Hava Durumu

#Antalya

TOURISMJOURNAL - Antalya haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Antalya haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Miracle Resort Hotel’den Yeni Yatırım: Mucize Serüveni Yeni Binada Devam Ediyor Haber

Miracle Resort Hotel’den Yeni Yatırım: Mucize Serüveni Yeni Binada Devam Ediyor

Antalya’nın önde gelen turizm markalarından Miracle Resort Hotel, 1 Haziran itibariyle 202 odalık yeni bölümünü misafirlerinin hizmetine sundu. Toplam 50 milyon Euro yatırımla hayata geçirilen bu yeni alan, özellikle Swim Up Odalar ve Family Süitler ile dikkat çekiyor. Miracle Resort Hotel Genel Müdürü Mustafa Ergun, yeni yatırımın detaylarını şu sözlerle açıkladı: “2005 yılında kapılarımızı açtığımız günden bu yana misafir memnuniyetini her zaman önceliğimiz yaptık. Partnerlerimizle uzun yıllara dayanan güven ilişkisi kurduk ve bu yeni yatırımı birlikte planladık. Bu yatırım, partnerlerimizle inşa ettiğimiz güvenin ve işbirliğinin somut bir sonucudur.” “Bu Kararı Misafir Anketiyle Aldık” Yeni oda tiplerini belirlerken, repeat misafirlerine yönelik yapılan anketlerden gelen talepleri ve beklentileri dikkate aldıklarını belirten Miracle Resort Hotel Genel Müdürü Mustafa Ergun, “Satışa açar açmaz gördüğümüz yoğun talep ise bizi son derece mutlu etti. Kurban Bayramı doluluğumuz % 100’e ulaştı. Doğru işler yaptığımızı görmek, tüm ekip olarak bizlere büyük bir motivasyon sağladı. 50 milyon Euro’luk bu yatırım, Miracle Resort Hotel’in sektöre olan güveninin ve Antalya turizminin potansiyeline duyduğumuz inancın güçlü bir göstergesidir.” Dedi. Mucize Hikayesi Büyüyor Miracle Resort Hotel’in 136.000 m² gibi geniş bir alana yayılmış durumda olduğunu dile getiren Miracle Resort Hotel Genel Müdürü Mustafa Ergun, “Tahsis hakkımızı bu yeni yatırımda değerlendirdik ve tesisimizin hem fiziksel kapasitesini hem de hizmet çeşitliliğini geliştirdik. Bu yatırımla sadece konaklama seçeneklerimizi çeşitlendirmekle kalmadık, aynı zamanda misafir deneyimini bütünsel olarak zenginleştirdik. Yeni alanlarımızda spa deneyimini, dünya mutfaklarından seçkin lezzetlerle gastronomiyi ve kişiselleştirilmiş hizmet anlayışını ön plana çıkarıyoruz. Böylece tesisimizi sadece yaz sezonunda değil, 12 ay boyunca farklı misafir profillerine ve ekonomilerine göre konumlandırmamıza imkan sağlıyor.” Diyerek sözlerini sonlandırdı.

