Hava Durumu

#Almanya

TOURISMJOURNAL - Almanya haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Almanya haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Rusya’dan Türk vatandaşlarına verilen e-vize sayısı açıklandı Haber

Rusya’dan Türk vatandaşlarına verilen e-vize sayısı açıklandı

Bu artışta en büyük etken, 2023 yılının Ağustos ayında başlatılan elektronik vize sisteminin yaygınlaşması oldu. Söz konusu sistem sayesinde yalnızca 2024 yılında 670 binden fazla elektronik vize düzenlendi. Bu, toplam vizelerin yaklaşık yüzde 47’sine denk geliyor. Dışişleri Bakanlığı'nın konsolosluk istatistiklerine göre, vize taleplerinde en çok turistik, ticari, çalışma ve eğitim amaçları öne çıkıyor. 2024 yılı verilerine göre Türkiye, Rusya’ya en fazla vize başvurusu yapan ülkeler arasında yer aldı. Türkiye vatandaşlarına toplamda yaklaşık 39,5 bin klasik vize verildi. Bu rakam, 2023 yılına kıyasla yüzde 32’lik bir düşüşe işaret ediyor. Klasik vizelerin önemli bir kısmı, yaklaşık 25,3 bini turistik amaçlı olarak düzenlendi. Ayrıca Türkiye, elektronik vize düzenleme sıralamasında da üst sıralarda yer aldı. 2024’te Türk vatandaşlarına 42,2 bin elektronik vize verildi. Bu vizeler çoğunlukla akraba ziyareti, iş seyahati ve kısa süreli turistik geziler için tercih edildi. Klasik vize taleplerinde liderlik Çin vatandaşlarına ait; 2024’te Çinlilere toplam 550 binin üzerinde vize verildi. Bunların önemli bir kısmını (yaklaşık 312 bin) elektronik vizeler oluşturdu. Çin’in ardından en fazla klasik vize verilen ülkeler arasında Türkmenistan, Hindistan, Türkiye ve Almanya yer aldı. Türkmenistan vatandaşlarının çoğu turistik vize alsa da, bu vizelerin sıklıkla iş veya akraba ziyareti amaçlı kullanıldığı belirtiliyor. Hindistan vatandaşlarının yarısı ise Rusya’ya çalışmak üzere gelmek için vize başvurusunda bulundu. Rusya’da elektronik vize sisteminin en çok tercih edildiği ülkeler arasında Çin’in ardından Suudi Arabistan, Almanya, Türkiye ve Hindistan geliyor. Elektronik vizelerin işlem süresi daha kısa, başvuru daha kolay ve maliyeti daha düşük olduğu için özellikle sık seyahat eden iş insanları ve eski Rusya vatandaşları tarafından tercih ediliyor. Bu vizeler tek girişli olup, 60 gün içinde kullanılmak ve en fazla 16 gün ülkede kalmak üzere düzenleniyor. 2024 yılında Rusya’ya toplamda 16,7 milyon yabancı giriş yaptı. Bu sayı, 2023’e göre yaklaşık 1,3 milyon artışa işaret ediyor. Turistik amaçlı ziyaretlerde ise artış daha çarpıcı: FSB verilerine göre geçen yıl Rusya’ya turizm amacıyla yapılan seyahatler önceki yıla kıyasla 2,3 kat artarak 1,5 milyona ulaştı. Ancak uzmanlara göre bu rakamlar, birçok ülke ile yürürlükte olan vizesiz rejim ve çok girişli vizeler nedeniyle tek başına ülkeye olan ilgiyi tam olarak yansıtmıyor.

