Hava Durumu

#Akdeniz Üniversitesi

TOURISMJOURNAL - Akdeniz Üniversitesi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Akdeniz Üniversitesi haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Hıdırellez: Doğanın Büyülü Uyanışı ve Hızır'a Adanan Ritüeller Haber

Hıdırellez: Doğanın Büyülü Uyanışı ve Hızır'a Adanan Ritüeller

Eski çağlardan bu yana insanlar bahar mevsimiyle doğanın uyanışını şenliklerle kutlarlar. Hıdırellez de bir mevsim/bahar bayramıdır. Bu bayramın ana karakterleri, Hızır ve İlyas’tır. İnanışa göre, Hızır âb-ı hayat suyunu içtiği için ölümsüzdür. Halk arasında Ledün İlmine vakıf olan bir peygamber ya da ilhamla Allah’tan gelen gizli bilgiye sahip olan bir veli olarak anılmaktadır. Hızır ve İlyas senede sadece bir gün buluşurlar. İşte o gece; 5 Mayıs’ı, 6 Mayıs’a bağlayan gecedir. İnsanlar öyle inanır ki bu mucizeye, bu geceyi kutsal sayarlar. Evlerine bereket dolsun, kısmetleri açılsın, hasatları ve hayvanları bereketli olsun, dilekleri gerçekleşsin, hastaları iyileşsin diye çeşitli ritüeller yaparlar. Hıdrellez gecesinin dışında da inanışa göre beklenmedik zamanlarda farklı şekillerde insanların karşısına çıkan Hızır, insanları sınar, yüreği temiz olan insanlara yardım eder. Hızır Kültünün Ortaya Çıkışı Bahara geçiş kutlamalarının kökenine bakıldığında eski çağlara kadar gitmek gerekir. Babil, Sümer, Hitit, Mısır, Anadolu, Mezopotamya, İran ve Yunanistan medeniyetleri incelendiğinde, bu topluluklarda inanılan kutsal güçlere, tanrı ve tanrıçalara kurbanların sunulması, ateş/tütsü yakılması gibi kutsallaştırılmış davranışların var olduğu görülmektedir. Sümer’de İnanna ve Dumuzi, Babil’de İştar ve Tammuz, Mısır’da İsis ve Osiris, Yunan’da Demeter ve Persephone buluşma mitleri doğanın uyanışının ve bereketin habercisi olmuştur. Bu buluşmalar şenliklerle kutlanmıştır. Mezopotamya inanışlarında Dumuzi (Sümer)/Tammuz (Babil) hayvanların, çobanların, ekinlerin koruyucusudur. Senenin yarısını yer altında geçiren bu tanrı, eşi İnanna/İştar ile buluşmak için yeryüzüne çıkarken doğa yeniden neşelenir. Bu buluşma bir nevi düğün gibi betimlenirken, dünyaya bahar gelir. Sümer Gılgamış Destanında insanüstü güce sahip olan Kral Gılgamış, yol arkadaşı Enkidu ölünce çok üzülür ve ölümsüzlük otunu aramaya çıkar. Yerini bilen tek kişi ise ebedî hayat süren Ziusudra (Sümer)/Utnapiştim’dir (Babil). Bu kişi, Hızır ile özdeşleştirilir. Mısır inanışlarında da kardeşi Seth tarafından öldürülen ve karısı İsis tarafından büyü ile canlandırılan Osiris’in dirilişi şenliklerle kutlanırdı. Şenlikler, Nil sularının çekilip, tohumların toprağa ekileceği dönemde yapılırdı. Yani yer altı tanrısı Osiris'in dirilişi bir nevi doğanın dirilişini sembolize ederdi. Yunan mitlerinde ise Zeus ile Demeter'in kızı olan Persephone (Kore), yeraltı Tanrısı Hades tarafından yer altına kaçırılır. Ölüler diyarının tanrıçası olur. Annesi bereket tanrıçası Demeter ile yılın yarı zamanını geçirmek için yeryüzüne çıkar. Kızına kavuşan Demeter sevincinden dünyaya baharı getirir, doğayı bereketlendirir. İskender Efsanesinde ebedî hayat suyunu arayan İskender, balığı canlandıran suyun aktığı çeşmeden su içen aşçısı Andreas’ı çeşmeyi tekrar bulamayınca denize atar. Bu efsanede Andreas, Hızır’ın özellikleriyle anılır. Türklerin geleneksel eski dini Tengrizm’de de Gök Tanrı, insanlara iyilik etmesi için aksakallı bir ihtiyar olarak tasvir edilen Boz Atlı Yol İyesi olarak anılan koruyucu bir ata ruhunu görevlendirir. Türklerin İslamiyet’e geçişi ile birlikte İslam kültüründe benzer özelliklerle tasvir edilen Hızır, Boz Atlı Yol İyesi’nin yerini alır. Oğuz Kağan Destanında Oğuz Kağan’a bir erkek bozkurt yol kılavuzluğu eder ve kaybolur. Bu kurt, Hızır olarak anılır. Dede Korkut, Manas Destanı gibi birçok halk anlatılarında da Hızır’ın adı pek çok yerde geçer. Kuran’da Kehf suresinde Hz. Musa ile “kullarımızdan bir kul” ifadesiyle tanımlanan bilge, Hızır olarak yorumlanmaktadır. Tasavvufta abdalların reisi olarak anılan Hızır, Alevi-Bektaşi kültüründe on iki posttan/makamdan “mihmandar” postunun sahibidir. Yine Alevi-Bektaşi kültüründe kırmızı atı olduğuna inanılan Düzgün Baba, insanlara ihtiyaç duyduklarında yardım eder. Mevlana da Şems’i, ikinci Hızır olarak tanımlar. Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde, İlyas’ın karada insanlara hizmet ettiğini, Hızır’ın ise denizde hizmet ettiğini yazar. Müslüman ve Hristiyanların birlikte yaşadığı dönemlerde kültürel etkileşimler olurken, halk inanışların da Circis (Cercis/Curcis) peygamber ile karıştırılan Aziz George (Georgios/Georges) ve yaptığı iyiliklerle anılan Aziz Nikolaos Hızır kültüyle özdeşleştirilir. Hristiyanlık dünyasında Paskalya ve Aya Yorgi, Yahudilikte Pesah adıyla anılan mevsim kutlamaları da İslam kültüründe Hızır ve İlyas karakterlerine dair yapılan kutlamalarla aynı görevi üstlenir. Yahudi Efsanesinde Yeşua’ya yoldaşlık eden İlya peygamber, Hızır gibi bir takım gizemli işler yaparken betimlenir. Hıdırellez Kutlamaları   Hıdırellez gecesi gelmeden önce kınalar yakılır, evler temizlenir, temiz kıyafetler hazırlanır. Bazı yörelerde Hızır orucu tutulur. Hıdırellez günü eş-dost buluşmalarında yenmesi için pilavı, çörek, börek, sütlaç gibi yiyecekler hazırlanır. Hıdırellez günü ise ev temizlenmez, dikiş dikilmez, tarla sürülmez, çamaşır yıkanmaz, ağaç kesilmez. Hıdırellez günü sabah erkenden pencereler ve kapılar açılır. Bereket ve sağlık duaları edilir. O gün mezarlıklar ya da türbeler ziyaret edilir. Hızır’ın uğradığı düşünülen “Hızır kapısı” adı verilen kale, yatır gibi yerlere ya da Hızır’ın İlyas ile buluştuğu düşünülen yeşillik kırlara akrabalar ve komşularla gidilir. Bazı yörelerde Hızır hakkı için Hızır kapılarında kurbanlar kesilir. Topluca eğlenceler yapılır. Hıdırellez’in sembolü haline doğanın yeniden canlanması simgeleyen bir ateş yakılır. Geçmiş yılın rehavetini üstünden atmak için ateşin üstünden atlanır. Hıdırellez Ritüelleri Bereket ve şans için Hıdırellez gecesi tepsi içine çeşitli tahıllar, ekmek ve su bırakılır. Dolaplar, yağ kapakları, un çuvalları, kapı, pencere, ambar, cüzdan ve yiyecek kapılarının ağzı bereketli olsun diye açık bırakılır. Köylerde Hıdırellez günü sabah namazı kılınıp, tarlalar dolaşılır ve ambara/depolara gelinip bereket dilenir. Kuraklık var ise yağmur duası yapılır. Gün doğmadan çiçek ve otların üstündeki çiğler toplanarak sütün içine koyup, süt mayalanır. Karınca yuvasından toprak alınıp, toprak kesesi yapılır. Kese mutfağa konur. İçinde para olan keseler gül dalına asılır. Pencere önlerine para bırakılır. Ertesi gün para alınıp, cüzdana konur ve yıl boyunca harcanmaz. Sağlık, şifa ve güzellik için gece gül dalına eşyalar asılır ve sabah giyilir. Gece bir kovaya su konur, sabah bu su ile yıkanılır. Bazı yörelerde bu suya toplanan çeşitli konur ve kaynatılır. Hıdırellez sabahı su kenarına gidilir, el ve yüz yıkanır. Ya da su eve getirilir banyo yapılır. Yine güzelleşmek ya da vücuttaki hastalıklarından kurtulmak için sabah bitkilerin üstünden çiğ toplanır, banyo suyuna karıştırılır. Hastalar yeşil alanlara çıkarılır, yerde çimenlerin üzerinde yuvarlanır. Hastalıklardan kurtulmak için ağaca salıncak kurulup sallanılır. Dileklerin tutması için dilek tutulan nesnenin resmi kağıda çizerek bir gül ağacının dalına asılır. Gün doğmadan dilek kağıtları nehre, denize veya dereye atılır. Yine gül ağacının altına dileği tutulan ev gibi unsurların maketleri yapılır ya da çizilir. Çocuk sahibi olmak isteyenler beşik yapıp içine bebek bırakır. Dilek tutularak ağaç etrafında dönülür, mum yakılır. Ağaçlara dilekler ile bez parçaları bağlanır. Talih ve kısmet açmak için evlenme çağına gelen kızların başlarında kilit açılır, evde olan sandık kapakları açık bırakılır. Kızların baş örtülerine gül yağı dökülür. Bir başka ritüelde niyet küpü hazırlanır, evlenmek isteyenler içine takılarından koyar. Küp sabaha kadar gül ağacı dibinde bekletilir. Ertesi sabah maniler ile küp açılır. Kısmeti kapalı olduğu düşünülen kişi odaya kitlenir. Sabah genci odaya kilitleyen kişi namaz kılıp, kısmeti açılsın diye dua edip evlenmesi istenilen kişinin oda kapısının kilidini açarak uyandırır. Genç kızlar yatarken evlenme niyeti edip yatarlar. Şanslı iseler Hızır rüyalarında evlenecekleri eşlerini gösterir. Bazı yörelerde kısmet için tuzlu ekmek pişirilip, bacaya/çatıya bırakılır. Kötü enerjiden korunmak için ahır ve ev kapılarına, pencerelere ısırgan otu yada yeşil bitkiler asılır. Bütün senenin kötü enerjisinden ve günahlardan arınmak için eski eşyalardan büyük bir ateş yakılır ve üzerinden atlanır. Bazı yörelerde 41 nohut gibi bakliyat 41 adet “Ayetel-kürsü” okunarak dileklerle toprağa gömülür. Gayb Aleminden haber almak için açılacak göğü görmek için gece uyunmaz. Gökyüzünde ışık beliren yerde para olduğuna inanılır. O gece görülen rüyalar haberci rüyalardır.   Dilek tutmak, sağlıklı olmak, gayb’dan haber almak, berekete sahip olmak, güzelleşmek gibi amaçlarla yapılan ritüeller Türk Dünyası’nda ve Anadolu’da farklılık gösterse de amaçlar ortaktır: mucizeye şahit olmak. Ledün ilmine hakim olan Hızır, bu ritüellere cevap verir mi bilinmez ancak, Hızır inanışı toplumları birleştiren bir kültürel miras olarak nesilden nesle aktarılmaktadır. Bu sebeple önemi itibariyle Hıdırellez kutlamaları, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi'nde de yer almıştır.  Hızır, bu yazıyı okuyan herkesin dileklerine yoldaş olsun. Hoş geldin Bahar…   Prof. Dr. Özlem GÜZEL Akdeniz Üniversitesi, Turizm Fakültesi ozlemguzel@akdeniz.edu.tr

