Hava Durumu

#Avrupa Birliği

TOURISMJOURNAL - Avrupa Birliği haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Avrupa Birliği haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

AB'yi Keşfet: 35 bin gence trenle 30 günlük bedava Avrupa turu imkanı Haber

AB'yi Keşfet: 35 bin gence trenle 30 günlük bedava Avrupa turu imkanı

Türkiye için ayrılan 1.467 kişilik kotadan yararlanmak için başvurular 30 Nisan'da sona eriyor. Vize masrafları program tarafından karşılanıyor. Avrupa Komisyonu Avrupa'yı Keşfet (DiscoverEU) programı kapsamında gençlere trenle Avrupa ülkelerinde bedava seyahat imkanı sunmaya devam ediyor.  Türkiye'den başvurulara da açık olan programdan 18 yaş ve üzeri gençler yararlanabiliyor. Komisyon bu yıl progamdan yararlanacak kişi sayısını 35 bin olarak açıkladı. Avrupa'nın çeşitliliğini keşfetme, kültürel mirasını ve tarihini öğrenme ve kıtanın her yerinden insanlarla ilişki kurma fırsatı sunan Erasmus+ programının bir faaliyeti olarak 2018 yılında başlatılan programa katılım ülkeler için belirlenen kotalar çerçevesinde kabul ediliyor. Bu yıl en yüksek kota verilen ülkeler Almanya (6 bin 104), Fransa (4 bin 946), İtalya (4 bin 364) ve İspanya (3 bin 476) olurken; Kuzey Makedonya, Lihtenştayn ve Sırbistan'a sırasıyla 16, 17 ve 18 kişilik kota ayrıldı. Türkiye'ye ayrılan kota sayısı ise 1.476 olarak belirlendi. Avrupa'yı Keşfet nasıl işliyor? Program kapsamında başvurusu kabul edilen katılımcılara 283,26 euro değerinde birer seyahat kartı veriliyor.  Kart 1 Temmuz 2024 ile 30 Eylül 2025 tarihleri arasında en az 1 gün ve 30 güne kadar seyahat imkanı sunuyor. İkinci sınıf ya da ekonomi sınıfı biletler için geçerli olan kart ile ağırlıklı olarak demir yollarında seyahat edilebiliyor. Seyahat edecek olan gençlerin yasal olarak ikamet ettiği ülkenin en yakın sınırını geçmek için kara veya deniz yoluyla 18 saatten fazla yolculuk yapması gereken durumlarda uçakla seyahat seçeneği de değerlendiriliebiliyor. Bu kart yalnızca ulaşım masrafını karşıladığından konaklama, yiyecek, sigorta, seyahat ek harcamaları veya seyahatle ilgili diğer giderler, seçilen başvuru sahipleri tarafından karşılanması gerekiyor. Ancak seyahat kartının yanı sıra katılımcılara verilen Avrupa Gençlik Kartı (European Youth Card - EYC)  sayesinde anlaşmalı işletmelerde sunulan indirimlerden yararlanmak mümkün. Kimler yararlanabiliyor? Bu yılki başvurular 1 Temmuz 2005 (dahil) ve 30 Haziran 2006 (dahil) tarihleri arasında doğan AB veya Erasmus+ programına katılan üçüncü ülke vatandaşı gençlere açık. AB üyeleri dışında Erasmus+ programından yararlanan ülkeler arasında İzlanda, Lihtenştayn, Kuzey Makedonya, Norveç, Sırbistan ve Türkiye bulunuyor. Bazı şartların yerine getirilmesi halinde bu ülkelerde ikamet eden gençler de programdan yararlanma hakkına sahip olabiliyor. Programdan yalnız ya da en fazla beş kişilik arkadaş grubu oluşturarak yararlanmak mümkün. Grup oluşturmak isteyenlerin ana katılımcının başvuru kodunu kullanması gerekiyor.  Vize masrafını program karşılıyor Başvuran kişinin vatandaşlığına ve planlanan seyahat programına bağlı olarak, katılımcıların bir veya daha fazla vizeye ihtiyacı olabiliyor.  Vize konusu devletlerin bir yetki alanına girdiğinde program bu konuda herhangi bir etkileyici konumda bulunmuyor, ancak vize hazırlama maliyeti ve vize için zorunlu sağlık sigorta masrafı Avrupa'yı Keşfet programı tarafından karşılanıyor. Vizenin verilmesi birkaç hafta sürebileceğinden vize taleplerinin planlanan seyahat tarihinden en az bir ay önce yapılması tavsiye ediliyor. Seyahat başlangıç tarihinden dört hafta önce veya seyahat süresinin bitiminden en az sekiz hafta önce yapılması durumunda, vizenin gecikmesi nedeniyle tekrar rezervasyon yapılamıyor.   Başvuru takvimi nasıl işliyor? 2024 yılı için 16 Nisan'da başlayan kayıtlar 30 Nisan'da Brüksel saati ile öğlen 12.00'de sona eriyor.  Mayıs ayında toplanacak olan seçim komitesi haziran ayında sonuçları açıklayacak.  Seyahat için ilk tarih 1 Temmuz'da başlayacak, son dönüş tarihi ise 30 Eylül'ü geçemeyecek. Daha ayrıntılı bilgiye Avrupa Gençlik Portalı üzerinden ulaşabilirsiniz.