Boubon Antik Kenti’nden kaçırılarak yurt dışına çıkarılan bronz heykeli, 65 yıl sonra Türkiye’ye teslim edildi Haber

Boubon Antik Kenti’nden kaçırılarak yurt dışına çıkarılan bronz heykeli, 65 yıl sonra Türkiye’ye teslim edildi

Roma İmparatoru Marcus Aurelius'un Boubon Antik Kenti'nden kaçırılarak yurt dışına çıkarılan bronz heykeli, 65 yıl sonra Türkiye'ye teslim edildi. Roma İmparatoru Marcus Aurelius'un Boubon Antik Kenti'nden kaçırılarak yurt dışına çıkarılan bronz heykeli, 65 yıl sonra Türkiye'ye iade edildi. Amerika Birleşik Devletleri'nin Ohio eyaletinde bulunan Cleveland Sanat Müzesi'nde düzenlenen resmi törenle gerçekleştirilen teslim sürecine, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı katıldı. Cleveland Sanat Müzesi koleksiyonunda yer alan ve Marcus Aurelius'u bir filozof olarak betimleyen nadir bronz eser, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın yürüttüğü uzun soluklu diplomatik, hukuki ve bilimsel çalışmalar neticesinde Türkiye'ye kazandırıldı. "Uzun yolculuğu, ait olduğu topraklarda son bulmuş olacak" Gelişmeyi sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla duyuran Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı, şu ifadelere yer verdi: 1960'lı yıllarda Boubon Antik Kenti'nden yasa dışı yollarla yurt dışına çıkarılan ve Roma İmparatoru Marcus Aurelius'u filozof kimliğiyle betimleyen eşsiz bronz heykel, 14 Nisan 2025 tarihinde Cleveland Sanat Müzesi'nde düzenlenen törenle resmen Türkiye'ye iade edilmiştir. Yaklaşık 65 yıl süren bilimsel, hukuki ve diplomatik girişimlerin ardından, Marcus Aurelius'un heykeli nihayet ait olduğu Anadolu topraklarına dönmektedir. Söz konusu eser, Türkiye'ye getirilişinden önce, 3 ay süreyle Cleveland Sanat Müzesi'nde özel bir sergi kapsamında ziyaretçilerin ilgisine sunulacaktır. Temmuz ayında ise ülkemizde, kendi kültürel bağlamı içerisinde yeniden hayat bulacaktır. Böylelikle, Marcus Aurelius'un uzun yolculuğu, ait olduğu topraklarda son bulmuş olacaktır." Boubon'dan Cleveland'a uzanan kaçakçılık hikâyesi Marcus Aurelius heykeli, 1960'lı yıllarda Burdur'daki Boubon Antik Kenti'nde gerçekleştirilen izinsiz kazılar sonucu gün yüzüne çıkarılmış, ardından yasa dışı yollarla Türkiye dışına çıkarılmıştı. 1980'li yıllardan itibaren Cleveland Sanat Müzesi koleksiyonuna dâhil edilen eser, Türkiye tarafından onlarca yıl süren titiz takibe konu oldu. Boubon kökenli eserler, Prof. Dr. Jale İnan'ın öncülüğünde yapılan akademik çalışmalarla uluslararası kamuoyunun gündemine taşınırken, 2021 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın New York Manhattan Bölge Savcılığı ve ABD İç Güvenlik Soruşturmaları Birimi (HSI) ile kurduğu iş birliği sürecin seyrini değiştirdi. Bu iş birliği sayesinde Lucius Verus, Septimius Severus ve İmparator Caracalla'ya ait heykellerin de aralarında bulunduğu çok sayıda Boubon kökenli eser Türkiye'ye kazandırıldı. Bilimsel kanıtlar ortaya konuldu Heykelin Boubon Antik Kenti'ndeki Sebasteion yapısına ait olduğu; arkeolojik bulgular, akademik yayınlar, tanık ifadeleri ve bakanlık arşivlerinden elde edilen belgelerle bilimsel olarak ortaya kondu. Bu bulgular ışığında, Manhattan Bölge Savcılığı ve HSI 2023 yılında heykele el koydu. Cleveland Sanat Müzesi'nin kaygılarını gidermek amacıyla 2024 yılında Türk ve Amerikalı uzmanlarca ortak çalışmalar yürütüldü. Heykelin silikon ayak kalıplarının Boubon'daki kaidelerle birebir uyum göstermesi, ayrıca Almanya'daki Curt Engelhorn Arkeometri Merkezi'nde yapılan analizlerin eserin uzun süre Boubon'da toprak altında kaldığını doğrulaması, iade kararını pekiştirdi. Örnek bir iş birliği modeli Cleveland Sanat Müzesi, Türkiye'nin sunduğu kapsamlı bilimsel veriler karşısında etik ve yapıcı bir yaklaşım sergileyerek eserin iadesini kabul etti. Marcus Aurelius heykelinin Türkiye'ye dönüşü, kültürel mirasın korunması adına uluslararası düzeyde örnek bir iş birliği modeli olarak öne çıkıyor. Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı'nın da hazır bulunduğu teslim töreni, kültürel adaletin tesisi ve tarihî eser kaçakçılığıyla mücadelede diplomatik, hukuki ve bilimsel iş birliğinin gücünü bir kez daha ortaya koydu.