Antalya’da Sağlığa Dev Yatırım: 900 Yataklı Hastane Haber

Antalya’da Sağlığa Dev Yatırım: 900 Yataklı Hastane

ANTALYA (İHA) - Akdeniz Üniversitesi'nde sağlık hizmetlerini güçlendirecek yeni hastane projesi hızla ilerliyor. Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, 900 yataklı hastanenin tamamlanmasıyla birlikte yoğun bakım kapasitesinin 120’den 330’a çıkacağını belirterek, Antalya’daki yatak sıkıntısının büyük ölçüde hafifleyeceğini açıkladı. Yeni hastane binasının inşaat sahasında basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Özkan, projenin sağlık alanında önemli bir dönüşüm yaratacağını ifade etti. "1,5 YIL İÇİNDE SAĞLIK ALANINDA CİDDİ FERAHLAMA SAĞLANACAK" Prof. Dr. Özkan, hastane inşaatının 2024 sonunda ihale edilerek hızla başladığını ve 18 ay içinde tamamlanmasının hedeflendiğini söyledi. Yeni hastanenin 2026 ortalarında hizmete açılacağını belirten Özkan, özellikle mevcut hastane binasının eski olması ve depreme dayanıklılık sorunları yaşanması nedeniyle bu projenin kritik öneme sahip olduğunu dile getirdi. Yeni hastanenin 900 yatak kapasitesine sahip olacağını aktaran Özkan, yoğun bakım yatak sayısının da 300’e yaklaşacağını belirtti. Antalya’da uzun süredir yoğun bakım yatağı sıkıntısı yaşandığını hatırlatan Özkan, "Yoğun bakım yatakları Antalya'ya yetmiyordu. Hatta birçok sıkıntılı durum yaşadık. Bu anlamda Akdeniz Üniversitesi'nin yeri çok başka, en komplike hastalara Akdeniz Üniversitesi hastanesi bakıyor. Bu tartışmasız bir gerçek. Birçok şehirden hasta geliyor ve çoğu da yoğun bakım ihtiyacı olduğu için geliyor. Bu anlamda umuyorum ki, sağlık sektöründe 1 buçuk yılın sonunda çok ciddi bir ferahlama sağlanacak" dedi. SAĞLIK TURİZMİNE KATKI SAĞLAYACAK Yeni hastanenin sadece sağlık alanında değil, turizm sektöründe de önemli bir rol oynayacağını ifade eden Özkan, sağlık turizminin gelişmesine katkı sunacaklarını belirtti. Hastaların sadece tıbbi hizmet almak değil, aynı zamanda konforlu bir ortamda tedavi görmek istediğini vurgulayan Özkan, yeni hastanenin bu beklentiyi karşılayacağını söyledi. ÇEVRECİ VE SÜRDÜRÜLEBİLİR HASTANE MODELİ Yeni hastane binasının sürdürülebilir ve çevreci bir yapıda inşa edildiğini belirten Özkan, enerji ve su kullanımının en ideal şekilde planlandığını, yağmur suyunun değerlendirileceğini ve inşaat sırasında çıkan taş ve toprağın farklı projelerde kullanılacağını aktardı. Özkan, "Her yönüyle yeşil bir hastane olacak. Alan kullanımı da çok verimli bir şekilde planlandı, gereksiz ölü alanlar olmayacak. Böylece hem fonksiyonel hem de ekonomik bir yapı ortaya çıkacak" dedi. ÇOCUK HASTANESİ DE GÜNDEMDE Mevcut hastane binalarının bir kısmının yıkılacağını, bazı bölümlerinin ise revize edilerek değerlendirileceğini belirten Özkan, Antalya’da büyük bir eksiklik olan çocuk hastanesinin de planları arasında olduğunu açıkladı. Antalya gibi büyük bir şehirde çocuk hastanesinin olmamasının büyük bir eksiklik olduğunu belirten Özkan, yeni projeyle bu ihtiyacı da gidermeyi hedeflediklerini aktardı. Yeni hastane tamamlandığında Akdeniz Üniversitesi Hastanesi’nin toplam yatak kapasitesi bin 200’den 2 bin 100’e, yoğun bakım yatak sayısı ise 330’a çıkacak. Hastane inşaatının devlete büyük bir tasarruf sağlayacağını vurgulayan Özkan, alınan bütçenin en verimli şekilde kullanıldığını ve en işlevsel hastanenin inşa edilmekte olduğunu belirtti. "18 ay sonra bu hastaneyi hizmete açtığımızda bunun faydalarını hep beraber göreceğiz" sözleriyle konuşmasını tamamladı.

Akdeniz Üniversitesi'nden Sağlık Turizminde Yeni Adım: 3 Dilde Eğitim Verilecek Haber

Akdeniz Üniversitesi'nden Sağlık Turizminde Yeni Adım: 3 Dilde Eğitim Verilecek

Antalya, Türkiye’nin önde gelen turizm merkezlerinden biri olarak, sağlık turizmini geliştirme yolunda önemli bir adım atıyor. Akdeniz Üniversitesi, Ticaret Bakanlığı’nın desteği ile sağlık turizmi alanında eğitim ve yabancı dil kursları sunmaya hazırlanıyor. Bu eğitimler kapsamında İngilizce, Almanca ve Rusça olmak üzere üç dilde yabancı dil eğitimi verilecek. Sağlık sektöründeki profesyonellere yönelik hazırlanan bu kapsamlı program, sağlık turizmi kuruluşlarının ve aracılık hizmetlerinin istihdam ettiği çalışanlara yönelik olarak düzenleniyor.  BAKANLIK TEŞVİKİ İLE SAĞLIK TURİZMİ EĞİTİMİ Akdeniz Üniversitesi Sağlık Turizmi ve Talassoterapi Eğitim, Araştırma ve Uygulama Merkezi (SATTMER) Müdürü Doç. Dr. Yakın Ekin, 2022 yılında Ticaret Bakanlığı tarafından yayımlanan hizmet ihracatına ilişkin karar doğrultusunda imzalanan protokol ile sağlık turizmi ve dil eğitimi vereceklerini belirtti. Ekin, bu eğitimin Ticaret Bakanlığı teşviki ile sunulacağını ve özel şirketlerin ya da diğer kurumların eğitimlerinden farklı olarak teşvik desteği alacağını vurguladı. Eğitimlere katılan ve başarı gösteren personelin eğitim masraflarının yüzde 60’ının Ticaret Bakanlığı tarafından iade edileceğini belirten Ekin, bu teşvikin sağlık turizmine yönelik önemli bir adım olduğunu ifade etti. YÜZ YÜZE VE UZAKTAN EĞİTİM SEÇENEKLERİ Sağlık turizmi eğitiminin detaylarını açıklayan Doç. Dr. Ekin, 2018 yılından beri bu alanda eğitim deneyimleri olduğunu söyledi. Ekin, "Biz bu eğitimi merkez olarak uzun zamandır yapıyoruz. İmzaladığımız protokol ile Ticaret Bakanlığından 17 Ekim’de onay geldi. Hazırlıklarımızı yapıyoruz. 2025 yılı itibarıyla eğitim duyurularımızı yapacağız. Eğitimlerimiz toplamda 62 ders saati, yaklaşık 6 hafta sürecek. Katılımcılar programa göre uzaktan eğitim, yüz yüze eğitim ya da ikisini birden tercih edebilir. Tüm Türkiye genelinden katılımcılara açığız. Sağlık Turizmi yetki belgesi olan kuruluşların çalışanları başvurabiliyor. Bireysel başvuruya da açık ama teşvik kapsamında değil" diye ekledi. SAĞLIK TURİZMİNDE NİTELİKLİ PERSONEL İHTİYACI Sağlık turizminin yüksek gelirli turist grubuna hitap ettiğini vurgulayan Ekin, bu alanda nitelikli personele ihtiyaç duyulduğunu dile getirdi. Geleneksel turizme kıyasla sağlık turizmi turist başına daha fazla gelir getirmekte ve Antalya gibi turizm merkezleri için cazip bir alternatif oluşturmaktadır. Ekin, sağlık turizminin mevsimsellikten bağımsız olması ve turizmi 12 aya yayması açısından büyük önem taşıdığını ifade etti. Ayrıca, "Turizm türlerinin çeşitlendirirken de nitelikli personele ihtiyacımız var. Yabancı dil bilmek, mesleki terminolojiye, yasal boyutlarına hakim olmak lazım. Bu nedenle bu eğitim çok önemli” ifadelerini kullandı. ÜÇ DİLDE EĞİTİM İMKÂNI Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Kemal Demir, sağlık turizmine yönelik dil eğitiminin İngilizce, Almanca ve Rusça olarak sunulacağını açıkladı. Bu eğitim programının, katılımcılara mesleki terminoloji bilgisi ve yabancı dil becerilerini kazandırmayı amaçladığını ifade eden Demir, seviyeye göre gruplar oluşturulacağını ve eğitimlerin sınıfın seviyesine uygun olarak şekillendirileceğini belirtti. Bu şekilde sağlık turizmi alanında yetkin yabancı dil bilgisine sahip personellerin yetiştirilmesi hedefleniyor.