Uluslararası Kars Konferansı başladı Haber

Uluslararası Kars Konferansı başladı

Türkiye Cumhuriyeti ve Avrupa Birliği mali iş birliği çerçevesinde finanse edilen, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından uygulanan Rekabetçi Sektörler Operasyonel Programı (CISOP) çerçevesinde Kars Valiliği himayelerinde Serhat Kalkınma Ajansı tarafından yürütülen “Tarihi Kimliği ile Kars Kenti Projesi” Uluslararası Kars Konferansı ve tanıtım etkinlikleri başladı. Kars İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Konferans Salonu’nda düzenlenen etkinlikler saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Programın açılış konuşan SERKA Genel Sekreteri Nurullah Karaca “2021 yılı itibariyle başladığımız Tarihi Kimliğiyle Kars Kenti Projesi Avrupa Birliği mali iş birliği çerçevesinde finanse edilen Teknoloji Bakanlığı tarafından uygulanan Rekabetçi Sektörler Operasyonel Programı ile destek almaya hak kazanan Kars Valiliği himayesinde yürüttüğümüz bir turizm projesidir” dedi. Programa katılan UNESCO Türkiye Millî Komisyonu Başkanı Prof Dr. Mehmet Öcal Oğuz, günün anlamını belirten bir konuşma yaptı. Son olarak söz alan Kars Valisi Ziya Polat, “Biz bu yolları çizerken, sadece sizlerinin önünü açmak için çiziyoruz. Kars’ın hem tarihi, hem kültürel açıdan çok önemli değerleri var. Bu önemli değerleri önce ülkemize, sonra uluslar arası alanlara tanıtmamız gerektiğini düşünlerdenim. Aşıklar geleneği başkenti burası, peynir başkenti burası, gastronominin başkentlerinden birisi burası, inşallah Kars’ı marka değerine taşıyacağız” diye konuştu. Uluslararası Kars Konferans, açılış konuşmaları sonrasında UNESCO, UNWTO, Oceanlab France, COP24, EUSALP gibi uluslararası kuruluşlardan konuşmacıların katıldığı panellerle devam etti. “Yöresel Mutfağın Turizm Sektöründe Önemi: Yöresel Mutfak Uygulamalarının Analizi ve Turizm Sektöründe Etkisi” konulu panelin Moderatörlüğünü Proje Kilit Uzmanı Nezih İşçi yaptı. Panele; Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı Teknik Danışmanı Yalçın İnam, Şef Rudolf Van Nunen, Sarıkamış Turizm Fakültesinden Doç. Dr. Seda Derinalp Çanakçı ve UNDP Kapsayıcı ve Sürdürülebilir Büyüme Portföy Yöneticisi Pelin Rodoplu bilgi ve birikimlerini katılımcılarla paylaştı. Program öğlenden sonra da çeşitli panellerle devam etti.

