Hava Durumu

#Avrupa

TOURISMJOURNAL - Avrupa haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Avrupa haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Emirates, A350 ile Yedi Yeni Rotada Uçuş Ağını Genişletiyor Haber

Emirates, A350 ile Yedi Yeni Rotada Uçuş Ağını Genişletiyor

Dünyanın önde gelen havayolu şirketlerinden Emirates, filosuna yeni katılan Airbus A350 uçaklarıyla hizmet vereceği yedi yeni destinasyonu duyurdu. Havayolu, Orta Doğu, Körfez Arap Ülkeleri İş Birliği Konseyi (GCC), Avrupa, Afrika ve Güneydoğu Asya'daki kısa ve orta mesafeli rotalarını genişletiyor. Yeni uçuş planına göre Emirates, Tunus, Amman, İstanbul, Dammam, Ho Chi Minh City, Bağdat ve Oslo'ya A350 seferleri düzenleyecek. Şirket, bu yeni uçaklarla premium seyahat deneyimini artırmayı ve Business Class ile Premium Ekonomi’de yolculara daha fazla konfor sunmayı hedefliyor. Emirates Başkan Yardımcısı ve Ticari İşler Direktörü Adnan Kazım, genişleme planlarının Emirates’in sunduğu premium seyahat deneyimini daha fazla yolcuya ulaştırmalarına olanak tanıdığını aktardı. Yeni kabinleri ve uçuş içi hizmetleriyle, her segmentte üst düzey konfor sunmayı hedeflediklerini ekledi. A350 İLE YENİ SEFERLER: Tunus: 1 Haziran’dan itibaren haftada 6 gün (Salı hariç) uçulacak. Amman: 1 Haziran’dan itibaren günlük uçuşlar gerçekleştirilecek. İstanbul: 1 Temmuz’dan itibaren günlük seferler yapılacak. Dammam: 1 Temmuz’dan itibaren Suudi Arabistan’daki ilk A350 uçuşu olacak. Ho Chi Minh City: 1 Ağustos’tan itibaren Güneydoğu Asya’daki ilk sefer yapılacak. Bağdat: 3 Ağustos’tan itibaren haftada 3 gün (Pazartesi, Çarşamba, Pazar) uçuş yapılacak. Oslo: 1 Eylül’den itibaren günlük uçuşlar gerçekleştirilecek. Ayrıca Emirates, Bahreyn ve Kuveyt’te A350 uçuşlarını artırarak daha fazla günlük sefer düzenleyecek. Bolonya’ya yapılacak ilk A350 uçuşu ise planlanandan bir ay önce, 1 Haziran’da başlayacak. Yeni Airbus A350 uçakları, üç farklı kabin sınıfında toplam 312 yolcuya hizmet veriyor. Business Class için 1-2-1 düzeninde 32 yeni nesil, yatağa dönüşebilen koltuklar, Premium Ekonomi sınıfı için 21 koltukla konforlu seyahat imkânı, Ekonomi Sınıfı için ise 259 geniş aralıklı koltuk bulunuyor. Yeni A350 uçakları, yolculara üst düzey konfor sunabilmek için Business Class’ta kablosuz şarj imkânı, Premium sınıflarda otomatik ve elektrikli, kapandığında Emirates’in Ghaf ağacı motifinin belirdiği pencere perdeleri, yeni nesil uçak içi eğlence sistemini destekleyen 4K çözünürlüklü sinematik ekranlar, dokunmatik çağrı butonları ve Bluetooth kulaklık bağlantısı, her koltukta 60 watt USB-C bağlantı noktası, daha geniş ve konforlu oturma alanları gibi gelişmiş uçak içi teknolojiler içeriyor. Emirates’in yeni A350 uçuşları için bilet satışları emirates.com, Emirates mobil uygulaması, yetkili seyahat acenteleri ve Emirates satış ofisleri üzerinden yapılabiliyor.