AÜ Turizm Fakültesi, alanında tercihte birinci sırada yer aldı Haber

AÜ Turizm Fakültesi, alanında tercihte birinci sırada yer aldı

Akdeniz Üniversitesi Turizm Fakültesi, 2017 yılından itibaren ÖSYM-YKS sonuçlarına göre Türkiye'deki tüm turizm fakülteleri arasında tüm bölümleri ile birinci sırada yer aldı. Fakültede bulunan bölümler son açıklanan YKS sonuçlarına göre Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü 427,626, Turizm İşletmeciliği İngilizce Bölümü 323,467, Turizm İşletmeciliği Türkçe Bölümü 300,578, Turizm Rehberliği Bölümü 402,996, puanlarla tercih edilerek Türkiye'de en yüksek puanla tercih edilen Turizm Fakültesi oldu. Turizm Fakültesi eğitim kalitesiyle Türkiye'nin öncü fakülteleri arasında yer alıyor. Eğitim müfredatı, BM Dünya Turizm Örgütü'nün Küresel Etik İlkeleri'ne uygun olarak hazırlanmış ve Turizm İşletmeciliği Bölümü, Türkiye'de tek olan Turizm Eğitiminde Kalite (TedQual) uluslararası akreditasyonuna sahip. Bugüne kadar 6884 mezun vermiş Fakültenin halihazırda lisans düzeyinde 1814 öğrenci bulunuyor. Fakültenin sunduğu 7+1 eğitim modeli, Türkiye turizm eğitiminde bir ilki temsil ediyor. Bu model kapsamında, Turizm İşletmeciliği zorunlu, Gastronomi ve Mutfak Sanatları isteğe bağlı olarak 7+1 eğitim modelini uyguluyor. Öğrenciler dört yıl süren eğitim süreçlerinde 3,5 yıl teorik ve pratik eğitim alırken, son yarıyılda turizm sektöründe işyeri eğitimi (turizm intörn) yapma fırsatı buluyor. Böylece öğrenciler, akademik bilgilerini gerçek iş ortamında uygulama şansı yakalıyor. Fakülte, öğrenci merkezli eğitim anlayışını benimseyerek aktif öğrenme yöntemleri kullanıyor. Uygulama alanları, laboratuvarlar, küçük grup çalışmaları ve teknik geziler gibi çeşitli yöntemlerle öğrencilerin öğrenme süreçlerini destekliyor. Ayrıca, Uluslararası Turizm Karikatürleri Yarışması ve Türkiye Turizmi'nde 150. Yıl gibi sergilerle sanatsal öğrenme faaliyetleri gerçekleştiriyor. Eğitim-öğretim süreçleri içinde öğrencilerin teorik bilgilerini pekiştirebilmelerine yardımcı olacak Kültür ve Turizm, Gastronomi ve Animasyon Öğrenci Toplulukları öğrencilere hem sosyalleşme hem de mesleki becerilerini geliştirme imkanı sunuyor. Mezunlar, otelcilik, seyahat acenteciliği, havayolu şirketleri gibi çeşitli turizm sektörlerinde yöneticilik ve uzmanlık pozisyonlarında görev alıyor. Ayrıca, lisansüstü düzeyde yüksek lisans ve doktora programları da sunulmakta olup, bu programlar yüzde 100 Türkçe ve İngilizce olarak iki ayrı dilde eğitim imkanı sağlıyor. Fakülte, uluslararasılaşma yönündeki çabalarını sürdürüyor. Almanya ile yapılan ZİHOGA sözleşmesi sayesinde, öğrenciler her yıl sınırsız kontenjanla Almanya'da işyeri eğitimi alabiliyor. Ayrıca, Erasmus Programı, Mevlana Değişim Programı ve Freemover aracılığıyla öğrenciler, AB ülkeleri ve dünya genelinde çeşitli öğrenim fırsatlarından yararlanabiliyor. Akdeniz Üniversitesi Turizm Fakültesi, dünya çapında bir liderlik vizyonu ile hareket ederek hem ulusal hem de uluslararası alanda turizm eğitiminin kalitesini artırmaya devam ediyor.