Türkiye’deki Denizler Köpek Balığı Riski Açısından Güvenli Haber

Türkiye’deki Denizler Köpek Balığı Riski Açısından Güvenli

Türkiye kıyılarında nadir de olsa köpek balıklarına rastlanırken, uzmanlar bunun korkulacak bir durum oluşturmadığını, bazı sebeplere bağlı olarak görünürlüklerinin arttığını kaydetti. Mersin Üniversitesi'nden (MEÜ) Prof. Dr. Deniz Ayas, başta Akdeniz olmak üzere birçok ülke kıyılarında köpek balıklarının gözlenmesinde artış yaşandığını belirterek, "Ülkemizin sahilleri, dünyanın en güvenilir deniz alanlarına sahip" dedi. Son dönemde Akdeniz sahillerinde kıyıya oldukça yakın noktalarda görülen köpek balıkları, deniz keyfi yapmak isteyen tatilcilerde tedirginliğe yol açtı. Sezon öncesi ortaya çıkan bu görüntüler, vatandaşları tedirgin etse de uzmanlar, köpek balıklarının kıyılara yaklaşmasını normal olarak değerlendiriyor. Son dönemlerde köpek balıklarının nadir de olsa kıyılara yakın noktalarda görülmesini uzmanlar birkaç sebebe bağlayarak, pek de korkulacak bir durum olmadığını dile getirdi. Sosyal medyanın etkisi Bu konuda Akdeniz'de çalışmalar yapan Mersin Üniversitesi (MEÜ) Su Ürünleri Fakültesi'nden Prof. Dr. Deniz Ayas, Türkiye karasularında kısa yüzgeçli mako, esmer köpek balığı, camgöz, mavi köpek balığı gibi birçok türün bulunduğunu söyledi. Bu türlerin kıyılara yakın noktalarda görülmesine değinen Ayas, bu durumun sadece Türkiye'ye özgü olmadığını, başta Akdeniz olmak üzere birçok ülke kıyılarında köpek balıklarının gözlenmesinde artış yaşandığına dikkat çekti. Köpek balıklarının bu davranışlarını birçok etkenin şekillendirdiğini vurgulayan Ayas, "Sadece Mersin Körfezi'nde değil, tüm denizlerde daha fazla büyük köpek balıkları türlerini kıyılara yakın alanlarda görmeye başladık. Bunun temel sebeplerinden biri, denizde faaliyeti olan hemen herkesin yüksek çözünürlüklü kameralar kullanması ve artık sosyal medyada dünyanın bir yerinde çekilen fotoğraf veya videolarının aynı anda tüm dünyada görüntülenebiliyor olmasıdır. Artık teknolojinin hayatımıza girmesiyle; denizdeki türlerin hayatımıza çok kolay bir şekilde anında yansımasıyla alakalı bir boyutu var bunun" diye konuştu. "Avların peşinden gelen köpek balığı türleri var" Denizlerde aşırı avcılık olduğunu vurgulayan Ayas, "Bundan kaynaklı besinlerini denizlerin farklı alanlarında avlayan ya da avlarının peşinde gezen köpek balığı türleri besin kıtlığına bağlı sahillere yönelmiş olabilirler. Bununla ilgili çok sayıda örnek var. Özellikle kıyı ekosistemlerindeki yaşayan avların peşinden gelen köpek balığı türleri var. Yoğun olarak görünen köpek balıkları aslında kum köpek balıkları ve Mako köpek balıkları. Mersin Körfezi'nde de Antalya'da da aslında bu iki tür köpek balıklarının çok yoğun olarak bireyleri görülüyor" diye konuştu. İklim değişikliğinden kaynaklı deniz yüzey suyu sıcaklıklarının artmasının, köpek balıklarının avlarının göç desenlerinde de değişiklik yaptığını ifade eden Ayas, "Türler, artık daha sıcak alanlardan kaçarak daha farklı bölgelere yer değiştirebiliyor. Köpek balıkları da avlarının peşinden alan değiştirebiliyor. Daha kuzeye çekilebiliyorlar, açık kıyı arasında gidip gelebiliyorlar. Bazı köpek balığı türleri ise özellikle kum köpek balığı türleri, Doğu Akdeniz'deki nehir girdilerinin olduğu bölgeleri hem yavrulama hem yavru bakım alanı olarak kullanıyorlar. Biz de onları belir"Yüzey suyu sıcaklıklarının artması, avların göç desenlerinde değişiklik yaptı"li mevsimlerde bu bölgelerde görebiliyoruz" şeklinde konuştu. "Kıyıdaki insanlar için bir tehdit oluşturmuyor" Tüm bunlara rağmen korkulacak bir durum olmadığına işaret eden Ayas, "Ülkemizin sahilleri, turizm açısından ve köpek balıkları açısından dünyanın en güvenilir deniz alanlarına sahip. Tabii belli dönemlerde köpek balıkları belli noktaları üreme ve yavru bakım alanı olarak kullanmak için gelebiliyorlar ama bunların turizm bölgeleri dışındaki alanlar olduğunu kolaylıkla söyleyebilirim. Onun dışında köpek balıkları özellikle Akdeniz'in orta kısımlarını kullandığı için özellikle de turizm sezonu içerisinde insan ile karşılaşmalarının çok nadir olabileceğini söyleyebilirim" ifadelerini kullandı. Kıyıya yakın bölgelerde görülen köpek balıklarının, balıkçıların olta ile yakaladıkları türler olduğunu ifade eden Ayas, "Bunların aslında çok yoğun bir şekilde kıyı bölgelerinde değil, özellikle kıyıdan 1,5 kilometre açıkta yakalanan bireyler olduğunu görüyoruz. Bu bölgelerde köpek balıkları bulunabiliyor, özellikle 'Juvenil' dediğimiz daha küçük boydaki köpek balıkları bu bölgelerde bulunabiliyor ve bunlar kıyıdaki insanlar için bir tehdit oluşturmuyor. Turizm faaliyetleri genelde sahil, kumul alanlarda gerçekleştiği için bu gözlenen kum ve Mako köpek balığı türlerinin bu alanları turizm sezonu içerisinde kullanması neredeyse imkansıza yakın. O anlamda da 'Türkiye'deki denizler, köpek balığı riski açısından çok güvenlidir' diyebiliriz" ifadelerini kullandı. "Ekosistemin sağlığı açısından bu türlerin hayatta kalması gerekiyor" Olta avcılığı yapanların nadir de olsa köpek balıkları ile karşılaştığını belirten Ayas, şöyle devam etti: "Köpek balıklarının birçok türünün nesli kritik derecede tükenme noktasında. Bu nedenle oltayı uygun bir şekilde çıkartarak, bu hayvanları denize tekrar canlı olarak göndermek, türlerinin korunması açısından önemli. Bu noktada özellikle amatör balıkçılar ve olta balıkçıları açısından bir farkındalık olması gerekir. Çünkü çok yemli olta sistemleri kullandıkları için köpek balıklarını çok daha fazla yakalıyorlar. Köpek balıklarının hepsinin doğada ekolojik bir rolünün olduğunu, özellikle ekosistemde biyoçeşitliliğin regülasyonunu gerçekleştiren türler olduğunu düşünürsek, ekosistemin sağlığı açısından bu türlerin hayatta kalması gerekiyor." Mersin'de hobi olarak balık avlayan Çınar Küçük, geçen ay oltasına takılan yaklaşık 120 santimetre boyundaki Mako cinsi köpek balığını, yüzgecine takılan olta iğnesini çıkarıp bir süre eliyle tutarak yüzdürdükten sonra denize geri bırakmıştı.