Turizm Sezonu Dört Bayramla Erken Başlıyor Haber

Turizm Sezonu Dört Bayramla Erken Başlıyor

Bu yıl turist ve gelir rekoru kırmayı hedefleyen turizm sektörü, art arda gelen dört önemli bayram sayesinde sezona hızlı bir başlangıç yapıyor. 21 Mart’ta kutlanacak Nevruz, 30 Mart’taki Ramazan Bayramı, nisan boyunca sürecek Paskalya ve mayısta gerçekleşecek Rusların Zafer Bayramı, turizmde hareketliliği artıracak. Özellikle Ramazan Bayramı’nın okulların ara tatiliyle çakışması, iç turizmi canlandıracak önemli bir avantaj olarak görülüyor. YÜKSEK SEZON ERKEN BAŞLADI Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (AKTOB) Başkanı Kaan Kaşif Kavaloğlu, Ramazan Bayramı’nda yoğun rezervasyon alacaklarını ve bu tarihin turizm sezonunu erkene çektiğini belirtti. Antalya’da hava sıcaklıklarının 22-25 derece arasında seyrettiğini vurgulayan Kavaloğlu, tatilcilerin ilgisinin yüksek olduğunu ifade etti. Avrupa’dan gelen Paskalya tatilcilerinin de bu yoğunluğu artıracağını ve nisan ayının oldukça hareketli geçeceğini söyledi. DÖRT BAYRAM, DÖRT BÜYÜK PAZAR Turizmci İsmail Çağlar da Nevruz ve Ramazan Bayramı ile sezonun erken açılacağını belirtti. Nevruz’da Orta Asya ve İran’dan gelen turistlerin, Ramazan Bayramı’nda ise iç pazarın canlanacağını dile getirdi. Paskalya döneminde başta Almanya olmak üzere Avrupa’dan yoğun bir talep beklediklerini ekledi. ITB Berlin Fuarı ve genel verilere bakarak, mayıs ayının da Rusların Zafer Bayramı ile sezonun yüksek tempoda devam edeceğini ve geçen yıla kıyasla yüzde 5’lik bir artış öngördüklerini açıkladı. HANGİ BAYRAMDA KİMLER GELİYOR? Nevruz (21 Mart): Türkiye Cumhuriyetleri ve İran’dan yoğun talep bekleniyor. Ramazan Bayramı (30 Mart - 1 Nisan): İç pazarın en hareketli olduğu dönem olacak. Paskalya (Nisan boyunca): Başta Almanya olmak üzere Avrupa’dan turist akını yaşanacak. Rusların Zafer Bayramı (9 Mayıs): Rusya’dan büyük bir ziyaretçi akışı gerçekleşecek. Bu dört bayram sayesinde turizm sektörü, 2025 yaz sezonuna güçlü bir giriş yaparak rekor kırmayı hedefliyor.