Türkiye’nin Sağlık Turizminde Yeni Trendi: “Obezite Cerrahisi” Haber

Türkiye’nin Sağlık Turizminde Yeni Trendi: “Obezite Cerrahisi”

Sağlık turizmi potansiyeli her yıl artan Türkiye, obezite cerrahisinde birçok ülkeden talep görüyor. Dominik Cumhuriyeti, Brezilya, İtalya gibi yaklaşık 20 ülkeden talep gören Trabzon'da hastalar başarılı yöntemlerle obeziteden kurtarılarak ülkelerine geri dönüyor. Dünya genelinde yaygın olarak görülen obezite, her geçen gün daha da artan bir halk sağlığı problemi haline geldi. Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) açıkladığı verilere göre Avrupa'da obezitede ilk sırada yer alan Türkiye, mücadele yöntemlerinde de en çok tercih edilen ülkeler arasında yer alıyor. Tüp mide ameliyatı, mide balon ve mide botoks gibi uygulamalar ile hastalar obeziteden kısa sürede kurtarılıyor. Sağlık turizminde her geçen yıl ivme kazanan Trabzon, obezite ile mücadelede de adından söz ettiriyor. Kentte Dominik Cumhuriyeti, Brezilya, İtalya gibi yaklaşık 20 ülkeden gelen hastalar yapılan başarılı yöntemler ile tekrar sağlığına kavuşarak ülkelerine geri dönüyor. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Serkan Tayar, obezitenin yandaş hastalıklar ile birlikte yaşamı tehdit eden süreçlere yol açtığını söyledi. Tayar, "Maalesef ki Avrupa'da şuanda obezitede Türkiye birinci sırada. Dünyada da ilk 10 içerisindeyiz. O yüzden çağımızın sorunu daha da önemlisi ülkemizin sorunu. Obezite yandaş hastalıklar birlikte yaşamı tehdit eden süreçlere yol açabiliyor. O yüzden obezite ile mücadele farkındalığı oluşturmak çok önemli" dedi. Yapılan yöntemlerin ardından hastanın bir yıl içerisinde ideal kilosuna kavuştuğunu kaydeden Tayar, "Obezite ile mücadelede elimizde çok güçlü argümanlarımız var. Bunlardan en önemlisi tüp mide ameliyatı. Vücut kitle endeski uygun hastalarda 4 tane küçük delikten yaptığımız yaklaşık yarım saat süren ve hastanın bir yıl içerisinde ideal kilosuna kavuştuğu bir ameliyat. Onun dışında mide balon uygulaması, mide botoks uygulaması ve Tip 2 diyabeti olan kontrolsüz şeker hastalarında gastrik by-pass gibi obezite ve yandaş hastalıklardan kurtulacak argümanlarımız elimizde var" şeklinde konuştu. "Yaklaşık 20 ülkeden gelen hastalarımızla obezite ile mücadeleye devam ediyoruz" Birçok ülkeden obezite hastalarının Trabzon'a gelerek sağlığına kavuştuğunu söyleyen Tayar, "Ülkemiz sağlık turizm açısından çok cazip bir yer. Hekimlerimiz çok iyi. Yurtdışından çok talep ve rağbet görüyoruz. Yaklaşık 20 ülkeden gelen hastalarımızla obezite ile mücadeleye devam ediyoruz. Yurtdışından çok sık gelen hasta portföyümüz var. Dominik Cumhuriyeti, Brezilya'dan gelen hastalarımız oluyor. Almanya, Hollanda, Belçika, Fransa, Avusturya gibi ülkeler çok rutin hasta popülasyonumuzun olduğu yerler. Gürcistan'dan çok hastamız var. Rusya, Azerbaycan, Ürdün, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerden gelen hastalarımızda oluyor. Yurtiçi hastalarımızı saymıyorum bile. Trabzon'a çeşitli illerden gelen hastalarımız oluyor" diye konuştu. "Hastaların değişimlerini gördüğümüzde inanılmaz mutlu oluyoruz" Obezitenin genç yaşlarda geri dönüşü olmayan bazı hastalıklara yol açabileceğini belirten Tayar, "Bizim mesleki motivasyonumuzu sağlayan şey hastaların olumlu geri dönüşleri. Biz hastaları ameliyat edip bırakmıyoruz. Sonraki takipleri de çok önemli. Hastaların değişimlerini gördüğümüzde inanılmaz mutlu oluyoruz. Obezite estetik bir ameliyat değil. Özellikle genç popülasyonda estetik kaygısı ile yapılması gibi planlanıyor. Obezite gerçekten genç yaşlarda geri dönüşü olmayan bazı hastalıklara yol açıyor. Kalp, tansiyon, şeker, boyun fıtığı gibi ciddi sıkıntılara yol açabiliyor. Kilo verdikçe yaşam kalitesinin artması onu hem sistemik hastalıklardan koruyor hem de psikolojik olarak etrafındaki insanlarla sosyo-kültürel daha rahat iletişim kurmasını sağlıyor" ifadelerini kullandı.