Antalya’da Otel Dolulukları Beklentiyi Karşılamadı Haber

Antalya’da Otel Dolulukları Beklentiyi Karşılamadı

Kurban Bayramı öncesi Antalya'daki otellerde doluluk oranlarının yüzde 70-80 seviyesinde kalması bekleniyor. Turizmci Hamit Kuk, bayram sonrası ise ciddi boşluklar yaşanacağını belirterek, "Haziran sezonu gecikmeli açılıyor. Aslında hedefimiz yüzde 100 doluluktu ama ulaşamadık" dedi. Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Başkan Başdanışmanı turizmci Hamit Kuk, Kurban Bayramı öncesi Antalya'daki otellerin doluluk oranlarını ve turizm sezonunun genel seyrini değerlendirdi. 2025 yaz sezonundan beklentilerin yüksek olduğunu ancak ilk 4 aylık performansın hedeflerin gerisinde kaldığını kaydeden Kuk, "Aslında beklentimiz bu sene çok yüksekti, 2025 yaz sezonunda ama ilk 4 aylık performans açıkçası çok iyi değil. Geçen senenin altında kaldık. Mayıs ayı fena geçmedi ama Haziran ayının ilk 15 günü biraz durgun geçiyor, özellikle yurt dışı pazarda" ifadelerini kullandı. Sınavlar iç pazarı etkiledi Kurban Bayramı döneminde hem iç pazar hem de yurt dışı pazarın birleşmesiyle genelde iyi bir sezon beklendiğini ifade eden Kuk, bu yıl tablonun farklı olduğunu söyledi. Kuk, "Yurt dışı pazar biraz düşük kaldı. İç pazarda da karne tatilleri henüz yapılmadı. Arkasında 15 Haziran'da LGS var. 21-22 Haziran'da üniversite sınavları var. Bu üçü ailelerin tatile çıkmasını engelliyor" dedi. Aileli tatillerin düşük geçtiğine dikkat çeken Kuk, buna rağmen çocuğu olmayan ya da sınav nedeniyle takvim engeli bulunmayan kişilerin tatile çıktığını belirterek, "Satışlar fena değil ama çok aman aman istediğimiz düzeyde de değil" ifadelerini kullandı. Otellerde hedef yüzde 100'dü ama yakalanamadı Kurban Bayramı tatilinde otellerdeki genel doluluğun yüzde 70-80'leri bulacağını belirten Kuk, bayram sonrasında ise ciddi boşluklar olduğunu söyledi. Kuk, "Yerli pazarla yurt dışı pazarı birleştiğimiz zaman, otellerdeki genel doluluk Haziran'ın özellikle ilk haftasında bayram döneminde yüzde 70, yüzde 80'leri bulacak. Ama hemen arkasında ciddi boşluklar var. Dolayısıyla çok iyi diyemeyiz, aslında olması gereken yüzde 100 dolulukları sağlamak, yüzde 80 doluluk hedeflediğimiz rakam değil ama burada sadece iç pazara bakmamak lazım" şeklinde konuştu. Türkiye pahalı, Mısır ve Yunanistan öne geçti Yurt dışı pazardan gelen turist sayısında da düşüş yaşandığını belirten Kuk, Türkiye'nin rakip ülkelere göre pahalı hale geldiğine işaret etti. Kuk, "Türkiye son iki senedir oldukça pahalı bir hale geldi. Bizden daha ucuz destinasyonlar var. Özellikle Mısır gibi, Yunanistan gibi. Özellikle yabancı pazarlar, Ruslar, Almanlar ve Avrupalılar bu sene Mısır'ı daha fazla tercih etmeye başladı" dedi. Turizmcilerin gözü 25 Haziran'da Haziran'ın 15'inden sonra yurt dışı pazarının toparlanacağını ve üniversite sınavlarının tamamlanmasıyla iç pazarda da hareketlenme beklendiğini aktaran Kuk, sezonun esasen 25 Haziran itibarıyla açılacağını da sözlerine ekledi.