Ford Otosan’dan Elektrikli Araç Hamlesi Haber

Ford Otosan’dan Elektrikli Araç Hamlesi

İSTANBUL (İHA) - Avrupa'nın en büyük ticari araç üreticilerinden biri olan Ford Otosan, elektrikli araç dönüşümünü hızlandırarak Ford E-Transit Courier, E-Tourneo Courier ve Ford Puma Gen-E modellerini piyasaya sunuyor. Bu araçların üretimi, Ford’un Avrupa’daki ticari araç üssü olan Ford Otosan tarafından Romanya’nın Craiova fabrikasında gerçekleştiriliyor. Elektrifikasyon stratejisini güçlendiren şirket, sıfır emisyonlu mobiliteye geçiş sürecinde önemli bir aşamayı tamamladı. Craiova’da düzenlenen tanıtım etkinliğine Koç Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Ford Otosan Yönetim Kurulu Başkanı Ali Y. Koç, Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu, Koç Holding Otomotiv Grubu Başkanı Haydar Yenigün, Ford Motor Company Ticari Araç Direktörü John Davis, Ford Otosan Genel Müdürü Güven Özyurt ve Ford Otosan Genel Müdür Baş Yardımcısı Josephine Payne ev sahipliği yaptı. Törene Romanya Başbakanı Marcel Ciolacu’nun yanı sıra devlet yetkilileri, sektör temsilcileri ve iş dünyasının önemli isimleri katıldı. FORD OTOSAN’DAN KÜRESEL OTOMOTİV SEKTÖRÜNE GÜÇLÜ KATKI Ali Y. Koç, Koç Topluluğu’nun otomotiv sektörüne uzun yıllardır yaptığı yatırımlarla küresel rekabet gücünü artırdığını belirtti. Koç, Ford Otosan’ın yalnızca ticari bir iş birliği değil, Türkiye otomotiv sektörünün büyümesine öncülük eden bir girişim olduğunu vurguladı. Craiova fabrikasının devralınmasıyla Türkiye-Romanya ticari ilişkilerinin güçlendiğini ve Ford Otosan’ın Romanya’nın ikinci büyük ihracatçısı konumuna ulaştığını ifade etti. Koç, "Bugün, Romanya'da üretilen araçlar için Türkiye'den 60'tan fazla tedarikçiyle yürütülen iş birliği, uluslararası çapta değer üretme gücümüzün bir göstergesi. Bu tesisimizden yola çıkacak olan E-Transit Courier, E-Tourneo Courier ve Avrupa'nın en çok satan yolcu aracı olan Ford Puma Gen-E'nin tamamen elektrikli versiyonları Avrupa pazarındaki konumumuzu daha da sağlamlaştıracak" diye ekledi. Ford Otosan Genel Müdürü Güven Özyurt ise şirketin 60 yılı aşkın mühendislik ve üretim tecrübesiyle sektöre yön verdiğini belirtti. 2024 yılında 330 binin üzerinde araç ihraç ettiklerini açıklayan Özyurt, Ford’un elektrifikasyon stratejisinin Türkiye’nin teknolojik kabiliyetlerini güçlendirdiğini ve Avrupa pazarındaki konumlarını sağlamlaştırdığını ifade etti. Özyurt, "Craiova Fabrikası, Ford Otosan'ın ticari araç tasarımı, geliştirme ve üretim konusundaki kapsamlı uzmanlığıyla mükemmel bir uyum içinde. 2022'den bu yana Kocaeli ve Craiova fabrikalarımız arasında güçlü bir bilgi ve deneyim paylaşımı sağladık. Bugün, Türkiye ve Romanya'da çalışma arkadaşlarımız aynı tutkuyla yan yana çalışarak, geleceğin otomotiv dünyasını şekillendiren dünya standartlarında araçlar üretiyorlar" dedi. CRAIOVA FABRİKASI: ESNEK VE VERİMLİ ÜRETİM MERKEZİ Özyurt, Craiova fabrikasının Avrupa’nın en verimli üretim tesislerinden biri olduğunu belirterek, fabrikanın aynı üretim hattında binek, ticari, içten yanmalı ve tam elektrikli araç üretimi gerçekleştirebilme yeteneğine sahip tek tesis olduğunu dile getirdi. Ford’un ikonik modellerini elektrikli hale getirme vizyonu kapsamında üretilen tüm araçların elektrikli versiyonlarını geliştirdiklerini ve Ford Avrupa’nın elektrifikasyon yol haritasında kritik bir rol üstlendiklerini vurguladı. ELEKTRİFİKASYON YATIRIMLARI SÜRÜYOR Ford Otosan, 2014 yılında Yeniköy Fabrikası’nda üretimine başladığı Courier serisinin dünyadaki tek üreticisi olmaya devam ediyor. Courier üretimi, Ford Transit Custom ailesinin üretiminin artmasıyla Gölcük’ten Yeniköy Fabrikası’na kaydırıldı. Volkswagen ile yapılan stratejik iş birliği kapsamında 1 tonluk ticari araç üretimi de devreye alındı ve Courier üretimi Craiova’ya taşındı. Fabrika aynı zamanda Avrupa’nın en çok satan binek araçlarından biri olan Ford Puma’nın üretim üssü konumunda bulunuyor. Ford Otosan, 2 milyar Euro’luk yatırım planının 1,9 milyar Euro’luk kısmını tamamladı. Kocaeli fabrikaları, içten yanmalı, hibrit ve tam elektrikli araç üretim üssüne dönüştü. Avrupa’nın en büyük ticari araç üreticisi olarak Ford Otosan, elektrifikasyon dönüşümüne öncülük etmeye devam ediyor.

