel tahribat yarattığını savunarak yere attı. Bu protesto yenilenme talebinin en sert, en görünür simgesine dönüştü. Hacıalioğlu, “Ben kitap atmam” vurgusuyla TÜRSAB yönetiminin 14 binden fazla kişiye dağıtılan iki faaliyet raporu için 8 milyon 230 bin lira para harcayarak büyük bir israfa yol açtığını, bu parayla 2 binden fazla delegenin uçakla taşınabileceğini ve genel kurula katılmasının sağlanabileceğini söyledi. “Sektörümüzün emeği, parası, umudu bu şekilde heba edilemez” Hacıalioğlu, dengeleri sarsan protestoya ilişkin şunları söyledi: “Ben kitap atmam. Ama yere atılan bu kitaplar tam 14 bin 670 kişiye dağıtıldı. Bedeli nedir biliyor musunuz? Toplam 8 milyon 230 bin lira. Bu kitaplara harcanan parayla binlerce delegemizi uçakla buraya getirebilirdik. Ben kitap atmam. Ama web sitesinde zaten yayınlanmış, basılmasına hiç gerek olmayan bu kitaplar açık bir israf projesidir. Konuşmamda da söyledim, yine söylüyorum: Bu kitapların içinde alnınızın teri, çocuklarınızın rızkı var. Ay sonunu getiremeyen acentaların kaygısı, korkusu var. TÜRSAB’dan hizmet bekleyen Anadolu’nun dört bir yanındaki acentaların umudu var. Web sitesinden çevre sertifika aldık diye övünen 30 yıllık yapı tarafından 49 tondan fazla kâğıt kullanıldı. Bu da 800’den fazla ağacın kesilmesi demek. Bu kitapta, o kesilen ağaçların gözyaşı var. Biz bu tabloyu hak etmiyoruz. Sektörümüzün emeği, parası, umudu bu şekilde heba edilemez. 2028’de aynı manzarayla karşılaşmamak için üyelerimizi Aylin Hanım’la birlikte oluşturduğumuz Beyaz Liste’de buluşmaya davet ediyorum. Beyaz Liste, israfın değil aklın; gösterişin değil hizmetin listesidir.”