Güneş ile Dünya arasına yerleştirilecek bir şemsiye ve iklim krizi Haber

Güneş ile Dünya arasına yerleştirilecek bir şemsiye ve iklim krizi

Küresel ısınmaya karşı koymak için 'Güneş ile Dünya arasında yüzen bir şemsiye' fikri bilim dünyasında gittikçe yaygınlık kazanan bir argüman haline geliyor. Bu fikri savunan bilim insanları, bu 'dev parasolun' küçük ama önemli miktarda güneş radyasyonunu engelleyeceğini söylüyor ve radyasyonun yüzde 2'sinin bile perdelenmesi halinde bunun gezegeni 1,5 santigrat derece soğutmaya yeteceğini hesaplıyor. Utah Üniversitesi tarafından yürütülen yeni bir çalışmada uzayın derinliklerine toz saçılması araştırılırken, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nden bir ekip de "uzay baloncuklarından" oluşan bir kalkan yaratmayı araştırıyor.  Geçen yıl Hawaii Üniversitesi Astronomi Enstitüsü'nde astronom olan Istvan Szapudi, bir asteroide büyük bir güneş kalkanı bağlanmasını öneren bir makale yayınladı. Son olarak Technion-İsrail Teknoloji Enstitüsü'nde fizik profesörü ve Asher Uzay Araştırma Enstitüsü müdürü olan Yoram Rozen liderliğindeki bilim insanları da bir prototip gölge inşa etmeye hazır olduklarını söylüyorlar. New York Times gazetesine konuşan Dr. Rozen, gerekli miktarda güneş radyasyonunu engellemek için gölgenin yaklaşık bir milyon mil kare, yani kabaca Arjantin büyüklüğünde olması gerektiğini söyledi.  Ancak Rozen, bu büyüklükte bir gölgeliğin en az 2,5 milyon ton ağırlığında olacağını ve bunun da uzaya fırlatılmayacak kadar ağır olacağına dikkat çekiyor. Bu nedenle Rozen ve ekibi, 'küçük gölgeliklerden oluşan' birçok perdeleme üzerinde çalışıyor. Bu güneşlikler, ışığı tamamen engellemeyecek, bunun yerine Dünya'ya hafif dağınık bir gölge düşürecek. Bu fikir ilk olarak mühendis James Early tarafından 1989 yılında ortaya atıldı. O zamandan beri iklim bilimciler bu fikir etrafında beyin jimnastiği yapıyor. Kozmolog István Szapudi, devasa ve uzaya fırlatılmasının neredeyse imkansız olacağı için,  güneşliğin küçük parçalar halinde olmasını ve ağır olacağı için uzayda bir asteroide bağlanması fikrini canlandırıyor. Szapudi, yine de bunun gerçek hayatta uygulanabilir olup olmadığını kanıtlamak için "bir mühendis ordusu" gerekeceğini söylüyor. Ancak kimi bilim insanları böyle bir şeyin yağmur gibi hava olaylarını etkileyebileceğinden ve muhtemelen Dünya'nın ozon tabakasına zarar verebileceğinden endişe ediyor.