Turizmde bu yıl için hedef açıklandı: 65 milyar dolar gelir Haber

Turizmde bu yıl için hedef açıklandı: 65 milyar dolar gelir

Türkiye, son yıllarda turizmde gerçekleştirdiği atılımlar, elde ettiği gelir ve turist sayısıyla dünyanın önde gelen ülkeleri arasında ilk sıralarda yer alıyor. Ekonomiye önemli katkılar sağlayan turizmde yeni rotalar tanıtmayı hedefleyen turizm acenteleri ise bu yıl da gelirlerin, hedeflenen rakamlara ulaşacağını öngörüyor. TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanı Bağlıkaya, Türkiye'nin turizmde dünyada ilk sıralar içinde yer aldığını ve bu başarının sürdürülebilir kılınması için sektör olarak üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmeye hazır olduklarını belirtti. Türkiye'de Ramazan Bayramı dolayısıyla sezonun erken açılacağını kaydeden Bağlıkaya, "Ramazan Bayramı ile sezon bu sene biraz daha erken başlayacak gibi gözüküyor. Okullarda ikinci dönem ara tatili de bu dönemde başlayacak. Dolayısıyla güzel bir tatil fırsatı çıkacak. İç turizmde hareketlilik olacak. Yurt dışı işleri, zaten nisan ayıyla başlayacak. Yani, şu anda beklentimizin düşük olduğu bir pazar yok. Her yerde olağan artışlarımız devam edecek." dedi. Dünya genelinde turist sayısı ve turizm gelirlerindeki yükselişin Türkiye'de de benzer bir şekilde gerçekleştiğini aktaran Bağlıkaya, Türkiye'nin güvenli bir turizm destinasyonu imajını korumak için çaba harcadıklarını ifade etti. "2025'te de rekorlar kırmaya devam edeceğiz" Turizmde Türkiye'nin ana pazarlarının Almanya, Rusya ve İngiltere olduğunu kaydeden Bağlıkaya, bu pazarlardaki güçlü ilişkileri korumak ve geliştirmek için yoğun çaba sarf ettiklerini belirtti. Orta Avrupa ülkelerinin özellikle kültür ve tarih turizmi açısından önemli bir potansiyele sahip olduğunu ve bu bölgelerden ciddi turist akışı beklediklerini dile getiren Bağlıkaya, "Türkiye, başka hangi sektörde dünyada dördüncü? Turizm, ülkemizin döviz girdisi, istihdam ve tanıtımı açısından vazgeçilmez bir sektör. 2025'te de rekorlar kırmaya devam edeceğiz. Bu başarı, sektördeki tüm paydaşlarımızın özverili çalışmaları sayesinde gerçekleşecek." diye konuştu. Bu yıl için turizm gelir hedeflerinden bahseden Bağlıkaya, "Bakanlığımızın beklentileri doğrultusunda, geçen yılın geliriyle bu yılın geliri arasına yüzde 10'luk bir artış hedefi koyduk. Geçen yılı 60 milyar dolarla kapatmıştık, bu yıl hedefimiz 65 milyar dolara ulaşmak. Bu konuda sürpriz beklemiyorum, hedefe