Dünyayı Yürüyerek Gezen İngiliz Gezgini Şaşırtan Karşılama Haber

Dünyayı Yürüyerek Gezen İngiliz Gezgini Şaşırtan Karşılama

SAMSUN (İHA) - Dünyayı yürüyerek dolaşma hedefiyle 1999 yılında yola çıkan 55 yaşındaki İngiliz seyyah Karl Bushby, Samsun'a ulaştığında hayatında ilk kez yerel yönetim tarafından karşılandı. Büyükşehir Belediyesinin kendisine sunduğu konaklama desteği ve sıcak ilgiden etkilendiğini belirten Bushby, "Olağanüstü bir durum. Seyahat ettiğim 26 yıl boyunca böyle bir şey olmadı" dedi. "SAMSUN MUHTEŞEM BİR DURAK" Hiçbir ulaşım aracı kullanmadan dünya turuna devam eden Bushby, Samsun'u Türkiye'deki en önemli duraklarından biri olarak gördüğünü söyledi. Şehirde harika plajlar ve limanlar bulunduğunu belirten seyyah, "Şubat ayının ilk birkaç gününde Türkiye'ye geldim ve o ilk haftalar çok kötüydü. Sadece çok fazla yağmur, soğuk ve çok fazla kar vardı. Şu anda ise hava gerçekten güzel. Bu havada burada olmaktan gerçekten mutluyum" ifadelerini kullandı. "TÜRK MİSAFİRPERVERLİĞİYLE İLERLEYEMİYORUM" Türkiye’de karşılaştığı sıcak misafirperverliği de vurgulayan Bushby, "Türkiye'deki misafirperverlik gerçekten birinci sınıf. Türkiye'ye ilk geldiğimde bazı gazetecilerle konuştum ve sosyal medyada bazı şeyler paylaştılar. Ve o zamandan beri her gün fotoğraf çekmek için yolda beni durduran insanlarla tanıştım. İnsanlar bana yiyecek ve su ikram ettiler. İnsanlar evlerinde kalmama izin verdiler ve bu sadece birkaç haftada oldu. İlk ay Türk halkının ne kadar misafirperver olduğunu görmek inanılmazdı. Aslında bununla tanınıyorsunuz. Yolda Türkiye'deki en zor şeyin aslında ilerleme kaydetmek olduğunu söyleyen birçok gezginle tanıştım. Çünkü birçok insan sizi evlerine davet ediyor, size çay veriyor ve siz hiçbir ilerleme kaydedemiyorsunuz. Bana dediler ki, 'Bak, sen her gün insanların evlerinde olacaksın'. Evet, kesinlikle doğru, bu her yerde olmayan harika bir şey" şeklinde konuştu. "39 BİN KİLOMETRE YÜRÜDÜM, HEDEF İNGİLTERE" Bushby, Güney Amerika’nın en güney noktasından başladığı, hiçbir ulaşım aracı kullanmadığı yürüyüşünü Birleşik Krallık’a ulaşarak tamamlamayı hedeflediğini belirtti. Yolculuğunun büyük zorluklarla dolu olduğunu söyleyen gezgin, Darien Boşluğu, Bering Boğazı ve Kanal Tüneli gibi büyük engelleri aştığını dile getirdi. Jeopolitik nedenlerle Rusya ve İran’dan geçemediğini, bu yüzden Kazakistan üzerinden Hazar Denizi’ni yüzerek geçtiğini ekleyen Bushby, "Şimdi Avrupa’ya dönüş yolundayım. Şu ana kadar yaklaşık 39 bin kilometre yürüdüm" dedi.