Kapadokya'da kadınlar balon pilotu olmak için eğitim alıyor Haber

Kapadokya'da kadınlar balon pilotu olmak için eğitim alıyor

Ahiler Kalkınma Ajansı (AHİKA) ile Kapadokya Üniversitesi (KÜN) işbirliğinde hazırlanan "Geleceğinizi Şekillendirin" projesi kapsamında, Nevşehir'de yaşayan 18-29 yaş aralığında, eğitimde ve istihdamda yer almayan 30'u kadın 40 gence ücretsiz balon pilotluğu ve balon bakım teknisyenliği eğitimi veriliyor. Öğrenciler, 6 ay sürecek eğitim sonrası sıcak hava balon pilotluğu sertifikası alacak. KÜN'ün Ürgüp ilçesine bağlı Mustafapaşa köyündeki yerleşkesinde, hafta içi her gün eğitime katılan sıcak hava pilotu adayları, bazı günlerde görev uçuşlarıyla saha deneyimi kazanıyor. Tüm kurs masrafları proje kapsamında karşılanan adaylar, eğitimi başarıyla tamamlamaları durumunda bölgedeki firmalarda yardımcı pilot olarak istihdam edilecek. Bölgede 10 civarında olan kadın pilot sayısının da eğitimin ardından artması öngörülüyor. AHİKA Genel Sekreteri Bekir Varol, AA muhabirine, 367 bin avroya mal olacak projenin sıcak hava balonculuğu sektörüne nitelikli personel kazandırılması açısından önemli olduğunu söyledi. Katılımcılara 610 saat eğitim verileceğini belirten Varol, şöyle konuştu: "Kapadokya, dünyanın en gözde balon turizmi destinasyonlarından. Hava koşullarının uygun olduğu günlerde 150 balon bölgemizde uçuş gerçekleştirmekte. Ülke genelinde Pamukkale, Soğanlı gibi merkezlerde yeni uçuş sahaları açıldı. Aynı zamanda yerli işletmelerimiz farklı ülkelerde de uçuş gerçekleştiriyor. Balonculuk sektörü güçlenirken sektördeki beşeri sermaye yapısını güçlendirmek de zorunlu hale geldi. Sahada kadın pilot sayısı toplam pilot sayısının yüzde 10'u bile değildi. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına katkı bulunması için daha fazla kadın pilot yetiştirilmesi gerekliliği karşımıza çıktı." KÜN Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Eyüp Atioğlu da nitelikli balon pilotlarının yetiştirilmesini amaçladıklarını ifade ederek, "Kursiyerlerimiz balon pilotluğu eğitiminin yanı sıra İngilizce, bakım-onarım ve turizm eğitimi alıyorlar. Teorik eğitim ile farklı hava koşullarında uçuş, kalkış ve iniş gibi farklı görev eğitimleri veriliyor. Sadece balon pilotluğu eğitimi yaklaşık 200 bin liraya mal oluyor, diğer derslerle maliyet artıyor. 40 öğrenci için maliyeti AHİKA üstlenmiş durumda." dedi. Yurt dışındaki firmalar da Kapadokya'da yetişen pilotları tercih ediyor Organizasyonun eğitim müdürü Halil İbrahim Eroğlu ise öğrencilerin mezuniyetlerinin ardından sektörde yardımcı pilot olarak göreve başlayacaklarını aktararak, "Kendilerini geliştirirlerse kaptan pilot olabilirler. Mezuniyetten sonra tecrübe uçuşuna ihtiyaçları var. 300 saatlik uçuş sonrasında ticari olarak uçmaya başlayabilirler. Yurt dışındaki firmalar bizim pilotlarımızı tercih ediyor. Kapadokya'da yetişen pilot daha fazla deneyime sahip oluyor." ifadelerini kullandı. Balon pilotu adayları mesleğe başlayacak olmanın heyecanını yaşıyor Eğitime katılan sıcak hava balon pilotu adaylarından Özlem Kuyumcu da çocukluğundan beri balon pilotluğuna ilgi duyduğunu söyledi. Farklı ülkelerde sektörü takip ederek kendisini geliştirmek istediğini dile getiren Kuyumcu, "Kadın pilotların ilk temsilcileri değiliz ama başka kadınlara öncülük ediyoruz. Bölgede kadın pilot sayısının artacağına inanıyorum." dedi. Fatma Nur Bahadır da balon pilotu olabilme hayali kurarken AHİKA ve KÜN işbirliğinde başlatılan projeyi öğrenince vakit kaybetmeden başvurduğunu, eğitimlerde pratik yapma imkanı da bulduklarını kaydetti. Mehmet Özçelik ise Nevşehirli olmanın avantajını kullanarak doğup büyüdüğü yörede görev yapacak olmanın heyecanını yaşadığını aktardı.

