19. yüzyılın sonlarında Osmanlı İmparatorluğu'nun ünlü mimarı Alexandre Vallaury tarafından tasarlanan bu müze, Türkiye'nin müze olarak inşa edilen en eski binası olarak bilinmekte.
19. yüzyılın ortalarında Maarif Nazırı Mehmed Esad Safvet Paşa tarafından 1869 yılında kurulmuş, 13 Haziran 1891'de ana binanın inşaatı tamamlanıp ziyarete açılmış olan İstanbul Arkeoloji Müzesi, çeşitli kültürlere ait bir milyonu aşkın eserle, dünyanın en büyük müzeleri arasında olup, birçok önemli eseri de bünyesinde barındırmakta.
Müze üç ana birimden oluştuğu için İstanbul Arkeoloji Müzeleri olarak adlandırılıyor. Müzenin koleksiyonunda, Balkanlar'dan Afrika'ya, Anadolu ve Mezopotamya'dan Arap Yarımadası'na ve Afganistan'a kadar, Osmanlı İmparatorluğu'nun sınırları içinde yer alan medeniyetlere ait eserler bulunuyor.
Arkeoloji Müzesi: İstanbul Arkeoloji Müzesi'nin ana binası olan Arkeoloji Müzesi, Anadolu'dan Mezopotamya'ya, Eski Yunan'dan Roma İmparatorluğu'na kadar uzanan geniş bir coğrafyadan tarihi eserleri içeriyor.
Mumyalar, antik heykeller, eski yazıtlar ve arkeolojik kazılardan elde edilen birçok önemli buluntu burada sergileniyor.
Eski Şark Eserleri Müzesi: Bu bölüm, Orta Doğu'nun zengin kültürel mirasını yansıtan eserlere ev sahipliği yapıyor.
İslam sanatı, Mezopotamya dönemine ait eserler ve İslam medeniyetinin diğer önemli örnekleri burada ziyaretçilere sunulmakta.
Çin ve Uzak Doğu Eserleri Müzesi: Bu bölümde, Çin, Japonya ve diğer Uzak Doğu ülkelerine ait sanat eserleri sergileniyor.
Ming ve Qing Hanedanlarına ait porselenler, Ming döneminden kalma bronz objeler ve geleneksel Uzak Doğu sanatının diğer nadide örnekleri de burada yer almakta.