ulaşmak için tüm gücümüzle çalışacağız." ifadelerini kullandı. Turizmde değişen eğilimlere ve turistlerin beklentilerine dikkati çeken Bağlıkaya, şöyle devam etti: "Artık turistler deniz, kum, güneş üçlüsüyle yetinmiyor. Gastronomi, kültür, inanç ve sağlık turizmi gibi farklı alanlarda da deneyimler yaşamak istiyorlar. Biz de TÜRSAB olarak, bu trendleri yakından takip ediyor ve Türkiye'nin turizm çeşitliliğini artırmak için çalışıyoruz." Türkiye'nin turizm potansiyelini artırmak için yeni destinasyonlar keşfetmenin ve mevcut destinasyonları daha iyi tanıtmanın önemine değinen Bağlıkaya, TÜRSAB olarak bu konuda önemli çalışmalar yürüttüklerini dile getirdi. Özellikle Anadolu'nun gizli kalmış köşelerini turizme kazandırmayı hedeflediklerine işaret eden Bağlıkaya, turizmi 12 aya ve 81 ile yaymak amacıyla gerçekleştirdikleri "Turizm Yüzyılı Projesi"nin tüm hızıyla devam ettiğini, tanıtılacak ürün ve bölgeleri seçme konusunda üniversite ve yerel yönetimlerle işbirliği içinde çalıştıklarını söyledi. TÜRSAB'ın, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde (KKTC) gerçekleştireceği yeni projeden bahseden Firuz Bağlıkaya, "Ada Kıbrıs projesi gibi yeni projelerle turizmde çeşitliliği artırmayı hedefliyoruz. Çok belli ürünlerle anılan KKTC, aslında çok güzel bir aile tatil destinasyonu. KKTC'nin tanıtımı için 250 seyahat acentesiyle bir program gerçekleştireceğiz." şeklinde konuştu. "Her ürünle rekabet edebiliriz" Bağlıkaya, son yıllardaki çalışmalarla Türkiye'nin gastronomi potansiyelini gerçekleştirmede önemli adımlar atıldığına değinerek, "Mardin'de, Gaziantep'te çok iyi lezzet durakları var. Artık turistler ve gezginler, tek amaç için seyahat etmiyor. Yani muhakkak yanına bir şey dahil etmek gerekiyor ürünün. Bizde de her ürünle rekabet edebilecek düzeyde ürün zenginliği var." dedi. Turizmde acentelerin başat bir role sahip olduğunun altını çizen Bağlıkaya, şunları kaydetti: "Hastaneler ve hastalar orada duruyor. Sağlık turizmini, seyahat acenteleri yapabilir, başkası yapamaz. Gastronomi turizmi için her yerde güzel restoranlarımız var. Oteller var, müşteri yok, ne işe yarar? Bunları deneyimlemek isteyen insanlar da var ama bunu bir ürün haline getirmezsen, satılabilir bir hal almıyor. Dolayısıyla pazarlanabilir bir ürün haline gelmiyor. Türkiye'ye gelen turistin yüzde 85'i organize turlarla, yani seyahat operatörleriyle gelir. Bir turizm ürünü elde etmek için seyahat acentesi lazım."