AÜ'de yılın ilk 6 ayında 62 ülkeden bin 760 yabancı hasta tedavi edildi Haber

AÜ'de yılın ilk 6 ayında 62 ülkeden bin 760 yabancı hasta tedavi edildi

Antalya'da sağlık turizminde gösterilen başarıya Türkiye'de ilk kez yapılan organ nakilleriyle büyük katkı sunan Akdeniz Üniversitesi Hastanesi, 2024 yılının ilk 6 ayında 62 ülkeden bin 760 yabancı hastanın tedavisini sağlayarak sağlık turizminden 22 milyon gelir elde etti. Gelen hasta ve yakınlarının sadece üniversiteye değil Antalya ekonomisine de katkısı olduğunu söyleyen Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, “Dünyadaki ilk rahim nakli, ilk kol nakli, ilk yüz nakli Akdeniz Üniversitesi'nin bir marka değeri olmasını sağladı. 4 yıllık süreçte 1 buçuk milyon geliri 42 buçuk milyona çıkardık" dedi. Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan sağlık turizmi ile ilgili İHA muhabirine önemli açıklamalarda bulundu. Akdeniz Üniversitesi olarak sağlık turizminin öneminin farkında olduklarını ve sağlık turizmini geliştirmeye yönelik projelere öncelik verdiklerini söyleyen Rektör Özkan, pandemi dönemine rağmen geçen yıllarla kıyaslandığında sağlık turizminde artış yakaladıklarını ifade etti. Sağlık turizmi için Akdeniz Üniversitesi hastanesi ve Antalya'nın biçilmez bir kaftan olduğuna değinen Prof. Dr. Özlenen Özkan, üniversite hastanesinin kendisi göreve gelmeden önce gelirinin 1 buçuk milyon TL civarında olduğunu dile getirdi. 4 yıllık süreçte sağlık turizminden 42 buçuk milyon TL gelir Prof. Dr. Özlenen Özkan, şu ifadelere yer verdi: “Akdeniz Üniversitesi'ne 2020'de göreve geldik, dört yıl önce sağlık turizminde kazanç 1 buçuk milyon TL civarıydı ve bunun az olduğuna karar verdik. Çünkü Akdeniz Üniversitesi ve Antalya özellikle sağlık turizmi için biçilmez bir kaftan, direkt çok fazla uçak var ve bilinen bir konum. Dünyadaki ilk rahim nakli, ilk kol nakli, ilk yüz nakli Akdeniz Üniversitesi'nin bir marka değeri olmasını sağladı. Organ nakillerimiz, onkolojik tedaviler de bunu destekledi. Bu anlamda bizi bir buçuk milyon TL gelir tatmin etmedi. 4 yıllık süreçte 1 buçuk milyon geliri 42 buçuk milyon TL'ye çıkardık. Koronavirüs döneminde bile yurt dışından hasta kabul ettik ve hastalarımızı sağ salim yurt dışına şifa ile gönderdik." En çok Rus hastalar geldi Akdeniz Üniversitesi hastanesine hem yurt dışından hem Türkiye'nin birçok yerinden hastanın tedavi olmak için geldiğinin altını çizen Özlenen Özkan, 2024 yılının ilk 6 ayında 62 ülkeden bin 760 vatandaşın tedavi edildiğini belirtti. Özkan, “İlk altı ayda 22 milyon TL'nin üzerinde gelir elde ettik, geçen seneyi geçeceğimizi varsayıyoruz. Bu anlamda hedefimiz daha da yüksek, 120 - 150 - 200 milyon TL neden olmasın, hedefimiz bu sayıları artırmak. En çok gelen hastalar Rusya, Ukrayna, Azerbaycan, Kazakistan, Almanya ve İngiltere'den. En çok hizmet verilen branşlar ise onkoloji, onkolojik cerrahi, plastik cerrahi, kadın doğum ve göz hastalıkları. Akdeniz Üniversitesi'nin çok ciddi bir alt yapısı var, hiçbir hastayı tedavi edemeyiz diye göndermedik. Akdeniz Üniversitesi referans bir üniversite. Hastalarımıza aynı zamanda bir memnuniyet anketi yapıyoruz, memnuniyet konusunda da hiçbir sıkıntı yok” diye konuştu. Akdeniz Üniversitesi, Türkiye'nin borçsuz birkaç üniversite hastanesi arasında Bir dönem borçlarıyla anılan Akdeniz Üniversitesi hastanesinin Türkiye'de borcu olmayan birkaç hastane arasına girdiğine dikkat çeken Prof. Dr. Özlenen Özkan, 4 senede elde ettikleri 42 buçuk milyon gelirin hastane bütçesine ciddi bir katkı sunduğunu ifade etti. Özkan, şöyle devam etti: “42 buçuk milyon gelir, bütçemize de ciddi bir katkı sağlıyor. Çünkü devlete yük değil, SGK ile hiçbir alakası yok, sıcak para. Aldığımız malzemeleri sıcak parayla hemen o an da alıyoruz, vadeli almaktansa uygun fiyatta oluyor. Aynı zamanda sağlık turizmi hastası uzun süre kalan hasta ve tek başına gelmiyor. Ev tutuyorlar ya da bir otelde kalıyorlar, taksi kullanıyorlar, restoranlarda yemek yiyorlar, alışveriş yapıyorlar, sadece otele girip çıkan turistler gibi değil, çok ciddi bir katkısı oluyor ve buraya parası olan zengin hasta geliyor. Devlete yükü yok ve birçok yerde de ekstra katkısı oluyor. Turizm masasından biraz daha farklı, maddi olarak daha ciddi katkısı olduğunu görüyorum." Yabancı hastaya kadavradan nakil yapılmıyor Yabancı hastalara yapılan organ naklinin de canlı donör olmadan yapılmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Özlenen Özkan, konuşmasını şu şekilde tamamladı: “Yabancı hastalarda organ naklini canlı donörü ile gelen hastaya yapıyoruz, kadavradan hiçbir şekilde yabancıya yapılmaz, kadavradan Türk'e yapılır. Bu ayrımı da gözetmek lazım. Kadavra Türk hastanın hakkı, bu anlamda karaciğer, böbrek, rahim nakli için canlı donörle gelen hastalara canlıyla beraber iki ameliyat yapıyoruz. Canlıdan alıyoruz ve ihtiyacı olan hastaya naklediyoruz. Bu hem tecrübe açısından çok kıymetli, hem de ciddi bir para girişi oluyor kuruma.”