Çimsa, 5 Yılda Değerini 7 Kat Artırdı Haber

Çimsa, 5 Yılda Değerini 7 Kat Artırdı

İSTANBUL (İHA) - Çimsa, İrlanda ve Birleşik Krallık pazarlarında önemli bir oyuncu olan Mannok’u satın alarak Sabancı Holding’in bugüne kadarki en büyük yurt dışı yatırımını gerçekleştirdi. Son beş yılda piyasa değerini yaklaşık yedi kat artırarak 1,4 milyar dolar seviyesine ulaştı. Yapı malzemeleri sektöründe dünya çapındaki varlığını güçlendirmeye devam eden Çimsa, ABD ve Avrupa’daki etkisini artırmayı hedefliyor. Mannok’un portföyüne katılmasıyla, çimento bazlı ürünlerin yanı sıra yalıtım malzemeleri ve geri dönüştürülmüş plastik ambalaj üretimi gibi alanlarda da faaliyet göstermeye başlayan Çimsa, bu hamleyle hem ürün çeşitliliğini artırdı hem de pazar genişlemesi sağladı. 2024 YILINDA TÜRKİYE’NİN YURT DIŞINDA EN BÜYÜK SATIN ALMASI Sabancı Holding Malzeme Teknolojileri Grup Başkanı Burak Orhun, Mannok’un satın alınmasının sadece Sabancı için değil, Türkiye için de önemli bir adım olduğunu belirterek, KPMG’nin raporuna göre bunun 2024’te bir Türk şirketi tarafından gerçekleştirilen en büyük yurt dışı yatırımı olduğunu vurguladı. Orhun, dünyadaki rekabetin artık malzeme odaklı ilerlediğini ve Sabancı’nın bu alanda öncü olmayı sürdüreceğini ifade etti. "İleri malzemeye ve malzeme teknolojilerine hakim olmak, artık şirketlerin en öncelikli gündemlerinden biri. Bugün beton, sudan sonra dünyada en çok kullanılan ikinci malzeme. Bu malzemeyi bir günde ikame etmek tabii ki mümkün değil. Ama bizim vizyonumuz; teknolojiyi, inovasyonu kullanarak, sürdürülebilirliği pusula kabul ederek, bu yolculuğa ışık tutmak. Geliştirilen teknolojilerin müşterisi değil, geliştiricisi olmak" dedi. Mannok satın almasının küresel etki yaratma yolunda tarihi bir adım olduğunu söyleyen Orhun, Sabancı Holding’in 2029’a kadar Malzeme Teknolojileri Grubu’nun net aktif değer içindeki payını yüzde 20’ye çıkarmayı hedeflediğini belirtti. Bu doğrultuda, Amerika ve Avrupa’da büyük çaplı satın almalar yapmaya devam edeceklerini açıkladı. ÇİMSA, KÜRESEL OYUNCU OLMA YOLUNDA İLERLİYOR Çimsa CEO’su Umut Zenar, şirketin son yıllardaki dönüşümünde yurt dışı yatırımların kritik bir rol oynadığını belirtti. 2021’de İspanya’daki Bunol satın alımıyla beyaz çimento üretiminde önemli bir konuma geldiklerini belirten Zenar, "Avrupa’daki bu büyüme adımımızı Amerika coğrafyasına taşımak adına, ABD’de var olan beyaz çimento tesisimize ek olarak, gri çimento öğütme tesisinin inşaatına devam ediyoruz. Bu tesisimizi bu yıl içerisinde devreye alacağız. Son olarak, Mannok’u bünyemize katarak hem ürün hem de coğrafi çeşitlilik anlamında çok önemli bir adım attık. Bu üç yatırımın toplam büyüklüğü yaklaşık 600 milyon dolar. Ancak burada asıl kritik nokta, bu yatırımlarla birlikte Çimsa’nın artık sadece bir çimento ihracatçısı olmaktan çıkıp, dünyanın farklı coğrafyalarında üretim ağı olan küresel ölçekte rekabet eden güçlü bir yapı malzemeleri şirketine dönüşmesi" dedi. "Küreselleşmeyi yalnızca üretim tesisleri açmakla sınırlı görmüyoruz" diyen Zenar, 2023 yılında, Avrupa’nın sanayi ve inovasyon üssü Münih Teknik Üniversitesi bünyesinde Sabancı Teknoloji Merkezi’ni açtıklarını hatırlattı. Burada, özel ürünler geliştirirken, müşteri ilişkilerini de derinleştirdiklerini ekledi Mannok’un satın alınmasıyla birlikte, Çimsa’nın döviz bazlı satış oranı yüzde 70’in üzerine çıktı. Şirket, İspanya ve ABD yatırımlarına ek olarak İrlanda ve Birleşik Krallık pazarlarında da güçlü bir varlık göstermeye hazırlanıyor. Çimento ve prekast ürünlerinin yanı sıra yalıtım malzemeleri ve geri dönüştürülmüş plastik ambalaj üretimi de Çimsa’nın genişleyen portföyünde yer alıyor. Zenar, 2025 itibarıyla bu satın almanın etkilerinin daha net görüleceğini ve Çimsa’nın küresel bir yapı malzemeleri şirketi olarak daha da güçleneceğini ifade etti.