TÜRSAB’DA BÜYÜK BİRLİK: ÖZSAVAŞ VE HACIALİOĞLU AYNI ÇATIDA BULUŞTU Haber

TÜRSAB’DA BÜYÜK BİRLİK: ÖZSAVAŞ VE HACIALİOĞLU AYNI ÇATIDA BULUŞTU

TÜRSAB’ın (Türkiye Seyahat Acentaları Birliği) geleceğini şekillendirecek 26. Olağan Genel Kurul öncesinde, başkanlık yarışını sürdüren Aylin Özsavaş ve Mehmet Nezih Hacıalioğlu, güçlerini birleştirerek önemli bir stratejik hamle gerçekleştirdi. Pazar günü yapılacak seçimde Aylin Özsavaş liderliğinde hareket edilmesine karar verildiği basın toplantısında önce Mehmet Nezih Hacıalioğlu konuştu ve TÜRSAB’da üyeyi merkeze koyan, şeffaf ve adil bir yönetim vizyonuyla güç birliği yaparak, 22-23 Kasım’daki Genel Kurul’da yenilenmenin kapısını açacaklarını söyledi. Hacıalioğlu, “Güç birliği kararı öncesi uzun bir değerlendirme süreci yaşadık. Sayın Aylin Özsavaş ile projelerimizi karşılaştırdık ve hedeflerimizin örtüştüğünü gördük. Üyeden kopuk, şeffaflıktan uzak ve kaynakları kötü kullanan mevcut yapıya karşı TÜRSAB’ı adil ve üyeye odaklı bir yapıya dönüştürmek istiyoruz,” dedi. “Birlikte başaracağız, birlikte yöneteceğiz, birlikte güçleneceğiz” Hacıalioğlu, Firuz Bağlıkaya yönetiminin yıllardır sürdürdüğü ayrıştırıcı tutumu eleştirerek, “Ortaya çıkan bu birlik, sadece iki adayın bir araya gelmesinden öte, TÜRSAB’ın üyeye odaklanan güçlü bir yenilenme vizyonunun ifadesidir,” dedi. Hacıalioğlu, Aylin Özsavaş ile birlikte yeni yönetim vizyonunu dijital dönüşüm, hesap verebilirlik ve üyeyi merkezde tutmak üzerine kurduklarını belirterek, tüm üyeleri oy kullanmaya davet etti: “Her oy, adalet ve şeffaflık için bir adımdır. Seçim süreci saygı ve dayanışma içinde geçmelidir. TÜRSAB’ın gücü, birliği ve ortak akılda saklıdır. Kararlılığımız net ve vizyonumuz parlak, yolumuz aydınlık. Birlikte başaracağız, birlikte yöneteceğiz, birlikte güçleneceğiz,” dedi. “Güç birliğimiz sektöre yeni bir dönem getirecek” “TÜRSAB Güç Birliği” hareketinin başkan adayı Aylin Özsavaş, Mehmet Nezih Hacıalioğlu ile yaptıkları ittifakın sektöre yeni bir dönem getireceğini belirtti. “Bugün tarihî bir güne tanık oluyorsunuz,” diyerek konuşmasına başlayan Özsavaş, sektörde uzun yıllar geçirmiş Hacıalioğlu tarafından bu iş birliğine davet edilmekten onur duyduğunu ifade etti. Aylin Özsavaş, sektörün sorunlarını en iyi sahadaki acentaların bildiğini ve çözümün de bu profesyoneller arasında olduğunu söyledi. Mevcut yönetimin 8 yıldır sorunları derinleştirdiğine dikkat çeken Özsavaş, “Kendi yarattıkları sorunları çözmek için yeniden oy istiyorlar fakat buna artık izin vermeyeceğiz,” dedi. “Üyeyi merkeze alan bir yaklaşım sergileyeceğiz” Özsavaş, turizmin temelinde barış, iletişim ve diyalogun olduğunu vurgulayarak, TÜRSAB’ın dar bir çevrenin etkisinde kaldığını, eleştiriye kapalı ve üyeden uzaklaştığını belirtti. “Bu mevkide kişisel çıkarlar için oturuyorlar,” dedi. Güç birliğinin bu yüzden önemli olduğunu söyleyen Özsavaş, 30 yıllık yapının değişeceğini ve üyeyi merkeze alan bir tutum sergileyeceklerini belirtti. Özsavaş, TÜRSAB’ın teknoloji konusunda geri kaldığını ve Anadolu’daki birçok üyenin dijital imkanlardan yoksun olduğunu söyledi. Yeni dönemde tüm üyelerin teknolojiye erişeceğini ve kurumun imkanlarının eşit bir şekilde kullanılacağını ifade etti. “Biz birleşmeyi tercih ettik. Tüm meslektaşlarımızı el ele vererek bu kurumu yeniden ayağa kaldırmaya çağırıyoruz” dedi. Özsavaş, mevcut yönetimin “değişim” söyleminin artık bir çöküşe dönüştüğünü ve 24 Kasım sabahı TÜRSAB’ın çalışkan ve turizmi gerçek anlamda bilen bir ekiple uyanacağını söyledi. Turizmin kendileri için meslekten öte bir yaşam biçimi olduğunu ifade ederek, “Bu mesleği çocuklarımıza gururla bırakacağımız bir yapıya kavuşturacağız,” diye konuştu.

Haber

"2025'te Turizmde Sürdürülebilir Büyüme İçin Adım Atılmalı"