Antalya’da 174 Turistik Tesisin Ruhsatı Askıya Alındı Haber

Antalya’da 174 Turistik Tesisin Ruhsatı Askıya Alındı

Antalya'da Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın talebi ve Antalya Valiliği'nin 2025/1 sayılı genelgesi uyarınca Muratpaşa ilçesi sınırlarında faaliyet gösteren ve yapılan denetimlerde 294 tesisten eksikleri devam eden 174'ünün ruhsatları askıya alındı. Müşteri kabul etmemeleri konusunda uyarılan tesisler yarın itibariyle mühürlenecek. Muratpaşa Belediyesi tarafından yapılan yazılı açıklamada Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın talebi ve Antalya Valiliği'nin 2025/1 sayılı genelgesi uyarınca, ilçe sınırlarında faaliyet gösteren Basit Konaklama Turizm İşletme Belgeli 294 tesisin, Antalya Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı tarafından denetlendiği ve önemli sayıda tesiste Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik hükümleri çerçevesinde eksiklikler tespit edildiği belirtildi. Denetim tutanaklarının, hem ilgili işletmelere hem de belediyeye tebliğ edildiğinin belirtildiği açıklamada, "Belediyemiz, bu süreçte ilgili tüm kurumlarla iş birliği içinde, sorumlu bir kamu yönetimi anlayışıyla hareket etmiş, tesislere eksikliklerini gidermeleri ve İtfaiye Uygunluk Raporu almaları için 31 Mayıs 2025'e kadar süre tanımıştır" denildi. 50 günlük ek süre tanınmıştı Yangın güvenliği gibi hayati bir konuda ilgili tüm kurumlarla tam bir iş birliği içinde hareket edildiğinin altını çizen Muratpaşa Belediyesi, işletmelere açık bir takvim ve net yükümlülüklerin bildirildiğini belirterek, "Bu süreçte belediyemiz bir kamu kurumu olarak üzerine düşen tüm sorumluluğun fazlasını almış, esnafın yanında durarak tüm iyi niyetli girişimleri sergilemiştir. Belediyemiz, eksikliklerin giderilmesi için 50 gün ek süre tanırken sürecin tüm risk ve sorumluluğu da üstlenmiştir. Ancak geldiğimiz bu noktada, belediyemizin artık yalnızca kamu kurum ve kuruluşlarının ortak aldığı kararları uygulama yükümlülüğü bulunmaktadır. Belediyemiz, yetki ve sorumluluklarını aşarak yeni bir karar alması ne yazık ki mümkün değildir" ifadelerine yer verildi. 174 işletme mühürlenecek Denetim tutanaklarında eksiklikleri devam eden 174 işletmenin ruhsatlarının 31 Mayıs tarihi itibariyle askıya alındığının belirtildiği açıklamada, "Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı denetim tutanaklarındaki eksiklikleri devam eden 174 işletmenin ruhsatları 31 Mayıs 2025 tarih ve saat 17.30 itibariyle askıya alınmıştır. İşletmelere her türlü bildirim yapılmış ve müşteri kabul etmemeleri konusunda uyarılmıştır. 2 Haziran Pazartesi itibariyle de mühürleme işlemleri başlatılacaktır. İşletmelerin faaliyet durumlarına ilişkin olarak tüm kamu kurum ve kuruluşları re'sen denetim ve tespit yetkisi bulunmaktadır. Faaliyetlerine devam ettiği belirlenen işletmeler hakkında ilgili mevzuat çerçevesinde yasal işlem yapılacaktır" denildi. Vali Şahin uyarmıştı Antalya Valisi Hulusi Şahin, 16 Mayıs tarihinde düzenlenen 'Kaleiçi Yangın Denetimleri Değerlendirme Toplantısı' sonrası yaptığı açıklamada Kaleiçi bölgesi ve Antalya genelinde hizmet veren turizm işletmelerinin, tarihi dokuya uygun, aynı zamanda yangına dayanıklı bir yapıya kavuşmasının hedeflendiğini söylemişti. Vali Şahin, "Sürecin tüm aşamaları; Antalya Büyükşehir Belediyesi ve Muratpaşa Belediyesi'nin ilgili birimleri ve İtfaiye Daire Başkanlığı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı birimler tarafından titizlikle takip edilecek. Ayrıca Ticaret ve Sanayi Odası ile Kaleiçi'nde faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları da bu sürece aktif olarak katkı sağlayacaklar. Bu sayede, Kaleiçi'nde turizm faaliyetlerinin yangına dayanıklı şartlarda kesintisiz şekilde devam etmesi sağlanacak" diyerek denetimlerin takipçisi olacaklarını dile getirmişti.