Sağlık Turizmi 2035'te 3,2 Trilyon Dolara Ulaşacak Haber

Sağlık Turizmi 2035'te 3,2 Trilyon Dolara Ulaşacak

Sağlık turizmi pazarı, 2025-2035 yılları arasında güçlü bir büyüme gösterecek. 2025 yılında 1,2 trilyon dolar seviyesine ulaşması beklenen pazarın, 2035 yılına kadar 3,2 trilyon dolara çıkması öngörülüyor. Bu büyüme, yıllık bileşik yüzde 10,4 oranında bir artışa işaret ediyor. Sağlık turizmi, bireylerin fiziksel, zihinsel ve ruhsal iyilik halleri için seyahat etmelerini kapsayan bir sektör olarak; spa merkezleri, yoga kampları, meditasyon inzivaları ve sağlıklı beslenme programları gibi hizmetleri içeriyor. Tüketicilerin artan sağlık bilinci ve rahatlama arayışı, sektörün büyümesini destekleyen başlıca etkenler arasında yer alıyor. SAĞLIK TURİZMİ BÜYÜMESİNİ TETİKLEYEN FAKTÖRLER Stresli yaşam tarzı, hareketsiz hayat ve sağlıksız beslenme alışkanlıkları, bireyleri sağlık odaklı seyahatlere yönlendiriyor. Özellikle gelişmekte olan ekonomilerde artan gelir düzeyi, daha fazla kişinin bu tür seyahatlere yatırım yapmasını sağlarken, kronik hastalıkların yaygınlaşması da alternatif ve önleyici sağlık çözümlerine olan ilgiyi artırıyor. Bunun yanı sıra, Instagram ve YouTube gibi dijital platformlar, sağlıklı yaşam ve wellness temalı destinasyonları tanıtarak bu alana olan ilgiyi daha da güçlendiriyor. BÖLGESEL PAZAR VERİLERİ ABD: 2025-2035 yılları arasında %10,1 yıllık büyüme bekleniyor. Birleşik Krallık: %9,8’lik büyüme ile sağlık odaklı destinasyonlara olan talep artıyor. Avrupa Birliği: Çeşitli sağlık ve wellness hizmetleri sayesinde %10,7 büyüme öngörülüyor. Japonya: Geleneksel iyileştirme yöntemleriyle küresel ziyaretçileri çeken Japonya’nın, %9,6’lık büyüme oranına ulaşması bekleniyor. Güney Kore: Modern wellness uygulamalarıyla sektörün %10,3 büyüme göstermesi tahmin ediliyor. SAĞLIK TURİZMİNDE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK TRENDİ Çevreye duyarlı seyahatler, sağlık turizmi sektöründe giderek daha fazla önem kazanıyor. Birçok wellness tesisi, organik beslenme, enerji tasarruflu yapılar ve sürdürülebilir turizm uygulamalarını benimseyerek doğaya duyarlı hizmetler sunuyor. Yeşil turizm anlayışı, gezginlerin hem sağlıklarını hem de doğayı koruma bilincini destekleyen bir trend olarak öne çıkıyor. Future Market Insights Yönetici Ortağı Sudip Saha, "Bireylerin sağlık ve kişisel bakıma verdiği önem arttıkça, küresel seyahat trendleri de değişiyor. Daha fazla insan, kendini yenileyebileceği ve sağlık odaklı deneyimler yaşayabileceği destinasyonları tercih ediyor" diyor. LÜKS SAĞLIK TURİZMİ: KONFOR VE SAĞLIK BİR ARADA Özellikle üst gelir grubundaki gezginler, lüks wellness tatilleri ve özel sağlık merkezleri ile benzersiz deneyimler arıyor. Özel spor antrenmanları, gelişmiş spa terapileri ve huzurlu doğa ortamları ile lüks sağlık turizmi, üst düzey konfor ve sağlık hizmetlerini birleştiriyor. SAĞLIK TURİZMİNİN