Almanya'nın yeni göç yasası hakkında bilinmesi gerekenler Haber

Almanya'nın yeni göç yasası hakkında bilinmesi gerekenler

Avrupa Birliği dışından vasıflı işçilerin Almanya'ya gelişini kolaylaştıracak yeni göç yasasının kasım ayından itibaren kademeli olarak yürürlüğe girmesi bekleniyor. Alman hükümeti geçtiğimiz temmuz ayında yasaya nihai onayı vermişti. Yeni "nitelikli iş gücü göçünü geliştirme yasası" Kasım 2023, Mart 2024 ve Haziran 2024 tarihlerinde, üç aşamada uygulamaya konulacak.  Yeni yasa niteklikli yabancı işçileri ülkeye çekmeyi ve ülkedeki iş gücü açığıyla mücadele etmeyi amaçlıyor. Yeni düzenlemelerin, üçüncü ülke vatandaşlarının Almanya'da çalışmasını kolaylaştıracağı düşünülüyor. Bu sayede Almanya'daki AB vatandaşı olmayan işçi sayısı yılda 60 bin kadar artabilir. Nitelikli Göçmenlik Yasası'nda yapılacak reformlar özellikle mesleki eğitim almış çalışanlara odaklanıyor. Üniversite mezunu kalifiye profesyoneller için mevcut kurallar da gevşetilecek. Almanya göç politikalarını neden değiştiriyor? Avrupa'daki pek çok ülke gibi Almanya da kalifiye işçi açığıyla karşı karşıya. İstihdam Araştırmaları Enstitüsü (IAB), 2022 yılında Almanya genelinde 1,74 milyon boş pozisyon olduğunu tespit etti. Böylece ülkedeki iş gücü açığı tüm zamanların en yüksek seviyesine çıktı. Geçtiğimiz yıl temmuz ayında personel sıkıntısı Münih merkezli araştırma enstitüsü IFO'nun anketine katılan tüm şirketlerin neredeyse yarısını etkiledi ve faaliyetlerini yavaşlattı. Bu boşluğun AB dışından nitelikli işçilerle doldurulması umuluyor. Ancak şu anda mevcut bürokrasi ülkenin göç sürecini yavaşlatıyor. Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, 17 Ocak 2023 tarihinde Dışişleri Bakanlığı'nda (BfAA) düzenlenen bir basın toplantısında, vize sürecinin modernize edilmesinin "süreci alt üst etmek" anlamına geleceğini söyledi. Baerbock, Şansölye Olaf Scholz ile birlikte bürokrasinin kaldırılması ve sistemin dijitalleştirilmesi üzerinde durdu. Şansölye Scholz ise "Geleceğimizi, ekonomimizin verimliliğini ve sosyal güvenlik sistemlerimizin etkinliğini ancak elimizin altında yeterli sayıda kalifiye işçi bulunması halinde garanti altına alabileceğimizi biliyoruz." şeklinde konuştu.  Scholz, "Avrupa Birliği içinde bu o kadar da zor değil çünkü serbest dolaşım var. Dünyanın geri kalanı açısından daha büyük bir zorluk." diye ekledi. Almanya vasıflı yabancı işçileri nasıl çekmeyi planlıyor? Almanya kalifiye eleman sıkıntısını yeni bir 'fırsat kartı' ile gidermeyi umuyor. 'Chancenkarte', gerekli becerilere sahip işçilerin Almanya'ya daha kolay gelmelerini sağlamak için puan tabanlı bir sistem kullanacak. Çalışma Bakanı Hubertus Heil tarafından ülkenin iş gücü açığını gidermek için önerilen stratejinin bir parçası olan bu sistem, Almanya'da henüz bir iş sözleşmesi olmayan kişileri hedefliyor. Puana dayalı sistemde nitelikler, mesleki deneyim, yaş, Almanca dil becerileri ve ülkedeki aile üyeleri gibi Almanya ile olan bağlar dikkate alınacak. Her yıl, hangi sektörlerin işçiye ihtiyacı olduğuna bağlı olarak kotalar belirlenecek.  