HOTELLA RESORT SPA 2025 YAZ SEZONUNA MERHABA DEDİ! Video Galeri

HOTELLA RESORT SPA 2025 YAZ SEZONUNA MERHABA DEDİ!

Antalya’nın gözde tatil destinasyonlarından biri olan Hotella Resort Spa, 2025 yaz sezonunu görkemli bir açılış partisiyle karşıladı. Perşembe akşamı Avin Restaurant'ta gerçekleşen etkinlik, sektörden birçok önemli ismi bir araya getirirken, yeni işletmeciler ve yenilenmiş personel kadrosu ile sezona dinamik bir başlangıç yapıldı. Geceye katılan acenta temsilcileri ve otel personeli, samimi ve eğlenceli anlar yaşarken, ünlü sanatçı Popstar Altuğ ve ekibi sahne performanslarıyla unutulmaz bir geceye imza attı. Renkli anların yaşandığı organizasyon, sıcak yaz esintileriyle tatil sezonunun coşkusunu yansıttı. Hotella Resort & Spa Genel Müdürü Erbil Ayaz, açılışta yaptığı konuşmada şunları söyledi: "Hotella Resort & Spa ailesi olarak, güneşin en sıcak, denizin en berrak, anıların en unutulmaz olduğu bir yaz sezonuna daha ‘Merhaba’ diyoruz. Yeni sezonda doğanın huzurunu, konforun en zarif halini ve tatilin en keyifli anlarını siz değerli misafirlerimizle paylaşmak için hazırız." Tüm ekibiyle birlikte misafirlerine ev sıcaklığında hizmet sunmayı hedefleyen Hotella Resort Spa, 2025 yazında konuklarına unutulmaz anlar yaşatmak için kapılarını açtı. Yeni sezonun; sağlık, mutluluk ve bol kahkahalı günler getirmesi dileğiyle, Hotella Resort & Spa ailesi misafirlerini ağırlamaktan büyük bir mutluluk duyacağını belirtti.