GELECEĞİ: DİJİTAL DENEYİMLER Teknolojinin sağlık turizmine entegrasyonu, sanal wellness deneyimlerini de beraberinde getiriyor. Online yoga dersleri, meditasyon seansları ve fitness programları sayesinde bireyler, seyahat etmeden de sağlıklarını destekleyebiliyor. Ayrıca, giyilebilir sağlık teknolojileri ve mobil wellness uygulamaları, kişiselleştirilmiş sağlık takibi sunarak sağlık turizmi deneyimlerini daha verimli hale getiriyor. SAĞLIK TURİZMİNDE KARŞILAŞILAN ZORLUKLAR Lüks wellness hizmetlerinin yüksek maliyetleri, geniş kitleler için erişilebilirliği zorlaştırırken, wellness sektöründe evrensel bir standardın bulunmaması destinasyonlar arasında kıyas yapmayı güçleştiriyor. Yılın belirli dönemlerinde artan talepler, düşük sezonlarda işletmeler için zorluk yaratırken, bölgelere göre farklılaşan wellness uygulamaları küresel pazarda benimsenme açısından bazı engeller oluşturabiliyor. Ayrıca, COVID-19’un etkileri hala hissedildiğinden, sağlık ve güvenlik kaygıları seyahat edenler için önemli bir faktör olmaya devam ediyor. SAĞLIK TURİZMİ PAZARI VE ÖNE ÇIKAN OYUNCULAR Sağlık turizmi pazarında öne çıkan oyuncular arasında Accor Hotels, Marriott International, Hyatt Hotels Corporation, Six Senses Hotels Resorts Spas ve Canyon Ranch gibi küresel otel zincirleri yer alıyor. Pazar, doğrudan ve dolaylı tedarikçiler açısından da farklı kategorilere ayrılıyor. Doğrudan tedarikçiler arasında havayolları, otel şirketleri ve tur operatörleri bulunurken, dolaylı tedarikçiler online seyahat acenteleri (OTA), geleneksel seyahat acenteleri ve kurumsal alıcılar olarak öne çıkıyor. Yaş gruplarına göre incelendiğinde, sağlık turizmi 15 yaş altı, 16-25, 26-35, 36-45, 46-55 ve 55 yaş üstü kategorilerine ayrılıyor. Turizm türüne göre ise termal su veya kaplıca terapileri, yoga ve pilates kampları, gastronomi ve sağlıklı beslenme kampları, meditasyon kampları, wellness cruise turları ve eko-turizm kampları gibi çeşitli alternatifler mevcut. Cinsiyete göre erkek, kadın ve çocuk olarak sınıflandırılan sağlık turizmi, seyahat türüne göre yurt içi ve uluslararası olarak ikiye ayrılıyor. Rezervasyon kanalları ise telefonla, online ve yüz yüze rezervasyon olmak üzere üç farklı şekilde gerçekleşiyor. Ülkelere göre değerlendirildiğinde, sağlık turizminin en popüler destinasyonları arasında ABD, Kanada, Brezilya, Meksika, Almanya, Birleşik Krallık, Fransa, İspanya, Rusya, Hindistan, Çin, Japonya, Malezya, Singapur, Avustralya, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Suudi Arabistan, İtalya, Katar ve Umman gibi ülkeler yer alıyor. İLGİLİ SEKTÖR RAPORLARI Medikal Turizm: 2025’te 278,2 milyar dolardan, 2035’te 890,4 milyar dolara ulaşacak (%10,4 CAGR). Türkiye Medikal Turizmi: 2024’te 3,97 milyar dolar, 2034’te 7,18 milyar dolar olacak (%6,1 CAGR). Spa Tesisleri Pazarı: 2023’te 87 milyar dolar, 2033’te 166,4 milyar dolar olacak (%6,7 CAGR). ​​​​​​​