Samsun’a Turist Akını: Ocak Ayında 40 Bine Yakın Konaklama Haber

Samsun’a Turist Akını: Ocak Ayında 40 Bine Yakın Konaklama

SAMSUN (İHA) - Türkiye Turizm, Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA) verilerine göre, 2025 yılının Ocak ayında Samsun’da turizm hareketliliği dikkat çekti. Şehirde, 38 bin 279 yerli ve bin 516 yabancı olmak üzere toplam 39 bin 795 turist konaklama tesislerinde en az bir gece geçirdi. Karadeniz’in turizmde parlayan yıldızlarından biri haline gelen Samsun, tanıtım ve turizm geliştirme çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. SAMSUN YABANCI TURİSTLERİN DE GÖZDESİ Samsun’da konaklayan yabancı turistlerin uyrukları Gürcistan, Özbekistan, Rusya, Almanya, Çin, Azerbaycan, İngiltere, Irak, İsviçre ve Hollanda olarak sıralandı. TGA’nın dijital iletişim çalışmaları kapsamında 6 ülkede yürütülen dijital banner kampanyalarıyla toplamda 2,7 milyon gösterim sağlandı. Bu kampanyalar sayesinde "goturkiye" web sitesi üzerinden Samsun’un uluslararası tanıtımı yapıldı. SAMSUN’DA 149 TURİZM TESİSİ BULUNUYOR Sürdürülebilir turizm hedefleri doğrultusunda Samsun’daki konaklama tesislerinin sayısı da artıyor. TGA verilerine göre, şehirde toplam 149 tesis bulunuyor. Bunlardan 38’i turizm işletme ve yatırım belgeli, 85’i basit konaklama turizm işletme belgeli, 16’sı ise belediye ruhsatlı. Şehirdeki 139 tesisin belgelendirme süreci tamamlanırken, geri kalan 10 tesisin belgelendirme süreci devam ediyor. İl tanıtım ve geliştirme çalışmalarının hız kesmeden sürdüğü belirtiliyor.

Turizm Sezonu Dört Bayramla Erken Başlıyor Haber

Turizm Sezonu Dört Bayramla Erken Başlıyor

Bu yıl turist ve gelir rekoru kırmayı hedefleyen turizm sektörü, art arda gelen dört önemli bayram sayesinde sezona hızlı bir başlangıç yapıyor. 21 Mart’ta kutlanacak Nevruz, 30 Mart’taki Ramazan Bayramı, nisan boyunca sürecek Paskalya ve mayısta gerçekleşecek Rusların Zafer Bayramı, turizmde hareketliliği artıracak. Özellikle Ramazan Bayramı’nın okulların ara tatiliyle çakışması, iç turizmi canlandıracak önemli bir avantaj olarak görülüyor. YÜKSEK SEZON ERKEN BAŞLADI Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (AKTOB) Başkanı Kaan Kaşif Kavaloğlu, Ramazan Bayramı’nda yoğun rezervasyon alacaklarını ve bu tarihin turizm sezonunu erkene çektiğini belirtti. Antalya’da hava sıcaklıklarının 22-25 derece arasında seyrettiğini vurgulayan Kavaloğlu, tatilcilerin ilgisinin yüksek olduğunu ifade etti. Avrupa’dan gelen Paskalya tatilcilerinin de bu yoğunluğu artıracağını ve nisan ayının oldukça hareketli geçeceğini söyledi. DÖRT BAYRAM, DÖRT BÜYÜK PAZAR Turizmci İsmail Çağlar da Nevruz ve Ramazan Bayramı ile sezonun erken açılacağını belirtti. Nevruz’da Orta Asya ve İran’dan gelen turistlerin, Ramazan Bayramı’nda ise iç pazarın canlanacağını dile getirdi. Paskalya döneminde başta Almanya olmak üzere Avrupa’dan yoğun bir talep beklediklerini ekledi. ITB Berlin Fuarı ve genel verilere bakarak, mayıs ayının da Rusların Zafer Bayramı ile sezonun yüksek tempoda devam edeceğini ve geçen yıla kıyasla yüzde 5’lik bir artış öngördüklerini açıkladı. HANGİ BAYRAMDA KİMLER GELİYOR? Nevruz (21 Mart): Türkiye Cumhuriyetleri ve İran’dan yoğun talep bekleniyor. Ramazan Bayramı (30 Mart - 1 Nisan): İç pazarın en hareketli olduğu dönem olacak. Paskalya (Nisan boyunca): Başta Almanya olmak üzere Avrupa’dan turist akını yaşanacak. Rusların Zafer Bayramı (9 Mayıs): Rusya’dan büyük bir ziyaretçi akışı gerçekleşecek. Bu dört bayram sayesinde turizm sektörü, 2025 yaz sezonuna güçlü bir giriş yaparak rekor kırmayı hedefliyor.