İnsuyu Mağarası Su Kaybı Nedeniyle Fosilleşiyor Haber

İnsuyu Mağarası Su Kaybı Nedeniyle Fosilleşiyor

Türkiye'nin ilk turistik mağarası İnsuyu, iklim değişikliği ve insan kaynaklı aşırı su kullanımı nedeniyle sularını kaybederek "fosil mağara" statüsüne düştü; bölgedeki yoğun tarım sulaması ve sondajlar ise su krizini derinleştiriyor. 1965 yılında saniyede 50 litre su akan mağarada insan etkisi ve iklim değişimleri nedeniyle su hızla yok oldu. Türkiye'nin turizme açılan ilk mağarası olma özelliği taşıyan İnsuyu Mağarası, Burdur- Antalya karayolunun 13'üncü kilometresinde bulunan Sarpgüney Tepesi'nin eteklerinde yer alıyor. Binlerce yıl önce oluşan ve toplam uzunluğu 8 bin 100 metreye ulaşan mağaranın turizme açılan kısmı ise ilk etapta 1965 yılında 250 metreyle başlamış, günümüzde ise 525 metreye kadar genişletilmişti. Jeolojik olarak kalkerlerden meydana gelen ve suyun etkisiyle sarkıtlar, dikitler ve doğal dehlizler oluşturduğu mağara, bir zamanlar içerisinde yer alan dokuz göl ile sularla doluydu. İnsuyu Mağarası, özellikle 1965'te turizme açıldıktan sonra şifalı suyuyla da büyük ün kazandı. Mağara suyunun şeker hastalığına iyi geldiğine dair rivayetler, Türkiye'nin dört bir yanından ve hatta yurt dışından ziyaretçilerin akın etmesini sağladı. Ancak son 20 yılda başta iklim değişikliği olmak üzere insan kaynaklı aşırı su kullanımı ve çevresel etkiler nedeniyle mağaradaki sular hızla çekilmeye başladı. 2014'te mağaradaki büyük göl tamamen kurudu ve günümüzde göllerin tamamında su bulunmuyor. Mağaranın yalnızca yağmur sonrası sarkıtlardan damlayan suları kaldı. Bu durum, bölgenin doğal su döngüsünün bozulduğunu ve İnsuyu Mağarası'nın artık "fosil mağara" statüsüne geçtiğini gösteriyor. Mağara'nın aynı zamanda İnsuyu Ovası sınırları içinde yer alması, ovada bulunan çok sayıda içme suyu sondajı ve yüksek su tüketen fasulye, mısır gibi tarım ürünlerinin sulanması için açılan sondajlar, bölgedeki su kaynaklarının hızla tükenmesine neden oluyor. Bu insan kaynaklı su kullanımı da mağaranın sularının çekilmesinde önemli bir etken olarak görülüyor. İlk kazma 1965'te vuruldu İl Kültür Müdür Yardımcısı Osman Koçibay, İnsuyu Mağarası'nın turizme açılması ile ilgili olarak; "İlk kazma 22 Temmuz 1965 yılında bu girişte vuruluyor. Akabinde yaklaşık olarak 17 metre uzunluğundaki giriş yapılıyor ve ilk etapta 250 metrelik bölüm 1965 yılının sonlarında 1966 yılın başlarında turizme açılıyor. İlerleyen yıllarda da mağaramızın yaklaşık 600 metrelik bölümü turizme açılmış oluyor." açıklamasında bulundu. Burdur'un susuzluğuna imeceyle gelen çözüm" İl Kültür Müdür Yardımcısı Osman Koçibay, 1930'lu yıllarda Burdur'da yaşanan içme suyu sorununa dikkat çekerek, "1930'lu yılların başlarında Burdur'da içme suyu sorunu yaşanmaya başlamıştır ve 1935 yılının sonlarında İnsuyu ve Gökpınar sularının birleştirilerek kanallar vasıtasıyla Burdur‘a indirilmesi projesi başlatılmıştır. Bu proje kapsamında imece usulüyle her haneden 15 ile 60 yaş arasındaki bir erkek sekiz gün boyunca bu kanal yapımında çalışmıştır. Ayrıca çalışamayanlar ise günlük 50 kuruş olmak üzere toplam 4 lira ücret ödemek zorunda kalmışlardır." dedi. Şifalı suyu ile dünyaca ünlenen İnsuyu Mağarası İl Kültür Müdür Yardımcısı Osman Koçibay, İnsuyu Mağarası'nın sadece doğal güzelliğiyle değil, aynı zamanda şifalı suyuyla da yıllarca büyük ilgi gördüğünü belirterek, "1965 yılının sonlarında İnsuyu Mağarası'nın açılmasıyla birlikte mağarasındaki suyun şeker hastalığına iyi geldiğine ilişkin bir rivayet ortaya çıkmış. Dolayısıyla İnsuyu mağarasının suyu bu sebepten dolayı da sadece Türkiye'de değil tüm dünyada meşhur hale gelmiştir. İnsanlar, özellikle şeker hastaları İnsuyu'nun kendilerine şifa olacağını düşünerek akın akın İnsuyu Mağarası'na gelmişler. Dolayısıyla da ilerleyen yıllarda mağaranın çevresinde tesisler kurulmaya başlanmıştır. Bunun yanında İnsuyu bidonları yapılarak mağaranın suyu bidonlarla çeşitli illere satışa gönderilmiştir. Hatta Trabzon'a