Programa başvurmak için aşağıdaki dört kriterden üçünün karşılanması da gerekiyor: Bir diploma ya da mesleki eğitim,Üç yıllık mesleki deneyim,Dil bilgisi veya daha önce Almanya'da bulunmuş olmak,35 yaş ve altı olmak. Şu an AB vatandaşı olmayanların çoğunun Almanya'ya taşınabilmeleri için bir iş teklifi almaları gerekiyor. İş arayanlar için bir vize zaten mevcut ancak 'fırsat kartının' Almanya'da iş bulmak isteyen insanlar için işleri daha kolay ve hızlı hale getirmesi bekleniyor. Vize anlaşması olan bazı ülkelerin vatandaşları halihazırda 90 günlüğüne Almanya'ya vizesiz giriş yapabiliyor ancak sadece kısa süreli işler bulmalarına izin veriliyor. Fırsat kartı, insanların yurt dışından başvurmak yerine ülkeye gelip iş veya çıraklık eğitimi aramalarına  olanak tanıyacak. Başvuru sahiplerinin bu süre zarfında geçim masraflarını karşılayabileceklerini kanıtlayabilmeleri gerekiyor. Programın kesin ayrıntıları henüz resmiyet kazanmadı. Fırsat kartının en azından 2023'ün sonuna kadar kullanıma sunulması beklenmiyor. Almanya'nın göç politikalarındaki temel değişiklikler neler? İlk olarak yeni sistem, üniversite diploması yerine mesleki deneyime sahip kişilerin Almanya'ya gelip çalışmasını kolaylaştıracak. İkincisi, Almanya çalışanların kendi ülkelerinde tanınan mesleki niteliklerine ya da iş deneyimlerine daha açık hale gelecek. Halihazırda hangi nitelikleri tanıyacağı konusunda katı davranıyor. Üçüncü olarak, iş teklifi almayanların fırsat kartı aracılığıyla Almanya'da iş aramaları kolaylaşacak. Diplomalı ya da mesleki eğitim sertifikalı kalifiye işçilerin iş ararken bir yıl boyunca ülkede kalmalarına, tam zamanlı iş ararken haftada 20 saate kadar çalışmalarına izin verilecek. İş teklifi alan ve tanınmış bir diplomaya sahip kişiler için de kurallar hafifletilecek. Maaş eşikleri düşürülecek, işçilerin ailelerini Almanya'ya getirmeleri kolaylaştırılacak ve daimi oturma izni almak daha kolay olacak. Almanya'da personel açığı en çok hangi sektörleri etkiliyor? Almanya özellikle vasıflı zanaatkârlar, elektrik mühendisleri, bilişim uzmanları, bakıcılar, hemşireler, gastronomi ve konaklama uzmanları arıyor. IFO'nun yaptığı bir ankete göre hizmet sektörü, özellikle de konaklama ve etkinlik sektörü işçi sıkıntısından en çok etkilenen sektör. Bu sektörü depolama ve saklama, hizmet sağlayıcılar ve imalat -özellikle gıda, bilgi işlem ekipmanları, makine ve metal imalat sektörleri- takip ediyor. Birçok perakende işletmesi, inşaat şirketi ve toptancı da personel açığı olduğunu bildiriyor. Alman haber kanalı DW'ye göre, ilgili iş deneyimine sahip bilgi teknolojileri uzmanları, üniversite diplomasına sahip olmasalar bile AB mavi kartlarını alabilecekler. Hükümetin internet sitesinde listelenen, diğer talep gören meslekler arasında doktorlar ve bilim insanları yer alıyor. Daha önce de metalürji işçileri ve inşaatçılarda eksiklik olduğu bildirilmişti. Vasıflı işçi açığının en düşük olduğu sektörler ise ilaç ve kimya sektörleri. Otomotiv ve makine mühendisliği sektörleri de diğer sektörlere göre daha az sıkıntı çekiyor.