2024 yılı, Türk turizminin hem potansiyelini hem de karşılaştığı zorlukları net bir şekilde ortaya koyduğu bir dönem oldu. Pandemi sonrası toparlanma sürecinde, sektör bir yandan artan turist sayılarıyla umut verici bir tablo çizerken, diğer yandan ekonomik ve yapısal sorunlarla mücadele etmek zorunda kaldı. Türkiye’de yüksek enflasyon, artan işletme maliyetleri ve döviz kurunun baskılanmasıyla, turizm işletmelerinin sürdürülebilir bir hizmet kalitesi sunmasını zorlaştırdı. Özellikle vize sorunları ve nitelikli insan kaynağı eksikliği, tur operatörleri ve seyahat acentalarının uluslararası pazarlardaki etkinliğini sınırlayan temel engeller arasında yer aldı. Bununla birlikte, gastronomi, kültür, sağlık ve doğa turizmi gibi tematik alanlarda yeni projelerin hayata geçirilmesi olumlu bir gelişme. Ancak bu çeşitliliğin uluslararası pazarlarda yeterince tanıtılamaması, potansiyelin tam anlamıyla değerlendirilememesine neden oldu. Aşırı turizmin etkileri, 2024 yılında hem Türkiye’de ama özellikle de dünyada tartışılan önemli konular arasında yer aldı. Kapasiteyi aşan turist yoğunluğu, popüler destinasyonlarda doğal kaynakların tükenmesine, tarihi mirasın zarar görmesine ve yerel halkın yaşam kalitesinin düşmesine neden oldu. Türkiye’de özellikle Kapadokya, Antalya ve İstanbul gibi destinasyonlarda bu durumun etkileri hissedilirken, çözüm olarak alternatif turizm türlerine yönelim ön plana çıktı. Agro turizm bu bağlamda dikkat çeken bir alternatif olarak değerlendirilmelidir. Türkiye’nin zengin tarımsal mirası, agro turizmi kırsal kalkınmayı destekleyen ve turizmin daha dengeli yayılmasını sağlayan bir araç haline getirecektir. Kapadokya’da bağcılık deneyimleri, Karadeniz’de çay ve fındık hasadı turları, Ege’de zeytin festivalleri gibi tematik etkinlikler, hem çevresel sürdürülebilirliği destekleyecek hem de turistlere özgün deneyimler sunacaktır. Dünya genelinde 2024 yılı, turizmin sürdürülebilir bir modele geçiş çabalarının hızlandığı bir yıl oldu. Karbon ayak izini azaltmaya yönelik projeler, döngüsel ekonomi uygulamaları ve yeşil turizm girişimleri, sektörün geleceğini şekillendiren temel unsurlar haline geldi. Dijitalleşme, turist davranışlarını analiz etmek, operasyonel verimliliği artırmak ve müşteri deneyimini geliştirmek adına önemli bir araç olarak kullanıldı. Ancak bu dönüşüm, gelişmiş ülkelerde daha hızlı ilerlerken, gelişmekte olan ülkeler dijitalleşme ve sürdürülebilirlik alanında adaptasyon sorunları yaşadı. Aşırı turizmin etkilerini azaltmak ve turizmi daha sürdürülebilir bir zemine oturtmak için, destinasyon yönetimi ve alternatif turizm türlerinin teşviki global ölçekte öne çıkan stratejiler oldu. 2025 yılı, turizmin bu dönüşüm sürecinde doğru adımların atılması gereken kritik bir yıl olarak karşımıza çıkıyor. Öncelikle, sürdürülebilirlik ve çevre dostu projelere daha fazla öncelik verilmesi gerekiyor. Enerji verimliliği, yenilenebilir enerji kullanımı ve atık yönetimi gibi konularda hem Türkiye’de hem de dünyada somut adımlar atılmalı. Dijital dönüşüm yatırımları hızlandırılmalı ve özellikle küçük ölçekli işletmelerin bu sürece entegrasyonu sağlanmalı. İnsan kaynağına yönelik yatırımlar artırılmalı; nitelikli iş gücünün sektörde tutulması ve gençlerin turizme teşvik edilmesi için kapsamlı programlar devreye alınmalı. Türkiye özelinde, vize kolaylıklarının sağlanması ve uluslararası tanıtım stratejilerinin yeniden yapılandırılması, ülkenin turizmdeki rekabet gücünü artıracak önemli adımlar olacaktır. 2025 yılında, turizmde kısa vadeli kazanç odaklı ve aşırı turizmi destekleyen politikalardan vazgeçilerek, daha sürdürülebilir yaklaşımlara odaklanılmalıdır. Popüler destinasyonlardaki yoğunluğu azaltmak için az bilinen bölgelerin tanıtımına ağırlık verilmesi ve alternatif turizm türlerinin teşvik edilmesi büyük önem taşımaktadır. Turizm politikaları yalnızca ekonomik kazanç sağlamayı hedeflemekle kalmamalı, aynı zamanda yerel kalkınmaya katkı sunmayı ve kültürel değerlerin korunmasını da öncelik haline getirmelidir. Bu çerçevede, az ama nitelikli turist gruplarını getiren ve/veya iç turizmde az bilinen destinasyonlara yönelik tur düzenleyen orta ölçekli seyahat acentalarının maddi ve manevi olarak desteklenmesi kritik bir strateji olacaktır. Bu destek, hem yerel ekonomilere canlılık kazandıracak hem de turizmin daha dengeli bir şekilde yayılmasını sağlayacaktır. Böyle bir yaklaşımla Türkiye, hem kendi içindeki zorlukları aşabilir hem de global turizm pazarında güçlü bir konuma ulaşabilir. 2025, turizm sektöründe sürdürülebilir büyüme ve yenilikçi çözümlerin temel taşlarının atıldığı bir yıl olmalıdır. Dileriz ki bu yıl, turizmin yerel kalkınmayı desteklediği, doğal ve kültürel zenginliklerin korunduğu, insan odaklı bir dönüşüm sürecinin başlangıcı olsun.