Antalya halkla ilişkiler derneği 1. yılını Akdeniz Üniversitesi’nde kutladı Haber

Antalya halkla ilişkiler derneği 1. yılını Akdeniz Üniversitesi’nde kutladı

Antalya Halkla İlişkiler Derneği kuruluşunun birinci yıl dönümünü Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Konferans Salonu’nda kutladı. İki bölümden oluşan etkinliğin 2. bölümünde “HALKLA İLİŞKİLERDE YAPAY ZEKA” konulu özel bir oturumda MPR İletişim Danışmanlığı Yönetim Kurulu Üyesi ve Strateji Direktörü Can Saçkan ve Tick Tock Boom Digital PR & Marketing Ajansı’nda COO Cem Çınlar online olarak konuk edildi. Meslek profesyonellerinin katkılarıyla, Antalya’nın sahip olduğu tüm değerlerinin, layıkıyla tanıtılması, ‘Halkla İlişkiler’ mesleğinin doğru anlatılması ve hak ettiği etkin konuma yerleştirilmesi adına çalışmalar yapmak üzere 3 Nisan 2023 yılında yedi kurucu üyeyle uzun bir yolculuğa çıkan Antalya Halkla ilişkiler Derneği’nin Kurucu Başkanı Güldal Siğinç; oturumun birinci bölümünde salonu dolduran konuklar, dernek üyeleri, basın mensupları ve iletişim fakültesi öğrencilerine, bugüne kadar hayata geçirdikleri projeleri aktardı. Başkan Güldal Siğinç: “Şehrin etkin, bilinen, güvenilen, aranılan ve saygı gösterilen meslek örgütü konumuna ulaştık” Konuşmasına; “Birinci yılımızda şehrin etkin, bilinen, güvenilen, aranılan ve saygı gösterilen bir meslek örgütü konumuna ulaşmış olmaktan büyük bir mutluluk ve onur duyuyoruz. Birinci yıl hedeflerimizin tamamına ulaştık. İki dönem Halkla İlişkiler eğitimlerimizle sektör profesyoneli arkadaşlarımızla mesleki anlamda çok doyurucu zamanlar geçirdik” sözleriyle başlayan Başkan Güldal Siğinç, 7 kurucu üyesine ve mevcut yönetim kurulu üyelerine gösterdikleri çaba ve destek için teşekkür etti. “Üniversiteli gençlerimizin eğitimi süreçlerine katkıda bulunduk” Kısa sürede yüksek bir üye sayısına ulaştıklarını, dernek üyelerine şehirdeki kamu ve özel kurum/kuruluşlarında görevli meslektaşlarını kazandırma fırsatı yakaladıklarını belirten Başkan Siğinç sözlerine şöyle devam etti: “TEV - AHİD Öğrenim Bursu ile Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencisi beş genç arkadaşımızın üniversite eğitimine katkıda bulunduk ve bunu derneğimizin geleneksel bir çalışması haline getirme kararı aldık. Önümüzdeki eğitim öğretim yılında da eğitime katkılarımız devam edecek. Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler Bölümü öğrencilerimizle her zaman dirsek temasında olacak, onların ihtiyaç ve taleplerini duyurma, giderme konusunda desteklerimizi sürdüreceğiz. “Mesleki eğitim konusunda, eğitim programları düzenledik” Eğitim konusundaki çalışmalarımızı sadece üniversite öğrencilerimizle sınırlı tutmadık. Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) ev sahipliğinde, 5’er haftalık iki ayrı eğitim programımızla, şehrimizde Halkla İlişkiler mesleği uygulayıcısı arkadaşlarımızın mesleki bilgilerinin güncellenmesine katkıda bulunduk. 1. Eğitim Programımızda eğitimlerimiz Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin kıymetli öğretim üyeleri (ki her biri derneğimizin kıymetli üyelerindendir); AHİD Eğitim Komisyonu Başkanı ve Akdeniz Ün. İletişim Fak. Dekanı Prof. Dr. Seçil Deren Van Het Hof, Öğ. Üyesi Doç. Dr. Ayşad Güdekli, Öğ. Üyesi Prof. Dr. Sibel Hoştut, Öğ. Üyesi Doç. Dr. Bahar Urhan ve AHİD Yön. Kur. Üyesi Dr. Nurettin Mert Batu tarafından verildi. 2. Eğitim Programımızda ise eğitimci ordumuza; İstanbul Aydın Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğ. Üyesi Doç. Dr. Deniz Akbulut, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekan Yrd. ve Halkla İlişkiler - Tanıtım Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ebru Özgen, Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Çisil Sohodol, üyemiz ve Dijital Dönüşüm Ajansı Sahibi Behçet Ülker de katıldı. Şehrimizde ve meslek örgütlerimiz arasında çok ses getiren bu önemli eğitim programlarımıza, önümüzdeki dönemlerde de devam edeceğimizin müjdesini bu vesileyle vermekten mutluluk duyuyorum. Bunların dışında bir yıllık faaliyetlerimiz dahilinde, çeşitli önemli etkinlikte paydaş olarak yer aldık. Bizzat hayata geçirdiğimiz etkinlik ve projelerde önemli konuklar ağırladık. ATF 2024’e (Antalya Turizm Fuarı 2024) katılarak stand açtık ve fuara yine iletişim fakültesi öğrencilerimizin ulaşımını sağlayarak fuar deneyimi edinmelerine vesile olduk. Ayrıca standımızda, yine öğretim üyesi üyelerimiz ve meslek duayeni üyelerimiz tarafından küçük workshop’lar hazırladık ve sunduk. Bu bir yıllık verimli sürecin ardından bugün, mutlulukla ve gururla, yola çıktığımız kurucu üyelerimize ve bir yıl boyunca yolculuğumuza katkı koyan tüm değerli üyelerimize teşekkürlerimi sunuyorum. Önümüzdeki dönem için yepyeni projelerle şehrin odak noktalarında olmak ve faydalı üretimlerle adımızdan söz ettirmek için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.” Kurucu Üyelere Plaket Sunumu Yapıldı Başkanı Güldal Siğinç konuşmasının ardından kurucu üyeler ve Kurucu YK’da görev alan Öğ. Gör. Işık Tunçel, Öğ. Gör. Dr. Hakan Karaca ve Öğ. Gör. Dr. Fatma Yiğit Açıkgöz’e bugüne kadarki üstün çaba ve katkılarından dolayı teşekkür plaketleri takdim etti. Ardından AHİD Eğitim Komisyonu Başkanı ve Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Seçil Deren Van Het Hof’a da eğitim projelerindeki başarılarından dolayı ve yeni görevini kutlamak üzere, günü anısına el yapımı bir çini tabak sundu. Mikrofonu devralan Dekan Prof. Dr. Seçil Deren Van Het Hof da; Antalya Halkla İlişkiler Derneği’nin kurulmasından, kısa sürede elde ettiği başarılardan, şehirde ve sivil toplum kuruluşları arasında etkin, saygın, adından söz edilen bir yer edinmesinden ve bu özel oluşumun bir üyesi olmaktan dolayı duyduğu mutluluğu ifade ederken, hediye için de teşekkürlerini iletti. Yapay Zekada Halkla İlişkiler İkinci bölümde YAPAY ZEKADA HALKLA İLİŞKİLER konulu oturuma geçilerek MPR İletişim Danışmanlığı Yönetim Kurulu Üyesi ve Strateji Direktörü Can Saçkan ve Tick Tock Boom Digital PR & Marketing Ajansı’nda COO Cem Çınlar’a online bağlantıyla sunum ve konuşmaları dinlendi. Daha sonra interaktif devam eden toplantıda iki konuk, izleyicilerin sorularını cevapladı. YAPAY ZEKADA HALKLA İLİŞKİLER bölümünün ardından, AHİD MESLEKİ EĞİTİM 2. PROGRAMI mezunlarına katılım belgeleri teslim edildi. Etkinlik, konuklar ve AHİD temsilcilerinin hatıra fotoğrafı çektirmesiyle sona erdi. “YAPAY ZEKADA HALKLA İLİŞKİLER”in konukları: Can Saçkan Kimdir? Praim.ai Co-Founder 1991 doğumlu. Liseyi Hisar Okulları’nda bitirdi. Üniversite eğitimini University of Toronto’da tamamladı. Sosyoloji ana dal, müzik tarihi yan dal, Yakın ve Orta Doğu Çalışmaları yan dal bölümlerinde okudu. Galatasaray Üniversitesi’nde İletişim Yüksek Lisansı yaptı.  2014 yılında MPR İletişim Danışmanlığı’nda çalışmaya başladı. Şu an Yönetim Kurulu Üyesi ve Strateji Direktörü olarak görev yapıyor. 2023 yılında Türkiye’nin yapay zeka destekli ilk PR Platformu Praim’i kurdu. Cem Çınlar Kimdir? 90’lı yıllarda başlayan radyoculuk hayatı Capitol FM’de Genel Yayın Yönetmeni, Radio Cool’da Genel Koordinatör olarak devam etti ve Açık Radyo’da Yayın Koordinatörü olarak sona erdi. Halen radyolara dönemsel konsept programlar ve özel ses kurguları hazırlamaktadır.  Birçok özel sergi, kısa film, reklam ve tiyatro eserine müzik danışmanlığı yaptı, beste verdi. Müzik ve teknoloji dergilerinde yazıları periyodik olarak yayınlandı. 90’lı yılların ikinci yarısında İnternet sektörüne Turkport ile geçiş yaptı. D&B, European Platform, Brando, Socrates, Comenius, Ogilvy gibi uluslararası networklerde, dijital iletişim projeleri hazırladı. IXIR’de müzik portalları yöneticisi, Hiperaktif Dijital Ajansı ve Dreams & Bytes Dijital Ajansı’nda Genel Koordinatör olarak çalıştı. 2005 tarihinde ACT İletişim Danışmanlığı’nı kurdu ve yönetti. 1999’da Türkiye’nin ilk online müzik ağını ve portalını; 2000’li yıllarda da Avrupa Birliği bünyesinde online eğitim ve ilk proje yönetim ağlarını kurdu, yönetti. 2005 ve sonrasında internet ve sosyal ağlar üzerine İngiltere, Hollanda, Almanya, Portekiz, Belçika, İrlanda, vb. ülkelerde eğitim ve seminerler verdi.  Master ve doktorasını aldığı Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde yedi yıl eğitim verdi. Ayrıca Sabancı Üniversitesi (MBA & Cer.) ve Koç Üniversitesi’nde (Cer.) iletişim dersleri verdi/veriyor. Halen konferans, seminer ve zirvelere konuşmacı olarak katılıyor. İletişim dünyasına otuz yılın üzerinde hizmet vermenin yanı sıra yirmi yılı aşkın süredir de dijital ajanslarda üst düzey yönetici olarak çalışıyor. 2010 yılından bugüne Türkiye’nin ilk online itibar yönetimi, dijital PR, sosyal medya yönetimi, monitoring, dijital pazarlama, strateji danışmanlığı hizmeti veren Tick Tock Boom Digital PR & Marketing Ajansı’nda COO olarak çok uluslu şirketler, holdingler ve liderlerle çalışmaktadır.