yaklaşık olarak bir kamyon su bile satılmıştır. İnsuyu Mağarası'nın suyu o kadar dikkat çekmiştir ki sadece Türkiye'de değil yurt dışından da büyük talep görmüştür. Belçika'dan, Avusturya'dan, Fransa'dan insanlar ya da bilim adamları mağaranın suyunu incelemek için buraya kadar gelmişlerdir. Yine o yıllarda suyla ilgili turizme açılmasından sonra birçok insan turist olarak da İnsuyu'na gelmiştir. Yaklaşık olarak açıldığı yıl ilk üç ayda İnsuyu mağarasını 33 bin kişi ziyaret etmiştir." ifadesinde bulundu. İklim değişikliği ile birlikte özellikle 2000'li yıllardan sonra İnsuyu Mağarası'nın sularının çekilmeye başladığını ve göllerin kuruduğunu da söyleyen Koçibay; "Büyük göldeki su da 2014 yılında neredeyse tamamen kurumuş ve şu anda göllerimizin hiç birisinde su bulunmamaktadır. Sadece yağmurlardan sonra sarkıtlardan damlayan sular bulunmaktadır. Ama İnsuyu Mağaramız halen ziyaretçi akınına uğramaktadır." şeklinde konuştu. 1930'larda İnsuyu Mağarası'nda "Burdur Sırtlanı" efsanesi Koçibay, İnsuyu Mağarası'nın keşif hikayesine dair verdiği bilgide; "1931-1935 yılları arasında gerçekleşen ilk bilimsel çalışmalar sırasında, Burdur'da ‘Moruk Dayı' lakabıyla tanınan Mustafa Koçay ve arkadaşları 6 Mayıs 1931'de mağaraya girdiler. İçeride ilerlerken karşılaştıkları hayvan kemikleri, 1714 yılında Burdur'a ikinci kez gelen Fransız gezgin Paul Lucas'ın kitabında bahsettiği ve köylüler arasında canavar olarak bilinen ‘Burdur Sırtlanı'nın avladığı bir hayvana ait olduğuna inanıldı. Mustafa Koçay, bu keşfin ardından mağaradan hemen geri çıktı." dedi. Mağara artık fosil durumda Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Fiziki Coğrafya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kadir Tuncer, İnsuyu Mağarası'nın toplam uzunluğunun 8 bin 100 metre olduğunu belirterek; "Bu mağaranın planı, değişik mağara araştırma kulüpleri ve dernekleri tarafından çizildi. 2021 yılında yapılan ölçümleme ve planlama çalışmalarında toplam uzunluğun 8 bin 100 metre olduğu teyit edildi. Turizme kazandırılan alan ise 525 metredir. 2006 yılından itibaren mağara hızlı bir şekilde suyunu kaybetmeye başladı.2006'da ve 2011'de turizme açılmayan alanlar dahil 9 gölde de su vardı. 2006'dan sonra sular hızla çekildi. Şu anda sadece damlayan yağmur suları var, akan bir su kalmadı. Eskiden aktif olan İnsuyu Mağarası son 20 yılda fosil mağara haline geldi. Bu da bölgedeki suyun hızlı çekildiğini gösteriyor." diye konuştu. Saniyede 50 litre su akıyordu, şimdi kurudu Mağaranın su seviyelerinin düşüşünün, mağara duvarlarındaki izlerden takip edilebildiğini belirten Tuncer; "Eskiden mağaranın suyu eski giriş kısmından güldür güldür akıyordu. Sonrasında aşırı su kullanımı ve iklimsel değişiklikler nedeniyle tamamen yok oldu. Mağaradaki göller kurudu. İnsan etkisi, beşeri faktörler en büyük etken. Köylerin ve şehrin su ihtiyacını karşılamak için yapılan sondajlar, tarım için yapılan sondajlar kontrolsüz su kullanımına neden oldu. Kireç taşı rezervuarı küçük, hızlı su tüketimi mağarayı kuruttu. Eğer bu şekilde devam ederse ovaları sulayacak suyu, köylerde ve şehirlerde içecek suyu bulamayacağız. Mağara zaten fosil hale geldi. Köyler ve tarım alanları da kuraklığa sürüklenecek. İnsuyu Mağarası, 3 milyon yılda oluşan bir mağara. Holosen dönemi boyunca, yani son 11 bin 700 yılda aktif bir mağaraydı. 1965'te saniyede 50 litre su çıkıyordu. Ancak insan etkisi ve iklim değişimleri nedeniyle su hızla yok oldu." dedi. "Eskiden cennet gibiydi, şimdi kurumuş" İnsuyu Mağarası'nı yıllar sonra ziyaret eden Mikail Yılmaz ise gözlemlerini; "1978 yılında ilkokuldayken gelmiştik buraya ve burası inanılmaz güzeldi, her yerden sular akıyordu. Sarkıt ve dikitler vardı. Harika bir yerdi, bayılmıştım buranın güzelliğine. Ama şimdi geldiğimde sarkıt ve dikitler su olmadığından dolayı dökülmüş ve sular çekilmiş, eski tadı kalmamış. İnşallah ilerleyen zamanlarda suyuna tekrar kavuşur ve İnsuyu Mağarası eski ihtişamına tekrar kavuşur." ifadeleriyle anlattı.