Yeşil pasaport bundan sonra ayrıcalık olmaktan çıkacak mı? Haber

Yeşil pasaport bundan sonra ayrıcalık olmaktan çıkacak mı?

Türk vatandaşları, başta Schengen bölgesi ülkeleri olmak üzere İngiltere, ABD ve Kanada’ya vize başvurusunda ya vize randevusu engeline takılıyor ya da başvuruları ‘ret’ ile sonuçlanıyor. Bordo pasaport sahibi binlerce iş insanı, bilim insanı ya da sanatçı ise turistik amaçlı olarak vize engeline takıldıkları için Edirne’yi geçemiyorlar. Ne fuarlara gidebiliyor, ne konser verebiliyor ne de konferanslara katılabiliyorlar. Hal böyle olunca özellikle Schengen bölgesi kısıtlamasını aşabilmek için yeşil pasaport yani hususi damgalı pasaport uygulamasının kapsamının genişletilmesi gündeme geldi. Zira yeşil pasaport sahipleri 6 aylık dilimler içerisinde 90 günü aşmamak kaydıyla 157 ülkeye vizesiz seyahat edebiliyorlar. Kapsamı genişletilmişti Yeşil pasaportun kapsamındaki ilk değişiklik 2016 yılında, ikincisi ise 2019 yılında yapıldı. Yeşil pasaport, 2016 yılına kadar sadece Pasaport Kanunu’nda birinci, ikinci ve üçüncü derece kadrolara bulunan devlet memurlarına, vakıf üniversitelerinde 15 yılını dolduran öğretim üyelerine, onların eşlerine ve 25 yaşına kadar bekar, çalışmayan çocuklarına veriliyordu. 2016’da yeşil pasaport kapsamına ihracatçılar da eklendi. Ancak ihracatçılar için şartlar çok ağır. Şöyle ki ilgili şirketin eğer son üç yılda yıllık ortalama ihracatı 500 bin ile 10 milyon dolar arasındaysa 1, 10-25 milyon dolar arasındaysa 2, 25-50 milyon dolar arasındaysa üç, 50-100 milyon arasındaysa 4, 100 milyon dolar üzerindeyse 5 firma yetkilisine dört yıl süreyle yeşil pasaport veriliyor. 2019 yılında ise 15 yılını dolduran avukatlar yeşil pasaport alma hakkı kazandı. Tekliflerin yarısı 2024 yılında sunuldu Zaman içinde TBMM’ye hususi damgalı pasaportun kapsamının genişletilmesi için verilen kanun teklifleri de arttı. Öyle ki TBMM komisyonlarında bu konuda bekleyen 37 teklifin 14’ü 2024 tarihli. 3 Ocak’ta MHP Kayseri Milletvekili İsmail Özdemir, meslekte 15 yılını dolduran gazetecilerin de yeşil pasaport alması için bir kanun teklifi sundu. 20 gün sonra CHP Uşak Milletvekili Ali Karaoba özel sektörde çalışan ve 15 yıl kıdemi bulunan hekimlere de bu hakkın tanınmasını talep etti. Aynı partiden Elazığ Milletvekili Gürsel Erol’un 29 Ocak’ta sunulan kanun teklifi ise nüfusu 500 binden fazla olan il ya da ilçelerde bir dönem belediye başkanlığı yapanlara yönelikti. 5 Şubat’ta CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal en az 10 yıl uluslararası tır şoförlüğü yapanların da bu kapsama alınmasını istedi. Birçok meslek bekliyor CHP Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun, 14 Mart günü 15 yıl kıdemli mali müşavirlere de yeşil pasaport verilmesi için teklifte bulundu. 2024’te verilen kanun teklifleri arasında sendikaların yönetim kurullarına seçilenleri, belde belediye başkanlarını, TBMM danışman ve personelleri ile belediye danışmanlarını ve eczacıları kapsıyor. Bu teklifler TBMM’nin İçişleri Komisyonu’nda. Fakat komisyonda halen bekleyen başka teklifler de var: Örneğin yine Tanal’ın 2018’de verdiği teklifler çarşı ve mahalle bekçilerine ve muhtarlara yeşil pasaport verilmesi talebinde bulunuyor. Mühendis ve mimarlar, tiyatrocular ve milletvekili danışmanları da komisyonda karar çıkmasını bekleyen diğer meslek grupları. 