GÜNKAF’a 25 binin üzerinde öğrenci katıldı Haber

GÜNKAF’a 25 binin üzerinde öğrenci katıldı

Akdeniz Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen Güney Kariyer Fuarı’nda (GÜNKAF) 25 binin üzerinde katılımcı işverenlerle bir araya geldi. Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi koordinasyonunda Akdeniz Üniversitesi'nin ev sahipliğinde 12 üniversitenin katıldığı Güney Kariyer Fuarı (GÜNKAF), Mimar Sinan Kongre Merkezi'nde gerçekleştirildi. Açılış töreni Antalya Valisi Hulusi Şahin, Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi Başkanı Doç. Dr. Salim Atay, 12 üniversitenin rektörü ve il protokolünün yoğun katılımıyla gerçekleştirildi. Fuara Akdeniz Üniversitesi’nin yanı sıra çevre il ve ilçelerden üniversitelerin öğrencileri de katıldı. 85 farklı etkinlik İki gün süren Güney Kariyer Fuarı’nda (GÜNKAF) mülakatlar, söyleşiler, eğitimler, atölye çalışmaları gibi 85 farklı etkinlik düzenlendi. 4. Nesil kahve deneyimleri, resim atölyesi, seramik atölyesi, turizmde yenileyici geri dönüşüm atölyesi, katı sanatı atölyesi, ebru atölyesi, sushi atölyesi, tiyatrolar, dans gösterilerinin yanı sıra Çanakkale Savaşları Mobil Müzesi Tırı'nı da gezme fırsatını yakalayan öğrenciler alanında yetkin isimlerin tecrübe paylaşımlarından faydalandı. Katılımcılar 200’ün üzerinde açılan firma stantlarını ziyaret ederek iş ve staj imkânları için birebir görüşme fırsatı buldu. “Yıldız isimler tecrübelerini paylaştı” GÜNKAF’ta dünyada ilklere imza atan Akdeniz Üniversitesi Prof. Dr. Tuncer Karpuzoğlu Organ Nakli Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ömer Özkan da öğrencilerle bir araya gelerek kariyerini ve alanıyla ilgili merak edilenleri paylaştı. Katılımcılar, Antalya Adliyesi Cumhuriyet Başsavcısı Yakup Ali Kahveci ve Adalet Komisyonu Başkanı Oğuzhan Yaşar’dan "Hakimlik ve Savcılık Meslek Tanımı Kariyer Planlama Tavsiyeleri"ni dinledi. Antalya Kent Konseyi Başkanı Sema Nur Kurt da öğrencilerle buluştu. Savunma sanayii firmaları tarafından "Savunma Sanayiinde Yetenek Yönetimi Paneli" de gerçekleştirildi. 2023 Dünya Okçuluk Şampiyonu Mete Gazoz, Sanatçı Sümer Ezgü, Eski Milli Futbolcu/Teknik Direktör Ümit Karan, Güreşçi İsmail Balaban, Turan Balaban, TV Yapımcısı/Sporcu/Eğitmen Serdar Kılıç gibi yıldız isimler öğrencilerle bir araya gelerek keyifli sohbetler gerçekleştirdi. CBİKO Yetenek Kazanımı ve Organizasyon Dairesi Başkanı Dr. Neşe Gülmez, CBİKO İnsan Kaynağı Eğitim ve Geliştirme Dairesi Başkanı Dr. Savaş Ceylan, Sunexpress İK Koordinatörü Dr. Yasin Öztürk, KOSGEB Antalya Müdürü Dr. İbrahim Uğur Erkış, Piksel Akademi Kurucusu Emrah Kozan, Tour of Antalya Proje Koordinatörü Haluk Özsevim, HÜRKUŞ Pilotu Murat Özpala da iş hayatlarındaki bilgilerini katılımcılara aktardı.