KKTC Turizminde Darboğaz Tehlikesi Haber

KKTC Turizminde Darboğaz Tehlikesi

Son yıllarda KKTC, Avrupa’dan gelen turist sayısında büyük bir düşüş yaşarken bu durumun arkasında çeşitli faktörlerin bulunduğu dile getiriliyor. Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (AKTOB) Başkanı Kaan Kavaloğlu, ITB Berlin Fuarı'ndaki konuşmasında Avrupa'dan Türkiye'ye tatil talebi hakkında konuştu. Kavaloğlu, "Mısır ve Tunus gibi destinasyonlarla dönemsel rekabetimiz sürerken, asıl rakibimiz İspanya ve Yunanistan. Türkiye pahalanıyor algısı güçlenirse, turizmde zorlanabiliriz" dedi. Türkiye'de artan maliyetlere rağmen turizm talebi ve pazar çeşitliliği gücünü korurken, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için durum daha zor görünüyor. Uzmanlar, Avrupa pazarındaki gerilemeyi çeşitli faktörlere dayandırıyor.  Avrupa’dan KKTC’ye direkt uçuşların bulunmaması, turistlerin Türkiye üzerinden aktarma yapmasını zorunlu hale getiriyor. Bu durum, tatil planlamasını zorlaştırdığı için turistler Güney Kıbrıs gibi daha erişilebilir alternatiflere yöneliyor. KKTC’nin diplomatik olarak tanınmaması, büyük tur operatörleriyle entegrasyonunu da engelliyor. Avrupa’da birçok turizm acentesi ve otel zinciri, Güney Kıbrıs’a odaklanırken KKTC giderek görünürlüğünü kaybediyor. Türkiye, Avrupa’da yoğun reklam ve kampanyalar yürütürken KKTC’nin tanıtım faaliyetleri oldukça sınırlı kalıyor. Özellikle İngiltere gibi geleneksel pazarlarda bile KKTC’nin bilinirliği giderek azalıyor. Türkiye'de tatilcilere her bütçeye hitap eden konaklama seçenekleri sunulurken KKTC’de otel fiyatlarının yüksekliği ve hizmet çeşitliliğinin sınırlı olması turistleri farklı destinasyonlara yönlendiriyor. TÜRKİYE PAZARI KKTC İÇİN KURTARICI MI? Avrupa pazarında kan kaybeden KKTC, turizmde giderek Türkiye’ye bağımlı hale geliyor. Türkiye’den gelen turist sayısı artarken, bu bağımlılığın beraberinde getirdiği risklerin de büyük olduğu ifade ediliyor. KKTC’nin turizm gelirleri büyük ölçüde Türkiye’ye bağlı olduğu için Türkiye’deki ekonomik dalgalanmalar doğrudan KKTC’yi etkileyebiliyor. Türkiye’de alım gücünün düşmesinin, KKTC otellerinin doluluk oranlarında ani düşüşlere yol açabileceği söyleniyor. Avrupa’dan gelen turistlerin azalması KKTC’yi tek bir pazara bağımlı hale getiriyor. Çeşitli pazarlara hitap edemeyen destinasyonlar da, kriz dönemlerinde daha büyük zarar görebiliyor. Bunlara ek olarak, Avrupa’dan gelen turistler genellikle daha uzun süre konaklarken ve daha fazla harcama yaparken, Türkiye’den gelen turistler kısa tatilleri tercih ediyor. Bu durum, KKTC’nin turizm gelirlerinde kayıplara yol açıyor. ÇÖZÜM NE OLMALI? Uzmanlara göre KKTC’nin turizmde sürdürülebilir bir büyüme sağlayabilmesi için şu adımlar atılmalı: Alternatif Pazarlar Hedeflenmeli: İngiltere, Almanya ve İskandinav ülkeleri gibi Avrupa pazarlarında tanıtım çalışmaları artırılmalı. Ulaşım Kolaylaştırılmalı: Charter seferler artırılmalı ve KKTC’nin ulaşım ağları güçlendirilerek daha erişilebilir hale getirilmesi sağlanmalı. Turizm Çeşitlendirilerek Rekabet Gücü Artırılmalı: KKTC, sadece deniz turizmine değil, doğa sporları, kültürel turizm ve gastronomi gibi alanlara da yatırım yaparak cazibesini artırmalı. Büyük Tur Operatörleri ile İş Birlikleri Güçlendirilmeli: Avrupa’da büyük turizm şirketleriyle KKTC paket turlarının artırılması sağlanmalı. Turizmde tek pazara bağımlılığın getirdiği riskler göz önünde bulundurulduğunda, KKTC’nin Avrupa ile bağlantılarını yeniden güçlendirmesi ve pazar çeşitliliğini artırması hayati önem taşıyor.

Meriç Nehri’nde Şampiyonluk Yarışı Haber

Meriç Nehri’nde Şampiyonluk Yarışı

EDİRNE (İHA) - Edirne'de Meriç Nehri üzerinde gerçekleştirilen Büyükler Türkiye Kürek Şampiyonası’nda sporcular, zirveye ulaşmak için büyük bir rekabet içinde mücadele etti. Dünyadaki tek doğal kürek parkuru olan 2 bin metrelik parkurda düzenlenen yarışlar, sporseverlere heyecan dolu anlar yaşattı. Geçtiğimiz yıl Balkan, Avrupa ve Türkiye Şampiyonası kapsamında yapılan yarışlara ev sahipliği yapan Meriç Nehri, bu yıl da büyük bir çekişmeye sahne oldu. Sporcular, en iyi dereceyi elde edebilmek için kürek çekmeye devam ederken, şampiyona dün final yarışları ve ödül töreniyle sona erdi. EDİRNE, KÜREK SPORUNUN MERKEZİ OLUYOR Edirne Valisi Yunus Sezer, şampiyonayla ilgili yaptığı açıklamada, 2 bin metre uzunluğundaki kürek parkurunun kısa sürede dünya çapında tanınan bir merkez haline geldiğini belirtti. "Parkur, ilimizin ve ülkemizin turizm destinasyonu olması açısından ne kadar önemli bir faktör olduğunu gözler önüne serdi. Bu manada sporcu yetiştirme merkezi olması, hem ilimizin hem de ülkemizin tanıtımına katkı sunması açısından burayı ve bu tür aktiviteleri çok önemsiyoruz. Burada bir kayıkhane ve sosyal donatılarla bir alan oluşturulacak" dedi. Tesiste ayrıca bir sporcu yetiştirme merkezi oluşturulduğunu ekledi. Kürek Federasyonu Başkanı Erhan Ertürk ise milli takımın olimpiyat hazırlıklarını Meriç Nehri’nde gerçekleştirdiğini vurgulayarak, bu ölçek ve nitelikte bir tesisin Türkiye'de ilk olacağını ifade etti.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.