Türk Turizmciden Baltık Pazarına Dev Yatırım Haber

Türk Turizmciden Baltık Pazarına Dev Yatırım

Türkiye’nin en büyük tur operatörlerinden biri olan Anex Tour’un sahibi Neşet Koçkar, Baltık turizm pazarına güçlü bir giriş yapmaya hazırlanıyor. Daha önce Almanya ve Rusya’nın en büyük tur operatörlerini bünyesine katan Koçkar, şimdi de Litvanya merkezli AB Novaturas’ın en büyük hissedarlarından biri oluyor. Litvanya’daki Nasdaq Vilnius Borsası’nda işlem gören Novaturas’ın yaptığı açıklamaya göre, şirketin en büyük dört hissedarı olan Ugnius Radvila, Rytis Sumakaris, Vidas Paliunas ve UAB Willgrow, ellerindeki hisseleri Koçkar’a devretti. Bu anlaşmayla birlikte Koçkar, Baltıkların en büyük turizm şirketinin yüzde 33,2 hissesine sahip olacak. Resmi onay sürecinin tamamlanmasının ardından satın alma işlemi resmileşecek. BALTIK PAZARINDA GÜÇLÜ OYUNCU 1999 yılında kurulan Novaturas, Baltık bölgesinin en büyük tur operatörü konumunda. Litvanya, Estonya ve Letonya’da charter uçuşları düzenleyen şirket, pazarın yüzde 40’ına hakim. Ayrıca şirket, Polonya’da 400’den fazla seyahat acentesiyle iş birliği yaparak geniş bir müşteri ağına hizmet veriyor. 2018 yılında Nasdaq Vilnius Borsası’nda halka açılan Novaturas, 2024 yılı itibarıyla 201 milyon Euro gelir elde etti. Aynı yıl Litvanya, Letonya ve Estonya’dan toplam 239 bin yolcuyu tatil destinasyonlarına taşıdı. ANEX TOUR’UN BÜYÜME HAMLESİ Neşet Koçkar’ın sahibi olduğu Anex Tour, büyüme stratejisini satın almalarla güçlendiriyor. 2019’da Rusya’nın köklü tur operatörlerinden Intourist’i bünyesine katan şirket, 2020’de iflas eden Thomas Cook’un Almanya’daki markalarından Neckermann Reisen’i de satın alarak Avrupa pazarındaki yerini sağlamlaştırdı. Almanya’da Thomas Cook’un diğer markaları Öger Tours ve Bucher Reisen’i de satın alan Anex, dünya çapında 20’den fazla ülkede ofisi bulunan ve 6 bin 500 kişiye istihdam sağlayan dev bir turizm şirketi konumunda bulunuyor. Anex Tour, Türkiye’ye turist getiren en büyük şirketlerden biri olarak 2021 yılında 1 milyon 460 bin turisti Türkiye’ye taşıdı. Bu turistlerin 1 milyon 255 bini Antalya’yı, 205 bini ise Ege bölgesini tercih etti. Şirketin en güçlü olduğu pazar ise Rusya oldu.