Myra Antik Kentinde kazılar tapulu arazilere takıldı Haber

Myra Antik Kentinde kazılar tapulu arazilere takıldı

Kültür ve Turizm Bakanlığı adına Myra - Andriake Kazıları Başkanlığını yapan Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevzat Çevik, Antalya'nın Demre ilçesinin neredeyse tamamının 4 ila 10 metre derinliğinde yaklaşık 2 kilometre çapında alanda büyük bir metropole ilişkin yaygın kalıntıların bulunduğunu söyledi. Çevik, “Kentte yürüttüğümüz 1 yıl süren jeofizik çalışmalarında bütün Demre'nin yer altını gözlemledik. 4 – 10 metre arasında değişen derinlikte katman katman Bizans'ı, Roma'sı bir antik kent yatıyor. Burası bir tür Pompei gibi, Myros Çayı'nın alüvyonlar altına gömülmüş ve korunarak bize kadar gelmiş. Çok iyi korunmuş. Neredeyse bin yıldır gömülü bu kalıntılar. Bütün Demre aslında antik şehir” dedi. Demre ilçesindeki Myra Antik Kenti ve Çayağzı'ndaki Andriake kazıları devam ediyor. Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevzat Çevik başkanlığında Akdeniz Üniversitesi'nden Öğr. Gör. Süleyman Bulut ve Dr. Beste Tomay, Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Öğr. Gör. Erhan Özkan, Dicle Üniversitesi'nden Doç. Dr. Cüneyt Öz, yine Akdeniz Üniversitesi'nden doktorantlar Mehmet Şengül ve Sema Talu gibi isimlerin yer aldığı ekibin yürüttüğü kazılarda, Roma, Bizans dönemleri ve Kalkolitik Çağa kadar gidilebilen kalıntılar ve bulgular gün yüzüne çıkartılıyor. Andriake'de kazı çalışmalarına son sürat devam eden ekip, Myra Antik Kenti'ndeki 11 bin kişilik antik tiyatronun kazılarını da neredeyse bitirmiş durumda. Tarihe ışık tutan kazılarda geçmiş dönem medeniyetlerinin bölgedeki yaşam biçimleri, sosyokültürel yapıları, Sanatları, inançları ve ticaret yapılarına kadar hayatın tüm alanlarında inceleniyor. "Kamulaştırma çalışmaları eğer yapılırsa, Myra'yı açabiliriz" Kültür ve Turizm Bakanlığı Myra ve Andriake kazılarıları hakkında İhlas Haber Ajansı'na (İHA) açıklamalarda bulunan Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevzat Çevik, bu bölgede en erken buluntunun 2 yıl önce yapılan 9,5 metre derinlikteki sondaj çalışmalarında bulunan Kalkolitik Çağ'a ait seramikler olduğunu söyledi. Antik Akdeniz'in en önemli limanlarından olan Andriake Liman merkezinde kazı ve restorasyonları bitirip Likya Uygarlıkları Müzesi'ne dönüştürdüklerini ve Myra'da tiyatro kazılarını neredeyse bitirdiklerini aktaran Çevik, “Biz kazı işimizi tamamladık. Artık Bakanlik tarafından restorasyon ihalesinin yapılmasını bekliyoruz. Bölgenin en büyük tiyatrosu. Orijinal malzemesi büyük oranda elimizde olan bir tiyatro, bir ihale yaparak bu tiyatroyu ayağa kaldırmak bizim için Myra açısından temel bir hedef oluyor. Ancak bir zorluğumuz var. Demre çok kıymetli tarım topraklarının olduğu bir yer. Büyük ölçekte seracılık yapılıyor. Antik kentin üstü tamamen seralarla dolu. Kamulaştırma çalışmaları eğer yapılırsa, biz de Myra'da bin yıllardır bize bilgi rezervi gibi paketlenmiş Myra'yı açabiliriz. Sadece tiyatro değil, diğer yapılarla beraber açmayı hayal ediyoruz. Olursa olur, olmazsa da önemli değil. 150-250 yıl sonraki meslektaşlarımız kazabilir ve o zamana bilgiyi depolamış olarak sağlam şekilde göndermiş olacağız” dedi. “Çok iyi korunmuş” 1 yıl süren jeofizik çalışmalarda Demre'nin her bölgesinde yer altı ölçümü yaptıklarını da ifade eden Çevik, bu ilçenin 4 ila 10 metre altında her döneme ait, katman katman antik yerleşimler olduğunu söyledi. Çevik, “Bütün Demre'nin içini yer altını ölçtük. 4 – 10 metre derinlik arasında değişen şekilde zamanla üstü örtülmüş. Üstü Demre ama altında 4-10 metre değişen derinlikte katman katman antik kentler yatıyor. Kalıntılar aşağıda. Bastığınız toprağın 9,5 metre altına kadar kalıntı var. Burası bir tür Pompei gibi, tümüyle alüvyonlar altında gömülmüş ve korunarak bize kadar gelmiş. Çok iyi korunmuş. Neredeyse bin yıldır gömülü bu kalıntılar. Bütün Demre aslında antik şehir. 1,5 – 2 kilometre çapında büyük bir metropolis. Tiyatronun 11 bin kişilik olduğunu düşünürseniz, bu tiyatronun ait olduğu kentin ne ölçekte büyük bir metropol olduğunu da anlayabilirsiniz” şeklinde konuştu.  

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
TOURISMJOURNAL En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.