Bulgaristan ve Romanya'nın üyeliği için yeni oylama gündemde Haber

Bulgaristan ve Romanya'nın üyeliği için yeni oylama gündemde

Avrupa Birliği Dönem Başkanı İspanya, uzun zamandır çıkmaza giren Bulgaristan ve Romanya'nın Schengen alanına dahil edilmesi konusunu yeniden oylamaya taşımayı planlıyor. İki üyenin iç sınır kontrollerinin kaldırıldığı, pasaportsuz seyahate izin veren Schengen alanına girmesi, AB İçişleri Konseyi'nin oybirliği ile kabul etmesine bağlı. İspanya, dönem başkanı olarak 5-6 Aralık tarihlerindeki konsey toplantısında konuyu yeniden gündeme getirmek istiyor. İspanya İçişleri Bakan Vekili Fernando Grande-Marlaska Romanya ve Bulgaristan'ın Schengen'e katılımının ülkesinin dönem başkanlığının "önceliği" olduğunu belirtti ve "Aralık ayında İspanya dönem başkanlığının son konseyinde bunun gerçeğe dönüşeceğini umuyoruz" dedi. "Gecikmeden dahil edelim" Schengen alanına dahil olma konusunda başvuruları değerlendiren Avrupa Komisyonu, 2011'den bu yana iki ülkenin güvenlik bilgisi paylaşımı, polis işbirliği ve sınır kontrolü gibi gerekli koşulları yerine getirdiğini belirtiyor. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, eylül ayında yaptığı yıllık Avrupa Birliği'nin durumu konuşmasında iki ülkenin Schengen üyeliği için yeni bir çağrıda bulundu. Von der Leyen, konuşmasında "Bunu kanıtladılar: Bulgaristan ve Romanya Schengen bölgemizin bir parçasıdır. O halde daha fazla gecikmeden onları da dahil edelim." dedi. Ancak iki ülkenin başvurusu Avusturya'nın vetosuyla engelleniyor. Avusturya İçişleri Bakanı Gerhard Karner ağustos ayında yaptığı açıklamada "Bizim pozisyonumuz Schengen sisteminin bir bütün olarak çalışmadığı yönündedir, bu nedenle genişlemesine açık değiliz." dedi. Avusturya neden veto ediyor? Viyana, AB'nin dış sınırlarında 2023'ün ilk sekiz ayında yaklaşık 232 bin 350 olarak tahmin edilen düzensiz sınır geçişlerinin ısrarla yüksek olmasının, Schengen'in daha fazla genişlemesini geciktirmek için yeterince güçlü bir argüman olduğunu söylüyor. Avusturya, Almanya, Polonya ve Çekya gibi ülkeler sığınmacı akışını durdurmak için geçici sınır kontrolleri uygulamaya başladı.  Bulgaristan ve Romanya ise, Avusturya'nın bu tutumuna, topraklarının göçmen hareketlerinin çoğunun gerçekleştiği Batı Balkan ya da Orta Akdeniz rotasının bir parçası olmadığını savunarak karşı çıkıyor. Ayrıca Bulgaristan ve Romanya kamuoylarında AB içerisinde ayrımcılık yapıldığı izlenimini hakim. Üstelik geçen yılki oylamada, AB'ye Bulgaristan ve Romanya'dan altı yıl sonra üye olan Hırvatistan'ın Schengen alanına kabul edilmesi konunun hassasiyetini artırıyor. Avusturya'nın vetosu aşılabilecek mi? Schengen alanına kabul edilmek için bekleyen Romanya, "sabrının tükendiğine" işaret etti. Bükreş, Viyana'yı yeniden veto etmesi durumunda Avrupa Adalet Divanı'na taşımakla tehdit etti. İspanyol bakan yardımcısı Grande-Marlaska "Avusturya ile ve bütün 27 üye ile çalışıyoruz ve bence sonunda başarılı olacağız." dedi. Grande-Marlaska Avusturya'nın hala direniş gösterip göstermediği konusunda da "Evet , ama ilerlemeye çalışıyoruz." yanıtını verdi. Toplam 27 üyesi olan Schengen bölgesinde 23 AB üyesi bulunuyor. Bulgaristan ve Romanya'nın yanı sıra, İrlanda ve Kıbrıs da Schengen'in dışında bulunan tam üyeler. İrlanda, İngiltere ile olan sınır anlaşması, Kıbrıs ise sınır ihtilafı nedeniyle bölgeye üye değil.