Çimsa, 5 Yılda Değerini 7 Kat Artırdı Haber

Çimsa, 5 Yılda Değerini 7 Kat Artırdı

İSTANBUL (İHA) - Çimsa, İrlanda ve Birleşik Krallık pazarlarında önemli bir oyuncu olan Mannok’u satın alarak Sabancı Holding’in bugüne kadarki en büyük yurt dışı yatırımını gerçekleştirdi. Son beş yılda piyasa değerini yaklaşık yedi kat artırarak 1,4 milyar dolar seviyesine ulaştı. Yapı malzemeleri sektöründe dünya çapındaki varlığını güçlendirmeye devam eden Çimsa, ABD ve Avrupa’daki etkisini artırmayı hedefliyor. Mannok’un portföyüne katılmasıyla, çimento bazlı ürünlerin yanı sıra yalıtım malzemeleri ve geri dönüştürülmüş plastik ambalaj üretimi gibi alanlarda da faaliyet göstermeye başlayan Çimsa, bu hamleyle hem ürün çeşitliliğini artırdı hem de pazar genişlemesi sağladı. 2024 YILINDA TÜRKİYE’NİN YURT DIŞINDA EN BÜYÜK SATIN ALMASI Sabancı Holding Malzeme Teknolojileri Grup Başkanı Burak Orhun, Mannok’un satın alınmasının sadece Sabancı için değil, Türkiye için de önemli bir adım olduğunu belirterek, KPMG’nin raporuna göre bunun 2024’te bir Türk şirketi tarafından gerçekleştirilen en büyük yurt dışı yatırımı olduğunu vurguladı. Orhun, dünyadaki rekabetin artık malzeme odaklı ilerlediğini ve Sabancı’nın bu alanda öncü olmayı sürdüreceğini ifade etti. "İleri malzemeye ve malzeme teknolojilerine hakim olmak, artık şirketlerin en öncelikli gündemlerinden biri. Bugün beton, sudan sonra dünyada en çok kullanılan ikinci malzeme. Bu malzemeyi bir günde ikame etmek tabii ki mümkün değil. Ama bizim vizyonumuz; teknolojiyi, inovasyonu kullanarak, sürdürülebilirliği pusula kabul ederek, bu yolculuğa ışık tutmak. Geliştirilen teknolojilerin müşterisi değil, geliştiricisi olmak" dedi. Mannok satın almasının küresel etki yaratma yolunda tarihi bir adım olduğunu söyleyen Orhun, Sabancı Holding’in 2029’a kadar Malzeme Teknolojileri Grubu’nun net aktif değer içindeki payını yüzde 20’ye çıkarmayı hedeflediğini belirtti. Bu doğrultuda, Amerika ve Avrupa’da büyük çaplı satın almalar yapmaya devam edeceklerini açıkladı. ÇİMSA, KÜRESEL OYUNCU OLMA YOLUNDA İLERLİYOR Çimsa CEO’su Umut Zenar, şirketin son yıllardaki dönüşümünde yurt dışı yatırımların kritik bir rol oynadığını belirtti. 2021’de İspanya’daki Bunol satın alımıyla beyaz çimento üretiminde önemli bir konuma geldiklerini belirten Zenar, "Avrupa’daki bu büyüme adımımızı Amerika coğrafyasına taşımak adına, ABD’de var olan beyaz çimento tesisimize ek olarak, gri çimento öğütme tesisinin inşaatına devam ediyoruz. Bu tesisimizi bu yıl içerisinde devreye alacağız. Son olarak, Mannok’u bünyemize katarak hem ürün hem de coğrafi çeşitlilik anlamında çok önemli bir adım attık. Bu üç yatırımın toplam büyüklüğü yaklaşık 600 milyon dolar. Ancak burada asıl kritik nokta, bu yatırımlarla birlikte Çimsa’nın artık sadece bir çimento ihracatçısı olmaktan çıkıp, dünyanın farklı coğrafyalarında üretim ağı olan küresel ölçekte rekabet eden güçlü bir yapı malzemeleri şirketine dönüşmesi" dedi. "Küreselleşmeyi yalnızca üretim tesisleri açmakla sınırlı görmüyoruz" diyen Zenar, 2023 yılında, Avrupa’nın sanayi ve inovasyon üssü Münih Teknik Üniversitesi bünyesinde Sabancı Teknoloji Merkezi’ni açtıklarını hatırlattı. Burada, özel ürünler geliştirirken, müşteri ilişkilerini de derinleştirdiklerini ekledi Mannok’un satın alınmasıyla birlikte, Çimsa’nın döviz bazlı satış oranı yüzde 70’in üzerine çıktı. Şirket, İspanya ve ABD yatırımlarına ek olarak İrlanda ve Birleşik Krallık pazarlarında da güçlü bir varlık göstermeye hazırlanıyor. Çimento ve prekast ürünlerinin yanı sıra yalıtım malzemeleri ve geri dönüştürülmüş plastik ambalaj üretimi de Çimsa’nın genişleyen portföyünde yer alıyor. Zenar, 2025 itibarıyla bu satın almanın etkilerinin daha net görüleceğini ve Çimsa’nın küresel bir yapı malzemeleri şirketi olarak daha da güçleneceğini ifade etti.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.