Kurban Bayramı Tatili ve Turizm Sektörüne Etkisi Haber

Kurban Bayramı Tatili ve Turizm Sektörüne Etkisi

Kurban Bayramı tatilinin 4,5 gün olacağı ve kamuda normal mesai düzenine 10 Haziran Salı günü dönüleceğinin açıklanmasının ardından turizmci Hamit Kuk, iç turizmde hareketliliğin düşeceği yönünde bazı endişelere neden olsa da, bu durumun sektörde ciddi bir kayba yol açmayacağını söyledi. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, sosyal medya hesabı üzerinden Kurban Bayramı tatilinin 4,5 gün olacağı ve kamuda normal mesai düzenine 10 Haziran Salı günü dönüleceğini açıkladı. Altun'un açıklamasının ardından planlamalarını 9 gün üzerinden yapan turizm sektöründe bayram tatilinin bu yıl 4,5 gün ile sınırlandırılmasının iç turizmde hareketliliğin düşeceği yönünde bazı endişelere neden olduğunu belirten TÜRSAB Başkan Başdanışmanı turizmci Hamit Kuk, "Bu 4,5 günlük tatil süresinin bizim satışlarımıza ne kadar etkili olacağını önümüzdeki günlerde bakıp göreceğiz" dedi. "İnsanlar bu sefer çok fazla tatil yapamayacak" Turizm sektörünün beklentisinin Kurban Bayramı tatilinin 9 gün olarak açıklanması yönünde olduğunu ve 4,5 gün açıklamasının kendilerini üzdüğünü belirten Kuk, "Önümüzdeki Haziran'ın 6'sında Kurban Bayramı ver. Açıkçası biz turizm sektörü olarak bayramın 9 güne çıkarılmasını bekliyorduk ama, hükümetimiz bir açıklama yaparak sadece 4,5 -5 günlük bir tatil süresi olacağını söylediler. Tabi bu bizi üzdü, çünkü Kurban Bayramı'nda malum insanlarımız ibadetlerini yerine getirip kurbanlarını kesiyorlar. Daha sonra ailelerini ziyaret ediyorlar. Bu iki unsurdan sonra da kalan zaman oluyorsa tatile çıkıyorlar. Şu anda gözüken o ki bu dönemde bu sefer çok fazla tatil yapma fırsatı olmayacak" ifadelerini kullandı. "Bekleyip göreceğiz" Sektör temsilcilerinin bayram tatili için cazip fiyatlarla 4-5 günlük paketler hazırladığını söyleyen turizmci Hamit Kuk, "Esasında oldukça cazip fiyatlarımız da vardı. Özellikle Antalya'da ve Ege bölgesinde 5 yıldızlı otellerde günlük 10-15 bin TL arasında fiyatlarımız var. Bu 4 ve 3 yıldızlı otellerde daha aşağıya düşüyor. 5 İle 7 bin TL arasında değişen fiyatlarla 4-5 günlük değişen paketler halinde tüketiciye sunulmuştu. Şimdi bekleyip göreceğiz. Bu 4,5 günlük tatil süresinin bizim satışlarımıza ne kadar etkili olacağını önümüzdeki günlerde bakıp göreceğiz. Ama 9 günlük bir tatil süresi olsaydı vatandaşlarımızın bu paketlere ilgisinin artacağını düşünüyorum" şeklinde konuştu. "Son dakika 9 güne çıkması satışlara yansımıyor" Son dakika yapılacak bir açıklama ile bayram tatilinin 9 güne çıkartılmasının turizm sektörünün satışlarına yansımadığını belirten Kuk, "Bugün Cumhurbaşkanlığından bir açıklama yapıldı ve bayram tatilinin 9 güne çıkarılmayacağını normal olağan 5 Haziran Arife günü yarım gün tatil ve arkasından 4 günlük kurban bayramının olacağını söylediler. Bu saatten sonra bir değişiklik olacağına çok ihtimal vermiyorum. Ancak olsa bile bunun maksimum önümüzdeki hafta içesinde açıklanması gerekiyor. Çünkü son dakika tatil değişiklikleri ya da 9 güne çıkartılması bizim turizm sektörünün satışlarına maalesef yansımıyor. Bunu geçtiğimiz Ramazan ayında yaşadık. Son dakika 9 güne çıkarılmıştı tatil, ama bu 9 güne çıkmasının bir etkisini göremedik. Çünkü insanlar daha önceden tatil planlarını yapmışlardı" dedi. "Nispeten durgun geçmesi bekleniyor" Hamit Kuk ayrıca haziran ayının tatil için, hem iç pazar hem de yurt dışı pazarı için çok ideal bir ay olduğunun altını çizerek, "Fakat kurban Bayramı 15 Haziran'da ki Lise Geçiş Sınavı ve arkasından da 21-22 Haziran'da Üniversite sınavının hemen öncesine denk geliyor. Dolayısıyla da aileler sınav öncesi pek tatile çıkma eğiliminde değiller. Geçen seneye nispeten biraz daha durgun geçeceğini tahmin ediyoruz" ifadelerini kullandı

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
TOURISMJOURNAL En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.