4’te 1’i oldu Kapsam zamanla genişletilince “yeşil pasaport” kullanımı da arttı. Bunu Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bağlı Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü’nce yapılan pasaport üretim rakamlarından anlıyoruz. Darphane verilerine göre 2010’dan bu yana toplam 36 milyon 187 bin 656 pasaport üretildi. Bunun yüzde 78.8’i (28 milyon 547 bin 196) bordo pasaportken yaklaşık yüzde 18’i (6 milyon 529 bin 100) yeşil pasaport. Yeşil pasaport üretimi uzun süre boyunca yılda 300-400 bin bandında seyrederken 2023’te birden 1 milyon 816 bin 700’e çıkıyor. 2010’dan beri üretilen hemen hemen her 6 pasaporttan 1’i yeşil pasaportken, 2023’te bu oran 4’te 1 oluyor. 2024 verileri ise daha ilginç çünkü temmuz ayına gelindiğinde üretilen yeşil pasaport sayısı, bordo pasaport sayısını ilk defa geçiyor.  Ne dediler? “Dünyada benzeri yok” Prof. Dr. Bilgin Tiryakioğlu (Bilkent Üniversitesi milletlerarası özel hukuk uzmanı) “Dünyada bu uygulamanın bir benzeri yok. Çünkü birçok ülke zaten buna ihtiyaç duymuyor. Bizim için de vizesiz seyahat sınırlı olduğundan burada çok ince bir çizgi var. Yeşil pasaport imkanı daha da yayıldığı takdirde diğer ülkeler bunu çok fazla bulup sınırlama da getirebilir. Örneğin Kanada, ABD ve İngiltere gibi ülkeler, yeşil pasaportlulardan da vize istiyor. Buradaki mantık hangi temelle kuruldu bilemesem de tek bir çalışanın olduğu aile yapısı baz alınmış gibi duruyor. Mesela ailenin çalışan üyesinin sigortasından da eş ve çocuklar istifade edebiliyor.” “İtibarını kaybetmemeli” Ahmet Öksüz (İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı “İhracat sektörünün üyeleri işini direkt yurtdışında yapıyor ama birçok iş insanı vize alamıyor. Bu nedenle ne yatırım yapabiliyor ne de malını satabiliyor. Fuarlarda stantlar boş kalıyor. Bu nedenle yeşil pasaport, ihracat için çok kritik. Bu imtiyazın kamu çalışanları ve avukatların bu mesleklerde bulunmayan aile üyelerine de tanınıyor olması, hatta imtiyazın kapsamının daha da genişletilmesine yönelik tasarılar pasaportun itibarını düşürebilir. Çok fazla tabana yayılmaması gerekiyor. Yeşil pasaport mevzuatında mutlaka bir revizyona gidilerek itibarını koruyacak bazı kısıtlamalar getirilmeli. Yalnızca yurtdışında işi olana bu imkan sağlanmalı.” “Deporta bile yol açabilir” Aylin Özsavaş (İstanbul Seyahat Acenteleri Tanıtım ve Geliştirme Derneği (İSATAG) Başkanı) “Seyahat acenteleri yurtdışındaki fuarlara ve konferanslara katılmadan, yeni iş bağlantıları için yurtdışındaki tur operatörlerini ziyaret etmeden yeni müşteriyi nasıl bulabilir, işbirliklerini nasıl geliştirebilir? 60 milyar dolarlık bir turizm geliri hedefi koyup bunu sağlayacak turizm profesyonellerini vize almaya mecbur bırakmak sektöre ve Türkiye’nin marka değerini yükseltmek için yoğun çaba gösteren turizm yöneticilerine büyük bir haksızlık olacaktır. Yeşil pasaportun bu kadar yaygınlaşması, sınır kapılarında yeşil pasaportluların daha sıkı denetlenmesine, uzun bekleme kuyruklarına ve hatta deport olaylarına yol açabilir. Daha da kötüsü yeşil pasaportluların Avrupa’daki serbest dolaşımına kısıtlama getirilmesi gibi ciddi sonuçlar doğurabilir.”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.