Gemlik zeytinine AB tescili Haber

Gemlik zeytinine AB tescili

Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, ülkede siyah sofralık zeytin yetiştiriciliğiyle ünlü olan Bursa'nın Gemlik ilçesinde zeytin, tarımda olduğu kadar sanayide de önemli rol oynuyor. Salamura siyah zeytin, kıvırcık salamura siyah zeytin, siyah sele zeytini ve yağlı teneke sele zeytini olarak farklı şekillerde işlenen Gemlik zeytini, kalite özelliklerine göre ekstra, birinci ve ikinci olmak üzere üç sınıf olarak kategorize ediliyor. Gemlik zeytini kuru veya ambalaj salamura suyunda, Türk Gıda Kodeksi Gıda ile Temas Eden Madde ve Malzemelere Dair Yönetmelik hükümlerine uygun ambalajlarda piyasaya arz ediliyor. Bakanlık tarafından yürütülen çalışmalar sonucunda Gemlik zeytini AB'den coğrafi işaret tescili aldı. Böylece AB'den tescil alan ürün sayısı 12'ye ulaştı. 2 tescil daha yolda Türkiye'de 1383 coğrafi işaret ve geleneksel ürün adı tesciline sahip ürün varken, bunlardan 1206'sı tarım ve gıda ürünleri kapsamında bulunuyor. AB'den tescil alan ürünler arasında şunlar yer alıyor: - Gaziantep baklavası - Aydın inciri - Malatya kayısısı - Aydın kestanesi - Milas zeytinyağı - Bayramiç beyazı - Taşköprü sarımsağı - Giresun tombul fındığı - Antakya künefesi - Suruç narı - Çağlayancerit cevizi - Gemlik zeytini Milas yağlı zeytini ve Edremit zeytinyağı da AB tescili almak için ilana çıkarken, 3 aylık itiraz süreci sonunda tescil almaları bekleniyor. AB'ye tescil başvurusu yapılan 42 ürün daha bulunuyor.

AB'den Schengen Vizesi Retleriyle İlgili Açıklama Haber

AB'den Schengen Vizesi Retleriyle İlgili Açıklama

Avrupa Birliği’nin Türk vatandaşlarına vize verilmesini engellemek gibi bir politikası olmadığını belirten Avrupa Birliği (AB) Büyükelçisi ve Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut, Türkiye'nin reddedilme oranının dünya ortalamasının altında olduğunu ileri sürdü. Avrupa’ya seyahat etmek isteyen kişilerin başvurduğu Schengen vizesinde yaşanan randevu krizi ve vize almakta yaşanan sıkıntılara dair konuşan Avrupa Birliği (AB) Büyükelçisi ve Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut, Türkiye'nin reddedilme oranının dünya ortalamasının altında olduğunu söyledi. Hürriyet'ten Hande Fırat'a konuşan Nikolaus Meyer-Landrut, AB tarafından Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarına vize verilmemesi üzerine bir alınmış bir karar olmadığını savunarak, "Bakın problemi çözmek için elimizden geleni yapıyoruz ancak öncelikle şu çok iyi bilinmeli: Avrupa Birliği’nin Türk vatandaşlarına vize verilmesini engellemek gibi bir politikası yok" ifadelerini kullandı. 2022 yılı için istatistikleri paylaşan Landrut, "2022 yılı boyunca en fazla Schengen vizesi başvurusu yapan ülke Türkiye. Hatta 2021 yılından daha fazla. Reddedilme oranlarına baktığımızda Türkiye’nin reddedilme oranı dünya standartları ortalamasının altında. Önceki yıllara göre Türkiye’nin reddedilme oranlarının düştüğünü görüyoruz. 2021 yılına göre reddedilme oranı 2022’de yüzde 15 oranında düşmüş. Uzun süreli ve çok girişli vizeler konusunda ise Türk vatandaşlarına verilen bu tür vizeler de dünya ortalamasının üzerinde." şeklinde konuştu. Landrut, vize başvurusunun uzamasının ya da reddedilmesinin sebepleri hakkında ise şu ifadeleri kullandı: "Vize başvurusuyla, vizenin verilmesi arasındaki süre bazen uzayabiliyor. Bu süreyi azaltmak için tüm ülke konsoloslukları ellerinden geleni yapıyorlar. Sorunu çözmeye çalışıyorlar. Herkesin kişisel başvurusuna göre eksikliklerden kaynaklanan birtakım reddedilmeler olabiliyor.” Kaynak: Airporthaber

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.